7 Ekim 2024 Pazartesi

Aldar Xelîl: MİT ve Muhaberat görüşüyor, tek uzlaşma Kürt kaşıtlığı

PYD Eşbaşkanlık Konseyi Üyesi Aldar Xelîl, Ankara ve Şam rejimi arasındaki tek uzlaşma noktasının Rojava karşıtlığı olduğunu belirterek, MİT ve Muhaberat'ın bölgede karışıklık çıkarmak için ortaklaştığına işaret etti.

Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanlık Konseyi Üyesi Aldar Xelîl, Suriye ve Rojava'daki gelişmeleri değerlendirdi. Fırat Haber Ajansı'ndan Mustafa Çoban'ın sorularını yanıtlayan Xelîl, Suriye Dışişleri Bakanı Yardımcısı Beşar Caferi'nin Türkiye'ye yönelik geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamayı hatırlatarak, "Bu yeni bir şey değil. Suriye rejimi bunu şimdi gündeme koyuyorsa aralarındaki çelişkiler içindir" dedi.

KOBANÊ DAVASI İNTİKAM DAVASIDIR
Kobanê davasını "IŞİD'in intikamı" olarak tanımlayan Xelîl, "Kobanê direnişi, tarihi bir direnişti. Irak ve Suriye'de her yeri işgal eden IŞİD, ilk kırılmasını Kobanê'de yaşadı. Bunun için kutsal bir direnişti. Bu durumu ne IŞİD ne de Erdoğan kabul etti. İntikamlarını Kobanê'den almak istediler. Sadece bu şehirden değil, kim bu direnişe destek vermişse onlardan intikamını almak istiyor. Şimdiye kadar Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî'ye dönük düzenlenen saldırılar, Minbic ve diğer bölgelere dönük tehditler hepsi bu amaçladır. Yani IŞİD'in intikamını almak istiyor. Kuzey Kürdistanlı halklar ve siyasetçiler Kobanê'ye destek verdiklerinden dolayı bugün Erdoğan tarafından yargılanıyor" dedi.

'ERDOĞAN FİTNE OLUŞTURUYOR'
Ankara ve Şam arasında son dönemlerde gelişen ilişkilere dikkati çeken Aldar Xelîl, MİT ve Suriye rejimi istihbaratı Muhaberat'ın bölgede "fitne oluşturmaya" çalıştığını kaydetti. Xelîl, Erdoğan eliyle oluşturulmak istenen fitneyi şöyle özetledi: "Birincisi; MİT'i, Suriye rejimiyle görüşme yapması için gönderiyor ve 'Eğer demografik değişim yaparsan, Kuzey ve Doğu Suriye yetkilileriyle oturmazsan ve çözüm geliştirmezsen arkandayım ve yıkılmana izin vermem. Eskisi gibi seninle savaşmam' diyor. Erdoğan, 2011-2012 yıllarında 'Beşar Esad rejimi yıkılmalı' diyordu. Şimdi öyle söylemiyor. 'Beşar'a kalmak istiyorsan kal' diyor. İkincisi; rejimi ayakta tutmanın aksine bölge halklarını birbirine karşı ayaklandırmaya çalışıyor. Çünkü bizim projemiz, demokratik ulus projesine uzanıyor. Yani Kürt halkı başta olmak üzere bütün ulus ve halklar hak sahibi olmalı. Kürt-Arap-Süryani-Asuri hep birlikte demokratik projenin içerisinde yer alsın. Erdoğan bunun aksine hareket ediyor. 'Bu halkların bir araya gelmesine izin vermemeliyim, birbirine karşı savaşmalılar' diyor. Bu nedenle fitne oluşturuyor."

İSTİHBARAT İLİŞKİLERİ
PYD Eşbaşkanlık Konseyi Üyesi Aldar Xelîl, MİT ve Muhaberat'ı bölgede karışıklık çıkarmak için şunları yaptığını söyledi: "Şimdi Suriye rejimi ve Türk devleti arasında istihbaratı ilişkileri oluşturulmuş. Arap aşiretleri, Süryani halk birleşenleri, bu birleşenler içerisindeki tanınmış şahsiyetler üzerine çalışıyorlar. Onlar üzerinden nasıl bölgenin huzurunu bozabilecekleri üzerine çalışıyorlar. Bir yandan uyuyan hücreler oluşturuyorlar. Bir yandan özel savaş yöntemleriyle doğru olmayan yalan bilgiler yayıyorlar. Bir yandan psikolojik ve özel savaş uygulamaları yürütüyorlar. Toplumun psikolojisini bozmak ve başarı umutlarını azaltmak istiyorlar. Bölgede savaş durumu nedeniyle ortaya çıkan yaşamsal sorunları devrim karşıtı kullanıyorlar. Örneğin eskisi gibi sınır kapıları yok, ticaret yok, dışarıyla ilişkiler fazla yok. Bunlardan kaynaklı krizli bir durum yaşanıyor. Türkiye özel savaş kurumları aracılığıyla bunları büyük sorun olarak göstermek istiyor."

MİT'in Kürt ve Araplar başta olmak üzere bölge halkları arasında çelişki ve çatışma çıkarmak için çabaladığını vurgulayan Xelîl, 2011 yılından bu yana projelerini benimseyen bölge halkının oyunlara gelmediğini ve sağduyulu yaklaşımlarla bu oyunların boşa çıkarıldığını söyledi.

BEŞAR CAFERİ'NİN SÖZLERİ
Çete lideri Sedat Peker'in itiraf ve ifşaatlarından sonra Suriye Dışişleri Bakanı Yardımcısı Beşar Caferi'nin "Suriye'de IŞİD tarafından petrol ve doğal gazın çalınmasını bizzat Erdoğan'ın oğlunun yönettiğine, MİT'in Libya'dan kaçırdığı sarin gazını Suriye'ye taşıdığına" yönelik sözlerinin kendileri açısından yeni bir durum olmadığını belirten Aldar Xelîl, şunları kaydetti: "Türk devleti her yere müdahale etti. Cephet El Nusra'yı kuran, IŞİD'i geliştiren istihbarat-mühimmat-lojistik destek veren, yine plan ve proje oluşturan, hedef gösteren Türk devletiydi. Caferi söylese söylemezse de herkes bu gerçeği biliyor. 2014'te herkes Kobanê direnişi zamanında Türk devletinin nasıl sınır hattına çete bıraktığını, bomba yüklü araçları sınırda Kobanê-Girê Spî'de nasıl patlattığını gördü. Türk devleti açıktan destekledi. Bu o dönem basında da ortaya çıktı, gizli bir durum değil. Türk devletinin Azerbaycan, Ermenistan, Libya, Akdeniz, Suriye ve Irak'ta yaptıklarının tümü göz önünde. Yani yeni bir şey değildir."

ŞAM VE ANKARA ÇELİŞKİSİ
"Suriye rejimi, bunu şimdi gündeme koyuyorsa aralarında istihbarat ilişkileri var. Hakan Fidan ile Suriye istihbaratı arasında ilişkiler var. Ancak şimdi aralarında bazı çelişkiler var" diyen Eşbaşkanlık Konseyi Üyesi Aldar Xelîl, şöyle devam etti: "İdlib meselesi için Erdoğan-Suriye rejimi, Erdoğan-Rusya-Suriye rejimi arasında sorunlar var. Bu konuda çelişkileri var. İdlib konusunda birbirlerine baskı uygulamak ya da gündem oluşturmak için böylesi açıklama yapıldı. İkinci neden ise Suriye rejimi kendini Arap ülkeleri arasında -onların tanımıyla- 'Arap topraklarının koruyucusu' olarak göstermek istiyor. Yani Suriye rejimi işgal edilen bölgeler ile bu bölgeleri işgal edenlerden bahsetmezse Suriye içerisindeki, çevresindeki Arap halkı, 'Suriye'nin başkanıyım. Suriye'yi savunuyorum, diyorsun. Suriye bir Arap ülkesidir. Niçin işgal edilen bölgelere değinmiyorsun' diyor. Bu konuda da kendini kabullendirmek için böylesi adımlar atıyor. Siyaset de böyle durumlar oluyor. Demokratik proje ve özgürlükçüler karşıtı olunca birleşiyorlar. Ancak çelişkileri de var. Çelişkileri diğer konulardadır (İdlib ve bazı maddelerde). Bugün uluslararası açıdan da gündemdeler. Cenevre görüşmeleri, Suriye anayasası görüşmeleri durmuş. Suriye dosyası için görevlendirilen Birleşmiş Milletler temsilcisi umutsuz kalmış. Bunun için de herkes karşı tarafa baskı uygulamak için elindeki her şeyi kullanmak istiyor. Önümüzdeki günlerde süreç başlarsa kendine göre sonuçlar oluşturmak istiyorlar."