2 Ekim 2024 Çarşamba

15 Şubat uluslararası komplosu nasıl gerçekleşti?

PKK lideri Abdullah Öcalan, ABD'nin başını çektiği ve çok sayıda ülkenin destek verdiği uluslararası bir komployla 15 Şubat 1999 tarihinde Türkiye'ye getirildi. Operasyonun başında ise MİT, CIA ve MOSSAD vardı.

PKK lideri Abdullah Öcalan'a yönelik gerçekleştirilen 15 Şubat komplosu, bir NATO ve AB operasyonuydu.

Ancak komploya KDP ve YNK'nin de dahil edilmesi için ABD özel girişimlerde bulundu.

27 Eylül 1998 tarihinde, KDP ve YNK temsilcileri Washington'da bir araya getirildi. Varılan anlaşmada PKK'nin "terörist bir örgüt" olduğu iddia edilerek, Güney Kürdistan topraklarından çıkarılacağı sözü verildi.

Aynı dönemde Avrupa'da Kürt kurumları üzerindeki baskılar artırılırken, Suriye üzerindeki baskı da artırıldı. Kara Kuvvetleri Komutanı Atilla Ateş sınır kenti Hatay'da yaptığı açıklamayla Esad yönetimini açıktan tehdit etti.

Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 1 Ekim 1998 tarihinde Meclis'in açılışında yaptığı konuşmada, "Suriye'ye yönelik savaş da seçeneklerden biridir" dedi.

Giderek artan baskıyı gören PKK lideri Abdullah Öcalan durumu değerlendirdi. Bu sırada Yunanistan'dan milletvekillerinden Abdullah Öcalan'a davet geldi.

Bunun üzerine 9 Ekim 1998 tarihinde Atina'ya gitmek üzere Şam'dan kalkan uçağa bindi.

Ancak Atina'ya indiğinde tablo bambaşkaydı. Söz veren PASOK milletvekili Kostas Baduvas havaalanına gitmemişti.

Yunanistan'dan ayrılmaktan başka bir yol yoktu. Abdullah Öcalan'ın Şam'dan sonra ikinci durağı Moskova oldu. DUMA, siyasi iltica talebini kabul etti. Ancak karar uygulanmadı. ABD devreye girmiş ve arka kapı diplomasisiyle Öcalan'ın Rusya'da siyasi mülteci statüsü kazanmasını engellemişti. Abdullah Öcalan 33 gün kaldığı Rusya'dan ayrıldı, davet üzerine İtalya'ya geçti. O dönemde iktidar ortağı olan Yeşiller, Demokratik Sol Parti, Komünist Parti, Halkçı Parti Abdullah Öcalan'ı İtalya'ya davet etmişti.

PKK liderinin bulunduğu uçak 12 Kasım'da Roma'ya indi. Bu gelişme üzerine Türk devleti, İtalya'ya bir nota vererek, Öcalan'ın iadesini istedi.

Başbakan Massimo D'Alema düzenlediği basın toplantısında "iadenin olmayacağını" açıkladı. Ancak İtalya üzerinde hem içeride hem de dışarıda baskı artırıldı. ABD bir kez daha devreye girmişti. Abdullah Öcalan tartışmalar sürerken, bir çözüm paketi açıkladı.

"Kürt bölgelerine yönelik askeri operasyonların durdurulması, göç ettirilen halkın geri dönüşünün sağlanması, köy koruculuğunun kaldırılması, Türk devletinin sınırları korunarak Kürt halkına otonom bölge verilmesi, Kürt kimliği, dili ve kültürünün resmen tanınması, din özgürlüğünün sağlanması" talepleri bu pakette yer aldı.

Bu arada D'Alema'nın Uluslararası Kürt Konferansı'nı toplama planı gerçekleşmedi.

Abdullah Öcalan, sonradan "komplo sürecinde yönlendirildikleri" açığa çıkan kişilerin önerisi ile ikinci kez Rusya'ya gitmeye karar verdi. 16 Ocak 1999'da Roma'dan ayrıldı.

Ancak 29 Ocak'ta ikinci kez Yunanistan'a geçmek zorunda kaldı. Burada siyasi iltica talebi işleme dahi konmadı ve Hollanda'ya gitmesi önerildi.

31 Ocak 1999'da Minsk'ten Hollanda'ya uçacağı söylendi. Ancak Lahey'e kalkacak uçak bir türlü Minsk'e gitmedi.

Abdullah Öcalan bir kez daha Atina'ya döndüğünde tarih 1 Şubat'tı.

Yunanistan İstihbarat Servisi, bu kez Güney Afrika'yı adres gösterdi.

2 Şubat'ta Yunanistan'dan Afrika'ya diye yola çıkan uçak, Kenya'ya indi. Kenya'da Yunanistan Büyükelçiliği'nde kalan Abdullah Öcalan'ın Güney Afrika'ya geçme isteği engellendi.

Ardından 15 Şubat günü MİT, CIA ve MOSSAD'ın ortak operasyonuyla PKK lideri Abdullah Öcalan Türk devletine teslim edildi.

Abdullah Öcalan'a esir tutulduğu İmralı Hapishanesi'nde ağırlaştırılmış bir tecrit uygulandı. Öcalan üzerindeki tecrit diğer hapishanelere yayılarak hapishane politikasının temeli haline getirildi.