KADIN
20 soruda kadın grevi-I - Sema Duru Boran
Sosyalist Kadın Dergisinin 23. sayısında Sema Duru Boran,?20 soruda kadın grevi? yazısını kaleme aldı. 8 Mart?a giderken dünya ve Türkiye kadın hareketinin gündemlerinden biri kadın grevi. Kadın grevi nedir, bu topraklara yabancımıdır ve örgütlenen ülkelerde nasıl ortaya çıkmıştır sorularına cevap veren yazıyı iki dizi halinde yayınlayacağız.
Son yıllarda kadın özgürlük mücadelesi, işçi sınıfının oldukça bilindik bir mücadele yöntemini, kadınların dünya çapında yeni bir aracı haline soktu: Kadın grevi. Kadın grevi, özellikle de ekonomik kriz koşullarında, güçlü bir mücadele biçimi olarak Türkiye ve Kürdistan’da da hayat bulma potansiyeli taşıyor. Kadın grev dalgasının deneyimleri üzerine oldukça fazla yazılıp çizildi. Sosyalist Kadın’ın 22. sayısında İvana Benario, dünya kadın hareketinin, bu deneyimi de içeren canlı bir tablosunu sunmuş ve incelemişti. Bu yazıda, kadın grevini, belli başlı yönleriyle ele alacağız.
SORU 1: Grev fikri nasıl ortaya çıktı?
"Kadın grevi", bir fikir ve hayal olarak oldukça eski. Hiç değilse, grev fikri bugünkü gibi bir somutluk kazanana dek, kadın grevi deyince akla gelen, M.Ö. 411’de yazılan "Lysistrata" oyunu kadar eski. Tümüyle erkek egemen bakış açısıyla ele alınan bu oyunda Aristofanes, Sparta-Atina savaşını durdurmak için seks grevi yapan kadınları işlemiş, ancak erkek egemen niyetlerinden bağımsız, muhtemelen de niyetine aykırı olarak, böyle bir grev fikrini de kadın cinsin kolektif aklının bir kenarına yerleştirmişti. (Türkiye’de Müjde Ar ve Kemal Sunal’ın oynadığı "Şalvar Davası" filmi de buradan uyarlanmıştı) Ama esasen de işçi kadınların değişik dönemlerdeki mücadele ve grevleri "kadınlara ait" grev fikrini öteden beri gündemde tuttu. 70’li yıllarda ise özellikle ev içi emek ekseninde kimi grev tartışmaları ve girişimleri oldu. Bunlar da, sınırlı örnekler dışında bir toplumsal yankı bulamamaları bir yana, yalnızca ev içi emek kapsamındaki talepleri ve ev emekçisi kadınları konu alıyordu. Kadın bilincinin ve mücadelesinin tarihsel gelişimi ve cins çelişkisinin keskinleşme düzeyi, 2016-2018 yıllarında bu fikrin, hem de son derece küresel ve kitlesel biçimde, sıçramalı olarak yaşam bulmasına yol açtı.
SORU 2: Kadının grev örgütlenmesindeki tarihsel mirası nedir? Kadının mücadele tarihinde, bugünkü kadın grevlerinin hangi öncülleri var?
Kadın grevinin tarihsel öncülüğünü işçi kadınlar yaptı. Uluslararası grev dalgası, tıpkı 8 Mart gibi, proleter kadın hareketinin bu tarihsel mirasından kökleniyor. Geçmiş kadın grevi örnekleri içerisinde en öne çıkan, kuşkusuz, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün dayandığı New York grevi. 8 Mart 1857’de, ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi kadın, daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında grev başlatmış, polis işçilere saldırmış ve işçiler fabrikaya kilitlenmiş, bunun ardından çıkan yangında 120 kadın işçi yaşamını yitirmişti.
Almanya’da kapitalizmin barbarlığına karşı ilk büyük grev, "Weberinnenstreik" kadın grevi idi. Avusturya’nın ilk büyük işçi grevi de bir kadın greviydi. 1966’da Belçika’da FN Herstal adlıbir silah fabrikasında çalışan 3000 kadar kadının, eşit ücret talebiyle üç ay boyunca sürdürdükleri grev, başlangıçta desteğe yanaşmayan sendikaları da tutum almaya zorlamış ve kazanımla sonuçlanmıştı. Belçika’nın bugün ücret eşitsizliğinin en düşük olduğu ülkelerden biri olması, bu grev ve sonrasında sürdürülen mücadelelerle kazanılmış haklardan kaynağını alıyor.
İngiltere’nin ilk kadın grevi, 1918’de Londra’da ulaşım sektöründeki kadınların eşitsiz ücrete karşı greviydi. Ama İngiltere işçi kadınlarının en belirleyici grevi, 1968’de Ford’un Dagenham imalathanesindeki grev olmuş, bu grev, 1970’te İngiltere’de Eşit Ücret Yasası’nın parlamentodan geçmesini sağlayan bir dizi mücadeleye öncülük etmiştir.
Kadının grev tarihinin en özgün örneği ise, kadının bütün emek biçimlerini kapsayan ilk grev deneyimi olan, İzlanda kadın greviydi. Grev,20 Soruda Kadın Grevi 24 Ekim 1975’de gerçekleşti. İzlandalı kadınlar, ücret eşitsizliğine karşı greve çıktı. Greve katılım %90’dı. Özgün olansa, cinsel özgürlük ve eşitlik taleplerini içermesi ve ev içi emek alanını da kapsamasıydı. Grev sadece işyerlerine değil, evlere de taşındı. "Kadının İzlanda toplumu ve ekonomisi için vazgeçilmez olan emeğini görünürleştirmek" ve "ücret eşitsizliğini ve adil olmayan istihdam politikalarını protesto etmek" iddiasıyla örgütlenen bu grevler gelenekselleşti.
SORU 3: Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da kadın grevi deneyimleri var mı?
Türkiye ve Kuzey Kürdistan’ın bilinen ilk kadın grevi, 1876’da gerçekleşen Feshane greviydi. O günden bu yana, 3 Ağustos 1910’da Bursa Kozahan’da ipek işçisi kadınların grevinden, 1960’lı yıllardaki özgün toplumsal ve siyasal koşulların ilk grevlerinden biri olan, Aralık 1964 tarihli, Gaziosmanpaşa’daki Berec Pil Fabrikası grevine dek, kadın işçilerin ağırlığını oluşturduğu bir dizi grev yapıldı. Ancak emperyalist küreselleşme koşullarında gerçekleşen ve işçi kadınların Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki kadın hareketinin sosyalist kadınlar dışındaki kesimlerinin de gündemine oturmasını sağlayan grev deneyimi, Novamed oldu. 26 Eylül 2006’da başlayan, 448 gün süren, 81 kadın işçinin katıldığı Novamed grevi, sendikalaşma haklarının gaspı, düşük ücret, hamileliğin takvime bağlanarak sıraya konulması, tuvalet ihtiyaçlarının kısıtlanması, regl dönemlerindeki ihtiyaçlarının dikkate alınmaması vb konular etrafında yürütüldü ve üç yıllık toplu iş sözleşmesi imzalanarak sonlandı.
SORU 4: Uluslararası grev dalgası nasıl başladı?
Uluslararası kadın grevi, üç ana kaynaktan beslendi: Arjantin, Polonya ve ABD’de 2015-2017 yılları arasında patlak veren üç büyük kadın hareketi, dünya kadınlarına esin kaynağı oldu. Aynı zamanda dünya kadın grevinin doğrudan çağrıcıları ve örgütleyicileri de oldular. Polonya, grev dalgasının başlangıç noktasıydı. Polonyalı kadınlar, 3 Ekim 2016’da, zaten oldukça ciddi kısıtlamalar içeren kürtaj hakkının tümden yasaklanmasına karşı ülke çapında grev örgütlediler. Arjantin’de, 8 Ekim 2016’da 16 yaşındaki Lucía Pérez’in tecavüze uğraması ve katledilmesi, her yıl onbinlerce kadının katılımıyla ülke çapında kadın buluşmaları örgütleyen bir birleşik mücadele platformu olan Arjantin Ulusal Kadın Buuşması’nın protesto eylemlerine ise polisin saldırmasının ardından, 19 Ekim 2016’da Arjantinli kadınlar, tüm ülkede bir saatlik grev gerçekleştirdi. Arjantinli kadınlar, onyıllardır güçlü bir birleşik mücadele geleneğine sahipti. Grev çağrısı da, kadın cinayetlerine karşı etkili bir mücadele olan "Ni Una Menos" (Bir Kişi Daha Eksilmeyeceğiz) hareketince yapılmıştı. Grevin talepleri, bu hareketin de talepleriydi. Aynı yıl, Arjantinli kadınlar, 8 Mart 2017’de ilk Uluslararası Kadın Grevi çağrısını yaptılar.
ABD’li kadınlarsa 8 Mart 2017’de ırkçı, göçmen düşmanı ve kadın düşmanı Trump’a karşı bir kadın grevi örgütlediler. ABD’deki emekçi kitle mücadelelerinin birikimine de dayanan bu grev, "Göçmenler Olmadan Bir Gün" şiarıyla yürütülen mücadelelerden esin alarak, "Kadınlar Olmadan Bir Gün" şiarıyla örgütendi.
SORU 5: 2016-2018 kadın grevi dalgası hangi ülkelere yayıldı?
Uluslararası kadın grevi, 50’den fazla ülkede ve 400’den fazla kentte karşılık buldu. Bu ülkelerden bazıları şunlar: Arjantin, Avustralya, Bolivya, Brezilya, Şili, Kosta Rika, Çek Cumhuriyeti, Ekvador, İngiltere, Fransa, Almanya, Guatemala, Honduras, İzlanda, Kuzey İrlanda, İrlanda Cumhuriyeti, İsrail, İtalya, Meksika, Nikaragua, Peru, Polonya, Rusya, Salvador, İskoçya, Güney Kore, İsveç, Togo, Türkiye, Uruguay ve ABD.
SORU 6: Kadın grevleri hangi eylem biçimlerini, hangi mücadele araçlarını içeriyor?
- Genel grev: işyerinde ve evlerde üretim ve hizmetin gün boyunca durdurulması
- 1 ya da 2 saatlik iş bırakma eylemleri
- Ücret eşitsizliğinin başladığı, yani erkeğe ücretin ödenmeye devam ettiği fakat kadınların ücretsiz çalıştığı saatten itibaren greve çıkmak. Bunun için ortalama ücretler hesaplanıyor ve ona göre saat belirleniyor. Ülkeye göre bu değişiyor. Örneğin İzlandalı kadınlar, işgününün ortalama ücret eşitsizliğinin başladığı dilimine tekabül eden 14.38’te iş bıraktı.
- Yine, grev boyunca kadın emeği ve eyleminin görünürlüğüne vurgu yapmak üzere, iş yerini terk etmek yerine, belli bir saatten itibaren çalışmayı bırakıp ‘donup kalmak’.
- Cep telefonlarının otomatik cevap konumuna alınması: "Ofiste değilim çünkü..."
- Ücretli işin dışında ev içi işlerinde bırakılması
- Seks grevi
- Cinsiyetçiliğe karşı değişik tipte boykot eylemleri (reklamlarında ya da işçilerine karşı cinsiyetçilik yapan şirketlerin boykot edilmesi, her ülke özgülünde seçilen kadın düşmanı unsurların boykot edilmesi)
- Alışveriş grevi
- Cadde ve yolların kapatılması
- Gösteriler, grev nöbetleri,yürüyüşler düzenlenmesi
- Katolik Kilisesi ile ilişik kesmeeylemleri
- Değişik tipte sembollerin, renklerin taşınması (giysi, kurdele vb.): Polonya’da siyah, Latin Amerika’da mor, ABD’de kızıl renk greve desteğin ifadesiydi.
SORU 7: Grev çağrıları hangi araçlarla yapılıyor?
Sosyal medya ağları yoluyla yayılan bildiler. Greve destek veren bazı tanınmış kadın hareketi önderlerinin, sanatçıların, aydınarın çağrıları. Kitlesel biçimde, tek tek kadınların sosyal medya yoluyla greve katılacağını duyurması. Grevin sembolü olan renklerin grev öncesinde taşınması yoluyla grevin tanıtımı. Bunun dışında, her ülke özgülünde, oranın mücadele geleneklerine uygun çok sayıda çağrı yöntemi ve aracı kullanılıyor. Genellikle, merkezi ve yerel ajitasyon-propaganda araçları bir arada kullanılıyor. Hareketi temsil eden ve merkezi örgütlenmelerce oluşturulan sembollerin, bildirilerin, dövizlerin yanı sıra, her yerel örgütlenme, hatta her birey kendi çağrısını yükseltiyor.
SORU 8: Sendikaların tutumu ne oluyor?
Hemen hemen bütün ülkelerde, grevlere sendikaların destek vermesi, çağrı yapması hedeflendi. Sendikalarla görüşmelerin yanı sıra, kamuoyu önünde sendikalara hitaben açık çağrılar, hatta çağrı eylemleri yapıldı. Taban sendikaları, sınıf çizgisindeki sendikalar genellikle grevlere destek verme eğiliminde olurken, büyük konfederasyonlar, sarı sendikalarsa genellikle son noktaya kadar destek vermemekte ısrar etti. Sarı sendikaları grevlere destek vermeye zorlayan, genellikle, grev çağrılarının geniş bir toplumsal destek görmeye başlaması oldu. Pek çok ülkede sarı sendikalar, ancak ilk grev denemelerinin başarılı olmasının ardından kadın grevi aracını kabul etme, tanıma ve destek vermeye yöneldi. Öte yandan, sendikaların destek verdiği, çağrıların parçası olduğu hemen her ülkede grevlere katılım daha kitlesel gerçekleşti.
SORU 9: Grevlerin örgütsel yapısı nasıl?
Polonya’da grev örgütlenmesinin yapısı, tanıdığımız örnekler içinde en çok Dünya Kadın Yürüyüşü’nün örgütlenme biçimini andırıyor. Geniş ve esnek bir ağ örgütlenmesi biçiminde. Çağrılar daha çok sosyal medya ağları üzerinden örgütleniyor. Ülke çapında oluşturulmuş bir destek komitesi, mali yardımların toplanması ve denetiminden sorumlu. Döviz, afiş, rozet, bildiri, bayrak gibi görsel materyallerin basımı ve dağıtımını da örgütlüyor. Gerek sosyal medya, gerekse basın yayınla ilişkileri örgütleyen bir medya grubu, görsel materyallerin tasarımı, reklam, duyuru gibi konularla ilgileniyor. Ancak grev, çok sayıda yerel meclis ve ağa dayanıyor. Her bir yerel, kendi özgün şiarlarıyla, kendi planlamasıyla ve kendi belirlediği eylem biçimleriyle greve katılıyor.
Grevlere hazırlık amacıyla merkezi toplantıların yanı sıra sayısız yerel toplantı yapılıyor. Bunlar birer forum niteliğinde. Arjantin’de ise, kadın özgürlüğü için mücadele yürüten politik öznelerin, devrimci, reformist, feminist kadın örgütlerinin, kadın sendikaları ile sendikaların kadın kollarının, yerli örgütlenmelerine dayalı kadın gruplarının vb. yanı sıra bireylerin katılımını da içeren geniş bir kadın birlikteliği var. Bu birliktelik, onyıllar boyunca her yıl geleneksel kadın buluşmalarında onbinlerce kadını bir araya getiriyordu. 2000’li yılların başına, bu kuvvetlerin örgütlediği, tecavüz sonucu hamile kaldığı bebeğini doğurduktan sonra, tecavüz travmasının etkisiyle boğan Romina Tejerina’nın özgürlüğü için yürütülen mücadele, işten atılmasının ardından büyük bir greve öncülük eden ve çeşitli saldırılara maruz kalan Maria Rosario’nun sahiplenilmesi dahil sayısız kadın mücadelesi damga vurmuştu. Kadın cinayetlerine karşı Ni Una Menos şiarıyla yıllardır güçlü bir mücadele hattı kurulmuştu. Grev, bu gelenek ve örgütlenme alışkanlığı üzerinde örgütlendi. Bu, değişik akımdan politik öznelerin daha fazla ağırlık oluşturduğu, coğrafyamızdaki birleşik mücadele biçimleriyle daha fazla benzerlik eşkil eden bir biçimdi. Yine geniş bir yerel örgütler ağına dayanan, daha güçlü ve örgütlü bir merkezi birliktelik tarafından yönetilen bir mücadele oldu.
Diğer ülkelerde de grevler, her birindeki mücadele geleneklerine ve birikimine, kadınların örgütlülük düzeyine ve birleşik hareket yeteneğine bağlı olarak bu iki temel biçimin türevleri yoluyla örgütlendi. Öte yandan, her iki biçimde de yerel inisiyatifin belirleyiciliği göze çarpıyor. İşyerleri, mahalleler ve okullardaki grev örgütleme ağları, komiteleri, platformları, meclislerinin yaygınlığı, grevlerin başarısının temel koşullarından biri oluyor. Yine, destek verdiği oranda ya da desteklemek zorunda bırakıldığı ölçüde, sendikaların tutumunun, katılımının grev örgütlenmesindeki rolü önemli.
Bütün örneklerde, basın yayın ve sosyal medyanın kullanımı, günümüzde işçi, emekçi ve ezilenlerin tüm kitle mücadelelerinde olduğu gibi, oldukça önemli bir yer tutuyor.
SORU 10: Grevlerde kadın hareketi içerisinde özellikle tartışma yaratan konular neler?
- Kadın grevi örgütlenmesinin en tartışmalı konuların biri, seks grevinin kadın özgürlüğü ile çelişki taşıyıp taşımadığı idi. Grev çağrılarının başından beri daha sınırlı da olsa yürüyen bu tartışmalar, 2018 yılı Ocak ayında, bir grup Fransız aydın ve sanatçı kadının Le Monde’da "Cinsel özgürlük için vazgeçilmez olan sataşma özgürlüğünü savunuyoruz" başlıklı bir bildiri yayınlamasıyla tırmandı. Yaratılan ortamın erkek nefretini örgütlediği ve cinsel özgürlük karşıtlığına dönüştüğü iddiasındaolan bu bildiri, "Tecavüz suçtur. Ama..." cümlesiyle bile başlı başına çuvallarken, erkek mağduriyetiyle ilgili iddiaları hiçbir anlamlı yanıt bulmadı. Öte yandan, "cinsel özgürlük" ile seks grevinin çelişip çelişmediği, halen değişik yerlerde tartışılıyor.
- Benzer bir tartışma, kadınların, büyük oranda sevgi ve gönüllük ilişkileri içerisinde gerçekleştirdiği bakım emeğinden çekilerek bir grev gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceği sorununa odaklanarak, İngiltere’de öne çıkıyor.
- "Kızkardeşlik" söyleminin grev sürecinde yeniden öne çıkması, iki bakımdan tartışmaları gündeme getirdi. Biri, söylemin homofobi, en azından dıştalayıcılık içerip içermediği, kendi coğrafyamızın özgün söylemine tercüme edersek, lezbi-yen kadınları dıştalayan bir çeşit "bacı kültürü" olup olmadıydı.
- İkincisi, bu "evrensel kız-kardeşliğin" bütün kadınları kapsayıp kapsayamayacağı tartışması, doğal olarak, bir kez daha kadın hareketi içinde gündemleşmiş oldu. Bunu ayrıca ele alacağız.
- Grevlere erkek desteğinin olup olmaması ve bunun biçimleri de tartışmalı konular arasında.
*Sosyalist Kadın Dergisinin 23. sayısından alınmıştır.