2 Ekim 2024 Çarşamba

'Annem yıllarca evin kapısın açık bıraktı, belki babam gelir diye...'

Cumartesi Anneleri, 1993 yılında gözaltında kaybedilen Yahya Yakut'un akıbetini sordu. 27 yıldır babasını bulmak için mücadele ettiklerini belirten Rıdvan Yakut, "Devlet bedenimizi toprakla birleştirmemize bile izin vermedi" dedi. Başka çocuklar acı çekmesin diye mücadele ettiklerini söyleyen Yakut, dayanışma çağrısı yaptı.

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınları için sürdürdüğü hakikat ve adalet arayışının 809. haftasında, 5 Eylül 1993 yılında gözaltında kaybedilen Yahya Yakut için mücadeleden vazgeçmeyeceklerini vurguladı. 

Covid-19 salgını nedeniyle online düzenlenen basın açıklamasında ilk olarak Yahya Yakut'un oğlu Rıdvan Yakut konuştu. 

27 yıldır babası için yürüttükleri hakikat ve adalet mücadelesinden sonuç alamadıklarını belirten Yakut, Mardin, Batman, Siirt, Şırnak'ın hemen ortasında yer alan Gêra Cafer köyünden, koruculuk dayatmaları ve yaşanan savaştan dolayı köyü terk etmek zorunda kaldıklarını söyledi. Dargeçit'e göç ettiklerini belirten Yakut, babası Yahya Yakut'un geçim için metropole gidip çalışma kararı aldığını söyledi. Yolda yapılan kimlik kontrolünde her hangi bir sorun yaşamadan Mardin'e kadar giden babasına, Midyat Otogarında çay evinde beklerken koruvu ve JİTEM'den oluşan bir grubun kimlik sorarak, ifadeye çağırdığını söyledi. Yakut, "Babam illegal gözaltı olduğunu anlıyor ve direniyor. Zorla ve darp edilerek götürülüyor" dedi. 

'BEDENLERİMİZİ TOPRAKLA BİRLEŞTİRMEMİZE DAHİ İZİN VERMEDİLER'
O günden sonra babasından bir daha haber alamadıklarını söyleyen Yakut, "Babamın bir mezarı dahi yok. Bedenlerimizi toprakla birleştirmemize dahi izin vermediler" ifadesini kullandı. Annesinin, en küçük kardeşini sırtına alarak tüm devlet kurumlarını, karakolları, toplu mezarları gezerek babasının akıbetini öğrenmeye çalıştığını belirten Yakut, her çaldığı kapıdan "burada öyle biri yok" yanıtını aldığını, hakarete uğradığını söyledi. 

'ANNEM YILLARCA EVİN KAPISIN AÇIK BIRAKTI...'
Yakut, başta annesi olmak üzere hakikat ve adalet arayışından hiç vazgeçmediklerini kaydetti ve ekledi: "Annem yıllarca evin kapısını açık bıraktı, belki bir gün babam gelir diye. Devlet bize bütün kapıları kapattı..." 

Başka çocuklar acı çekmesin ve toplumsal barış gelsin diye mücadele ettiklerini belirten Yakut, kayıpların Türkiye'nin utancı olduğunu vurguladı. Yakut, şu çağrıyı yaptı: "Babam hakkında en ufak bir bilgi biliyorsanız lütfen bizimle paylaşın. Sesimizi, çığlığımızı duyun."

Yakut ailesinin avukatı Erdal Kuzu da, Yahya Yakut'un kaçırılmasının JİTEM faaliyetlerinin tipik bir örneği olduğunu dile getirdi. Kuzu, tüm girişimlerine karşın etkin bir soruşturmanın yürütülmediğini vurguladı. 

'YAKUT AİLESİNİN SESİYİZ'
809. haftanın basın metnini Sinem Asya Esengel okudu. Esengel, 27 yıldır Yahya Yakut dosyasından sonuç alınamadığını belirtti. Esengel, "'Devlet bize tüm kapıları kapattı ama biz umudun kapısını hep açık tutuk' diyen Yakut Ailesi'nin sesiyiz" dedi. 

Esengel, "809. haftamızda bir kez daha adli ve siyasi makamlara sesleniyoruz; Yahya Yakut dosyasında 27 yıldır etkin bir soruşturma ve kovuşturma faaliyetinin yürütülmemesi hukukun üstünlüğü ilkesinin ağır biçimde ihlal edilmesidir. Yahya Yakut'un gözaltında kaybedilmesi ile ilgili etkin bir soruşturma ve kovuşturma yürütülmesini sağlama görevinizi yerine getirin" diye belirtti. 

Esengel, kaç yıl geçerse geçsin Yahya Yakut ve tüm kayıplar için adalet istemekten, 110 haftadır hukuksuz bir şekilde kapatılan kayıplarla buluşma mekanı olan Galatasaray'dan vazgeçmeyeceklerini vurguladı. 

NE OLMUŞTU?
23 yaşındaki 5 çocuk babası Yahya Yakut Mardin/Dargeçit/Altınoluk (Gêra Cafer) Köyü'nde yaşıyordu. Korucu olmayı reddettiği için güvenlik güçleri tarafından tehdit ediliyordu. Yakut Ailesi bu nedenle köyü terk ederek Dargeçit'e taşındı.Yahya Yakut, Köyündeki geçim olanaklarından mahrum kalan ailesinin geçimini sağlayabilmek için Konya'da inşaat işlerinde çalışan akrabalarının yanına gitmeye karar verdi. 5 Eylül 1993 tarihinde Konya otobüslerinin kalktığı Midyat Otogarı'na gitmek üzere evden çıktı.

Yahya Yakut'un Midyat'a gitmek için bindiği dolmuş yol güzergahında iki kez askerler ve korucular tarafından durduruldu ve tüm yolculara GBT işlemi yapıldı. Yahya Yakut'a; ''Nereye gidiyorsun, ne yapacaksın?'' gibi sorular sorulduktan sonra dolmuşun geçmesine izin verildi.

Midyat Otogarı'na ulaşan Yahya Yakut, Konya otobüsünün kalkış saatini beklemek üzere otogarda çay içebileceği bir mekanda oturdu. Kısa bir süre sonra silahlı, sivil giyimli, özel harekat timlerinin kullandığı kar maskeli kişiler yanına gelerek ondan kimliğini istedi. Kimlik kontrolü sonrası "ifade vermek için bizimle geleceksin" denildi. İfade vermesini gerektirecek bir durum olmadığı için Yahya Yakut gözaltına direndi. Ancak şiddet uygulanarak zorla gözaltına alındı. Olay otogarda bulunan çok sayıda kişinin gözleri önünde gerçekleşti.

Yahya Yakut'un gözaltına alındığını haber alan eşi Süphiye ve Anne Şehriban Yakut'un Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığına, Midyat Jandarma Karakolu'na gidip bilgi alma çabaları sonuçsuz kaldı. Yahya Yakut'tan bir daha haber alınamadı.

Suphiye ve Şehriban Yakut civardaki bütün karakollara Yahya'yı sordu. İlçedeki kamu görevlilerinden yardım istediler. Gittikleri her yerde onlara "Bilgimiz yok!" cevabı verildi. Savcılığa yaptıkları başvurunun işleme alınıp alınmadığını bile öğrenemediler. 

Anne Şehriban Yakut, henüz küçük olan torunlarına "Okuyun, babanızı bulun" diyerek aramızdan ayrıldı. Büyüyen çocuklar üniversite eğitimi için geldikleri Ankara'da İnsan Hakları Derneği'ne babaları için gözaltında kayıp başvurusu yaptı ve babalarının kayıplar listesine girmesini sağladı. 

Yakut Ailesi, bölgede açığa çıkan tüm toplu mezarlar için Yahya Yakut'a ait kalıntılar da olabilir diye girişimlerde bulundu. Yakut'un gözaltına alındığı yer olması nedeniyle Midyat Cumhuriyet Başsavcılığı'na, toplu mezardan çıkan kemiklerle ilgili kimliklendirme çalışması için kan örneği verdiği Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdu. Ancak bugüne kadar etkin bir soruşturma yürütülmedi.