Ziya Ulusoy yazdı | Suruç'un hesabı soruluncaya dek
Suruç şehitlerinin, 33 düş yolcusunun anısı, onları aramızdan alan faşizme karşı mücadelelerde kızıl bir bayrak gibi yol gösterirken, sosyalist, devrimci ve demokratik gençlik güçlerine daha fazla sorumluluk yüklüyor.
Bu 20 Temmuz, Suruç katliamının 6. yıldönümü olacak.
Erdoğan faşizmi devrimci, antifaşist güçleri ve Kürdistan devrimini ezmek için 'Çöktürme Planı'nı vahşice uyguladı.
Saldırılarının bir kolu barışçı kitlesel mücadelelere katliamlar zinciriydi. Amed HDP mitingi, 20 Temmuz Suruç, 10 Ekim Ankara Gar mitingi katliamları bu zincirin halkalarıydı.
Cizre-Sur vahşeti diğer saldırı koluydu.
Medya Savunma Alanlarına 24 Temmuz'da başlatılan savaş faşizmin Çöktürme Planı'nın diğer koluydu.
Türkiye'nin kentlerinde devrimcileri öldürmek ve zindan silahını geniş çaplı uygulamak diğer bir saldırı kulvarıydı.
Erdoğan faşizminin barışçı kitlesel mücadelelere karşı gerçekleştirdiği katliamlarda IŞİD'li katilleri kullanması, bir yandan politik islamcı reaksiyoner hareketlerin acımasızlığını gösterdi. Diğer yandan Erdoğan'ın Rojava ve Kuzey Suriye'de örgütlediği islamcı ve milliyetçi çeteleri içeride halklarımıza karşı faşist terör uygulamada vurucu güç olarak kullanacağına acı verici kanıt oldu.
Emperyalistler, kitlesel katliamlar döneminde katledilenlerin ailelerine değil katleden Erdoğan'a başsağlığı dileyerek riyakar yalanla Erdoğan faşizminden yana saf tutmakta tereddüt etmediler. Erdoğan da kanlı elleriyle bu riyakarlığın kendi katilliğini örtmesinden memnuniyetini dile getirdi.
Suruç katliamına maruz kalan sosyalist gençler, faşizmin amaçladığının tersine boyun eğmediler.
Suruç için adalet mücadelesini, ailelerle birlikte, gençlik hareketinin birleşik mücadelesiyle geliştirmeye çalıştılar. Bu onurlu ve cesur mücadele sürüyor.
Uğradığı soykırımcı vahşete rağmen Kürt halkının faşizme direnişi sürüyor.
Erdoğan'ın işgalleri ve savaşlarına karşı gerillanın kahramanca direnişi sürüyor.
Halkların birleşik mücadelesi, faşizm tarafından kitlesel katliamlarla ezilmek istenmesine rağmen, devam ediyor.
Direniş, kesin zaferini önlediği faşizmin yenilgiye götürülmesi imkanını yarattı.
Erdoğan faşizmi bu nedenle Medya Savunma Alanlarına savaşı, Rojava devriminin yurduna işgali, demokratik ve sosyalist güçlere karşı zindan silahını yeniden yeniden kullanarak amacına varmak istiyor.
Fakat direnişin yarattığı umut ve cesaretle işçi sınıfı ve ezilenler, Erdoğan faşizminin kapitalist talancılığına ve kudurmuş saldırganlığı ile yasakçılığına, işgalci savaşçılığına karşı korku duvarını yıkıyor, başlarını kaldırıyor, kitlesel mücadeleleri yaymaya başlıyorlar.
Suruç şehitlerinin, 33 düş yolcusunun anısı, onları aramızdan alan faşizme karşı mücadelelerde kızıl bir bayrak gibi yol gösterirken, sosyalist, devrimci ve demokratik gençlik güçlerine daha fazla sorumluluk yüklüyor.
Şimdi 'Suruç için adalet' kampanyası daha geniş gençlik ve emekçi kitlesini kucaklamalı. Sosyalist gençlik, üniversiteli, liseli gençliğin mücadelesini geliştirmede yalnızca en önde olmakla kalmamalı. Gençliğin akademik, demokratik ve güvenceli gelecek talepleriyle mücadelesini yaygınlaştırmanın yollarını açmada da başarılı olmalı. Bu yolla sağlayacağı güvenle gençliği Erdoğan faşizmini yıkma özgürlüğü kazanma mücadelesinin, Erdoğan faşizminin işgalci savaşlarına karşı mücadelenin ön cephesinde mevzilendirebilmenin onurunu kazanmalı.
Sosyalist gençliğin 'Suruç için adalet' mücadelesi elbette 10 Ekim Ankara Gar katliamında 103 canımızı aramızdan alan, Amed HDP mitinginde 5 insanımızı, Cizre-Sur vahşetinde çocuk kadın, yaşlı genç binlercemizi katleden Erdoğan faşizmine karşı adalet ve özgürlük mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Cumartesi Anneleri'nin yılmaz adalet arayışının bir devamıdır.
Bu mücadele, katliamların birinci derecede suçlusu Erdoğan ve faşizmin elebaşıları hesap verinceye dek sürecek, sürmelidir.
33 düş yolcusu aramızdan koparılıp alınmalarının 6. yıldönümünde de, anıları ve amaçlarıyla mücadelemize yol göstermeye devam ediyorlar.