Van'da 25 Kasım yürüyüşü: Farklılıklarımızla bir arada olacağız
25 Kasım dolayısıyla Van'da gerçekleştirdikleri yürüyüşle "Jin, jiyan, azadi ile özgürlüğe doğru" şiarlı kampanyalarını sonlandıran Vanlı kadınlar, bu yız yılı kadın devrim çağına dönüştürmek için mücadeleyi, örgütlülüğü gerçekleştirme çağrısı yaptı.
Van'da 25 Kasım dolayısıyla sokağa dökülen kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü etkinliklerinin finalini gerçekleştirdi. İpekyolu ilçesinde bulunan Hayat Hastanesi'nden Musa Anter Barış Parkı'na yürüyen kadınlar; "Bı Jin Jiyan Azadiyê ber bi Azadiyê ve", "Solculuğunuz şiddetinizi aklamaz bilader", "Zirzop erkeği napacağız", "Gülistan Doku nerede", "Hûn nê Me Qir bikin xwêli lî serê We bı" dövizlerini taşıdı.
"Bı Jin Jiyan Azadiyê ber bi 25'ê mijdarê ve" pankartıyla yürüyen kadınlar sık sık; "Jin jiyan azadî", "Kadınlara değil AKP'ye barikat", "Evin Goyî onurumuzdur", "Nagihan Akarsel onurumuzdur" ve "Biji berxwedana zindana" sloganlarını attı. Alkış ve zılgıtların bir an bile durmadığı yürüyüşün ardından Musa Anter Barış Parkı önünde bir araya gelen kadınlar adına Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Van İl Eşbaşkanı Gönül Uzunay basın metnini okudu.
'ÖFKEMİZİ ÖRGÜTLÜYOR, KARARLILIĞIMIZI BÜYÜTÜYORUZ'
25 Kasım'ı mücadele ile karşıladıklarını belirten Uzunay, "Jin, jiyan, azadî ile özgürlük haykırışı ile karşılıyoruz. Kadın özgürlük mücadelesinde dünyanın dört bir yanında yaşamını yitiren kadınları saygıyla özlemle anıyoruz. Yine ulus devletlerin savaş politikaları sonucunda, Afganistan'dan Rojhilat'a, Filistin'den Rojava'ya kadar gerçekleşen saldırılarda yaşamını yitiren kadınların, çocukların, halkların acısını yaşıyor, paylaşıyor, kadın dayanışmasını yükseltme sözünü yineliyoruz. Mirabal Kardeşler'in, Trujillo diktatörlüğüne karşı direnirken katledilmesinin üzerinden 63 yıl geçti. Dünyanın dört bir yanından kadınlar, bir araya gelerek kadına yönelik şiddete karşı öfkelerini haykırıyor, mücadele kararlılığını yineliyor. Kadın sömürüsüne, köleliğine ve katliamlarına karşı öfkemizi örgütlüyor, kararlığımızı büyütüyoruz" ifadelerini kullandı.
'BİNLERCE KADINA AYRI AYRI SÖZÜMÜZÜ YİNELİYORUZ'
Kadına yönelik şiddet ve tacizin iktidarların politikalarından beslendiğini vurgulayan Uzunay, "Kadına yönelik taciz, tecavüz, katletme, özel savaş, cinsel şiddet ve işkence başta olmak üzere her türlü cinsiyetçi saldırılar, kaynağını iktidarlardan almaktadır. İktidarlar, kadına yönelik şiddeti bırakın önlemeyi, uygulamaları ile adeta teşvik etmektedir. AKP-MHP-HÜDA PAR iktidarı gerek söylem ve politikaları ile gerekse de uygulama ve pratikleri ile kadın düşmanı olduğunu birçok defa ortaya koymuştur. Halklara, kadınlara ve çocuklara karşı işlenen ırkçı, dinci ve cinsiyetçi suçlarda, cezasızlık politikasını esas alarak çıkarılan 'af yasaları', 'haksız tahrik' indirimleri ile kadın katilleri ödüllendirilmiştir, ödüllendirilmeye de devam edilmektedir. Üniformalıların Kürt kadınlarına, Kürt çocuklarına karşı işledikleri suçlar da cezasızlık kapsamında değerlendirilip, adeta ödüllendirilmektedir. Hakkari'de tecavüz edilip intihara sürüklenen 11 yaşındaki çocuğun katillerinin beraat etmesi, bu korkunç toplum düşmanı ve cezasızlık politikasının sonucudur. Kadın ve toplum düşmanı yargının bu kararını tanımıyoruz. Bizler, bu 25 Kasım'da da İpek'e, Gülistan'a, Esra'ya ve katledilen binlerce kadına ayrı ayrı sözümüzü yineliyoruz; özel savaş, saldırı, soykırım ve kadın kırım politikalarını yenilgiye uğratacağız ve kadınlar özgür oluncaya dek mücadelemizi büyüteceğiz" dedi.
'EMEĞİN ÖRGÜTLÜ MÜCADELESİNİ BİRLİKTE YÜKSELTECEĞİZ'
Kayyum politikalarına da değinen Uzunay, "Kentlerimiz kayyımlar eliyle talan ediliyor. Kayyımlar, kadın düşmanı politikalarını ilk günden itibaren uygulamaya koymuş, kadın kazanımlarına saldırmıştır. Nasıl ki kayyımların talan politikalarını daha önce boşa çıkarıp, kentlerimizi inşa ettiysek, 'eşbaşkanlık-eşit temsiliyeti ile kentlerimizi yeniden inşa edeceğiz. Bütün ekonomiyi ve ekonomik kaynakları savaşa-ranta-yandaşa-yolsuzluklara aktaran iktidar her geçen gün kadın emeğini daha da sömürüyor. İşyerlerinde, fabrikalarda, atölyelerde, tarlalarda üreten kadınların emeği yok sayılıyor. Emeği ile geçinen kadınlar işyerlerinde mobbinge, şiddete maruz kalıyor. Kadın emeğinin özgürleşmesi için emeğin örgütlü mücadelesini bütün kadınlar birlikte yükselteceğiz" dedi.
'TECRİDİ KIRIP, KADIN ÖZGÜRLÜKÇÜ YAŞAMI KURACAĞIZ'
PKK lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridi kıracaklarını belirten Uzunay, "Tecridi kırıp, kadın özgürlükçü yaşamı kuracağız. Küresel, bölgesel ve yerel düzeyde şiddete, kadın kırım politikalarına ve erkek egemen sisteme itirazı örgütleyen kadın mücadelesinin önüne geçmek isteyen iktidarlar varlıklarının devamı için derinleştirdikleri, kadın düşmanı, toplum düşmanı politikalarına, İmralı'da demokratik modernide önderi sayın Abdullah Öcalan üzerinden geliştirdikleri tecrit politikaları ile başlamaktadırlar. Çeyrek asra yaklaşan tecrit politikaları, son dönemde mutlak tecrit biçimini almıştır. Tecridin derinleşmesi ile birlikte toplumsal sorunlar daha da derinleşmiş, çoklu krize dönüşmüştür. Ortadoğu'da savaş ve kaos politikaları günden güne daha da derinleştirilip, tüm temel hak ve özgürlükler askıya alınmıştır. Biz kadınlar biliyoruz ki, uygulanmak istenen tecrit, sayın Öcalan'ın geliştirdiği kadın özgürlük paradigmasına ilişkindir. Ancak yeniden yineliyoruz. Kürt sorunu başta olmak üzere, Ortadoğu'da yaşanan savaş ve kaosun çözüm adresi ve muhatabı sayın Öcalan'dır. Savaşsız, sömürüsüz, adil bir yaşam için mutlak tecridi kırıp kadın özgürlükçü yaşamı inşa etme kararlılığımızı belirtiyoruz" sözlerini kullandı.
'BU 25 KASIM'I ÖZGÜRLÜĞE DOĞRU ŞİARLI KAMPANYAMIZLA KARŞILIYORUZ'
Kadın mücadelesinin yargılanamayacağını vurgulayan Uzunay, şöyle devam etti: "Kadın düşmanı iktidar, kadın mücadelemize dönük saldırı politikasının bir ayağını da yargı eliyle yürütüyor. Eşbaşkanlık sistemi, kadın kurumları, parlamenterler, belediye eşbaşkanları, kadın gazeteciler, sanatçılar ve kadın aktivistler kriminalize ediliyor, tutuklanıyor. Adeta siyasi soykırım operasyonlarıyla yargısal şiddet uygulanıyor. Kadın mücadelesi kriminalize edilip, 25 Kasımlar, 8 Martlar dahi dava konusu yapılıyor. Hasta tutsaklar başta olmak üzere hapishanelerden faşizan ırkçı ve cinsiyetçi politikalar uygulanıyor. İnfazlar yakılarak, keyfi uygulamalar yaşanıyor. 25 Kasım'a giderken iktidara bir daha sesleniyoruz; biz kadınlar sloganlarımızla, zılgıtlarımızla, renklerimizle buradayız. Çoklu kimliklerimizle bütünlüklü, farklılıklarımızla bir arada olacağız. 25 Kasımları da, kadın mücadelemizi de yargılayamazsınız! Bu 25 Kasım'ı aynı zamanda Jin, jiyan, azadi ile özgürlüğe doğru şiarı ile başlattığımız kampanya ile karşılıyoruz. '21. yüz yıl kadın özgürlük yüz yılı olacak' diyoruz. Öyleyse yüz yılımızı kadın devrim çağına dönüştürmek için mücadelemizi, örgütlülüğümüzü kadınlar olarak birlikte gerçekleştirelim. Bu sorumluluk, Rojhilat'ta Jîna şahsında 'saç tellini isyana dönüştürdü', Başur'da Nagihan'ın bıraktığı miras oldu. Paris'te Evîn'in, Sara'nın direnişi, Rojava'da kadınların inşa ettiği umut oldu. Bu temelde, 'Jin, jîyan, azadî' ile tüm dünya kadınları ile mücadelemizi birleştiriyor."
Etkinlik, kadınların zılgıtlar eşliğinde çektiği halaylar ila sona erdi.