6 Ekim 2024 Pazar

'29 yıldır kardeşimden haber yok'

Gözaltında kaybedilişlerinin 29. yılında Hüseyin Yaman ve Soner Gül için adalet isteyen Cumartesi Anneleri, yargıya sorumluluğunu hatırlatırken devletin de hukuk normlarına uymak zorunda olduğunu vurguladı. Kayıp yakınları, mücadeleden vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi. 

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açığa çıkarılması ve faillerin yargılanması için tüm zorluklara rağmen mücadeleye devam eden Cumartesi Anneleri, 840. hafta eylemlerini Hüsamettin Yaman ve Soner Gül için gerçekleştirdi. 

Covid-19 salgını nedeniyle online açıklama yapan kayıp yakınları, kayıplarla buluşma ve hafıza mekanı olan Galatasaray'dan vazgeçmeyeceklerini bir kez daha vurguladı.

YAMAN: 29 YILDIR ANLAMAYA VE ANLATMAYA ÇALIŞIYORUZ
Söz alan Hüsamettin Yaman'ın ağabeyi Feyyaz Yaman, gözaltında kaybedilişinin üzerinden geçen 29 yıla rağmen kardeşinin kaybedilişine ilişin konuşmaya, anlamaya ve anlaşılmaya çalıştıklarını dile getirdi. 

Kardeşi kaybedildiğinde 22 yaşında olduğunu hatırlatan Yaman, "Devletin sorumlu kadrolarından suçlu Ayhan Çarkın'ın ve onun ait olduğu tüm birimleri sıralamanın bir anlamı kalmadı artık" ifadelerini kullandı. Asıl önemli olan kardeşinin bedensel kaybının değil Türkiye'deki adaletin kaybının olduğunu dile getiren Yaman, hak ve özgürlük mücadelesini yürüteceklerini kaydetti. 

'DEVLET HUKUK NORMLARI İÇİNDE HAREKET ETMEK ZORUNDA'
840. haftanın basın metnini Betül Sinanoğlu okudu. Sinanoğlu, adaletin koruyucusu ve dağıtıcısı konumunda olması gereken yargıdan, Hüsamettin Yaman ve Soner Gül dosyasında evrensel etik ve hukuk kurallarına uygun bir yargılama faaliyeti başlatmasını istedi. Sinanoğlu, "Kaç yıl geçerse geçsin Hüsamettin Yaman ve Soner Gül için, tüm kayıplarımız  için adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 141 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray'dan vazgeçmeyeceğiz" ifadelerini kullandı. 

NE OLMUŞTU?
22 yaşındaki Hüsamettin Yaman İstanbul Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu öğrencisi yedi. Pankart taşımak suçlamasıyla 15 gün kadar cezaevinde kaldı ve 6 Eylül 1990 tarihinde tahliye oldu. 21 yaşındaki Mehmet Soner Gül Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisiydi. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğrenci Derneği üyesiydi. Bu nedenle gözaltına alındı, ağır işkence gördü ve ölümle tehdit edildi.

Hüsamettin Yaman 2 Mayıs 1992 cumartesi günü evden çıktı. 4 Mayıs pazartesi günü Ağabeyi Feyyaz Yaman'ı işyeri telefonundan arayan bir kişi "Hüsamettin, Soner Gül ile birlikte Fındıkzade' de gözaltına alındı. Hayatlarından endişe ediyoruz. Bir an önce emniyete başvurun" dedi.

Yaman ve Gül Aileleri, önce İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne ardından devletin ilgili tüm kurumlarına başvurdu. İnsan Hakları Derneği ve Af Örgütü girişimlerde bulundu. Ancak Hüsamettin ve Soner'in gözaltına alındığı kabul edilmedi. İçişleri Bakanlığı  Soner Gül'ün 10 Mart 1991 tarihinde Malatya'da yakalanan A.N. isimli şahsın sorgudaki ifadesinde ismi geçtiği için polis tarafından arandığını iddia etti. Girişimlerini sürdüren Yaman Ailesi 2 yıl boyunca polis takibinde tutuldu.

19 Aralık 2011 tarihinde özel harekât polisi Ayhan Çarkın'ın infazlar ve kayıplarla ilgili itirafları yayınlandı. Çarkın, yaptığı itirafların bir bölümünde Hüsamettin Yaman ve Soner Gül'ü gözaltına aldıktan sonra ormanlık bir alanda sorguladıklarını ve infaz ettiklerini açıkladı ve olayı detaylarıyla anlattı.

Bu beyanların ardından aile avukatları yeniden suç duyurusu yaparak dosyanın tekrar açılmasını istedi. Ayhan Çarkın'ın ifadeleri üzerine soruşturmanın canlandırılması gerekirken dosya zamanaşımına sürüklendi. Kayıp dosyalarındaki failleri cezasız bırakma ve gerçekleri karartma geleneği devam etti.