25 Kasım 2024 Pazartesi

Ulm'da homofobi-transfobi söyleşisi düzenlendi

Trans aktivist Ozan Uğur ile Tohum Kültür Merkezi'nde "Gökkuşağının Altından Geçmek: LGBTİ+ Hareketi" başlıklı söyleşi söyleşi gerçekleştirildi.
Yeni Kadın'ın homofobi ve transfobiye karşı mücadeleyi güçlendirmek amacıyla başlattığı "Gökkuşağının Altından Geçmek: LGBTI+ Hareketine Giriş" başlıklı etkinlik serisinin, Hamburg, Nürnberg, Darmstadt ve diğer şehirlerden sonra bu sefer ki durağı Ulm oldu. Ulm Tohum Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen etkinliğe konuşmacı olarak trans aktivist Ozan Uğur katıldı.
 
Söyleşiye LGBTİ+ hareketinin temel kavramlarla ilgili kısa bir sunum yaparak başlayan Uğur, önce kutsaldan suça daha sonra da suçtan hak arama ve örgütlü mücadeleye geçişin tarihini anlattı. "Fobi, bilinçli nefrettir" diyen Uğur "Homofobiyle mücadele ediyorum" dedi.
 
Genç yaşından bu yana açık LGBTİ+ kimliğiyle devrimci hareket içinde yer alan/yer almak için de ayrıca mücadele eden Ozan Uğur, iki yıldır politik mülteci olarak Almanya'da yaşayan bir trans aktivist. Cinsel kimliğini kadın veya erkek olarak tanımlamadığını, iki cinsiyete biçilen rolleri de reddettiğini söyledi.
 
Uğur, "Faşizm direkt erkeklikten besleniyor ve orayı kökten reddediyorum. Kendimi kadın olarak da tanımlamıyorum, öyle hissetmiyorum, öyle hissetmek ne demek onu da bilmiyorum ama kadınlar ezildiği ve erkeklikle mücadele ettiği için onların yanında mücadele ediyorum" diye konuştu.
 
Homofobiye karşı mücadelenin tarihini anlatan Yeni Kadın üyesi Ozan Uğur "1988 yılında yükselen mücadele, özellikle de ‘Onur Yürüyüşleri ve Haftaları"ndan sonra, Gezi Direnişi'yle daha görünür olduk ve mücadelemizi taçlandırdık" diyerek, bu direnişte LGBTİ+'ların önemli yeri olduğunu belirtti.
 
Sunum ardından katılımcıların soru ve konuşmalarıyla interaktif bir biçimde homofobinin ve transfobinin günlük hayatta nasıl ortaya çıktığı, bunun devrimci ve demokrat kurumlardaki yansımaları ve homofobi/transfobiye karşı aktif mücadele yöntemleri üzerine konuşuldu. Kendi açılma ve örgütlenme deneyimini aktaran Uğur aynı zamanda okulda, iş yerlerinde ve sokakta yaşanılan homofobik/transfobik davranışlara örnek verdi. 
 
Katılımcılar demokrasi mücadelesi içerisinde tek tek eşcinsel, biseksüel ve trans bireylerle nasıl ilişkilenilmesi gerektiği üzerine tartışırken örgütlü mücadelede pozitif ayrımcılık ilkesine de değindi.