22 Kasım 2024 Cuma

YPG Sözcüsü: Çağın direnişi halkların baharı olacak

YPG Sözcüsü Nuri Mahmut, Türk ordusunun BM Güvenlik Konseyi'nin ateşkes kararını Efrin'de ciddiye almadığını belirterek, ?Uluslararası güçlerin aldığı bu karara sahip çıkması gerekiyor. Bu kararı alan taraflar hala Efrîn?e gelmedi? dedi YPG Sözcüsü Nuri Mahmut, BM Güvenlik Konseyi'nin aldığı ateşkes kararının Efrin'de de geçerli olması, bunun için heyetlerin Efrin'e gelmesi gerektiğini söyledi. 
 
AKP/Saray faşizminin Efrin'e yönelik işgal saldırıları 40. gününe girerken, Mahmut son durumu ETHA'ya değerlendirdi. YPG Sözcüsü Mahmut'un sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle: 
 
İşgalin 40. günündeyiz. TSK ve ÖSO çeteleri ne kadar ilerleyebildi?
 
AKP ve Erdoğan’ın kendi saltanatları için Efrîn’de başlattıkları savaş ikinci ayına girdi. Afganistan’da, Irak’ta, Libya’daki terör örgütlerinin hepsini Efrîn’i işgal etmek için getirdiler. Çok güçlü bir ordu ile bütün tekniği ve en ileri silahları kullanmalarına rağmen şimdiye kadar sadece sınırlardaki köylerdeler. Bu köylerde hala çatışmalar var. Türk devleti için güvenilir bir yer yok, her yer savaş alanı. Bu da çok büyük bir yenilgi anlamına geliyor. AKP ve onun genel başkanı Erdoğan doğru olmayan bir propaganda yapıyor. Kendi askerlerinin, kitlesinin ve kendisi ile birlikte Efrîn’de savaşan terör örgütlerinin moralini yükseltmeye çalışıyor. Ama NATO’nun ikinci büyük ordusunun prestiji Efrîn’de sarsıldı. 
 
Burada halkların, özgürlüğün ve demokrasinin iradesinin ne kadar güçlü olduğu bir kez daha ispatlanıyor. Efrîn’de ceberut güçlerin karşısında halklar, savunma güçleri eşsiz bir direniş sergiliyor. Efrîn çemberde olduğu günden bu yana kendi imkanları ile direniyor. Ve Efrîn, Türk ordusunu savaş mevzilerinde yenecek, bu ordunun iradesini kıracak. Direniş ve kazanımlar büyüyor ve ilerliyor. Efrîn’de yürütülen direnişi isimlendirmek gerekir. Bu özgürlük, demokrasi ve devrim direnişidir, toplumsal sistem direnişidir. Dünyanın en büyük ordularından birine karşı direniyor. 
 
Türk işgalci ordusu, sivil halk, çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve iç savaştan dolayı özgür Efrîn’e gelen göçmenleri hedef aldı. Ekmek fırınları, camiler, su kaynakları, sivil halkın evleri hedef alındı. Efrîn merkezi de hedef alınıyor. Bu ordunun kazanımı sadece sivil halkın katledilmesinde, camilerin, fırınlarının, su kaynaklarının harap edilmesinde görülebilir. Bundan başka da bir kazanımı yoktur. Bu savaşta yasak olan kimyasal silahlar kullandılar. Yalan haberlerle dünyayı kandırdı, NATO’yu kandırdı, Türkiye haklarını kandırıyor. Zulüm ile Türkiye halklarını durduruyor. Türkiye, Efrîn’de sivil katliamlar gerçekleştiriyor ve bu coğrafyanın demografik yapısını değiştirmeye çalışıyor. Türkiye’nin Efrîn’de yürüttüğü savaş kanun dışı ve ahlak dışı bir savaştır, tüm uluslararası kriter ve sözleşmelerin dışında olan bir savaştır. Bugün dünya hukuku Efrîn'deki bu kanunsuz savaşı durdurmamıştır. 
 
Direnişin düzeyini anlatır mısınız?
 
Efrîn’de gösterilen direniş bütün dünyanın gözleri önünde bir savunma direnişidir. Erdoğan, Müslüman Kardeşler ile Ortadoğu’yu kendi saltanatı altına almak istiyordu. Aslında El Kaide onun ordusuydu. Bu planı Serêkaniyê’de biz deşifre ettik ve yendik. Sonra DAİŞ projesi ile devam etmek istedi. DAİŞ, Ortadoğu’nun birçok ülkesinde kendisini ilan etti ve geliştirdi. Biz bu projeyi Kobanê’de yenilgiye uğrattık. Bu yüzden biz nasıl ki Serêkaniyê’de El Nusra’yı, Kobanê’de DAİŞ’i yendik ve topraklarımızın savunusunu yaptıysak, bugün de Ortadoğu'yu fethetmek isteyen sarayın sultanı Recep Teyip Erdoğan karşısında Efrîn’i savunuyoruz. Kobanê ve Serêkaniyê’de olduğu gibi fedaice bir direniş gösteriliyor. 
 
Suriye ordusuna bağlı halk koruma birliklerinin Efrin'e gelişi dengeleri nasıl etkiledi?
 
Suriye’nin içinde özgürlük ve demokrasi için bir devrim gerçekleştirildi. Bizler Suriye’deki kriz ve kaosun demokratik bir zeminde çözülmesi için mücadele veriyoruz. DAİŞ karşısında sürdürülen savaş bu temeldeydi. Suriye toprakları üzerinde çok büyük bir tehlike var. Bu tehlike toprakların parçalanması ve bölüştürülmesi tehlikesidir. Suriye ordusunun en büyük görevidir bugün sınırları korumak. Biz de Suriye devletine çağrı yaptık, gelip uluslararası kanunlar çerçevesinde görevini gerçekleştirmesi için. Şimdiye kadar Suriye ordusu tarafından yüzlerce kişilik birkaç grup geldi. Ama bunlar da işgalci Türk ordusunun saldırılarını durduramadılar. Uluslararası toplum oa uluslararası kanunlara göre hareket etmemiştir. Bu yüzden Suriye ordusunun bundan daha güçlü bir şekilde Suriye’nin birliğini savunması gerekiyor. Bizler şu ana kadar Suriye’nin işgal edilmesini engellemeye yönelik bir adım görmedik. Suriye ordusuna bağlı güçler geldi ama bu saldırıları durdurmaya yetmiyor. Türk uçakları, tank ve topları Efrîn’i vurmaya devam ediyor. Hala sivil halk, evler hedef alınıyor. Bu yüzden Suriye devleti uluslararası yetkilerini kullanmalı ve gerekeni yapmalıdır. 
 
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin bir aylık ateşkes kararını nasıl değerlendiriyorsunuz. Bu ateşkesin Efrin’de hayata geçirilme olanağı nedir?
 
Ateşkes kararı önemlidir. Bu kararın Suriye’nin tümünde istikrara hizmet etmesi gerekiyor. Ama şu ana kadar Türk ordusu bu kararı ciddiye almadı ve bu karara göre hareket etmedi. Uluslararası güçlerin aldığı bu karara sahip çıkması gerekiyor. Bu kararı alan taraflar hala Efrîn’e gelmedi. Halkın durumunu, sivillerin durumunu ve gerçekleri görmesi için heyetlerini Efrîn’e göndermesi gerekiyor. Bu kararın gerçekleşmesi ancak bu kurumların harekete geçmesi ile mümkün olabilir. 
 
Savaşın geleceği hakkında ne söylersiniz?
 
Çağın direnişi halkların baharının geleceğidir. Efrîn’de direnişin zafere ulaşması despotizmin, diktatörlüğün, şovenizmin, şiddetin yenilgisi ve sonu olacaktır. Bu yüzden Efrîn direnişi sadece Efrîn halkının değil halkların direnişidir. Eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelesi ile hareket eden herkes bu direnişin içerisinde kendi gerekliliğini görebilir. Efrîn’de bütün ezilen halkların savunması yapılıyor, yasaklanan bütün görüşler ve farklılıklar için, emeği yok sayılanlar için, eşitlik, özgürlük için direniliyor. Bu yüzden Efrîn zaferi herkesin zaferidir, toplumların, kadınların, gençlerin, ekolojinin, demokrasinin, özgür düşüncenin zaferidir. Bu direniş bizi bu gerçekliğe ve büyüklüğe ulaştıracak. Bu yüzden bu mesele sadece bir kentin, köyün veya bir ülkenin bir parçasının meselesi değildir, bu bir dünya meselesidir. Bu yüzden herkesin bu direnişte sorumluluğu vardır. Bugün herkesin yüzünü Efrîn’e dönmesi gerekir, herkesin Efrîn’e sahip çıkması gerekir. Çünkü Efrîn’de eşitlik, özgürlük, demokrasi, özgür düşünce gerçekliği, özgür toplum gerçekliği ve insan iradesini temel alan bir sistem var.