KADIN
20 Soruda Kadın Grevi-II - Sema Duru Boran
Sosyalist Kadın Dergisinin 23. sayısında yayınlanan Sema Duru Boran,?20 soruda kadın grevi? yazısının ikinci bölümünü yayınlıyoruz. 8 Mart?a giderken dünya ve Türkiye kadın hareketinin gündemlerinden biri olan kadın grevi ile ilgili her hafta salı günü ülke deneyimleri ile yazı dizimize devam edeceğiz
Sosyalist Kadın Dergisinin 23. sayısında yayınlanan Sema Duru Boran,“20 soruda kadın grevi” yazısının ikinci bölümünü yayınlıyoruz.
SORU 11: Grevlere erkek katılımı ve desteği var mı? Kadın hareketi böyle bir destek karşısında ne tutum alıyor?
Grev örgütlenmelerinde tartışmalı konulardan biri, erkeklerin greve destek biçiminin ne olup ne olamayacağı oldu. Geçmiş dönemlerden farklı olarak, bu tartışmalar, erkek merkezli olmaktan mbütünüyle uzaktı. Başka bir deyişle, tartışma esasen, erkeğin eylemine tutum alma/almama etrafında değil, kadının eyleminin gücünü artırma odaklı yürütüldü. Çeşitli talepler etrafındaki somut mücadelelerin yanı sıra, kadın emeğinin toplumsal yaşamdaki rolünün kabul ettirilmesi, bütün grevlerin ortak hedefiydi. Bu koşullar altında erkeklerin greve doğrudan katılımı, zaten hiçbir yerde gündeme bile alınmadı.
Aslında bütünde, erkek katılımı sorunu, grev pratiklerinin çok kıyısında bir tartışma olarak kaldı. En esaslı tartışma, sendikaların tutumu ve mevcut sendikal yasalar nedeniyle İspanya'da yaşandı. Zira sendikalar, işçilerin belirli bir kesimine çağrı yapmalarını engelleyen (özellikle ulusal şovenizme karşı edinilmiş bilincin hukuk alanına yansımasının ürünü olan) yasaların sadece kadınlara grev çağrısı yapmalarını engellediğini ileri sürerek genel grev çağrısı yaptı. Bu aslında, sendikalar cephesinden erkek egemen direnişin bir görünümü, bir biçimiydi. Buna karşılık, temel hedefi, en çok da ücretli emek alanlarındaki doğrudan sonuçlara dayanarak, kadın emeğinin toplumsal yaşamdaki rolünün belirginleştirilmesi olan bir eylemde, bu tür bir erkek katılımının grevin amacıyla çelişik olduğu açıktı.
İspanya'daki tartışmalarda genel eğilim, grevin örgütleyicisi kadınların da yön göstericiliğinde, Cinsiyet Eşitliği İçin Erkekler Derneği'nin (AHIGE), erkeklere yönelik çeşitli çağrılarında somutlanıyordu: AHIGE, erkeklere, greve katılmanın, sadece eylemin etkisini zayıflatmaya yaracağını ilan ediyor ve etkin katılımın her türünden uzak durmayı, "asgari hizmetlerde, özellikle bakım işlerinde görev almayı" öneriyordu. "Babaysanız, çocuklarınızın sorumluluğunu üstlenin. Arkadaşsanız, çocuklara bakmayı teklif edin. İş arkadaşıysanız, kadın arkadaşlarınızın greve katılmasını kolaylaştırın. Öğretmenseniz yoklama almayın. Ailenizde bakıma bağımlı biri varsa, bu işi üstlenmeye başlamak için grev gününü beklemeyin, yarın iyi bir gün. Ev arkadaşıysanız, temizlik işlerini üstlenin ve bütün yıl eşit paylaşın. Basında çalışıyorsanız, grev çağrılarını yayın." Öte yandan, erkek katılımına kadın kitlelerinden gelen öne çıkan soru da şu oluyordu: "Eğer bakım işlerini bırakacak ve çocuklarımı okula götürmeyeceksem, evde onlarla kalmak zorundayım. Bu durumda gösterilere katılamam. Yoksa onlarla kalan, eşim mi olmalı? Ama bu durumda işe gitmeyerek grev yapan da o olacak." Bakım alanında grev deneyimi son derece yeni olduğundan, bu sorular yanıtını pratik deneyimlerin ilerleyişiyle bulacak kuşkusuz. Geçen yılın grev deneyimlerinde de, genelde yerel örgütlenmelerin kendi özgünlükleri temelindeki esnek çözümleriyle yanıtını buldu.
Kitlesel kadın eylemleri örgütlemede oldukça gelişkin bir geleneği ve deneyimi olan Arjantin'de ise, erkeklerin ev içi emek alanındaki rolleri üstlenmesi istenirken, grev gününde erkeklerin rol almasıyla, halka açık büyük çaplı çocuk bakımı örgütlendi. Bu, siyasal bir destek biçimi olmasının yanı sıra, greve kadın seferberliğini örgütlemenin somut bir yöntemi olarak da ele alındı.
SORU 12: Grevlerin talep ve şiarları neler?
Grev dalgasının en güçlü yanlarından biri, grev taleplerinin kuvvetli kadın kimliğinin, bütün ezilen, emekçi kesimlerin talepleriyle buluşma düzeyiydi. Hareket tam anlamıyla, ülke işçilerinin, ezilenlerinin, yoksullarının bütün özlem ve gündemlerini sahiplendi, pek çok yerde öncülük etti. ABD'deki Trump karşıtı hareketin öncülüğü, bunun en önemli örneğini oluşturdu. ABD'de, göçmen karşıtı, kadın düşmanı, homofobik, transfobik, ırkçı politikalara karşı isyan harekete damgasını vurdu.
Polonyalı kadınların taleplerinin başında, kürtaj hakkı geldi. Bu, Polonya koşullarında kaçınılmaz olarak kilise karşıtı bir nitelik taşıdı (kilise bu sırada kürtaj hakkına karşı etkin bir gerici kampanya yürütmekteydi). Kürtaj hakkının yanı sıra, "devletin dini bağnazlıktan kurtarılması" şiarında ifade bulan, bilimsel eğitim, din eğitiminin devlet tarafından örgütlenmemesi, bağımsız bir kurum oluşturularak kilisede çocuk istismarı konusunun araştırılması gibi talepler öne çıktı. Devlet bütçesinin kiliseden çekilip kadına yönelik şiddete karşı mücadeleye aktarılması, tecavüz, ev içi şiddet gibi erkek egemen suçlar karşısında yasal düzenlemeler yapılması talepler arasındaydı.
Arjantin'de de iki temel başlık öne çıktı: Kürtaj hakkı ve kadın cinayetleri başta olmak üzere kadına yönelik şiddetin önlenmesi. Uluslararası düzeyde öne çıkan sloganlardan bazıları şunlar oldu:
- "Hayatımın bir değeri yoksa bensiz üretin"
- "Kadınlar Olmadan Bir Gün"
- #womenswave (kadın dalgası)
- "Tekrar yürüme vakti geldi"
- Gelecek kadındır!
- Kız gibi yürü! Kız gibi dövüş!
- Başkaları eziliyorken hiç kimse özgür olamaz!
- Korkmuyorum!
- Geri dönemeyiz, geri dönmeyeceğiz!
- Benim bedenim, benim tercihim!
- Patronum değilsin!
- Kadına karşı savaşa hayır!
- Bizim geleceğimiz, bizim seçimimiz, bizim kavgamız!
SORU 13: Grevin toplumsal tabanını kimler oluşturuyor?
Grev dalgası, yayıldığı bütün ülkelerde, hemen hemen bütün sınıflardan ve bütün toplumsal kesim-lerden kadınları kapsadı. Grevlerin taleplerini, şiarlarını ise, ağırlıklı biçimde işçi, emekçi, yoksul, ezilen kesimlerden kadınların gündemleri belirliyor.
Ülkeden ülkeye değişmek üzere, siyahi kadınlar, göçmen kadınlar, kast sistemi olan ülkelerde aşağı kasttan kadınlar, özellikle de işçiler ve ev işçileri olarak, grevlerin kitleselleşmesinde ve taleplerin radikalleşmesinde önemli bir rol oynuyorlar.
Hareket açıkça, antiemperyalist, antikapitalist nitelik taşıyor. Siyahlara ve göçmenlere karşı ırkçılığa isyan, batı merkezlerinde öne çıkan bir nitelikken, ucuz emek sömürüsü, eşitsiz ücret, erkek egemen şiddet ve kürtaj başta olmak üzere kadının beden politikaları üzerinde özneleşme hakkı, bütün grevlerde öne çıkan gündemler oluyor.
SORU 14: Politik özneler arasındaki programatik farklılıkların grevlere yansıması nedir?
Grevlerde belirleyici rolü nicelik olarak işçi, emekçi, ezilen kadınlar oynadığından, henüz politik özneler ve programatik hat bakımından belirgin bir şekillenme oluşmamış olsa da, taleplerin içeriği itibariyle antikapitalist, antifaşist, anti-ırkçı nitelik çok belirgin. Ancak bu yıkıcı bir düzen karşıtlığına dönüşmüş değil. Muhtemelen farklılaşmaların esas işlevsel yansımaları, hareketin kendine politik bir yön belirlemesi, erkek egemen zorun daha örgütlü biçimde devreye girmesi ve erkek egemen sermaye düzeni ile nasıl hesaplaşılacağına dair yol arayışı ihtiyacının daha belirgin hale gelmesiyle dışavuracak. Henüz politik şekillenmesinin başlangıcında olan bu yeni dalga içinde, farklılaşmanın temel yansıması taleplerin niteliğinde oluşuyor ve sıralanan nedenlerle, oldukça sınırlı yansıma buluyor.
Bununla birlikte, ABD'deki tartışma, grevlerin toplumsal tabanı ve politik niteliği açısından yeni bir derinleşme düzeyini ifade ediyor. Hillary Clinton'da sembolleşen "beyaz, orta ve üst sınıf feminizmi" olarak ifade edilen kesimin talepleri ve politik özneler olarak belirleyicilikleri sorgulama konusu yapıldı.
Grev örgütleyicileri, sadece "ayrıcalıklı beyaz orta sınıf kadınlara" dönük örgütlendikleri yönünde eleştirildi. Bunun başını, ezici çoğunluğu emekçi sınıflardan olan siyahi kadınlar çekerken, bu, temelde bir program tartışması, yani talepler ekseninde sınıfsal farklılaşma tartışması niteliği taşıdı. ABD'deki çağrı bildirisi, "Hilary Clinton'ın temsil ettiği neoliberal, elitist feminizme karşı kadınların diğer yüzde 99'unun feminizmini yaratma" vurgusu taşıyordu. Bu tartışma, hareketin giderek güçlenen emekçi, sermaye karşıtı, antikapitalist niteliğinin önemli göstergelerinden biriydi. Bu uluslararası grev dalgasının, henüz gündemine almadığı en temel sorulardan birini doğru biçimde yanıtlamaya muktedir toplumsal kuvvetleri biriktirmeye başladığı anlamına geliyor: Kapitalizm altında kadın özgürlüğü ve toplumsal eşitlik mümkün mü? Sosyalizm zorunlu mu? Devlet ve tek tek erkekler şahsında erkek egemen zor, yükselen kadın mücadelesini ezmek üzere kaçınılmaz olarak şiddetlenmeye başladığında zora zorla yanıt verilecek mi?
SORU 15: Greve konu olan kadın emeği biçimleri neler? İşçi, işsiz, öğrenci, ev emekçisi kadınların grevlerdeki rolünedir?
Kadın grev dalgası, daha önceki bütün kadın katılımlı ya da sadece kadınların gerçekleştirdiği grev deneyimlerinin aksine, kadının bütün emek biçimlerini, emek alanlarını, dolayısıyla gerek sermaye, gerek erkek egemenliği tarafından sömürüldüğü ve ezildiği alanları kapsıyor. Sömürünün her biçimine yöneliyor. Erkek egemen kapitalist düzeni temellerinden sarsıyor. Daha önceki grevler iki başlıkta toplanıyordu. Ağırlıklı olan, işçi kadınların eşit işe eşit ücret başta olmak üzere değişik taleplerle gerçekleştirdikleri grevlerdi. Bu ise, kadınların evdeki konumlarına dair zaman zaman bazı talepler içerse bile, kadının ev içi emeğini esasen tümüyle dışarıda bırakıyordu.
70'li yıllarda ise, feminist hareketin ikinci dalgasıyla ev içi emek sorunu kadın hareketinin gündemine bir daha çıkmamak üzere girdi. Bu dönemdeki kimi grev tasarıları, girişimleri ve denemeleri, çok dar ve sınırlı kaldılar, hem de esasen ev içi emek alanını kapsıyordular.
Bugünkü grev dalgası ise, bu emek alanlarının her ikisini ve daha ötesini içeriyor. Kadın emeğinin sömürülmesinin gerçekleşme biçimlerinin de çeşitlendiği emperyalist küreselleşme koşullarında, kadın grevi dalgası, birbirinden gerçekte hiç de ayrı olmayan şu alanları kapsıyor.
- Ücretli emek
- Ev içi emek
- Ev eksenli emek
- Ev işçiliği
- Ev içi ve ev dışı cinsel hizmet
Bu haliyle de kadın grev dalgası, kadının bir toplumsal kuvvet olarak yeni bir özneleşme dönemini sembolize ediyor. Kadının emeği ve toplumsal varoluşu, hiçbir dönemde ulaşamadığı bir bütünselliğe kavuşuyor.
Elbette, değişik cephelerde erkek egemen kapitalist sömürü ve baskıdan nasibini alan kadınların, bu toplumsal mücadelelere katılım düzeyleri de, katılım koşulları da eşitsiz. Ücretli emek alanı ve kadın işçiler, dün olduğu gibi bugün de, toplumsal kuvvet olarak, kadınların öncü bölüğünü oluşturuyor.
SORU 16: Grevin kadının farklı emek alanlarını kapsaması gerçekten mümkün mü? Ev içi emek grevi gerçekçi mi?
Gerçekçi veya değil, ölçülebilir veya değil, etkileri derhal gözlemlenebilir veya değil. Grevin ev içi emek kapsamındaki işleri kapsaması, kadının ücretli emeği ile ücretsiz emeği arasında süreklilik kurulması, kadının toplumsal bir kuvvet olarak özneleşmesi bakımından hayati önemde. Bu anlamda, ev içi emek alanına grevin sirayet etmesinin niteliksel önemi, niceliksel öneminden daha önde geliyor. Yani, katılım oranları çok düşük olsa ya da yüksek olup da saptanamasa bile, kadın emeğinin bütünsel ele alınışı, üstelik bu bütünsel ele alışın, sadece teorik düzlemde kalmayıp birleşik eylemin konusu olması, çok önemli bir nitelik gelişimi.
Dahası, niyet ve çağrı bu olduktan sonra, isteğin kendine yeni yollar açabileceği gerçek. Özde toplumsal, biçimde "bireysel" nitelik taşıyan ev içi eylemlerin, sosyal medya yoluyla paylaşımı ve gösterilere katılım yoluyla daha etkin tutumlar alınması başta gelmek üzere, değişik biçimlerde saptanması da, zengin biçimlerle yayılması da mümkün.
Kadının toplumsal yaşamdaki rolünün, işçi kadınların hemen ve doğrudan gözlemlenebilen eylemleriyle belirginleştirilmesi, ancak bununla kalmayıp, eylemler ve çağrılar ev içine taşınarak, evlere parçalanmış birey-kadınların aynı toplumsal gerçekliğin parçası olduğu gerçeğinin gözler önüne serilmesi, kadın cinsinin "kolektif bilincinin" gelişimi bakımından, genel grev aracının en önemli niteliklerinden biri. Böylece, sömürünün ve şiddetin/zorun çok çarpıcı biçimleri altında ezilmelerine rağmen, örgütlenme ve mücadeleye katılma koşulları en zayıf olan ev emekçisi kadınların, dün gündemde olmayan biçimlerde mücadeleye katılımının önünü, herşeyden önce genel politik etki yoluyla açıyor kadın grevi.
Bunlara rağmen, grevin özellikle ev içi emek ve cinsellik alanına taşınmasının, pratik karşılık bulmasının zorlukları ortada. İşyeri grevleri ve sokak eylemleri karşısında örgütlü erkek şiddetinin, devlet zorunun, mücadele tırmandıkça daha fazla devreye gireceği aşikar. Ancak bu yine de, tüm toplumun gözleri önünde yaşanacak ve mücadelenin yeni bir kanalına dönüşmesi her yönüyle mümkün. Oysa ev içi grevlerin, tecrit eylemler olarak, erkek şiddetiyle bastırılması daha muhtemel ve bu şiddetin toplumsal mücadeleyi tetiklemesi daha dolaylı gelişecektir.
Daha önemli bir sorunsa, İngiltere'de tartışmaların etrafında yoğunlaştığı konu: yani bakım emeği başta gelmek üzere sevgi ilişkileri içerisinde gerçekleşen ev içi işleri bırakmaya kadınları kitlesel olarak çekmenin zorlukları.
Bu gerçekler, grevin hangi işleri kapsayacağı, çağrıların gerçek birkarşılık bulması için hangi temel çağrılarda bulunulacağı, hangi eylem biçimlerinin önerileceği gibi konularda, her bir yerelin ve kesimin özgünlüklerini azami ölçüde gözeten, esneklik ve somutluğu güçlü bir örgütleme çalışmasını gerektiriyor.
SORU 17: Grev aracının bu dönemde ortaya çıkmasının nesnel koşulları neler?
Kadının bütün emek alanlarını kapsayan bir genel grev dalgasının gerçekleşmesinin nesnel koşulları, hiç kuşkusuz emperyalist küreselleşmenin cins çelişkilerini derinleştirmesinin dışavurumu. Kadın özgürlük mücadelesi, bir nitelik değişimi geçiriyor. Kadın cinsi, bir toplumsal ve tarihsel kuvvet olarak yeniden şekilleniyor. Aslında, işçi sınıfının bir tarihsel kuvvet olarak şekillenmesinde, 1. Enternasyonal'in içinde kurulduğu dönem nasıl bir anlam taşıyorsa, kadın cinsinin toplumsal devrimdeki rolü bakımından da bugünkü süreç benzer bir anlam taşıyor.
Emperyalist küreselleşme evresinde kadın özgürlük mücadelesinin niteliği açısından ne anlam taşıyor? Emperyalist küreselleşme evresinde, kadın emeği ve bedeni üzerindeki erkek egemen cinsiyetçi sömürü ve artı değer sömürüsü her kanaldan ve her yönüyle tırmandı. Kadının ucuz işgücü görülmedik ölçülerde istihdama çekildi. Erkek egemen sermaye düzeni, kadını bir yandan evin içine iten, diğer yandan evin dışına çeken kendi iç çelişkisine, ev eksenli üretim gibi bir kanaldan esnek ve güvencesiz işgücünü kitleselleştirme hamlesiyle yanıt verdi. Bunu yaparken bir yandan da ev içi ve dışı sınırları silikleştiren nesnel koşullar üretmekten kaçınamadı.
Erkek şiddeti, kadın mücadelesinin kazanımı olarak tüm dünyada toplumsal mücadelelerin belli başlı gündemlerinden biri haline geldi. Bütün bunlar, aynı zamanda kadın özgürlük mücadelesinin bütün geçmiş tarihsel deneyimleriyle birleşerek, kadın özneleşmesinin yeni bir nitelik sıçramasının koşullarını oluşturdu.
Kadın, devrimlerin yedek kuvveti olmaktan çıkıp, temel bir kuvveti olarak kimlik ve irade kazanıyor. Bir genel grev biçimi olarak kadın grevi dalgası ise, bu gerçeğin en çarpıcı dışavurumu oluyor.
SORU 18: Grev dalgasının somut kazanımları oldu mu?
Grev dalgasının, genel politik ve deolojik kazanımlarının yanı sıra, bazı somut kazanımları da şimdiden ortaya çıktı. Bunlardan sadece bir kısmını sıralayalım:
- İzlanda'da öne çıkan eşit işe eşit ücret talebi, grevler sonucunda yasal kazanımlara dönüştü.
- Polonya'da kürtaj hakkını kısıtlayan yasa geri çekildi.
- Arjantin'de hükümet, kadın hareketinin taleplerinin önemli bir kısmını kapsayan kadına yönelik şiddete karşı mücadele programını kabul etti.
- İrlanda'da kürtaj yasağı kaldırıldı.
-Hindistan'da ev işçisi kadınların uluslararası planlama ile eşzamanlı olarak gündeme aldıkları kadın grevi, daha hayata geçirilmeden patronlara geri adım attırdı, ev işçilerinin örgütlenme hakları ve iş güvencesi eksenindeki kimi talepleri kabul edildi.
-Kadın grevi yoluyla olmasa da, aynı dalganın içinde Suudi Arabistan'da araba kullanma yasağı kaldırıldı.
- Şili'de kürtaja alan açan anayasal düzenleme yapıldı.
SORU 19: Geçmiş grev çağrılarına nereden ulaşılabilir?
- Uluslararası Kadın Grevi Manifestosu: http://sendika63.org/2017/0 3 / u l u s l a r a r a s i - k a d i n - g re v i -manifestosu-dayanisma-silahimiz-406813/
- ABD'li kadınların grev çağrısı: http://gazetekarinca.com/2017/02/ 8-mart-yuzde-99un-feminizmini-kucaklamak-icin-kadinlara-dunya-capinda-grev-cagrisi/
- Arjantinli kadınların grev çağrısı: https://catlakzemin.com/arjantinli-kadinlardan-uluslararasi-grev-cagrisi-8-mart-2017/
-Diğer diller ve uluslarası web sayfaları: http://hacialahuelgafeminista.org/?cat=84
http://parodemujeres.com/ourcall/
https://www.womenstrikeus.org/
https://frauenstreik.org
https://ctjournal.org/index.php/
criticaltimes/article/view/2484
SORU 20: 8 Mart 2019'a giderken yeni bir grev dalgası gündemde mi?
2019 yılı 8 Mart'ında kadın grevlerinin daha da kitlesellik ve yaygınlık kazanacağını şimdiden öngörmek mümkün. 25 Kasım'dan itibaren değişik ülkelerdeki grev örgütleme çalışmaları hız kazandı. Özellikle merkezi düzeylerdeki örgütleme çalışmaları şimdiden başlamışken, Şubat ayında ise yerel meclis, platform ve ağların toplantılarının yoğunlaşacağı belirtiliyor.
ABD, İspanya, Arjantin ve Almanya, 2019 kadın grevine hazırlık kapsamında şu an en öne çıkan ülkeler durumunda. Grevin örgütleyici rolü daha da güçleniyor. Örneğin, onyıllardır 8 Mart eylemlerinin birbirinden bağımsız inisiyatiflerce örgütlendiği Almanya'da, bu yıl ilk kez olarak, ülke çapında bir 8 Mart çağrısı ve örgütlenmesi yapılıyor. Elbette bu örgütlenmede, güçlü yerel ayakların oluşturulması hedefleniyor.
Ayrıca, Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) de, 8 Mart uluslararası kadın grevinin ardından, 25 Mart 2018'de düzenlediği 4. Genel Kongresi'nde, "Birleşik Mücadele Kazandırır" vurgusuyla, 8 Mart Kadın Grevi'ni örgütleme ve 8 Mart'ın ücretli resmi tatil olması için diğer kadın örgütleriyle birlikte mücadele kararı almıştı.
* Sosyalist Kadın Dergisi 23. sayısından alınmıştır.