19 Eylül 2024 Perşembe

Zafer Açıkgözoğlu Ankara'da anıldı

Çapa'da 10 yıl önce iş cinayetiyle katledilen taşeron sağlık işçisi Zafer Açıkgözoğlu Ankara'da anıldı.

Ankara Tabip Odası, Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Şubesi, Ankara Tabip Odası'nda düzenledikleri basın açıklamasıyla bundan 10 yıl önce İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'nde iş cinayeti sonucu katledilen taşeron sağlık emekçisi Zafer Açıkgözoğlu'nu andı.

Basın açıklamasını okuyan Dr. Özden Çırpar, "14 Haziran 2013 tarihinde yaşanan yoğun yağış sonrası, İstanbul Tıp Fakültesi Acil Travmatoloji binasının zemin katında taşan kanalizasyon sularının, görev tanımlarının tamamen dışında ve hiçbir güvenlik önlemi alınmadan temizlenmesi ve tahliyesi için taşeron temizlik firması görevlendirilmişti. Tıkalı kanalizasyonun kapağını açmak zorunda kalan Zafer Açıkgözoğlu, diğer arkadaşları ile birlikte lağım suları içerisinde kalmıştı. Olay sonrasında firma işçilerinde bulantı, ishal, karın ağrısı gibi şikâyetler ortaya çıkmış ve acil servise başvurmuşlardı. Açıkgözoğlu'nun on gün içerisinde üçüncü kez başvurduğu acil serviste bilinci kapandı ve karaciğer yetmezliği tanısıyla yoğun bakıma alındı. Yoğun bakımda yapılan tetkiklerde, birkaç ay önce tıbbi atık toplama esnasında eline batan iğneden kaynaklanan Hepatit B virüsü de saptandı. Karaciğer nakli yapılan, organ reddi gelişmesi üzerine ikinci kez nakil programına alınan Zafer Açıkgözoğlu, ne yazık ki hayatını kaybetti" dedi.

'İŞ GÜVENLİĞİ ÖNLEMLERİ ALINSAYDI BUGÜN ARAMIZDA OLABİLİRDİ'
Açıkgözoğlu'nun taşeron sisteminde güvencesiz ve esnek çalıştığı, görev tanımı dışında işe zorlandığı, hastane temizliği gibi riskli bir işe karşı kişisel koruyucu ekipman tedarik edilmediği, iş güvenliği tedbirleri alınmadığı, periyodik muayeneleri ve eğitimleri yapılmadığına dikkat çeken Çırpar, "Taşeron olarak çalıştırılan işçiler sürekli işten atılma tehditlerine maruz kalmasalardı bu görevi kabul etmeyebilirlerdi. İşe giriş/periyodik muayeneleri ve sağlık gözetimi eksiksiz yapılsaydı, Hepatit B aşıları önceden yapılarak korunma sağlanabilir ve maruziyet daha önceden saptanabilirdi. İş güvenliği önlemleri alınmış olsaydı, tıbbi atık poşetinden eline iğne batmayabilirdi. İşçi sağlığı eğitimleriyle eline iğne batması durumunda ne yapması gerektiği anlatılmış ve iş kazası bildirimi yapılmış olsaydı, erken tanı, takip ve tedavi şansı olabilirdi. Hukuki olarak hastane ve şirket yönetimlerinin yapmakla yükümlü olduğu bu işler yapılıyor olsaydı, Zafer Açıkgözoğlu bugün aramızda olabilirdi" dedi.

'EN FAZLA İŞ CİNAYETİ TÜRKİYE'DE YAŞANIYOR'
İSİG verilerini hatırlatarak devam eden Çırpar, "İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin verilerine göre 2023 yılında en az 1932 işçi; 2024 yılının ilk altı ayında en az 878 işçi; sağlık ve sosyal hizmetler işkolunda ise geçen yıldan bu yana en az 70 sağlık emekçisi, iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu hayatını kaybetti. Ülkemizdeki iş cinayeti rejiminin boyutu, uluslararası kurumların raporlarında da görülebilir. Avrupa Birliği'nin resmi istatistik kurumu Eurostat'a göre en fazla iş cinayetinin yaşandığı ülke Türkiye olup, yaklaşık 280 kaza başına 1 iş cinayeti meydana gelmektedir" diye konuştu.

'MESLEK HASTALIKLARI BUZDAĞININ GÖRÜNMEYEN YÜZÜ'
İş cinayetleri ve meslek hastalıklarının patronların kanıksatmaya çalıştığının aksine "kader" olmadığını söyleyen Çırpar, "Kamu tarafından gerekli denetimler ve kontroller yapıldığında, işveren tarafından gerekli işçi sağlığı ve güvenliği tedbirleri alındığında önlenebilir olgulardır. İş kazalarının ve iş cinayetlerinin verilerine -güç de olsa- ulaşılabilinmesine rağmen, buzdağının görünmeyen yüzü olan meslek hastalıkları konusunda bilgi ve şeffaflık eksikliği vardır" ifadelerini kullandı.

BEKLENEN YILLIK MESLEK HASTALIĞI SAYISI 300 BİNİN ÜZERİNDE
Türkiye'ye ilişkin meslek hastalığına dair resmi ve güncel veriyi bilmediklerini ifade eden Çırpar, "Tahminlere göre, ortalama çalışma sürelerinin uzunluğu, güvencesiz ve esnek çalışmanın yaygınlığı göz önüne alındığında, beklenen yıllık meslek hastalığı sayısının 300 binin üzerinde olduğu söylenebilir. Çalışmaya bağlı hastalıklar kader değildir. Çalışma yaşamı, aşırı üretim baskısı ve kar-zarar hesaplarına göre değil, işçi sağlığını ve güvenliğini merkeze alan bir yaklaşımla düzenlendiği takdirde, yaşanan sorunların pek çoğu önlenebilir" dedi.

'SENİ UNUTMADIK VE UNUTTURMAYACAĞIZ'
Meslek hastalıkları ile mücadelede mevcut yapıda tanı sisteminin etkinleştirilmesi, hukuki kazanımlar ve tanı sonrası mesleki rehabilitasyon gibi tüm aşamaların eksiksiz yürütülmesi gerektiğini anlatan Çırpar, "Resmi merciler meslek hastalığı verilerini işçiörgütleri ve kamuoyu ile şeffaf ve doğru şekilde paylaşmalıdır. Meslek hastalıkları hastanelerinin sayısı artırılmalı, il ve ilçelerin emek kompozisyonuna göre açılmalı ve modernize edilmelidir. 10 yıl sonra taşeron sağlık işçisi Zafer Açıkgözoğlu'nu anarken, bir kez daha sevenlerine ve yakınlarına baş sağlığı diliyoruz. Seni unutmadık ve unutturmayacağız. Açıklamamızı İşçi Zafer'in hayattayken kaleme aldığı son mektubundan şu cümlelerle bitiriyoruz: 'Biliyorum arkadan iki gün ağlayıp üçüncü gün unutacaksınız. Hayatınıza hiçbir şey olmamış gibi devam edeceksiniz. Benden önce her sene iş kazasından ölen 1500 kişi gibi, Soma'da ölen 301 işçi gibi... Şimdi diyorum ki iş ekmek buldum diye sevinirken; gerekli güvenlik önlemlerinin alınmaması, gereklieğitimin verilmemesi ve alt yapı eksikliklerin ötürü canımdan oldum. Artık hiçbir işçi bu sıkıntıları yaşamasın... Çalışma Bakanlığı başta olmak üzere, tüm sorumluların yasalarca cezalarının verilmesi en büyük dileğimdir. Ceza alsınlar ki kimse tekrar bu hataları yapmasın.'"