24 Kasım 2024 Pazar

Yaratan: Faşizmin ayrıştırma siyasetine karşı birleşik mücadeleyi örelim

Faşizme karşı mücadelenin birleşik bir zeminde yürütülmesinin araçları ve yöntemleri üzerine konuştuğumuz Devrimci Parti MYK üyesi Yaratan, faşizme karşı çeşitli alanlarda süren direnişlerin, militan çıkışların doğru yere kanalize edilmesi ihtiyacına dikkat çekti.

Faşizme karşı birleşik mücadele hattı kurulması ihtiyacı, bunun araçları ve mücadele dinamikleriyle nasıl buluşacağına ilişkin röportaj dizimize devam ediyoruz. Bu hafta Devrimci Parti MYK üyesi Pircan Yaratan ile antifaşist mücadelenin ihtiyaçlarını ve devrimcilerin buradaki rolünü konuştuk.

Yaratan, birleşik mücadele birliğini, eylem birliği şeklinde görmediklerine dikkat çekti. Gelişen işçi sınıfı hareketi, doktorlar, avukatlar, LGBTİ+'lar, kadınlar, gençlerin militan mücadele hattının, faşizme yöneltilmesi için birleşik güçlere ihtiyaç olduğuna dikkat çekti. Devrimci Parti MYK üyesi Pircan Yaratan sorularımıza şu şekilde yanıt verdi.

'BİRLEŞİK MÜCADELE SIKIŞMIŞLIĞIN ÜRÜNÜ DEĞİLDİR'

Antifaşist mücadele ihtiyacını nasıl tarif ediyorsunuz?

AKP-MHP faşist ittifakını değerlendirirken sadece saldırganlık boyutuyla değerlendirmek eksik olur. Bu faşist ittifakın yönelimleri, emperyalist-kapitalist sömürü düzeninin sıkışmışlığı ve bu sıkışmışlığı açmak için kullandığı savaş denkleminden bağımsız değil. AKP-MHP faşist ittifakı temel iki noktada var ediyor kendini. Birincisi, sömürgecilik, yayılmacılık; bunun alt başlığı savaş politikalarıdır. İkincisi, sömürü sisteminin inşası ve katmerlenmesi...

Sömürgeciliğin birçok boyutu var. Bugün yakın bölgemizde bulunan her türlü savaş sahasında bu faşist ittifakın siluetlerini görebiliyoruz. Suriye'den Libya'ya oradan Kafkasya'ya Azerbaycan-Ermenistan savaşına, Ukrayna-Rusya denklemine, Balkan ülkelerinin iç politikalarına müdahilliğe kadar... Sıkışıyor ve savaşa yöneliyor demekten ziyade, bu savaş ve sömürgecilik, AKP ve MHP faşist ittifakının bir karakteri diyebiliriz. Akabinde pazarda yer bulma işini sadece sömürgeciliğe bırakmayan, Asya'ya kayan üretim biçimlerini pandemi sonrasında Anadolu'ya çekmek gibi gayeleri var.

Bugün kıdem tazminatına, sendikalı işçilere, işçi sınıfının tüm kazanımlarına, haklarına saldırı ve tırpanlama politikası, sömürü sisteminin katmerlenmesi ve bu toprakların ucuz işgücü cennetine dönüştürülmesi amacını taşıyor.

'BARİKATLARA YÜRÜYENLERİ AYNI POTADA BİRLEŞTİRELİM'
AKP-MHP faşizminin temel karakterlerinden birisi de, her saldırdığı cenahı birbirinden ayırma politikası diyebiliriz. Bugün işçi sınıfına saldırıyor, maden işçilerine barikat kuruyor, Kürt halkının talepleri için sokağa çıkanlara da barikat kuruyor. Antifaşist mücadelenin, bileşik mücadelenin ihtiyaçlarından en önemlisi, bu barikatların hepsinin aynı merkezden yönetildiğini anlatmak ve bu barikatlara yürüyenleri aynı potada hareket ettirebilmek diye tarifleyebiliriz.

Bugün Kürt özgürlük hareketini tecrit etme politikası, sol sosyalist demokratik kamuoyunda da bir düzeyde karşılık buluyor. Kürt özgürlük hareketi ile ittifak kurabilen sol-sosyalist hareketi genel toplamdan tecrit etme ve orada kendi gündemleri ile boğuşturma politikası söz konusu. Buradan çıkış için de birleşik mücadele ihtiyacı var. Birleşik mücadele vurgumuz sadece bir sıkışmışlığın, çaresizliğin sonucu değil yani.

Birleşik mücadele hattını kuracağımız güçlerle temel ilkelerimiz, Kürt özgürlük hareketi ile ittifak kurabilme yetisi, işçi sınıfının devrimdeki pozisyonunu ve kadın kurtuluş mücadelesinin pozisyonunu kavrayabilmek olmalı. Bu üç temel ilke kuracağımız ittifak bakımından bizim için çok önemli.

'KARARLI DİNAMİKLERİ YAN YANA GETİRMELİYİZ'

Antifaşist mücadele bakımından ne tür çalışmalar yürütülmesi gerekiyor? İşçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, Aleviler, Kürtler, kısacası ezilenler nasıl muhatap kılınacak?

Bizim burada temel perspektifimiz, öncelikle kararlı dinamikleri yan yana getirmek. Bu kararlı dinamiklerden, maden işçisi ile tecride karşı yürüyüşü ortaklaştıracak, yönetebilecek bir merkez yaratmak. Öncelikli görev olarak koyduğumuz şey birleşik devrimci merkezin inşasıdır. Antifaşist cephenin inşası ya da en geniş devrimci cephenin inşasında, önceliğimiz kurucu öznelerin devrimci merkezinin yola koyulmasıdır. Yani önce iktidar hedefine odaklı devrimci merkezin sürece öncü olabileceği bir hareket yaratmanın önemi vurgusunu öne çıkartıyoruz.

Tabii ki bu hareket, kurucu öznelerin eylem birlikteliğine indirgenmemeli. Burada tüm odakları, meslek örgütlerini, sendikaları içeriden değiştirip dönüştürebilecek, sokağa çağrı yapmaktan ziyade sokağın çağrısını yaratabilecek ve bütün mücadele alanlarının ortak bir akılla yürüyebileceği bir merkez yaratma ihtiyacımız var.

Bugün öfke toplumun açığa çıkan reflekslerinden bir tanesi. Fakat sosyalist hareket, öfkeyi örgütlemekten ziyade öfkeyi kontrol eden bir pozisyonda. Bugün halkın kendisinin daha öfkeli olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda, umutsuzluk, güvensizlik söz konusu. Tüm halkın reflekslerinde, duygu düşünce dünyasında bu üç mesele çok önemli bir yer tutuyor. Bizim, öfkeyi doğru kanallara, muhatabına aktarabilecek, umutsuzluğa karşı umut odağı, güven odağı olabilecek bir hareket yaratmamız gerekiyor.

'BİR ADIM DAHİ GERİ ATACAK YERİMİZ KALMADI'

Faşizme karşı birleşik bir cephe ihtiyacı olduğunu düşünüyor musunuz? Bu ihtiyaç neden karşılanamıyor?

Kadın kurtuluş hareketi, gençlik hareketi ve birbirinden bağımsız sınıf hareketi çok dinamik. İstanbul'un kendisinde en az 15-20 tane fabrika önünde direniş var, bunu tüm Türkiye'ye yaydığınız zaman birçok yerde işçi direnişleri söz konusu. Bunların bir kısmı da soldan bağımsız hareketler. Kendi kendine var olan hareketler. Bunlar içinde son derece militan çıkışlar da var. Devrimci örgütlere de bir mesaj var bu hareketlerde. Sokaklar, meydanlar yasak ama kadınlar barikatları açıyor, bir yerde eylem yapmak yasak ama işçiler yapabiliyor, direniş çadırlarını açabiliyor. Solun burada artık geri çekilme halinden vazgeçmesi gerekiyor. Şunun altını çizerek, büyük puntolarla vurgulamak lazım. Artık solun bir adım dahi geri atacak yeri kalmamıştır.

Bizim yapmamız gereken, mütevazi adımlarla başlayan ama son kertede faşizmin üzerine koşmayı hedefleyen bir hareket, bir dinamik, bir odak yaratmak olmalı.

'MİLİTAN BİR HAREKET ÖNGÖRÜYORUZ'
Bir siyasi, ekonomik, kültürel çöküntünün eşiğindeyiz Türkiye'de. Bu çöküntüyü kavrayacak, başka bir noktaya evriltecek sol öznenin bulunmadığı gerçeği ile karşı karşıyayız. Bu bizim özeleştirel yaklaşımımızdır. Bugün tekil tekil sol örgütlerin bunu yapabilecek durumu da yok. Birinci olarak bunu değiştirmek gerekir. İkincisi, bizim niyetimiz 6-7 kurumu yan yana getirip bir şeyler yapmak değil. 7 ise 7 ama bunu aşan bir hareket planlıyoruz. Kurumların kendi gelenekleri, kültürleri, jargonları ile geldiği, ama kendilerini aşmaya da niyetli olduğu, esnek, militan, örgütlü, özgüvenli, güven verebilen bir hareket öngörüyoruz.

'IŞİD'İ BİRLEŞİK GÜÇLER YENDİ SIRA AKP'DE'
Sömürgeciliğe karşı bir birleşik mücadele hattı yaratılıyor. AKP-IŞİD ittifakının IŞİD ayağını birleşik güçler yendi. Bizim buradaki niyetimiz bu ortaklıktaki AKP'de cisimleşen faşist kurumsallaşmanın her ayağını yıkabilecek, sömürücü ve sömürgeci iktidar gücünü yıkabilecek birleşik güçleri yan yana getirmek. Devrimci bir odak, devrimci bir kültür mevcut bu topraklarda. Bu kültürü yaratanların tek buluşma noktası mezarbaşı anmaları, hapishane hücreleri olmaması lazım. Bu kültürün sahiplerinin sokakta yarını kurarken de buluşması ve beraber hareket etmesi gerekiyor.