Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri: Tasfiye saldırılarına karşı Yeşil Sol Parti'yi destekleyelim
HDP ve bileşenleri ile TİP dışındaki Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenleri parlamento seçimlerine Yeşil Sol Parti listelerinden girecek. Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri Çiğdem Kılıçgün Uçar ve İbrahim Akın, kadınlar, LGBTİ+'lar, Kürt halkı, işçi ve emekçiler, ekoloji mücadelesi yürütenlerin de aralarında bulunduğu pek çok kesimin temsilcilerini Meclise taşımayı amaçladıklarını vurguladı. Akın, halka sandığa giderek oy verme, sandıklara ve oylarına sahip çıkma, Yeşil Sol Parti müşahidi olma çağrısında bulunurken, Uçar, "kadın düşmanı politikaları savunan AKP-MHP iktidarına ve restorasyondan öte herhangi bir şey sunmayan eril muhalefete muhtaç" olmadığımızı vurguladı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) hakkında açılan kapatma davası sürüyor. Anayasa Mahkemesi, davanın seçimler sonrasına ertelenmesi yönündeki talebi reddedince parti önlem alarak seçimlere bileşenlerinden Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) logosuyla girme kararı aldı.
Yeşil Sol Parti geçtiğimiz hafta seçim beyannamelerini açıkladı. Kürt halkının, işçilerin, emekçilerin, kadınların, ekolojistlerin, ezilen tüm halklar ve inançların birleşik mücadele alanı olduğunu ilan etti. Partinin Eş Sözcüleri Çiğdem Kılıçgün Uçar ve İbrahim Akın, adayların nasıl belirleneceği, eşit temsiliyetin uygulanma biçimi, kadın özgürlük mücadelesi karşısında duranlara karşı alınacak tutum, seçim günü sandıkların güvenliği, sonuçların kabul edilmemesi durumunda yapılması gerekenler, TİP'in ortak listeden seçimlere girme kararına ilişkin ETHA'ya değerlendirmelerde bulundu.
EMEĞİN ÖZGÜRLÜĞÜN MÜCADELESİNİ VERENLERİN TEMSİLİNİ SAĞLAYACAĞIZ
Seçimler yaklaşıyor adaylarınızı nasıl belirleyeceksiniz?
İbrahim Akın: Toplumsal alanlardaki tüm dinamiklerin sözcülerini mevcut bileşen hukukumuz içerisindeki denklemleri de dikkate alarak Meclise taşımaya çalışacağız. Biz kadınların, gençlerin, LGBTİ bireylerin, ekoloji alanında mücadele edenlerin, emeğin, özgürlüğün mücadelesini verenlerin çoğulcu temsilciliğini sağlamaya çalışacağız. Bu genişleme politikamız çerçevesinde hem ittifaklarımız, hem bileşenlerimizle bu süreci göğüslemeye çalışacağız. Bu sıkışık zaman içerisinde bu hedeflerimizin tamamına ulaşamasak da büyük ölçüde bunu yaşama geçirmeye çalışacağız.
EŞİT TEMSİLİYET MOR ÇİZGİMİZ
Kadın adayların başvurusu ne düzeyde. Kadınların Mecliste temsiliyetini nasıl sağlayacaksınız?
Çiğdem Kılıçgün Uçar: Kadın mücadelesi Türkiye'deki bütün mücadele alanları açısından rehber niteliği taşıyor. Hem Türkiye kadın hareketi hem Kürt kadın hareketi bakımından çok ciddi kazanımları, uzun bir yürüyüşü var kadın mücadelesinin. Deklarasyonumuzda da ifade ettik hem eşbaşkanlık sistemi hem de eşit temsiliyet bizim mor çizgimiz. Korumak ve güçlendirmek de esas görevlerimizden birisi. Mevcut iktidarın değişimi konusunda en güçlü motivasyon, bize en çok bir araya getiren başlıklardan birisi değişim talebi. Bu değişim talebinin öncüsü de yine kadın mücadelesi. O yüzden bu seçimlerde eşit temsiliyeti korumak, güçlendirmek hem de yine eşbaşkanlık sistemini de yeni dönem açısından kuruculuğunu korumak üzerine bir konumlanışımız var. Aday başvuruları yüksek bu dönem. Yarıya yakını kadınlardan oluşuyor. Farklı mücadele alanlarından, kadın hareketi içerisinden gelen bu mücadeleye güçlü katkı sunan birçok arkadaşımızın başvurusu oldu. Bunlar ilgili komisyonlar tarafından değerlendiriliyor. Biz bu dönemde parlamentoda en güçlü kadın temsilinin olacağı parti olacağımıza inanıyoruz ve bunun mücadelesinde veriyoruz.
Cİ'YE DE ERİL MUHALEFETE DE MECBUR DEĞİLİZ
Cumhur ve Millet ittifakları İstanbul Sözleşmesine sahip çıkmadıkları gibi 6284 Sayılı yasayı yürürlükten kaldırma fikriyatına sahip. Bu iki erkek ittifak karşısında tutumunuz nedir?
Çiğdem Kılıçgün Uçar: İstanbul Sözleşmesi mahkeme aşamasında ve hukuk süreçlerinde kadınları koruyan bir düzenlemeden öte bir şeyi ifade ediyor. Türkiye'deki en temel sorunlardan birinin cinsiyet eşitsizliği olduğunu söylemek mümkün. İstanbul Sözleşmesi de aslında bu toplumsal cinsiyet eşitsizliğini gidermek için en yerel mekanizmalardan en genel mekanizmalara kadar düzenlemeleri içeriyor. Dolayısıyla kadın mücadelesi için çok önemli.
AKP-MHP iktidarı seçime doğru giderken bir genişleme hamlesi yaptı. Bu genişleme Kürt düşmanlığı ve kadın düşmanlığı üzerinden oldu. Kadınların mücadelesinin bu genişleme çabalarını zayıflattığını, daralttığını söylemek mümkün. Kadın mücadelesinin bu kadar öncü ve rehber gücü olması bizim için çok kıymetli. Ne kadın düşmanı politikaları savunan AKP-MHP iktidarına ne de restorasyondan öte herhangi bir şey sunmayan eril muhalefete muhtaç değiliz. Kadınlar mücadeleleri ile siyasete yön vermenin yollarını buldu, bunu da zorlamaya devam ediyorlar. Dolayısıyla İstanbul Sözleşmesi bizim, bizim kalacak ve hayata geçmesi için de elimizden geleni yapacağız.
YÜZDE 20 OY 100'ÜN ÜZERİNDE VEKİL ÇIKARMAYI HEDEFLİYORUZ
Partinizi tanıtmak, kitlelerle buluşturmak için nasıl bir çalışma yürüteceksiniz?
İbrahim Akın: HDP'nin kuruluşundan bu yana ortak, birleşik mücadele zemini içerisinde hep olduk. Gelinen aşamada HDP üzerindeki yargı sopası nedeniyle Yeşil Sol Parti olarak görev üstlendik. Önceliğimiz HDP seçmeni ile iletişim kurmak, bilgilendirmek, HDP'nin bütün örgütsel yapısıyla olanakları birlikte değerlendirmek. Sadece HDP seçmenlerine değil toplumun bütün kesimlerine seslenerek daha geniş yelpazeli bir siyasal hedefi başarmak istiyoruz. Hedefimiz yüzde 20 oy almak 100 vekilin üzerinde bir sayıyla önümüzdeki dönemin yeniden kuruluşu, yeni bir yüzyılın inşasında etkin rol oynamak. Yani tabiri caizse üçüncü yolu, anahtar rolü üstlenebilecek bir gerçekliği sağlamak.
TİP ISRAR EDİNCE KARARIMIZI ESNETMEYE MECBUR KALDIK
81 ilde seçime gireceğiz, 600 milletvekili adayı çıkartacağız. İttifakta bulunduğumuz partiler durumunu gözden geçiriyor. Emek Partisi kendi tercihlerini değiştirerek Yeşil Sol Parti logosu altında seçime girmeye karar verdi. TİP'li arkadaşların kendi listelerinden seçime girme ısrarı var gördüğümüz kadarıyla. Ama 6 Nisan'a kadar bu tartışma süreci devam edecek. Kamuoyunda bu konuyla ilgili niye çözmediniz şeklinde sorular geliyor bize. HDP bileşenleri olarak ortak görüşümüz tek partiyle seçime girme avantajını en iyi şekilde kullanmaktı. Hem seçim sürecini birlikte göğüslemek, hem seçimden sonraki demokratik siyasal zeminde güçlü bir muhalefet odağı oluşturmak bakımından bunun kıymetli olacağını ifade ettik. Siyasetin matematiğini de somut olarak koymaya çalıştık. O konuda farklı görüşler olduğunu gördük. Ama aynı zamanda bizim derdimiz sadece vekil meselesine odaklı değil, mücadelenin birlikteliğini, geniş ittifak zeminlerinin kurulmasını sağlamaktı. O konuda özveride bulunmaya, kararımızı esnetmeye mecbur kaldık.
KİTLESEL BULUŞMALAR GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ
Seçim sürecinde nasıl bir çalışma yürüteceksiniz?
Çiğdem Kılıçgün Uçar: Seçim dönemine avantajlı girdiğimizi düşünüyorum. Arkamızda çok güçlü bir değişim talebi, ortak mücadele talebinin desteği ve motivasyonu var. Biz Yeşil Sol Parti olarak HDP ve tüm bileşenleri, Emek ve Özgürlük İttifakı ile birlikte seçim sürecini götüreceğiz, çoklu yapılar olarak sahadayız. Hem Emek ve Özgürlük İttifakı'nın, hem HDP'nin hem de Yeşil Sol Parti'nin kadın mücadelesine bakış açısı, sahadaki toplumsal mücadele alanları ile kurmuş olduğu ilişki bizi güçlendirecek.
Kitlesel miting buluşmalarımız olacak, stantlar açmaya başladık, irtibat büroları açıyoruz. Zaten bu çoğulcu yapının gereği olarak bütün bileşenler ve ittifak güçlerinin bütün mekanizmaları da bu sürecin birer parçası.
Onun dışında kadınlara özgün programlar da aldık. Ziyaretler, kadın buluşmaları birkaç yerde de mümkünse kadın mitingi yaparak, kadınların sesinin, sözünün, eyleminin demokratik siyaseti güçlendirecek bir yer almasını hedefliyoruz.
SANDIKLARA SAHİP ÇIKALIM, MEŞRU ZEMİNDE MÜCADELEYİ BÜYÜTELİM
Erdoğan'ın seçim sonuçlarını tanımamasına karşı partiniz nasıl bir hazırlık yapıyor?
İbrahim Akın: Yaklaşık 20-21 yıldır bu iktidar olanca gücüyle hegemonyasını oluşturmaya, faşizan, otoriter, tek adam rejimini inşa etmek için devletin bütün yapısal kurumsal ilişkilerini siyasallaştırarak neredeyse kendi parti ortamları gibi yönetmeye kalktı. Yani tabiri caizse devletin kurumsal bağımsız yapıları büyük ölçüde lağvedildi. Dolayısıyla insanlarımızın aklında bu iktidar bu olanakları bırakıp gitmez diye bir kaygı var. Ancak biz bu kaygılara teslim olmadan Türkiye'deki toplumsal mücadeleyi yükselterek seçime kadar bütün insanlarımızın demokratik siyasal zeminde en etkin rolü almasını sağlamak ve bütün gücümüzle Türkiye'deki muhalefet odaklarının meşru zeminde bu iktidarı göndermeye odaklanması gerektiğini istiyoruz.
Bu bahsedilen kötü senaryoların olmayacağının garantisini veremiyoruz maalesef. Ama önüne geçmenin yegane yolunun Türkiye'deki insanların taleplerini meşru zemin içerisinde güçlü bir şekilde sahaya taşımak toplumsal mücadele zeminlerinde büyütmek olduğunu düşünüyoruz. Aynı zamanda iktidarın antidemokratik seçim yasası ve oluşturduğu koşullar altında madem seçime gidiyor, buna uyması için toplumsal güçlerin baskı yapması gerekiyor. Bu kadar güçlü baskı altında bu tür senaryoların olma ihtimalini zayıf görüyoruz. O nedenle bizim çözüm olarak önerebileceğimiz şey toplumun geleceğine, sandığına, iradesine ve aynı zamanda oylarına sahip çıkması, 14 Mayıs'ta sandıklara sahip çıkarak ve sonrasında da güçlü dalganın etkisi altında iktidarın teslim edilmesini sağlanmaktır.
YEŞİL SOL PARTİ'NİN MÜŞAHİDİ OLUN
Biz bütün insanlarımızı Yeşil Sol Parti'nin müşahit gözlemcisi olmaya çağırıyoruz. İl ve ilçe binalarımıza başvurmalarını istiyoruz. Bize ulaştıklarında onlara mutlaka bir görevli kartı temin edeceğiz. Bütün gönüllülerin, uluslararası hukuk kuruluşların, insan hakları savunucularının, diğer siyasi partilerin bu konudaki aktif rol almasının Türkiye'deki demokratik siyasal hayat bakımından çok kıymetli olduğunu ifade etmek isterim.
HALK SÜRECİN KURUCUSU OLMALI
Çiğdem Kılıçgün Uçar: Bu seçim bugüne kadar gördüğümüz, dahil olduğumuz seçimlerden biraz farklı, kritik bir seçim. Hem bir yeni yüzyılı karşılıyor olmak, hem de mevcut AKP-MHP iktidarının bu kadar derinleşen haksız, hukuksuz sistemini, tek adam rejimini değiştirmek hedefleri var. Aslında bir yandan da yeni dönemde mevcut yönetim biçiminin, iktidarın nasıl olması gerektiğini de tarif eden bir süreç yaşıyoruz. Bu sürecin kurucusu olmak çok önemli. Bu sürecin kurucusu sadece siyasi partiler olmamalı. Zaten bunun acısını yaşayan bir siyasi mekanizmayla karşı karşıyayız. Biz bütün toplumsal kesimlerle, toplumun bir bütünüyle bu seçim sürecini karşılamak istiyoruz. O yüzden seçim güvenliği açısından ilk adımımız her yurttaşın sandığa giderek oyunu kullanması ve takip etmesidir, bu çok kıymetli.
İkincisi bir deprem felaketi yaşadık deprem bölgesinde yaşayan insanlar göç etmek zorunda kaldı. Onların iradesinin de seçime yansıması çok kıymetli. Bununla da ilgili de tedbirler almak durumundayız.
Seçim güvenliği ile ilgili geçmiş dönemde yaşadıklarımız var ama şunu söylemek mümkün; hem 1 Kasım seçimlerinde demokratik siyasetin, Kürt siyasetinin kaybetmesine dönük bir hamlesi vardı. 1 Kasım seçimlerinde yine bütün toplumsal kesimlerin demokratik siyaseti savunmasına bağlı olarak parlamentoda yerini alan bir HDP var oldu. Yine belediye seçimlerinde de seçim iptali oldu ama seçimin iptali karşısında seçmenler iradelerine sahip çıktı ve seçimler tekrar edildiğinde aynı sonuç daha güçlü bir şekilde açığa çıktı.
İktidar karşısında muhalif pozisyonda olan bütün siyasi partilerle de seçim güvenliği konusunda aynı noktadayız. En ortaklaşabileceğimiz başlıklardan birisi seçimin güvenli bir şekilde yapılması. Bununla ilgili de arkadaşlarımızın çalışmaları, görüşmeleri var.
Siyasi partiler dışında oy güvenliği konusunda pozisyon alan, konumlanan sivil toplum örgütleri var, onlarla da diyaloglarımız var. Bizim açımızdan kıymetli olan toplumdaki değişim talebi, bu değişim talebinin sandıktaki oy oranına yansıması. Seçimin tekrarı ya da iptali, kabul edilememesi gibi bir durum yaşanacağını düşünmüyoruz. Ama yaşanması durumunda bütün mücadele alanlarıyla, toplumla birlikte yeniden kazanılacak bir yol bulmanın çok mümkün olduğunu biliyoruz. Buna dönük çalışmalarımız da var.
TASFİYE SALDIRILARINA KARŞI YEŞİL SOL PARTİ'Yİ DESTEKLEYELİM
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
İbrahim Akın: Toplumun en mağdurları, siyaseten bu sistem ve rejim karşısında mücadele edenlerin sözcüsü ve temsilcisiyiz biz. HDP'yi tasfiye ederek dağıtacaklarını ve aynı zamanda HDP etrafında kenetlenen direniş içerisinde olan güçleri de etkisiz kılacaklarını düşündüler. Bunların hesaplarını boşa çıkartmak, bizi tasfiye etme, iradesiz bırakma girişimlerini etkisiz kılmak temel görevimiz.
Yeşil Sol Parti bütün ezilenlerin, yok sayılanların, sesi kısılanların, kadınların, gençlerin, emekçilerin partisidir. Dolayısıyla Yeşil Sol Parti'nin desteklenmesinin tarihsel bir öneme sahip olduğunu düşünüyoruz. Bunun bütün bu girişimleri boşa çıkartmak, HDP'nin üzerindeki baskıları tasfiye etmek, ne yaparlarsa yapsınlar başarılı olamayacaklarını göstermek bakımından mesaj verilmesi açısından da çok kıymetli olduğunu düşünüyoruz. Bunu başarırsak böylesi girişimlere, tasfiyeci, reddiyeci, inkar politikalarına bir daha kimsenin başvuramayacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla halkımızın bu konuda desteği bizim için çok kıymetlidir. Şimdiden herkese dayanışma gösterdiği, destek verdiği, katkıları için teşekkür ediyoruz.