3 Ekim 2024 Perşembe

Ali Aktaş'ın annesi yaşamını yitirdi

12 Eylül faşist darbesinin ardından idam edilen Ali Aktaş'ın annesi Ganime Aktaş yaşamını yitirdi.

12 Eylül faşist darbesinin ardından 23 Ocak 1983 tarihinde idam edilen Ali Aktaş'ın annesi Ganime Aktaş yaşamını yitirdi.

Oğlu Ali Aktaş'ın mücadelesine omuz veren anne Ganime Aktaş, polis karakolları, gözaltı merkezleri, nizamiye kapıları, hapishane önlerinde bekledi. Anne Aktaş, faşist darbecilerden hesap sordu, adalet talebiyle yıllarca mücadele etti.

Ganime Aktaş, Hatay'ın Arsuz İlçesi'nde ailesinin düzenlediği törenle defnedildi.

ALİ AKTAŞ KİMDİR
TKP/ML Hareketi militanı, MLKP Onur Üyesi Ali Aktaş, 23 Ocak 1983'te 27. doğum gününde Adana Cezaevi'nde idam edildi. İdam edilmeden önce anne ve babasına yazdığı mektup, darbeci faşist generaller tarafından sakıncalı bulunarak ailesine teslim edildi. Ali Aktaş'ın mektubu, 25 yıl sonra anne Ganime Aktaş'a teslim edildi.

ALİ AKTAŞ'IN MEKTUBU
Annesine 25 yıl sonra teslim edilen Ali Aktaş'ın mektubunda şunları yer alıyor:

"Sevgili anacığım, sevgili babacığım bu satırlarımı yazıp bitirdikten sonra hayata veda etmiş olacağım. Bu mektubu yazıp bitirdikten sonra sizlere ya ulaşır ya ulaşmaz bu hususta da pek bir güvencim yoktur. Çünkü yazıp da size yollayacağım bu veda mektubunun içeriği çok geniş veya kendilerince yasak olacaktır. Ulaşırsa dahi yine kendilerince politika icabı olacaktır.

Sevgili babacığım ve anacığım ben bir inanç uğrunda gidiyorum. Evet doğruluğuna inandığım bir inanç uğruna fakat bu inancım mevcut düzene karşı olmak, sömürü soygun düzenine karşı olmaktır. Ben bir davadan yakalanmış ve yargılanmış isem de bu işin yalnızca formalitesidir. Çünkü benim asılmam için koyulması gereken hukuken bir delil olması gerekir ki durum delil yetersizliğiyle de açık olmasına rağmen ve karar kanaat üzerine olmasına rağmen ben idama götürülüyorum. Evet ben söz konusu adam öldürdüğüm için değil emperyalizme, faşizme, sosyal-emperyalizme, sosyal-faşizme karşı yılmaz, usanmaz ve tavizsiz mücadelemden dolayı asılmaktayım. Evet onlar bizim nefes alışımızdan dahi korkmaktadırlar. Oysa ki ben maddi olarak yok olsam da manevi olarak yok olmayacağımı da biliyorlar. Evet ben ve benim gibiler inandıkları davaları uğrunda madden ölsek de, manen yaşarız, yaşayacağız, buna inancım tamdır. Ben ölüme gideceğimi delil  etersizliği olmasa da dahi baştan beri biliyordum. Çünkü onlar kendilerinin yoka, mahfa götürecekleri halka ve devrime ihanet etmeyenlerin yüreklerinde derin bir korkudur. Ben yok olabilirim ama halkımın mücadelesi hiçbir zaman ölmez, öldürülemez. Halk bağrında nice tohumu tohumları türetmiş ve türetecektir. Evet ben ölüme giderken hayata erken veda etmekte olmama yanmaktayım, yoksa öleceğime değil. Her an her zaman ölümden korkmadım. Korkmayacağım da, çünkü ben anamdan babamdan, ben halkımdan korkusuzluğu acı içinde ızdırap içinde yokluk ve kıtlık içinde sabrı, sabretmeyi inançlarınla düşmana ahd yaşamayı, hem de başı dik ve gururluca yaşamayı ama bir saat daha, bir saniye daha.

Size çok şey yazmak istiyordum zaman zaman ama yazamadım. Nice yazacaklarımdan, nice söyleyeceklerimden ancak söyleyebilip yazabileceklerimden başka bir şey ne söyleyebildim ne de yazabildimse de bunu anlarsınız inancındayım."