Ziya Ulusoy yazdı | İşsizlik girdabına karşı mücadele
Diktatör Erdoğan ve kapitalistler, işçi sınıfını çalıştırarak Covid-19 salgınından ölmek ile çalışmazsa açlıktan ölmek çıkmazına atmıştı. Şimdi ise işsizlik ve açlık girdabına atıyor.
Türkiye'de Kısa Çalışma Ödeneğine (KÇÖ) 20 Nisan 2020'de Covid-19 salgının başlangıç yılında başvuran işçi sayısı 3 milyon 44 bindi. Mart 2020'de işsizlik sigortasına başvuran sayısı 221 bindi. Bu rakamlar Çalışma Bakanlığı'nın resmi istatistiğine ait.
Tabii, KÇÖ'ne başvuranların yüzde 51,3'ü üç işçiye kadar, yüzde 28,3'ü 4-9 arası işçi çalıştıran iş yerlerinden. Büyük çoğunluğu küçük işyeri işçisi.
Bir buçuk yıla yaklaşan süre kapalı kalan bu iş yerlerinin önemli bir bölümü iflas etmiştir. Bu, KÇÖ'den yararlanan işçilerin önemli bir bölümünün zaten işsiz kaldığı anlamına geliyor. Şimdiden sonra ne kadarının daha iflas edip kaç işçinin daha işsiz kalacağını önümüzdeki süreç gösterecek. Çünkü toplam sayısı yaklaşık 226 bin ve büyük çoğunluğu hizmet iş kolunda olan bu küçük işyerlerinin açılmasına 1 Temmuz itibariyle izin verildi.
İflasların sonucu daha büyük sermayenin zincir biçiminde bu iş kollarının önemli bir bölümünü ele geçireceğini ayrıca vurgulayalım.
Ama sonuçta milyonlarca işçi işsiz kalacak.
KÇÖ de işsizlik sigortasından karşılanıyordu. Saray'ın işverenlere teşvike, savaş harcamalarına, alt yapı yatırımına vb. işsizlik sigortasına aktardığı talandan arta kalandan aktarılıyordu. Diktatör işçi sınıfının birikiminden çok küçük dilimi işçiye vermeyi lütuf olarak da gösteriyordu.
KÇÖ açlık sınırının altında bir rakamdı. Şimdi işsiz kalan işçi bu rakamı da alamayacak.
Büyük iş yerlerindeki işçi kıyımı kısmen başlamıştı. Üstelik 'Kod-29' gibi işçinin onurunu kıran uygulamayla ve hiçbir tazminat ödenmeden yapılıyordu. 1 Temmuz'dan sonra ise zarar vb. gerekçe gösterilerek ücret düşürülmesi dayatılarak kabul etmeyen işçilerin kıyımıyla işe başlandı.
Diktatör Erdoğan ve kapitalistler, işçi sınıfını çalıştırarak Covid-19 salgınından ölmek ile çalışmazsa açlıktan ölmek çıkmazına atmıştı. Şimdi ise işsizlik ve açlık girdabına atıyor.
İşsiz kalan işçi intiharları salgından önce başlamıştı salgın döneminde artış gösterdi. Yaklaşık 40 yılı aşkın süredir işçilerde açlık nedeniyle intihar görülmemişti, son birkaç yıldır görülüyor ve artıyor.
İşçi sınıfının bu salgın sonrasında resmen de işsizlik girdabına milyonlarca kitlesiyle atılmasına karşı mücadele güncel talepler içinde öne çıkıyor.
İşçi sınıfının görece yoksul bölüklerinin, etkisi altında tutan Erdoğan ve partisinden kopuşunu sağlamanın etkili yollarından biri de bu güncel taleple mücadelenin örülmesi olacak.
"İntihar etme mücadele et", "işsizliğe Erdoğan faşizmine ve kapitalizme karşı mücadele" ve benzeri şiarlarla işsiz işçilerin mücadelesi geliştirilebilir, geliştirilmelidir.
Kapitalizmde bugün kronik kitlesel işsizlik yasa haline gelmiştir. Covid-19 salgını işsizliğin açlığa doğru ilerlemesini açığa çıkardı. Türkiye kapitalizminde bu çarpıcı sonuçlarını verirken, Kürdistan'a kirli ve işgalci savaşlar işsizliği ve açlığı çok daha ağırlaştırıyor.
Faşizm, şovenizm zehrini içirerek ve uzman çavuşluk gibi ücretli askerlikle ağır siyasi sonuçlarını hafifletse de, TSK'yı savaş ve bekçiliğe ihraç yoluyla kanlı işlerden gelir ve ücret sağlasa da, işçi sınıfı ve ezilenleri kitlesel işsizlik ve açlık girdabına atmanın, kapitalizmin en sadık terörist rejimi olarak işlev görüyor.
Bu durum, işsizlik ve açlık girdabına karşı mücadelede aynı zamanda "Savaşa hayır" talebinin de önemli olduğunu gösteriyor.
İşçi sınıfı kitlesel işsizliğe ve açlığa atılan bölüklerinin mücadelesini sınıf kardeşleriyle birlikte omuzlamalı, sınıfın faşizme ve kapitalizme karşı mücadelesinin seferber edici bir safhası olarak görmeli.
Uzun yıllardır neoliberal kapitalist saldırılar karşısında mücadele zayıflığı ve kaybettikleriyle kendi sınıfsal gücüne güvensizliği atmanın da önemli bir safhası olarak işsizlik ve açlık girdabına karşı mücadeleyi yükseltmelidir.
Ya işsizlik ve açlık ya da mücadeleyle faşizm ve kapitalizmden kurtuluş!