Velayet değil intikam davası: Kızımı kaybedemem
Eski kocası tarafından kızını "illegal yollarla" yurtdışına kaçırmakla suçlanan ve defalarca "terör örgütü üyesi" iddiasıyla ihbar edilen Neşe Koçak, kızı için savaşıyor. "Bu süreci dayanışma olmadan aşamam" diyen Neşe, herkesi dayanışmaya çağırdı.
Ne yazık ki her gün kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz haberleriyle başlıyoruz güne. Çoğu zaman insanın haberlere bile bakası gelmiyor öyle değil mi? "Kol kırılır yen içinde kalır" mantığına karşı gelen kadınların açtığı davalarda ise erkek yargı duvar gibi dikiliveriyor karşımıza.
Kadın katillerine iyi hal ve tahrik indirimi veren mahkeme, velayet davalarında ise babanın "iyi anne değil" yalanlarıyla psikolojisini zerre düşünmedikleri çocuğu annesinden koparıveriyorlar. Neşe Koçak da bu korkuyla yaşamak zorunda bırakılan kadınlardan...
Neşe, kocasının ve ailesinin tüm baskılarına, başkaldırmış bir kadın. Henüz kızı 4-5 aylıkken eşi tarafından ailesinin olduğu kentte yaşamayı reddettiği için ayrılık süreci başladı. Hem okuyup hem de çocuğuna bakan Neşe, yıllar sonra İzmir'e taşındı. Ve kızı 3 yaşına geldiğinde babası onu görmek istedi. Mahkemenin boşanma sürecinde ayda bir haftasonu, yılda 20 gün görme hakkı vermesine rağmen baba bu hakkı sadece bir kez kullandı.
Yıllar sonra çocuğunu görmek istediğini söyledi. Çocuğun karşısına çıkıp "ben senin babanım" dedi, psikolojisini hiç düşünmeden, üstelik Neşe'nin uyarmasına rağmen.
Kürt ve Alevi olan Neşe bir hekim. Mesleğini de yaşamını da haksızlıklarla mücadele ederek geçirdi. Eli kanlı IŞİD çetelerinin gerçekleştirdiği Suruç ve Ankara katliamına sessiz kalmadı. Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) savunduğu görüşlerini paylaştı. Kızı ile birlikte Kamp Armen direnişine katıldı, Rakel Dink ile yan yana görüntü verdi. KHK ile ihraç edilen Onur Hamzaoğlu'na destek verdi. Mültecilerle ilgili çalışmasıyla bilinen Halkların Köprüsü Derneği'nde yürütebildiği kadar mücadele etti.
Ancak, Neşe KHK'ler döneminde velayeti kendisinde olan kızını bir vasi atayarak yurtdışına görderdi ardından da kendi farklı yollardan Türkiye'den ayrıldı.
İki yıldır İsviçre'de olan Neşe, eski kocası tarafından "hapse gireceksin ve çocuğunu bir daha göremeyeceksin" diye tehdit ediliyor. Çünkü, eski karısı üzerinde tahakküm kuramayan (dava sürecinden dolayı adını veremiyoruz) erkek, Neşe hakkında Iğdır ve Van Cumhuriyet Savcılığı'na "terör örgütü üyesi" diye ihbar da bulundu.
'BU BİR VELAYET DEĞİL NEFRET DAVASI'
Kızının kendisinden koparılmaması için savaşan Neşe, ETHA'ya yaşadıklarını aktardı. Eski kocasının babası tarafından da ihbar edildiğini dile getiren Neşe, "7 sene önce boşandık. Açılan boşanma davasının dışında, ikinci kez velayet davası açıldı. Ancak bu bir nefret davası. Çünkü annelik karinelerimle ilgili mahkeme bir şey sorulmadı. Sosyal medya paylaşımlarımın ekran görüntüleri, katıldığım eylemlerden fotoğraflar mahkemeye veriliyor. 'Örgüt üyesi' olduğum iddia ediliyor. Eski eşim kendi el yazısıyla bir metin yazıp mahkemeye verdi, defalarca 'marjinal örgüt üyesi' yazmış. İki ayrı Cumhuriyet savcılığına 'örgüt üyesi' olduğum iddiasıyla başvuru yaptığını söyledi" dedi.
Neşe şimdi de kızını "illegal yollarla" kaçırmaktan suçlanıyor. Neşe, "Yurtdışında olsam dahi ceza almaktan endişe ediyorum, çünkü bir gün o ülkeye gitmeye dair umudum var" dedi.
Van'da doktor olan eski kocasının başhekim olduğunu ve Cumhurbaşkanı tarafından yılın doktoru seçildiğine dikkat çeken Neşe, "Tüm gücünü kullanmak istiyor. Benim Kürt, Alevi kimliğime saldırılıyor, kadın kimliğim zaten çok ayrı bir şekilde teşhir ediliyor" diye konuştu.
'BU SÜRECİ DAYANIŞMA OLMADAN AŞAMAM'
Neşe, Türkiye'de kurduğu hayattan koparıldı. Zor süreçlerden geçti ancak şuan tek korkusu kızının kendinden koparılma ihtimali. Neşe, şunları söyledi: "Bu süreci dayanışma olmadan aşabileceğimi düşünmüyorum. Kendi hayatımdan kaygı duyuyorum ama kızımı kaybetme kaygısını daha çok yaşıyorum. Herkesin desteğine ihtiyacım var."