Xelîl: HTŞ'nin Efrîn'e yerleştirilmesi Şam ile uzlaşma taktiğidir
Efrîn'e HTŞ'nin yerleştirilmesinin Türkiye'nin bölgeye yönelik taktiklerinin bir parçası olduğuna işaret eden PYD Eş Başkanlık Kurulu Üyesi Aldar Xelîl, "Amaç Şam hükümetiyle uzlaşmanın bir yolunu bulmaktır" dedi.
Suriye politikasında kaos ve çatışmada ısrar eden AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Katil Esad" ve "Terörist" dediği Beşar Esad'ın Cumhurbaşkanı olduğu Suriye ile diyalog arayışlarını sürdürüyor. Saldırılarını sürdürdüğü Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik yeni planlarını Şam ile diyalog ile devreye koymaya çalışan Erdoğan, daha önce işgal edilen Efrîn'de de politika değişikliğine gitti. Erdoğan, Şam ile ilişkilerini Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) yerine Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) gruplarını yerleştirerek düzeltmeye çalışıyor. Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eş Başkanlık Kurulu Üyesi Aldar Xelîl, Türkiye'nin Suriye ile diyalog girişimlerini, Şam hükümetinin Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ne yönelik yaklaşımlarını, Efrîn üzerinden yürütülen planları Hawar Haber Ajansı'na (ANHA) değerlendirdi.
TÜRKİYE'NİN SATRANÇ OYUNU
Suriye kriziyle birlikte Türkiye'nin bölgeye müdahalelerinin başladığını belirten Xelîl, "Bu nedenle bölgede değişiklik yapmak isteyen tüm partilere ve güçlere müdahale etti. Sonuç olarak barışçıl protestolar süreci çatışmalara, muhalif gruplar ise yaklaşım ve politika değiştirerek çetelere dönüştü. Kriz durumu uzadı. Erdoğan ve Türk devlet yetkilileri, 24 saat 'Suriye rejiminin karşısındayız, Suriye halkına sahip çıkıyoruz' diyordu. Sınırları açarak Suriye halkının yarısını Türkiye'ye çekip, oradan da dünyaya yaydılar. Avrupa ve diğer ülkelerle mülteci pazarlığı yaparak baskı uyguladı, yine Suriye'ye karşı kullandı. Eğer Şam hükümeti halen ayaktaysa, zulüm yapıyorsa, Suriye'de huzur ortamı oluşmamışsa ve demokratik bir güç gelişmemişse, bunun nedeni Türk devletinin müdahalesidir. Türk devleti bir süre sonra bölgeye direk askeri müdahalede bulunarak, çeteleri Suriye topraklarına satranç taşları gibi yerleştirdi" dedi.
STRATEJİ AYNI, TAKTİK DEĞİŞTİ
"Türk devletinin bu müdahaleleri olmasaydı, Cenevre'de bir çözüm geliştirilebilir, ittifak kurulabilirdi" diyen Xelîl, "Her seferinde Özerk Yönetim'e saldırıda bulundu. Muhalefetin çetelere dönüştürülmesinin ardından siyasi projeler ortadan kalktı, Cenevre'deki diyaloglar çöktü ve Suriye'nin krizde kalmasına neden oldu. Türkiye'nin artık bu muhalefetle işi kalmadı, ancak gerektiğinde kullanmak üzere yanında tutuyor. Öte yandan Şam hükümetine ihtiyacı var. Yani stratejisi aynı olmakla birlikte, taktik değiştiriyor" şeklinde konuştu.
ŞAM HÜKÜMETİNİ İKNA ÇABASI
Xelîl, Türkiye'nin bölge üzerinde uyguladığı taktiklere dair şunları söyledi: "Taktiklerden biri Şam hükümetiyle ilişkilerin nasıl kurulacağı oluyor. Şam hükümetine tavizler verecek ve kimi adımlar atacak. Bazı grupları dünyaya resmi olarak 'Suriye muhalefeti' diye tanıtıp, onlarla kendilerine göre çözüm geliştirmek istediler, hatta 'geçici' hükümet ilan ettiler. Ancak Türkiye şimdi onları etkisiz hale getirmek istiyor. Bununla da Şam hükümetini ikna etmeye çalışıyor. Şam hükümeti ise; 'Bunca yıldır bana düşmanlık yaptın, benimle savaştın, şimdi de seninle oturacağım diyorsun. Ancak bunun bir faturası var. Her şeyden önce, bana karşı beslediğin muhalefet kabul edilemez. İşgal ettiğin topraklar onların elinde olmamalı. Bu bölgeleri DAIŞ ve El Nûsra'ya verin, onlar sorun değil, ama muhalefetin elinde kalmasını kabul etmiyorum' diyor."
HTŞ'NİN EFRÎN'E YERLEŞTİRİLMESİ
Efrîn'e HTŞ'nin yerleştirilmesinin de Türkiye'nin taktiklerinin bir parçası olduğuna işaret eden Xelîl, "Bu çabaların sonuçlarından biridir. Bir yandan Türk devleti İdlib'in yükünü hafifletirken, Şam hükümeti de Babil Hawa kapısını ele geçirmeye hazırlanıyor. Diğer taraftan Türk devleti, İdlib'in bazı bölgelerini terk etmesi için HTŞ'ye Efrîn gibi bir yer vermek istiyor. Efrîn olmazsa da Bab, Cerablûs, Ezaz gibi bir bölgeyi vermek istiyor. Bundaki amaç Şam hükümetiyle uzlaşmanın bir yolunu bulmaktır. Çetelere dönüştürülen muhalif gruplar artık zayıflamış, etkisiz hale gelmiş durumda. Türk devleti de onları kullanmak için varlıklarını koruyacaktır. Ama askeri, ekonomik ve siyasi destek vermeyecek. Tersine Efrîn ve başka bölgelerde alternatiflerini yaratmaya çalışacaktır" diye belirtti.
ŞAM GERİ ADIM ATABİLİR
Şam hükümetinin buna karşı geri adım atabileceğini kaydeden Xelîl, "Erdoğan halkı, devrimi ve Suriye meselesini kendi çıkarları için kullandığını açıkça kabul ediyor ve bunlar üzerinden Şam hükümetiyle pazarlık yapıyor. Esas olarak da Şam hükümeti üzerinden Ruslarla pazarlık yapıyor. Şam hükümeti de 'Bu alanlar zaten benim elimde değil, zayıfım durumdayım. 24 saat benimle savaş halinde olan Türk devleti benimle masada oturacak duruma gelecek' diyerek, bunu bir başarı olarak görüyor. Başka bir şey de umurunda değil" diye konuştu.
ANKARA'NIN ŞAM'DAN TALEPLERİ
Ankara'nın Şam hükümetinden Adana Anlaşması'nın yenilenmesi talebinde bulunduğunu söyleyen Xelîl, "Adana Anlaşması'na bazı şeyler eklemek istiyorlar. Daha önce Türk devletinin Suriye topraklarına 10 kilometre girmesine izin verilmişti. Şimdi 30 kilometreye bile razı değil. Şam hükümeti ona 'hayır' diyecek durumda değil. Suriye halkları bilmelidir ki başarılarının önündeki tek engel Türk devleti ve işgalidir. Dolayısıyla tutum sahibi olmalılar" uyarısında bulundu.
ERDOĞAN-PUTİN GÖRÜŞMESİ
Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında Astana'da gerçekleşen görüşmeye değinen Xelîl, şu değerlendirmelerde bulundu: "Türk devleti şu anda birçok şeyden yararlanıyor. Birincisi, Şam hükümeti etkisiz durumda. İkincisi, Rusya sıkışmış. Rusya'nın durumu Ukrayna savaşıyla birlikte değişti. Ekonomisinin çökmemesi, ambargodan kurtulması, doğalgazını ve petrolünü satabilmesi ve Ukrayna'da yenilgi yaşamaması için Türk devletine ihtiyacı var. Türk devleti bu durumu kullanıyor. Türkler ve Ruslar arasında 24 saat görüşmeler ve ortak planlar yapılıyor. Türk devleti Ruslara yanaşarak, NATO'ya 'bak bir alternatifim var' diyor ve taleplerini onlara dayatıyor. Türkiye Rusya'nın komşusudur, Rusya ambargoyu ancak onunla kırabilir. İkisinin de birbirine ihtiyacı var. Suriye ise her ikisinin üzerinde pazarlık yapacakları en yumuşak nokta olmakta. Bu toplantılarda Türk devleti için temel konu Özerk Yönetim ve Kürtler olurken, Rusya için Ukrayna'daki durumdur. Toplantıların sonucu olarak Özerk Yönetim bölgelerine yönelik saldırılar devam ediyor. Rusya, Avrupa'yı sıkıştırmak ve üzerindeki baskıyı azaltmak istiyor. Erdoğan da bu konuda Ruslara yardım edebilir. Erdoğan, Özerk Yönetim ve Kürtlere karşı planlarını hayata geçirmek için farklı pazarlıklar yapmaya çalışıyor."
'ÇÖZÜM İÇİN MASAYA OTURMALI'
Suriye'de çözüm için Şam hükümetinin Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile masaya oturması gerektiğinin altını çizen Xelîl, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün olur, yarın olur, ne zaman olursa olsun, ancak Özerk Yönetim ve Şam hükümeti masaya oturmalı. Bu ülkedeki sorunlar çok büyüdü, gerçekten Suriye halkının çıkarlarını istiyorsak, bir araya gelmeliyiz. Oturursak bir çözüm geliştirebiliriz. Aynı fikirde olmadığımız bazı konular var. Ama çözebileceğimiz birçok sorun da var. Biz Suriye'nin bölünmesini istemiyoruz, Şam hükümeti de istemiyor. Ancak Şam hükümeti hala merkeziyetçi anlayışta ısrar ediyor, çözümden uzak duruyor. Çözüm isteseydi, kanaat önderlerini Özerk Yönetime karşı toplamazdı. Erdoğan ve Beşar neden görüşebilecek, ancak biz Şam ile bir araya gelemeyeceğiz? Oturup Suriye'nin çıkarlarına olan şeyleri söyleyeceğiz. Bütün sorunların ve Kürt sorununun çözümü için hazırlıklarımızı dile getireceğiz. Hiçbir zaman 'sadece Kürtler olsun' demedik. Siz bizi kabul edin, biz de Suriye'nin birliğini ve egemenliğini kabul edelim.
ANKARA ŞAM'I KULLANIYOR
Biz bu ülkenin bir parçasıyız ama biz de haklarımızı ve çözüm istiyoruz. Rusya, koalisyon, Arap ülkeleri gibi uluslararası güçlerin Şam'ın adım atması için çaba göstermelerini yanlış bulmayız. Özerk bölgelerin statüsü, hatta Şam hükümetinin statüsü için bir araya gelmeliyiz. Mevcut durumda Şam hükümeti hangi durumda? 10 yıl önce birçok devlet 'biz bu rejimi kabul etmiyoruz' dedi. Şam, Erdoğan'ın 'Seninle oturacağım' sözlerine kanmamalı. Türk devleti Şam hükümetini kullanarak, bize, uluslararası koalisyona ve diğer ülkelere baskı yapmak istiyor. Bu Şam hükümetinin çıkarına olan bir şey değil."