20 Eylül 2024 Cuma

Zeynep Doğa yazdı | Agrobay işçilerinin çağrısına kadın greviyle yanıt vermek

Sınıf mücadelesi tarihine altın harflerle yazılan Novamed grevini örnek alarak Agrobay direnişini toplumsal mücadeleyle birleştirme perspektifi ile ilişkilenmeliyiz. Toplumun tüm kesimleri Bayburt Grup'a kafa tutan Agrobay kadın işçilerinin direnişini sahiplenmeli, onların "samimi kadın dayanışmasına" sokakları, meydanları doldurarak yanıt vermeli, kadın grevini örmeli, Agrobay'ı kazanmalıyız.

Sermayenin ve erkek egemen sistemin temsilcisi kadın patronlar "kadın yanlısı patron" pozları ile kadın hakları savunuculuğuna soyunuyor. Sermaye devletinden ve onun burjuva yasalarından aldığı güçle emek sömürüsünü derinleştiriyor.  Farplas Yönetim Kurulu Başkanı Ahu Büyükkuşoğlu Serter'den Trendyol patronu Demet Mutlu'ya, ETF Tekstil Patronu Sanem Dikmen'den Agrobay Seracılık patronu Arzu Şentürk'e kadar burjuva kadınların bu ikiyüzlülüğüne dair sayısız örnek verebiliriz.

Farplas patronu Serter, "Yılın İyilik Meleği" ödülünü aldığı günlerde fabrikada cinsiyet ayrımcılığına uğrayan, aşağılanan kadın işçiler direnişe başlamış, kadın işçilerden biri gecenin bir yarısı çatıya çıkarak Serter'le konuşmak istediğini söylemiş, polisler tarafından aşağı atılmakla tehdit edilmişti. ETF Tekstil patronu Sanem Dikmen'in talimatıyla kapı önü direnişinde olan kadın işçilere polis saldırmış, işçiler yerlerde sürüklenmişti. Trendyol patronu Demet Mutlu sendika ve emek düşmanlığını aleni bir şekilde sürdürerek direnen işçileri işten çıkarmıştı.

"Çok erken yaşlarda burada tarım işlerinde, sonra da bu serada çalışmaya başladık. Kendi topraklarımızda bir başkasının işçisi haline getirildik. 6, 12, 18 sene gibi uzun zamanlarca Agrobay'a emek verdik" diyerek yıllardır işyerinde gördükleri zulmü yukarıdaki üç cümleyle özetleyen Agrobay işçisi kadınlar, iki aydır direnişte. Geçtiğimiz günlerde yayımladıkları bir mektupta kadınlara şöyle çağrı yaptılar: "Samimi bir kadın dayanışması istiyoruz." Çünkü patron Arzu Şentürk, bunca zulme karşı "kadın hassasiyeti"yle kendine alan açıyor.

Agrobay Seracılık, Hollanda'daki bir seradan etkilenilerek 2003 yılında kuruldu. İzmir'de tarım işçisi kadınların istihdamını artırmak üzerinden ün yaptı. Tarım işçisi kadınlar aşırı sıcaklarda çalıştırıldı, işçiler serada bulunan içme suyu pis olduğu için sularını bile evden getirdi. Yemeklerin porsiyonları az olduğu gibi, kendilerine et diye ölen hayvanlar reva görüldü. Yasak olmasına rağmen resmi tatillerde çalışmaya zorlandılar, hakkını kullanıp işe gitmeyen kadın işçiler darp edildi. Şentürk'ün talimatıyla yiyecekler çöpe atıldı da işçilere dağıtılmadı. İşçiler hakarete uğradı, tehdit edildi, darp edildi, hırsızlıkla suçlandı.

Kölece çalışma koşullarına ve hak gasplarına karşı işçiler Tarım-Sen'de örgütlendi. "İşten atılan arkadaşlarımız yıllarca iş mahkemelerinde haklarını arıyor, biz bununla uğraşmak istemediğimiz için sendikalı olduk" diyen işçiler, içeride kalan maaşları almak ve işten atıldıkları kod 46'nın değişmesini istiyor. İroniktir ki kadın işçiler, uzunca bir süre işten çıkarılmaları için de direndi. Kimisi sözlü, kimisi de bir mesajla işten atılan işçilerin resmi çıkışları yapılmadığı için anayasal haklarını kullanmaları engellendi. Kapı önü direnişine başlayan işçiler sendika düşmanı yöneticiler tarafından "patronun iyi niyetini kötüye kullanma ve yüz kızartıcı suçları" barındıran, amacı patronları korumak olan kod 46 ile işten atıldı.

Bu koşullar altında patron Arzu Şentürk'ün, 250 dönüm arazi üzerine kurduğu Agrobay Seracılık bugün dünyanın 2., Avrupa'nın ise en büyük serası. Domates üretimi yapan Agrobay birçok ülkeye ihracat yapıyor. Televizyon ve radyo programlarına katılan Şentürk, kadın işçileri ve sendikayı kötülüyor. Şentürk utanmadan, günlerce seracılık önünde jandarmanın saldırısına uğrayan, çocuklarının gözü önünde darp edilen kadınların jandarmaya, polise saldırdığını söylüyor.

Kendi imkanlarıyla patronun tüm yalanlarını ortaya çıkaran kadın işçiler bu nedenle seslerinin duyulmasını istiyor. Çünkü bekledikleri dayanışmayı göremiyor. İşçilerden Fatma Kaya, "Eşim sendikalı değildi. İşletme müdürü Nazif bey, eşimi baskı altına alıyor. 'Eşini buraya getirirsen, konuşursan, işinden ekmeğinden olursun, seni kurtaramam' diyor. Eşim bu süreçte şiddet uyguladı, boşanma derecesine geldik" diyerek hak arama mücadelesindeki ısrarında gördüğü şiddeti de aktarmıştı. Saldırılara, aşağılanmaya ve terk edildikleri yalnızlığa karşı işçiler direnişten vazgeçmeyeceklerinin de altını çiziyor.

Kadınların üstlendiği projelerle, harcadığı paralarla bilinen Bayburt Grup; ihale sürecindeki usulsüzlükleriyle, inşaatlarda yaşanan iş cinayetleriyle gündemden düşmediği halde hiçbir bedel ödemiyor ve inşaat sektörünün gözdesi. Bir avuç tarım işçisinin kafa tuttuğu Bayburt Grup, dünyada listelere giren müteahhitlik şirketi. Öte yandan Arzu Şentürk de hem AKP'lilerle hem de CHP'lilerle yakın ilişkiler içerisinde. Güvendiği nokta da tam olarak burası, ki haklı da. İşçilerin görüştüğü ve çözüm için adım atacağı sözünü veren Tuncay Özkan, haftalardır işçilerin telefonunu açmıyor. Görüştükleri İYİP'liler "sendikadan istifa edin" diyor.

Son satıra kadar geldiyseniz, "kazanamayacaklar" duygusuna kapılmanız normal. Ancak bu topraklarda kadın hareketinin sahiplendiği ve kazanımla sonuçlanan Novamed direnişini hatırlatmak yerinde olur. 2006 yılında Antalya serbest bölgede kadın işçiler, bir buçuk yılı aşkın süreyle çok uluslu bir dünya devine karşı direndi. Yağmur, çamur, sel umursamadı.

Bedeni ve emeği sömürülen Novamed işçisi kadınlar, Agrobay işçilerinin yaşadığı sorunların neredeyse aynısını yaşadı. Mücadele için Petrol-İş Sendikasında örgütlendi. Önce sendikadan vazgeçmesi için işçiler baskı gördü, ardından işten atıldı. Emek mücadelesini kadın özgürlük mücadelesiyle birleştiren kadın işçiler, 6 Mart 2007 günü Çağlayan'da 8 Mart için yapılan mitingde kürsüye çıktı. 2007, 8 Mart mitinginin en temel sloganı "Bursa'da yandık, Ceylanpınar'da boğulduk, Novamed'de direnişteyiz"di. İstanbul'daki kadın örgütleri bu mitingde Novamed'li direnişçi kadınları tanıdı. 8 Mart ertesinde kadın kurultayı isimli kadın sitesinde Novamed'te, kadınların yaşadığı sıralı doğum, tuvalet kısıtlaması, evlenirken izin alma gibi baskı biçimleri anlatıldı. Ana akım medyada haber yapılmasının ardından tıpkı Agrobay patronu Arzu Şentürk gibi, Novamed patronları da yaptıkları sömürüyü yalanlamaya başladı.

Kadın örgütleri hızla bu grevle ilişkilendi. Novamed Greviyle Dayanışma Kadın Platformu kuruldu. Hızla bir kampanya örgütlendi, dayanışma İzmir, Adana, Ankara, Bursa, Eskişehir, Malatya, İzmit'e de taşındı. Kentlerde sokak sokak Novamedli kadın işçilerin talepleri yankılandı, halka yönelik konuşmalarda dayanışma çağrısı yapıldı, internet siteleri Novamed greviyle donatıldı. Kadınlar grevin birinci yılında İstanbul'da düzenledikleri yürüyüşün ardından TÜYAP önünde grev bildirisini okudu. İzmir, Ankara, İstanbul, Eskişehir, Adana ve İzmir'den kadınlar grev alanına Antalya'ya gitti.
Grev bu kadar gündem olunca görüşmeler devam etti. Ancak sermayeye güvenilmeyeceğini bilen kadınlar bu süreçte de sokaktan çekilmedi, eylemlere devam etti. Kürtçe ve Türkçe basın açıklamalarına Telekom'un kadın işçileri de destek verdi. Kapitalizme ve erkek egemen sisteme meydan okunan bu eylemlere kadınların, kadın işçilerin katılımı günden güne arttı. Dayanışma yükselirken patronlar masaya oturmak ve işçilerin taleplerini kabul etmek zorunda kaldı. Grev kazanımla sonuçlandı. Novamed'li kadınları kazanıma götüren işçi sınıfının gündeminden çıkarmaması, kadın hareketinin ve çeşitli toplumsal kesimlerin direnişi sahiplenmesi ile patronların köşeye sıkışmasıydı. Farplas kadın grevinde de kadın işçiler, kürsülerde söz alarak yaşadıklarını anlattı, toplumsal eylemlere katıldı, dertlerini, yaşadıklarını anlattı. Ancak onları kazanıma götürecek dayanışmayı göremedi. Nihayetinde kazanım elde edilemeden direniş sonlandı.

Sınıf mücadelesi tarihine altın harflerle yazılan Novamed grevini örnek alarak Agrobay direnişini toplumsal mücadeleyle birleştirme perspektifi ile ilişkilenmeliyiz. Toplumun tüm kesimleri Bayburt Grup'a kafa tutan Agrobay kadın işçilerinin direnişini sahiplenmeli, onların "samimi kadın dayanışmasına" sokakları, meydanları doldurarak yanıt vermeli, kadın grevini örmeli, Agrobay'ı kazanmalıyız.