Ziya Ulusoy yazdı | ABD kampı ve gericilik
Nasıl ki Bush, Afganistan ve Irak işgalci savaşlarında ABD'de içeriye yönelik faşist "vatanseverlik yasası"nı çıkardıysa, şimdi de Avrupa ülkeleri hükümetleri faşist yasaları ve faşizan baskıları artırıyorlar.
ABD ve Batılı emperyalist cephede, hükümetler eliyle, gerici-faşizan yasalar, tavır ve fiili uygulamalar bir süredir zaten artıştaydı.
Örneğin son günlerde Erdoğan tarafından "teröristlere yardımlarını kesmeleri" dayatılan iki ülkeden İsveç'te hükümet 2020 yılında yürürlüğe koyduğu yeni "terörle mücadele yasası"nda siyasi mültecilere ilişkin pankart, bayrak vb. nedenlerle polise dava açma yetkisi verdi.
Macron Fransa'da pandeminin yarattığı koşullardan yararlanarak toplumsal olaylarda "polislerin fotoğrafının çekilmesinin yasaklanması"nı içeren yasayı çıkarmaya girişti.
Yetinmedi hakları için mücadele eden sarı yeleklilere ve işçilere karşı polis saldırısını şiddetlendirdi, yüzlerce göstericiyi yaraladı.
Almanya 129b ceza kanununa göre, siyasi mültecilerin Almanya dışındaki ülkelerdeki siyasi faaliyetleri nedeniyle Türkiye ve Kürdistanlı devrimcileri tutuklayıp cezalandırıyor.
Avrupa Parlamentosu'nda faşizm ile birlikte komünizmi 2. emperyalist savaşın suçlusu gösteren karar önergesi verilebildi.
ABD'de patronlar grev kırıcı işçi çalıştırma yetkisini gerici yasalardan alıyor. Silah kullanma yetkisi veren yasalar, polisin mücadelecileri, siyahları, göçmenleri vurmasına yol açıyor. Dahası George Floyd antiırkçı göstericilerine karşı faşist milislerin polisle birlikte öldürücü saldırıları, hükümetler tarafından korundukları için, gerçekleşebiliyor.
Nasıl ki Bush, Afganistan ve Irak işgalci savaşlarında ABD'de içeriye yönelik faşist "vatanseverlik yasası"nı çıkardıysa, şimdi de Avrupa ülkeleri hükümetleri faşist yasaları ve faşizan baskıları artırıyorlar.
Ukrayna savaşıyla, liberal demokrasinin mabedi Avrupa ülkeleri ve ABD'de, faşizme karşı zaferin heykelleri ve sembolleri kırıldı, yasaklandı, Rus klasik bestecilerin eserlerinin icrası yasaklandı, sanatçıların konserleri iptal edildi, Rus insanlarına saldırıldı, sporcuları müsabakalardan diskalifiye edildi. Bunlar faşist linç hareketlerinin başlatılması anlamına geliyor.
ABD geçen yıl demokrasi zirvesi toplayarak ve Biden'ın sık sık demeç vermesi yoluyla, ABD liderliğindeki emperyalist cepheyi, Rusya-Çin liderliğindeki kampın otoriterliğine alternatif demokrasi kampı olarak niteliyor. Dünya halklarını, elindeki medya tekeliyle bu sahte propagandaya inandırmaya çalışıyor.
Oysa gerçek her iki emperyalist kampta da, silahlanma ile antidemokratik ve faşist yasalar, fiili yasak ve gerici faşizan baskılar, rejimlerin faşist özellikleri paralel olarak tırmandırılıyor.
Dünyayı kimin talan edeceği üzerine silahlanmanın tırmandırılması ve savaş kundakçılığı ile gericiliğin tırmandırılması birbirlerini koşullandırıyor.
ABD kampına bakıldığında da neofaşist hareketlerin, yedek güç ve dalgakıran olarak değerlendirilmesi, hükümetlerin faşizme geçiş yapmaları yükselişte.
Nitekim Biden'ın geçen yıl dijital araçlarla yaptığı demokrasi zirvesine ABD'ci faşist hükümetlerin temsilcileri de katıldı. Anlaşılan ABD propaganda makinası ABD'ci faşist lider ve iktidarları demokrasi makyajıyla örtmeyi gerekli görüyor.
Örneğin ABD'nin QUAD askeri paktının içine aldığı Hindistan'ın Modi'sinin Hindutva faşizmi, Ukrayna'nın iktidar ortağı Banderistler'in faşist niteliği, İtalya'da MSI'nin uzun süren hükümet ortaklığı, Orban ve Erdoğan faşizminin korunması, Polonya'da faşist yasakların tırmandırılmasına hoşgörü ve diğer pek çok örnek bu kampın yaygınlaşan siyasi özelliklerini gösteriyor. İsrail siyonizmi ve teokratik Arap krallıklarının öteden beri ABD kampının baş dayanakları olduklarını hatırlatmaya gerek bile yok.
Kriz ve savaş kundakçılığı koşullarında ABD emperyalist kampının faşizmi, faşist yasakları ve örgütleri iktidarda etkili bir silah ve yedekteki saldırı aracı olarak daha fazla kullanacağı görülüyor.
Emperyalist rakip iki kampın, savaş kundakçılığına da, faşist yasakları ve rejimler geliştirmelerine de karşı etkili mücadele işçi sınıfı, ezilenler ve emekçi halkların mücadeleci örgütlülüğünü geliştirmektir.