23 Kasım 2024 Cumartesi

Yeşil Sol Parti adayı Çiçek Otlu: Ezilenlerin sesi olacağız

ESP MYK üyesi ve SKM Genel Sözcüsü Çiçek Otlu, İstanbul 3. Bölgeden 3. sıra adayı olarak seçim çalışmalarına başladı. AKP-MHP faşist bloku ve burjuva restorasyoncu Millet İttifakının işçilerin, kadınların, Kürt halkının, Alevi halkının ve tüm ezilenlerin taleplerini görmezden geldiğini, sermayenin egemenliğini korumaya çalıştığını vurgulayan Otlu, parlamentoyu bir araç olarak gördüklerini, aslolarak sokak mücadelesine devam edeceklerini söyledi. Otlu, seçim sandıklarına sahip çıkma, sandıkların açıldığı akşam YSK önünde toplanma, antifaşist halk komitelerinde örgütlenerek halkın özsavunmasını oluşturma çağrısında bulundu.

Seçimlere bir ay gibi kısa bir zaman kaldı. HDP hakkında açılan kapatma kararı nedeniyle Yeşil Sol Parti adaylarıyla parlamento seçimlerine girilecek. Yeşil Sol Parti listelerindeki sosyalistler de bu çalışmada önemli bir yerde duruyor. 2016 yılında Ezilenlerin Sosyalist Partisi'nin (ESP) Genel Başkanlık görevini üstlenen, halen ESP MYK üyesi ve Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Genel Sözcüsü olan Çiçek Otlu da İstanbul 3. Bölgeden 3. sıra adayı.

1973 yılında Sivas'ta doğan, Türk-Alevi kökenli Çiçek Otlu, işçi bir ailenin  çocuğu. 2 Temmuz 1993 yılında gerçekleşen Sivas katliamı, devrimcilerin infaz edilmesi ve Özgür Ülke gazetesinin bombalanması devrimci saflarda mücadele etmesi arayışına yöneltti. 1994 yılında Ankara'da Atılım gazetesi muhabirliğiyle devrimci mücadele içinde yer aldı. Daha sonra Hacettepe Üniversitesinde eğitimine devam ederken Özgür Gençlik saflarına mücadelesini sürdürdü. Katıldığı demokratik eylemler bahane edilerek 1995 yılı Kasım ayında tutuklandı, 10 yıl hapishanede kaldı. F tipi tecrit hapishanelere geçişi sağlamak için 19 Aralık 2000 tarihinde gerçekleştirilen hapishane katliamına tanıklık etti. 2005-2010 yılları  arasında Emekçi Kadınlar Derneği'nin Genel Koordinatörlüğü görevini üstlendi. 2010 yılında ESP'nin kurulması ile birlikte birçok ilde devrimci sosyalist faaliyet yürüttü. Eylül 2016'ta yapılan ESP Kongresinde Genel Başkan olarak seçildi. Bu dönem içerisinde pek çok kez tutuklanarak 5 yıla yakın hapishanede tutsak edildi. Çiçek Otlu, halen 2021 yılında getirildiği SKM Genel Sözcülüğü ve ESP MYK üyeliği görevlerini sürdürüyor. 

Çiçek Otlu ile seçimlerin nasıl bir süreçte yapıldığını, seçim çalışmalarını nasıl yürütecekleri, hangi kesimleri nasıl temsil edeceklerini, parlamento ve sokak mücadelesinin nasıl yürütüleceğini, seçim anında sandıklara sahip çıkılması ve seçim sonrası çıkacak olası sonucu tanımama durumunda ne yapılması gerektiğini konuştuk. Otlu, sorularımızı şu yanıtları verdi.

İKİ BLOK DA SERMAYE EGEMENLİĞİNİ KORUMAK İSTİYOR

Seçim sürecine ilişkin konjonktürel bir değerlendirme yapar mısın?
AKP-MHP ittifakı, cumhuriyetin ikinci yüzyılında politik islamcı faşist rejimini tamamen kurumsallaştırmak istiyor. CHP de cumhuriyetin ikinci yüzyılına burjuva restorasyonla girmek istiyor. Bu iki blok arasında gerilim ve çatışma var. Biz iki blok arasındaki çatışma, gerilim ortamından değil işçi ve emekçilerin, kadınların, LGBTİ+'ların, Kürt halkının, Alevi hareketi ve ekoloji hareketinin sözünü ve taleplerini dile getiren, politik özgürlüğü savunan bir yerde durmak istiyoruz. O nedenle bu iki burjuva bloğun içinde yer alanlara karşı mücadele yürütüyoruz.

Gerçekten tarihsel ve kritik bir dönemdeyiz. 21 yüzyıl başlarken Rojava'da büyük bir ayaklanma, isyan başladı ve devrime yürüdü. Şimdi de İran ve Rojhilat'ta Jîna Amini'nin katledilmesiyle birlikte kadınların isyanıyla büyümüş bir halk isyanı var. 19. yüzyılda Fransız devrimi, 20. yüzyılda Sovyet devrimi yaşandı. 21. yüzyılda da hem toplumsal devrimler hem de kadın devriminin inşası yaşanacak. Yani 21. yüzyıl işçilerin, ezilenlerin ve kadınların yüzyılı olacak. O yüzden emperyalist küreselleşmenin içine girdiği kriz çözülemiyor, derinleşiyor. Ve bu derinleşme halinde AKP-MHP bloğu ile CHP-İyi Parti bloğu kendi iktidarını sağlamlaştırmak, sermaye egemenliğini korumak istiyor.

TALİBAN İTTİFAKI VE 6'LI MASA KADINLARIN TALEPLERİNİ GÖRMEZDEN GELİYOR
Son dönemde kadınların özgürlük taleplerine karşı politikalarını artırdılar. Hüda PAR'la, Yeniden Refah Partisi ile bir Taliban ittifakı yapmış durumdalar. Hüda PAR bir açıklama yaptı. 6284'ten vazgeçeceklerini, zinanın suç olarak yeniden konulacağını söylediler. Kadını nasıl ev kölesi yapacaklarını, kadının erkekten izin almadan evden çıkamayacağını anlattılar. AKP eril iktidar söylemlerini bu dönem Hüda PAR ve Yeniden Refah Partisi'ne söyletiyor.

CHP ve İyi Parti'nin de içinde bulunduğu 6'lı masanın yayınladığı mutabakat metninde de kadınların taleplerini karşılayan hiçbir şey söylenmedi. Yani cumhuriyetin ikinci yüzyılında 6'lı masada da kadının adı yok. Toplumsal cinsiyet eşitliği yok, kadını aile ile tanımlayan bir anlayış var. Eğitim sisteminde kadını ev içi rolleri ile anlatıyorlar, kadın işçilerin taleplerini görmezden geliyorlar.

21. yüzyılda "Jin, jiyan, azadî" sloganı evrenselleşti. Bütün kadınlar eşitlik, özgürlük taleplerini sahiplenirken bu iki burjuva blok da bunu görmezden geliyor. Bunların kadınlara vereceği hiçbir şey yok.

Kürt özgürlük hareketinin, demokratik Alevi hareketinin taleplerini de görmezden geliyorlar. Kürt özgürlük hareketinin hiçbir talebini iki burjuva blok da savunmuyor. Eşitlik, ana dil hakkını vermeyecekler. Doğayı korumayacaklar, ekolojik yıkımı artıracaklar. Sermaye egemenliğini esas alan, işçi sınıfını, kadını köleleştirmek isteyen, doğayı sömüren iki burjuva blokla karşı karşıyayız. O yüzden de biz üçüncü cephede yer alarak, politik özgürlük taleplerimizi savunmamız gerekiyor. Kendi devrimimizin yüzyılını yaratmamız gerekiyor.

SERMAYE EGEMENLİĞİ REJİMİNE KARŞI EZİLENLERİN SESİ OLACAĞIZ

Parlamentoyu araç olarak tanımlıyorsunuz. Milletvekili seçildikten sonra parlamentoda ve sokakta nasıl bir mücadele yürüteceksiniz?
Halkın seçtiği vekiller olarak halkın taleplerini dile getirmek için orada bulunacağız. İşçi sınıfının, kadın özgürlük mücadelesinin, demokratik Alevi hareketinin, Kürt özgürlük hareketinin sorunlarını dile getiren bir yerde duracağız. HDP hakkında kapatma davası açıldı, dava öncesi HDP'nin eski eşbaşkanları, vekilleri, belediye eşbaşkanları tutuklandı ve binlerce politik tutsak var. Biz aynı zamanda bu politik tutsakların da taleplerini dile getireceğiz. Sonuçta AKP-MHP faşist rejimi kendi iktidarını sağlamlaştırmak için bu politikaları izledi. Sermaye egemenliği üzerine kurulu bu rejime karşı ezilenlerin sesi olmaya geliyoruz. Tabii ki bunları sadece parlamento da dile getirmeyeceğiz. 8 Mart'ta, 25 Kasım'da kadınlar olarak sokaktaydık, "İstanbul Sözleşmesi yaşatır" diyerek birlikte mücadele yürüttük. Kadına yönelik şiddete karşı mücadelemizi sokakta verdik, erkek yargının gerçek adaleti sağlaması, Gülistan Doku'nun bulunması, Suruç, Ankara Gar katliamı gibi katliamların hesabını sormak için bugüne kadar mücadele yürüttük. Bunları hem Meclis'te dile getireceğiz hem de halkımızın, ezilenlerin taleplerini sokakta dile getirmeye, onlarla birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz. Birlikte kazanmak için bu dönemde de birlikte mücadeleye devam etmeliyiz.

7/24 ÇALIŞARAK BİRLİKTE MÜCADELE ETMEMİZ GEREKTİĞİNİ ANLATACAĞIZ

İstanbul'da 3. bölgeden adaysın. Nasıl bir çalışma yürüteceksiniz, halkla nasıl bir örgütlülük öngörüyorsunuz?
3. bölge Türkiye'nin renkliliğini gösteren yerlerden biri. Bakırköy'de çok sayıda Ermeni, Hristiyan yaşıyor. Avcılar, Esenyurt, İkitelli Alevi toplumunun, Kürtlerin yoğun yaşadığı yerler. Çok kozmopolit bir bölgedeyiz. Aynı zamanda Kanal İstanbul'un geçtiği yer burası. Yani ekoloji mücadelesinin çok güçlü yürütüleceği alanlardan biri. İşçi sınıfının, yoksulların yoğun yaşadığı bir bölge. Biz tüm bu kesimlerin mücadelelerini dile getirmeye çalışıyoruz.

Seçimlere 30 gün gibi kısa bir zaman kaldı. Çok yoğun çalışmaya ihtiyacımız var. 7/24, belki de hiç uyumadan insanlara gidip Yeşil Sol Parti'yi anlatacağız. Oy vermesi gerektiğini, bu seçimin tarihi, kritik olduğunu, faşist rejimi yenmenin bir dönemeci olduğunu, hep birlikte mücadele etmemiz gerektiğini anlatacağız. Nasıl ki 7 Haziran'da bir siyasal zafer kazandıysak, hep birlikte yan yana gelerek, işçilerden, Alevilerden, Kürtlerden, Ermenilerden, Hristiyanlardan, Lazlardan, Araplardan oy aldıysak, yine aynı şekilde oy talep edeceğiz. Bu şu partidendir, bu partidendir diye ayırt etmeden ezilenlerden ve kadınlardan, gençlerden oy isteyeceğiz. Bildiğim kadarıyla depremden dolayı da yoğun göç almış bölgelerden biri 3. bölge. Aynı zamanda Suriyeli ve Afgan mültecilerin de yoğun yaşadığı bir yer orası. Romanların da en çok yaşadığı bir yer olduğunu belirtmem gerekiyor. 3. bölgedeki işçilere, kadınlara, ezilen halklara, gençlere üçüncü cephenin politikasını, programatik görüşlerini, Yeşil Sol Partiyi anlatacağız. Halkımızın özgürlüğü ve eşitliğini isteyen bir programımız olduğunu, ezilenlerin, kadınların, Alevilerin, Kürtlerin, işçi sınıfının, ekolojistlerin sesi olduğunu anlatma fırsatı yakalayacağız. Ama hiç durmadan, hiç yorulmadan büyük bir emek seferberliği ile yapmamız gerekiyor bu çalışmayı. Birleşmenin, kenetlenmenin ve büyük bir emek seferberliği yapmanın zamanı.

İŞÇİLER, KADINLAR, GENÇLER, EZİLEN HALKIMIZ ÇALIŞMALARIMIZA KATILMALI
Mutlaka kazanacağız diyoruz. Bunun için bir adım öne çıkmalı, kendimizi ve etrafımızdakileri örgütlemeliyiz. Sadece vekillerin, Yeşil Sol Parti adaylarının, HDP ve bileşenlerinin, ittifak güçlerinin çalıştığı değil, emekçi ve ezilen halkımızın, kadınların, gençlerin birlikte çalıştığı bir dönemin içerisinde olmalıyız.

Herkesin yapabileceği bir iş vardır. Herkes kulaktan kulağa birbirine anlatmalı, herkes kendi apartmanını, sokağını, mahallesini örgütlemeli. Seçimlere HDP olarak değil Yeşil Sol Parti ile gireceğimizi anlatmalıyız. Ev toplantılarından çalıştığımız işyerindeki insanlarla yapacağımız buluşmalara, kadın buluşmalarından gençlik buluşmalarına kadar sayısız buluşmalar örgütlemeliyiz. Seçim bürolarımızın açılışlarına kitlesel katılmalı, burada örgütlenecek günlük faaliyetlere katılmalı, nöbet tutmalı, gelen insanları ağırlamalıyız. Bütün bunlar için sorumluluk üstlenmeliyiz. Yeşil Sol Parti etrafında kenetlenip çok fazla gönüllüye ulaşmamız gerekiyor. Bizim kullanabildiğimiz saray medyası yok. Özgür medyaları takip etmeye, izlemeye, izlettirmeye, kendi ajitasyon propagandamızı yaptırmaya ihtiyacımız var. Herkesi görev almaya çağırmalıyız.

Ayrıca Avrupa'ya bir çağrımız var. Avrupa'da oy kullanma 14 Mayıs öncesi olacak. Avrupa'dakilerin de oy kullanmaya gitmesi, Türkiye ve Kürdistan'da bulunan yakınlarını, tanıdıklarını arayıp Yeşil Sol Partiye oy istemesi gerekiyor. Çünkü Yeşil Sol Partinin oyunu ve vekil sayısını yükseltme hedefindeyiz. Bunu yapmak için de çok büyük bir emek seferberliğine ihtiyacımız var.

AKP-MHP faşizmi bizi durdurmak için, İzmir'de yaptığı gibi parti binalarımıza ırkçı, provokatif saldırılar, linç girişimleri yapabilir. Bu konularda da önlemler almalıyız. Parti binalarımızı korumak, yapacağımız eylem ve etkinliklerde hem kendi korumamızı almak hem de halkımızın bizi sahiplenmesini sağlamamız gerekiyor.

HALKIMIZ MÜŞAHİT OLARAK OYUNA SAHİP ÇIKMALI

Sandık güvenliğine dikkat çektin. Seçim günü sandıkların nasıl korunması ve seçim sonuçlarının kabul edilmemesi durumunda nasıl bir tutum alacaksınız?
HDP seçime girmediği için sandık görevlisi bulundurma hakkımız yok. Yeşil Sol Parti ilk defa seçime girecek o yüzden müşahitlerimiz ve okul sorumlularımız olacak. Çok sayıda müşahide ihtiyacımız var. Biz bunların 2019 yerel seçimlerinde oyları nasıl çaldıklarını, oylarımızı nasıl geçersiz saydıklarını biliyoruz. Sandık görevlisi ya da oyumuza sahip çıkacak biri olmadığı koşullarda oylarımızı geçersiz sayabilirler. Attığımız her oya sahip çıkmalıyız. Her oyumuzun peşinde olmalıyız. Her sandıkta iki müşahidimiz olmalı. Okul sorumluluklarımız olmalı. 

SEÇİM AKŞAMI YSK ÖNLERİNİ KİTLESEL OLARAK TUTALIM
HDP'nin ve önceki partilerin seçim hazırlığı, seçim anına ilişkin bir deneyimi var. Ama daha tarihsel ve kritik olduğu için bu seçimlerde daha fazla görevliye, daha fazla sahiplenmeye ihtiyaç var. Herkes müşahit ve okul sorumlusu olmak için Yeşil Sol Partiye başvurmalı. 14 Mayıs gecesi bir sürü gerilim olabilir. AKP-MHP faşizmi çıkacak sonuçları tanımayabilir. Buna yönelik de ilk olarak halklarımız verdiği oya sahip çıkacaktır. Yüksek Seçim Kurullarının etrafını kitlesel olarak tutmalı, çıkacak sonucu kabul etmesini sağlamalıyız. AKP-MHP'nin seçim sonuçlarını tanımamasına hiçbir şekilde izin vermemek gerekiyor. İşimizin zor olduğunun farkındayız. Herkese başarılar diliyorum.

İÇ SAVAŞ TEHDİDİNE KARŞI HALKIN DİRENİŞ KOMİTELERİNDE BULUŞALIM

Milletvekili seçilmenizin ardından nasıl bir mücadele perspektif ile hareket edeceksiniz, neler yapacaksınız?
Son gelişmelere baktığımızda AKP ve faşist rejiminin çıkan sonuçları tanıyorum diyecek gibi bir havası yok. Seçimi kazanmak için her şeyi yapmaya hazırlanıyor. Mazlum Ebdi'ye yönelik suikast saldırısında da görüyoruz, bu topraklarda milliyetçiliği, ırkçılığı yükselterek seçim zaferi elde etmeye çalışıyor. Aslında 6 Şubat'ta Maraş merkezli depremler olmasaydı Rojava'yı işgale hazırlanıyordu. Deprem yaşanmasından dolayı bunu yapamamış oldu.

7 Haziran sonrası kazanılan siyasi zaferin ardından tek başına iktidar olma hali elinden gitmiş durumda. O yüzden 2015'te Suruç katliamıyla başlayan süreçten beri OHAL saldırılarına devam etti, devlet şiddetini çok sert kullandı, katliamlar serisi hazırladı ve önümüzdeki dönemde de bu politikasını daha üst seviyeye çıkaracaktır. Bunu en belirgin gösteren Hüda PAR'dır. Hizbullahçıları, Alaattin Çakıcı'yı tahliye etmesinin, SADAT'ı örgütlemesinin sebebi de budur. İktidarı kaybetmesi durumunda iç savaş hazırlığı yapmaktadır bu kuvvetlerle. O yüzden biz de halkın direniş komitelerinde buluşmalıyız. Buralarda örgütlenmeliyiz. Halkımız özsavunma gücünü örgütlemelidir. Kendi can güvenliği için bu komitelerin içerisinde yer almalıdır. "Bir gece ansızın gelebiliriz" diyorlar, böyle bir zihniyetten geliyorlar. Politik suikastları arttırabilirler. Bu konuda da önlem alınması gerekiyor. Kendimizi böyle bir sürece hazırlamamız gerekiyor. Sert ve mücadelesi yüksek bir süreç olacak.

KİTLESEL, MİLİTAN MÜCADELEMİZLE 1 MAYIS ALANLARINDA OLACAĞIZ

Eklemek istediğin bir şey var mı?
14 Mayıs'a giderken ilk dönemecimiz 1 Mayıs işçi sınıfının bayramı olacak. Gözler İstanbul'a dönmüş durumda. İşçi sınıfının talepleri, son dönemdeki sendikal örgütlülüğe karşı yapılan saldırılar, iş cinayetleri, işsizlik, işçilerin grev hakkının elinden alınması, bütün bunlara karşı işçi direnişleri epeyce yükselmiş durumda. Beşli açıklama yaptı Taksim 1 Mayıs alanıdır diyor. 1 Mayıs mücadelenin yükseleceği anlardan birisi olacak seçime giderken. Kitleselliğimizle, birleşikliğimizle, militanlığımızla 1 Mayıs alanlarında olmalıyız. İşçi sınıfının taleplerine sahip çıktığımızı göstermeliyiz. İşçi sınıfının yanı sıra Kürt özgürlük hareketinin, demokratik Alevi hareketinin, kadın özgürlük mücadelesinin özellikle kadın işçilerin talepleri de burada dile getireceğiz.

Sonrasında zaten seçim mitingleri olacak. Bu mitinglerde de Yeşil Sol Partinin ne kadar kitlesel, güçlü olduğunu göstermeye ihtiyacımız var. Nasıl olsa giden olur ben gitmesem de olur dememek gerekiyor. O mitinglerde kenetlenmeli, birleşik mücadelemizin ne kadar güçlü olduğunu göstermeliyiz. Ayrıca kadınlarla da mitingler yapacağız. Kurulmuş olan bu Taliban ittifakına karşı nasıl 8 Martlarda, 25 Kasımlarda birleşik bir tarzımız varsa Yeşil Sol Parti'nin kadın mitinglerinde buluşmalıyız. Bizden korkmaları gerektiğini, asla birbirimizden, özgürlüğümüzden, eşitlik taleplerimizden vazgeçmediğimizi göstermeliyiz. Yanımıza bir kişi alarak bu mitinglere katılmalı, sahip çıkmalıyız.