Ziya Ulusoy yazdı | Fransa ve Macaristan'dan bazı dersler
Burjuvazi faşist hareketi, işçi sınıfı ve ezilen kitleleri yanıltmada dalgakıran ve yakın geleceğin iktidar gücü olarak kullanıyor.
Seçimler, Engels'in bilinen değerlendirmesiyle halk kitlelerinin siyasi eğilimini yansıtır. Fakat burjuvazi geçmişten farklı olarak gelişen medya araçları tekeli sayesinde ve çok "masraflı" seçim yoluyla kitlelerin gerçek eğiliminin yansımasını daha çok zayıflatmış durumda.
Her iki seçimin özellikle işçi sınıfı ve ezilenlerin komünist ve devrimci hareketinin geliştirilmesi açısından daha önemli derslerine geçelim.
Fransa seçimi bir kez daha gösterdi ki burjuvazinin geleneksel partileri, geniş kitleleri kapitalist düzene bağlamada siyasal bakımdan krizde. De Gaullist parti ile sosyal demokrat SP devlet başkanlığı adayları, sırasıyla yüzde 5 ve yüzde 2'nin altında oy oranında kalarak silindiler.
Halkın eğilimi geçen seçimdekine benzer biçimde ağırlıklı olarak faşist Le Pen-Zemmour ile tekelci burjuvazinin adayı Macron'a yönelmeye devam etti. Macron'un mali sermayenin memuru olarak tekelci medyanın şişirdiği geçiciliği ve partisinin derme çatmalığı dikkate alınırsa, kitlelerde faşist harekete eğilim daha kalıcı.
Oysa Fransa son yıllarda işçi ve gençlik kitle eyleminin Batı Avrupa'da en yaygın olarak gerçekleştiği ülke. Gece Ayakta, Sarı Yelekliler, sendikaların düzenlediği diğer işçi eylemleri gerçekleşti.
İşçi ve gençlik eylemleri kitlelerde tekelci burjuvazi ve Macron'a duyulan tepkinin faşist kanala daha fazla akmasını önledi. Ama faşist harekete büyük darbe indirmeye yetmedi. Demek ki, faşizme kayışı önlemek ve yerli-göçmen işçilerin kalıcı kaynaşmasını sağlamak için (çünkü faşist hareket en çok göçmen düşmanlığını kullanarak kitleleri yanıltabiliyor) kitle eylemlerinden komünist ve devrimci hareketin örgütlü güç biriktirmesini sağlaması gerekiyor.
Bu ders Macaristan seçimleri/işçi eylemleri kıyaslamasından da çıkarılabilir. 2018 sonu 2019 başında Orban'ın işçi kölelik yasasına (yıllık fazla mesaiyi 400 saate ve ödemelerini ise 3 yıllık süreye çıkaran) karşı Budapeşte'de işçi ve gençlik eylemleri patlak verip uzun süre devam etmişti.
Fakat bu, Orban'ın yeniden seçim kazanmasını engelleyemedi. Belki Budapeşte belediye seçimlerinde Orban'a yenilgi aldırabildi. Ama komünist ve devrimci örgütlü güç biriktirme olamadığı için Orban yeniden kitleleri faşizmin desteğine çekebildi.
Örneğin 1934 Fransa'sında komünist parti sürükleyiciliğinde Halk Cephesi'nin antifaşist kitle eylemleri, Fransa'da faşizmin gelişmesine ağır darbe indirmişti. Çünkü, önceleyen süreçte ve eylemlerle komünist parti ve öncülüğündeki sendikalar örgütlü gücünü biriktirmiş, kitlelerin sosyalizm için ve faşizme karşı eğilimini kalıcı kılabilmişti. Nitekim bu güç Hitler faşizminin Fransa'yı işgaline karşı 4 yıl sürecek silahlı direnişini de gerçekleştirecek, Nazi işgalini yenilgiye uğratmada tayin edici rol oynayacaktı.
Fransa'da göçmen kitleler Melenchon'a oy vermeyi daha çok tercih ettiler. Fakat özellikle Müslümanlar gerçek siyasi eğilim olarak politik islamcılık ve göç ettikleri ülke milliyetçiliği cenderesi içinde olmayı sürdürüyorlar. Göçmenler arasında devrimci çalışma yapan örgütler, eğer Avrupa işçi mücadeleleri ve hareketi içinde kaynaştırma çalışmasında başarısız olurlarsa bu eğilim devam edecek. Türkiye ve Kürdistan devrimci örgütleri için önemli ders.
Özellikle Orban'ın seçim kazanmasından çıkarılması gereken diğer önemli ders, burjuva demokrasisi savunusunun kitleleri etkilemeye yetmeyeceği. İşçi sınıfının daha çok yoksulluğa itilmesine karşı faşist demagojinin arkasına bağlanmasını önlemede, demokrasi mücadelesinin ekonomik -sosyal talepli eylemler daha çok birleştirilmesi, toplumsal mülkiyeti kurma amacına bağlanmış mücadelenin gerektiğidir. Orban asgari ücreti bir miktar yükseltme ve göçmenleri engelleme şoven ajitasyonu sayesinde geniş kitleleri kapitalizmin faşist iktidarına bağlamaya, bu yolla muhafazakar ve sosyal demokrat kapitalist 6'lı ittifakı yenmeye devam etti.
Burjuvazi faşist hareketi, işçi sınıfı ve ezilen kitleleri yanıltmada dalgakıran ve yakın geleceğin iktidar gücü olarak kullanıyor. Komünist devrimci hareket ise kitle mücadeleleri ve kalıcı örgütlü güç biriktirerek faşizme ve kapitalizme karşı zaferin yolunu döşemelidir.