GÜNCEL
Aşkın karşılığı aşktır, HDK bir ihtiyaçtır
Tarih, her bir siyasi kuvvete, her yerde faşizme karşı birleşik direnişi örgütleme ve yükseltme görevini veriyor. Öyle ise tam da Marks'ın dediği gibi yapmaktan başka çare yok: Aşkın karşılığı aşktır.
Geçtiğimiz hafta sonu Almanya'nın başkenti Berlin'de "Özgürlük talebi yasaklanamaz" şiarıyla bir miting düzenlendi. Mitingin üç temel gündemi vardı. Birincisi; Almanya'nın 25 yıldır "PKK yasağı" adıyla Kürt halkına uyguladığı baskı ve yasak. Bu karar Kürt halkının demokratik eylemlerinin yasaklanmasından Kürt kurumlarının belli periyotlarla basılmasına, Kürt siyasetçilerin hapsedilmesine kadar uzanıyor. Berlin mitinginin bir diğer gündemi ise Almanya'da uygulamaya konulan yeni polis yasasıydı. Bu yasa, özetle "polis devleti" uygulamalarını getiriyor. Yasa sadece Alman halkının değil, Almanya'da demokratik haklarını kullanmak isteyen kim varsa karşısına çıkartılıyor. Mitingin üçüncü gündemi de, sadece Almanya'da değil, tüm Avrupa'da dikkat çekici bir artış gösteren ırkçılıktı. Alman antifaşist ve solcu örgüt ve partilerle birlikte Türkiye ve Kürdistanlı örgütlerin ortak düzenlediği miting, Avrupa'da halkların birleşik mücadelesi bakımından önemliydi.
Geride kalan birkaç yıl Avrupa'daki Türkiye ve Kürdistanlılar için hayli yoğun geçti. 7 Haziran, 1 Kasım ve 24 Haziran seçim çalışmaları ve Efrîn işgaline karşı tepkiler öne çıkan gündemlerdi. Gerek Türk devletinin Efrîn işgalini durdurmak için yapılan protestolar gerekse de seçim çalışmalarının çıkardığı çok önemli bir sonuç var: Avrupa'daki Türkiye ve Kürdistanlıların, örgütlenmesi ve harekete geçirilmesi sorunu.
Özellikle Efrîn işgali sırasında Avrupa'daki Kürt halkının az bir bölümünün harekete geçirilebildiği gerçeğini teslim etmek gerekiyor. Aksi bir durum söz konusu olsaydı, Avrupa devletlerinin Saray rejimi üzerinde baskısını artırması sağlanabilirdi. İşler pek de sonuç alıcı yönde ilerlemedi. Hepimiz tanık olduk.
Bu gerçeğin yanına AKP/Saray rejiminin Avrupa'da nasıl örgütlendiğini de koyalım. Tüm örgütlenme araçlarını kullanıyor, hatta partiler de kuruyor. Kendi tabanını örgütlerken, Avrupa siyasetini de etkilemeye çalışıyor.
Saray faşizminin Avrupa'daki bu örgütlenmesi karşısında nasıl durulacak? Avrupa devletlerinin, mülteci düşmanı politikasına karşı nasıl mücadele edilecek? Hangi araç devreye sokulacak? Birleşik mücadelenin aracı ne olacak?
Bu soruların yanıtını verebilen en elverişli ve en uygun araç HDK'dir. Uzun vadede de kesinkes etkilidir. HDK'nin Türkiye ve Kürdistanlıları harekete geçirme yeteneği vardır. Eğer iyi yönlendirilebilirse, her ülkenin özgürlük ve demokrasi güçlerini, enternasyonalist güçlerini harekete geçirebilme yeteneğine sahip bir modeldir. Ancak bunun için HDK'ye böyle bir rol biçilmesi ve fırsat tanınması gerekiyor. Siyasi gelişmeler, hızlıca direniş cephesini büyütmeyi zorunlu kılıyor. HDK-A da bu ihtiyaca cevap olabilir, kent kent cepheyi genişletebilir. Ayrıca, Avrupa'da ezilenlerin mücadelesi ile oluşturulacak ittifakın da temel aracıdır.
HDK, taban inisiyatifini açığa çıkartan bir modeldir. Kendilerini herhangi bir örgütlü ifade etmeyen bireylerden herhangi bir kolektife bir hukukla bağlı örgütlü bireylere kadar herkesin kendini ifade edebileceği bir modeldir. Bu anlamıyla da özellikle Avrupa'da taban inisiyatifini açığa çıkartarak, cepheyi kitlesel bazda genişletme potansiyeline sahip tek yapıdır.
Her bir örgütün, her bir partinin ya da ittifakın kendi misyonu ve ağırlığı vardır. HDK'nin bu misyonunu, hiçbir parti, koordinasyon ya da güç birliğine yükleyemezsiniz.
HDK Avrupa'nın kuruluş amaçlarını hatırlatalım; "Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu'daki halkların mücadelesinin sesini Avrupa sahasına taşımak; bu mücadeleyi buradaki emek ve demokrasi güzleriyle buluşturmak. 2- Ekonomik ve siyasi nedenlerle Avrupa'ya göç etmek zorunda kalanların göçmenlikten kaynaklı sorunları için güçlü bir mücadele aracı oluşturmak. 3- Türkiyeli ve Kürdistanlı mültecilerin yaşadığı ülkelerin ve genel olarak Avrupa'nın emek, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin bir parçası olmak."
Gayet açık ve net.
HDK'ye ilişkin gerçek durum bu. Bazı tartışmaların ardından geçtiğimiz hafta sonu kongresini topladı. HDK-A'nin kurucu güçlerinden biri olan Kürt siyasi hareketi, HDK'deki çalışmalarını dondurma kararı aldı. Kongre, bu kararın gözden geçirilmesi yönündeki beklentiye de işaret etti.
Delegeler, ezilenlerin ve HDK'nin ihtiyacını tespit etti ve buna uygun bir politik tutum aldı. Kongrenin toplanması her şeyden önce, sonuç bildirgesinde de ifade edildiği gibi, "Türkiye ve Kürdistan'da, Avrupa'da ve tüm dünyada sömürünün, faşizmin, savaşların, erkek egemenliğin, heteroseksizmin ve homofobinin, doğa katliamlarının, ırkçılığın ve ayrımcılığın ayyuka çıktığı bir süreçte birlikte mücadelede ısrarın bir göstergesi" oldu. Kongre yeniden yapılanma kararı aldı ve bir "Yeniden İnşa Koordinasyonu" oluşturdu.
Sonuç bildirgesinden aktarırsak, "Bu koordinasyon, önümüzdeki süreçte bütün muhataplarla bir dizi görüşme yaparak, koşullarını olgunlaştırdığında HDK-A Olağanüstü Kongre'sini toplar."
Özetle, HDK Avrupa'nın kendini yeniden inşa etme kararı oldukça önemli.
Marks'ın bir sözü var: Aşkın karşılığı aşktır.
Anlamı şu: Sürecin ihtiyaçlarını ve HDK-A kongresinin sonuçlarını iyi anlamak ve gereken yanıtı vermek.
Tarih, her bir siyasi kuvvete, her yerde faşizme karşı birleşik direnişi örgütleme ve yükseltme görevini veriyor. Öyle ise tam da Marks'ın dediği gibi yapmaktan başka çare yok: Aşkın karşılığı aşktır.