24 Kasım 2024 Pazar

ZORA: Kadın durursa dünya durur

Almanya'da ilk kez gerçekleştirilecek kadın grevini değerlendiren genç kadın örgütü ZORA üyesi Berivan Kaplan, "Dünya kadın grev dalgası yeni bir hareket ve eski ezberlenen çalışma tarzımızı yıkmak açısından iyi bir fırsat" dedi.
Genç kadın örgütü ZORA'dan Berivan Kaplan ile 8 Mart'ta Almanya'da bu sene ilk kez gerçekleşecek kadın grevi üzerine konuştuk. Kadın grevinin örgütlenmesi ve hedefleri ile ilgili ajansımızın sorularını yanıtlayan Kaplan, bütün kadınları hayatı durdurmaya çağırdı.
 
KADINLAR GÜCÜNÜ FARK EDİYOR
 
Bu yıl ilk kez Almanya'da kadın grevi düzenleniyor. Kadın grevleri Almanya'da genelinde nasıl yankı buldu? Nasıl örgütleniyor?
 
Kadınlar yüz yıllardır yaşadıkları zulme ve baskıya karşı isyanda. Arjantin'den Polonya'ya, Nijerya'dan İspanya'ya kadar kadınların sesi yankılanıyor ve son yıllarda kadın grevi aracılığıyla kendisini gösteriyor. Kadınlar 21. yüzyılda ayrımcılığa, cinsel saldırılara ve erkek egemen devletin baskılarına dur demek için ayaklanıyor, örgütleniyor. Kadınlar, emeklerini birçok alanda hiçe sayan devlete ve de erkek egemen topluma 8 Mart'ta meydan okuyor. Bir kadının toplum içerisinde ne kadar çok emekçi olduğunu dünyaya eylemiyle gösteriyor. "Kadın durursa dünya durur!" sloganı altında kadınlar işlerini bir yana bırakarak 8 Mart'ta sokaklara çıkıyor. Kadınlar 8-9 saatlik mesailerden sonra evde çocuk bakımını, ev işlerini, yaşlıların bakımını vs. ücretsiz bir şekilde üstleniyorlar. Bu işleri bir gün dahi yapmadıklarında nasıl bir kaos oluşabileceğini dünyaya kadın grevi ile gösteriyorlar.
 
Özelikle Almanya'da örgütlenen grevde kadınların "eşit işe, eşit ücret" talebi birçok iş kolundan yükseliyor. Avrupa'da da maruz kaldığımız şiddetin sonlandırılması için kadınlar kendilerini örgütlüyor ve kendi gücünün farkına varıyorlar. İsçiler, işsizler, öğrenciler, ev emekçileri hep bir ağızdan kadının toplum içerisinde özgürleşmesini istiyor. Erkek egemen devletin ve kendi dört duvarımızda bizi ezen babanın, ağabeyin, eşin baskılarına boy eğmeden kadınlar korkusuzca sokaklara çıkıyor ve tüm kadınları 8 Mart'a çağırıyorlar.
 
KADIN GREVİ PLATFORMLARI KURULUYOR
 
Başka ülkelerdeki kadınları örnek alarak bu yıl Almanya'da kadın grevinin meşruiyetini eylemimizle savunacağız. Sendika, parti vs. öncülüğünde değil bir kadın ittifakının öncülüğünde örgütlenen grev Almanya'da da bir yenilik yaratıyor. Kadınlar taleplerini kendileri belirliyor, kendileri dile getiriyor. Bu amaçla Almanya çapında bir ağ kuruldu. Kasım 2018 de grev örgütleme amaçlı ilk kez yan yana gelen kadınlar, kadın grevi perspektifinin Almanya'da nasıl hayat bulabileceğini tartıştı. İkinci buluşma şubat ayında gerçekleşti ve kentler arasında koordinasyon sağlandı. Bu süreç zarfında 35 kentte grev platformları kuruldu. Almanya açısından bu oldukça yeni bir gelişme. İlk defa 8 Mart birbirinden bağımsız kent platformlarından ziyade, ortak bir koordinasyon ve ağ ile örgütleniyor. Kadın grevi, Almanya kadın hareketine bu anlamda yeni bir düzey, yeni tarz ortaklaşma kazandırdı ve ilk defa bu denli erken 8 Mart hazırlıklarına başlatıldı.
 
GENÇ KADINLAR EN ÖNDE
 
Köln'de kadın grevi somut olarak nasıl karşılık bulacak?
 
Köln'de Kadın grevi için hazırlıklar 25 Kasım'dan sonra başladı ve aylarca çok yoğun bir şekilde yürütüldü. Birçok genç kadın çağrıyı okuyup çalışmalara katıldı. Aylarca birçok kadının örgütleme sürecinde emeği geçti. Hem örgütsüz hem de tecrübesiz olan kadınlar kendileri öğrenerek, araştırarak ve deneyerek birçok engeli aştılar.
 
Kadın grevi çağrısı daha çok öğrencilere ve üniversitelilere hitap etti. Bu nedenle daha çok genç yaştaki insanlar planlıyor grevi, fakat işçileri katabilmek için eylemler, özel bildiriler hazırlandı. 8 Mart günü annelerin greve katılabilmeleri için kurumlarda erkeklerin çocuklara bakımı planlanırken, isçiler için ise grevde oldukları süre içerisinde toplanabilecekleri alanlar örgütleniyor. Birçok kadın isçi tüm gün greve katılmasa da dayanışma molası dediğimiz şekilde katılacaklar.  Böylece mesai arasındaki molalarını çadır eylemlerinde geçirecekler ve gerekirse molalarını uzatacaklar. 8 Mart akşamı ise her sene olduğu gibi bu sene de kadınlar Köln'ün sokaklarına çıkarak ve seslerini özgürlükleri için yükselterek taleplerini duyuracaklar. Öğrenciler de okullara ve üniversiteye gitmeyerek eğitim sistemin içerisindeki eşitsizliği kırma yönünde girişimde bulunacaklar.
 
KADINLAR BİRLİKTE GÜÇLÜ
 
ZORA'nın kadın devrimi fikrini benimseyen genç kadın örgütü olduğunu biliyoruz. Çalışmalarınızı anlatır mısınız? Kadın grevi, genel çalışmalarınızda, kadın devrimi perspektifinde nasıl bir yer kaplıyor?
 
Bizler ZORA olarak kendimizi antikapitalist bir genç kadın örgütü olarak tanımlıyoruz ve bunu çalışmalarımıza yansıtma çabasındayız. 8 Mart'ta bir kadın grevinin örgütlenmesi bizim üzerimizdeki baskının ve zulmün bu sömürücü erkek egemen sistemle alakalı olduğunu açığa vuruyor. Kadınlar sadece babayı, ağabeyi, eşi, patronu düşman olarak görmüyor, bu çürümüş kapitalist sistemin bunu nasıl beslediğini anlıyor. Devleti ve onun üretimini hedef almadan durumumuzda bir değişiklik olamayacağını ifade ediyor bu grev. Bizler başından beri hem çalışmalarda öncü bir rol oynama çabasındaydık, hem de paralel olarak kendimizi geliştirerek, grev planlamaları ile birçok yeni alanalar ulaşmış olduk.
 
Kadın grevini örgütleyen platformda farklı düşüncede kadınlar yer alıyor. Ortak bir fikirden, ortak bir hedefe doğru yürümek ancak yan yana olduğumuz kadınların güncel yaşamını ve sorunlarını anlamakla başlıyor. Bu çalışma içerisinde kadınların dayanışma gücünü tanıdık. Kadınlar beraber çalıştıklarında nasıl bir güce sahip olduklarını ve insanlığın yarısı olarak sözlerini daha cesur ifade edebileceklerini fark ettiler. Bizler enternasyonal gençler olarak dünyanın diğer bölglerinde örgütlenen grevlerden öğrendik ve çalışmalarımızı onların tecrübeleriyle besledik.
 
Misal Türkiye'deki kadınların 25 Kasım'da, polisin kadınların yürüyüşüne saldırı anındaki cesur ve korkusuz duruşları bizi burada etkiledi ve güçlendirdi. Ya da örneğin Rojava'daki kadınların yarattığı kadın devrimi bizlere bir değişikliğin mümkün olduğunu ve bunun için ayağa kalkıp kendimizin savaşması gerektiğini daha iyi kavramamıza yardımcı oldu. Avrupa'da halkın ayaklanmasıyla bir değişimin yaratılmasına inanmayan birçok insan Rojava devrimi sayesinde değişime olan inançlarını tekrar kazandı ve oradaki kadınları esas aldı. Onlardan görerek buradaki pasifliği ve apolitikliği kırmayı hedefledik.
 
KADIN DEVRİMİNE BİR ADIM
 
Ivana Hoffmann gibi enternasyonal genç kadın komünistlerin bizlere örnek olduğu bir dönemdeyiz. Eylemlerde onun bayrağıyla, onun için sloganlarla kendimizi var ediyoruz. Genç kadınlar onlardan etkilenerek çalışmaların bir parçası oluyor. Sınırlar içinde düşünmemeyi ve kadının özgürlüğü için kendini ortaya koymayı, sistemden bağlarımızı koparmayı öğrendik onlardan. Çalışmalarımıza bunları katarak ilerlemeye çalışıyoruz. Başka bir örnek vermek gerekirse iki hafta önce Rojava'daki kadın devrimi üzerine bir sunum yaptık ve kadın grevinden tanıştığımız kadınları katarak onlarda küçük de olsa bir umut yarattığımızı düşünüyorum. Kadın grevi bu anlamda kadın devrimi yolunda önemli bir güç kaynağı. Sayısız kadını kadın özgürlüğü ve kadın mücadelesiyle buluşturuyor, motivasyon sağlıyor ve dünyada yalnız olmadığımızı, sayısız kadınla dünya çapında birlikte olduğumuzu gösteriyor.
 
SENDİKALAR GREVE İLGİSİZ
 
Almanya'da grev zorlukları nelerdir? Kadın grevi önünde hangi engeller var?
 
Almanya'da grevin anlamını insanlar unutmuş bir durumda. Neleri değiştirebileceğimizi, üretimi yapmadığımızda devlete nasıl bir zarar verebileceğimizin farkında değiliz. İnsanları sendikalar veya bir parlamentarist partinin öncülüğü olmadığında ikna etmek zorlaşıyor. Tek tek kadınların önemini ve gücünü ortaya çıkaran bu grev girişimi belki de yıllar geçerek anlaşılacak. İspanya'da da yıllar sürdü grevi oturtana kadar. Bu nedenle grevin katılımı az veya çok olsun, bu bizi asıl hedefimizden alıkoyamayacak. Sendikaların bu greve ilgileri yok denecek kadar az ve birçok kadın grevden sonra işini kaybetme korkusu yaşıyor. Grevler kriminalize ediliyor, değişimin sokakta kolektif bir şekilde yaratılmasının önü kesiliyor. Bu nedenle kadın işçileri katmak zorlaşıyor. Fakat aynı şekilde artık bir değişiklik için daha fazlasını yapmak zorunluluğunu gören kadınlar, kendi güçlerine sarılıyorlar.
 
Almanya'daki kadın grevindeki merkezi iletişim ve koordinasyon çok zayıf. Kadınlar bir bütün olarak değil, kopuk şehirler ve bölgeler seklinde çalışıyor. Talepler farklı, çağrılar, logolar vb. farklı. Böylece büyük bir hareketin parçası olma duygusu daha az seviyede oluşuyor. Bir başka sorun ise birkaç kentte kadın grevinin sadece bir simge olarak kalması ve kadınların grevi somut hayata buluşturma konusunda az çaba sarf etmesidir. Dünya kadın grev dalgası yeni bir hareket ve eski ezberlenen çalışma tarzımızı yıkmak açısından iyi bir fırsat.
 
BİRBİRİMİZİN SESİ OLALIM
 
Kadın grevine dair beklentiniz nedir? Enternasyonal eylem olarak nasıl değerlendiriyorsunuz grevi?
 
Kadın grevine dair beklentimiz her kadın isçinin, öğrencinin veya ev emekçisinin bu sene işlerini tamamen bir yana bırakarak greve katılması değil. Tabii ki bu bizi sevindirirdi ve bunu isterdik. Fakat henüz çok iyi anlaşılmayan bu eyleme ve harekete karşı henüz tam anlamıyla güven yok. Kadınlar yıldan yıla başarılarımızı görerek katılacaklar, kendilerini katacaklar. Dolayısıyla bu yıl grev sembolik kalsa da seneye daha da hazırlıklı ve iddialı yürüyeceğiz. Baskının zulmün daha açık görüldüğü başka ülkelerde kadın grevi daha güçlü olacaktır ve bu doğal bir durumdur. Biz ama aynı şekilde enternasyonalistler olarak her ülkede ayağa kalkan her kadını hareketin başarısı olarak görüyoruz ve seviniyoruz. Hindistan'da bir kız kardeşim sessizliği kırarak kendini özgürleştirme çabasına giriyorsa, ben burada da onun sesinin yankısı olabilirim. Kadın grevini ülke ülke, şehir şehir değil, bir bütün olarak değerlendirmek gerek. Bu seneki beklentimiz aslında şimdiden gerçekleşti. Birçok kadın bu dönem içerisinde faaliyet yürüttü, sabah akşam kafasını kadın özgürleşmesi üzerine yordu. Bu kadınlara ulaşmamız, onları etkin bireyler yapmamız büyük bir başarıydı. 8 Mart'ta da o gün kadınların artık ayağa kalkma vakti olduğunu anlamaları ve bizimle birlikte sokakta olmalarını istiyoruz. Bir değişim istiyorsak eğer, ilk adımı biz atmalıyız. Artık kadın cinayetlerine, cinsel saldırılara, eşitsiz ücret ödemelerine ve erkek egemen eğitim sistemine son vereceğiz. Toplumun yarısı olarak bu bizim hakkımız.