21 Eylül 2024 Cumartesi

Ukrayna savaşının birinci yılında devrimci örgütlerden açıklama

Ukrayna savaşının birinci yılında tutarlı antiemperyalist çizgiyi savunan, sosyal şoven tutumlara karşı mücadeleyi sürdüren ve devrim iddiasından vazgeçmeyen Marksist, Leninist ve Maoist örgütler açıklama yaptı. Emperyalistlerin savaşına karşı ezilen halklarla mücadele yürütme çağrısında bulundu.

24 Şubat'ta Rusya'nın Ukrayna topraklarını karadan işgaliyle başlayan savaş birinci yılını geride bıraktı. Geçen bir yılda ne Rusya başta ilan ettiği hedeflerine ulaşabildi ne de savaşı kışkırtan Batı emperyalizmi Rusya'yı umduğu kadar yıpratabildi. 200 binin üzerinde asker ve sivilin öldüğü, milyonlarca insanın yerinden olduğu, kentlerin yerle bir olduğu savaş her iki ülkede de korkunç bir insani tabloya yol açarken dünya halkları için ise gıda ve enerjideki enflasyonla gelen yoksulluk, askeri harcamaların artışıyla militaristleşme anlamına geldi.

EMPERYALİST BLOKLAR ARASINDA HİZALANMA YA DA SOSYAL ŞOVEN TUTUM GELİŞTİ
Emperyalist propagandalarla karşılıklı çarpıtmalar sonucu güçlenemeyen bir savaş karşıtı hareket gerçeğinin yanı sıra farklı ülkelerdeki devrimci güçler de mevcut savaş üzerinden çeşitli saflaşmalara gitti. Tutarlı bir antiemperyalist çizgiyi savunanlar olduğu gibi kimi partilerde bölünmeler yaşandı, emperyalist bloklar arkasında hizalanma ya da sosyal şoven tutumlar gelişti. Dünya savaşı tehlikesinin yükseldiği bu koşullarda partilerin izleyeceği siyasete dair emareler veren bu tutumlar devrim iddialı partiler arasındaki ayrışmaları da ortaya koydu. Savaşın yıldönümü vesilesiyle bazı devrim iddialı partiler bir kez daha açıklamalar yaptı.

FKP: BARIŞÇIL DİYALOG YÜRÜTÜLMELİDİR
Ukrayna'ya durmaksızın silah ve askeri teçhizat akıtan ABD emperyalistlerini ve NATO müttefiklerini kınayan Filipinler Komünist Partisi (FKP), "ABD ve NATO müdahalesinin ve saldırganlığının sona erdirilmesi Ukrayna'daki silahlı çatışmanın yatıştırılmasına hizmet edecek ve savaşın müzakere masasında sona erdirilmesinin ve çözüme kavuşturulmasının önünü açacaktır. Ukrayna'daki savaşın, Ukrayna halkının barış, özgürlük ve demokrasi özlemlerinin yanı sıra Donbass bölgesindeki Rusça konuşan nüfusun ayrılma ve ulusal kendi kaderini tayin hakkı özlemleriyle tutarlı bir şekilde çözülmesi için barışçıl diyalog yürütülmelidir. Rusya ve Ukrayna arasında karşılıklı saygı ve barışçıl bir ortak varoluşun tesis edilebilmesi için faşist güçler tarafından Rusça konuşan Ukraynalılara karşı yürütülen sosyal, siyasi ve kültürel politikalara son verilmelidir" ifadelerine yer verdi.

'UKRAYNA'DA RUSYA'YA KARŞI YÜRÜTÜLEN ABD/NATO VEKALET SAVAŞI'
Savaşı "Ukrayna'da Rusya'ya karşı yürütülen ABD/NATO vekalet savaşı" olarak niteleyen ve tekelci kapitalist sistemin süregelen krizinin ve can çekişme halinin bir tezahürü olduğunu söyleyen FKP, ayrıca savaşın amaçlarıyla ilgili şunları belirtti: "ABD'nin Ukrayna'da yürüttüğü vekalet savaşının stratejik amaçları arasında, Rusya'nın Avrupa'daki büyük doğalgaz pazarını ele geçirmek ve Donbass bölgesindeki nadir toprak mineral kaynaklarının kontrolünü ele geçirmek yer almaktadır. Kapitalizmin keskinleşen küresel krizi, özellikle de ABD ve diğer önde gelen kapitalist ülkelerin uzun süreli durgunluğu ve ekonomik durgunluğa sürüklenmesi, ABD'nin emperyalist rakiplerine karşı savaş kışkırtıcılığını yoğunlaştırmaktadır. ABD, Ukrayna'daki savaşa milyarlarca dolar akıtırken bile, Çin'e karşı savaş tiyatrosunun hazırlıklarının bir parçası olarak Japonya, Güney Kore, Filipinler ve diğer Asya ülkelerindeki askeri varlığını arttırmakla meşguldür."

'FİLİPİNLER'İ KULLANMA GİRİŞİMİNE MİLİTANCA KARŞI ÇIKILMALI'
Bu koşullar altında Filipinler'deki halkın mücadelesine yansıtması gereken talepleri şöyle ifade etti: "Filipin halkının geniş kitleleri, ulusal egemenliğini savunmak, bağımsız ve barışsever bir dış politika izlemek için kararlı bir şekilde durmalıdır. Emperyalist güçlerin Filipinler'i savaşlarının bir parçası olarak kullanma girişimlerine militanca karşı çıkmalıdırlar. Ülkedeki tüm yabancı askerlerin, nükleer silah taşıyan savaş gemilerinin, füzelerin ve diğer askeri teçhizatın geri çekilmesi talebini ileri taşımalıdırlar. Her zaman saldırılar için mıknatıs görevi gören tüm yabancı askeri tesislerin kapatılmasına yönelik çağrılarını güçlendirmelidirler. Planlanan Balikatan savaş tatbikatına ve ABD birliklerinin ülkede gerçekleştireceği diğer 400 askeri tatbikata karşı çıkmalıdırlar. Karşılıklı Savunma Anlaşması, Ziyaret Kuvveti Anlaşması (VFA), Geliştirilmiş Savunma İşbirliği Anlaşması (EDCA) ve Filipinler'in egemenliğinin altını oyan ve ülkeyi emperyalistler arası savaşların girdabına çeken diğer eşitsiz askeri anlaşmaların feshedilmesi çağrısında bulunmalıdırlar."

'HAREKET ETMELİYİZ'
FKP'nin dünya işçi sınıfına çağrısını ise, "Dünyanın dört bir yanındaki proletarya, Ukrayna'da Rusya'ya karşı yürütülen ABD/NATO savaşına ve dünyanın başka yerlerindeki ABD emperyalist savaş çığırtkanlığına ve savaş hazırlıklarına son verilmesini talep etmek üzere en fazla sayıda insanı harekete geçirmek için tüm antiemperyalist örgütler, hareketler ve ülkeler arasında uluslararası dayanışmayı inşa etmek ve güçlendirmek için güçlü bir şekilde hareket etmeli ve öncülük etmelidir" şeklinde ifade etti.

Almanya Marksist-Leninist Partisi (MLPD) ise savaşın yıldönümünde yeni bir barış hareketinin güçlendirilmesi için aktif direnişe çağıran Merkez Komite imzalı 9 maddelik açıklamasında öncelikle "Ukrayna'ya yapılan devasa savaş tankı sevkiyatı, Ukrayna savaşının niteliksel olarak yoğunlaşması anlamına geliyor. Bu anlaşmalardan sadece bir gün sonra, başlıca küresel savaş kışkırtıcıları NATO ve ABD'nin hangi silah sistemleriyle yangına daha fazla körükle gidebileceğini görmek için bir yarış başladı. Savaş uçakları, füzeler, savaş gemileri ve savaş denizaltıları talep listesinde yer alıyor. Giderek daha fazla ülke savaş uçaklarının teslimatını destekliyor. Ancak daha fazla ve daha modern silahlar bu emperyalist savaşı sona erdirmeyecektir. Savaş mantığına göre, Putin son seçeneğe kadar buna yenilerini ekleyecektir," diyerek son gelişmelere atıf yaptı.

MLPD: DKP GİBİ OPORTÜNİST ÖRGÜTLER, SOSYAL-ŞOVEN POZİSYONA  DÜŞTÜ
MLPD Almanya'da komünizm iddialı diğer partilerin tutumlarıyla ilgili ise "Sol Parti 'tırmanma sarmalını' haklı olarak eleştiriyor. Ancak kitleleri aktif bir şekilde direnmeye çağırmak yerine, taraflara lütfen daha 'diplomatik' olmaları için yalvarıyor. Oysa Scholz da her zaman diplomatik davranıyor. Ancak bu emperyalist diplomasi, dünya savaşına hazırlık ile aynı hedefleri takip etmektedir: güç ve nüfuz alanlarını genişletmek için emperyalistler arası rekabette tekellerin gezici satıcısı olarak. Ukrayna'nın Almanya Büyükelçisi çok yerinde bir samimiyetle 'Biz diplomatlar silah tüccarları haline geldik' dedi. DKP gibi oportünist örgütler, açıkça savaşan kamplardan birinin yanında yer alarak sosyal-şovenist pozisyonlara düştüler" değerlendirmesinde bulundu.

'AfD FAŞİZMİN ÖNCÜSÜ BİR PARTİ'
Faşist AfD'nin savaş karşısındaki tutumunu ise "Militarist ve faşist AfD savaş karşıtı bir parti gibi davranıyor. Finansörü ve hamisi Putin'i kızdırmak istemiyor. Hepsinden önemlisi, Alman ordusu henüz küresel liderlik rolünü üstlenecek kadar güçlü olmadığı için şu anda savaşa karşı. Ancak talepleri aynı şekilde savaşa hazırlanmaya yönelik, "Bundeswehr'i (federal ordu, -ç.n.) güçlendirin! Yüksek silahlanma için GSYH'nin yüzde 2'sinden fazlasını ayırın.' AfD barışsever insanlar için bir alternatif değil, Almanya'daki burjuva tekelci siyasetin en sağında yer alan ve faşizmin öncüsü olan bir partidir" değerlendirilmesinde bulundu.

MAOİST ÖRGÜTLER: EMPERYALİST ÇELİŞKİLER KESKİNLEŞTİ
Aralarında Hindistan Komünist Partisi (Maoist) ve TKP-ML'nin de olduğu 15 maocu örgütün antiemperyalist mücadelelere destek ve emperyalist savaşa karşı mücadele günleri olarak 24-25 Şubat'ta eyleme çağırdığı açıklamada emperyalist çelişkilerin keskinleştiğini vurguladı: "Tüm emperyalist ülkeler özgürlük, demokrasi ve dünya barışının savunucuları olduklarını ilan ediyorlar... Barıştan söz ediyorlar ama çılgınca yeni bir küresel soygun savaşına hazırlanıyorlar... Büyük savaş makinelerini özellikle Doğu Avrupa'ya doğru harekete geçiriyorlar. Filistin, Suriye, Yemen halklarına karşı zaten uzun süredir devam eden savaşları destekliyorlar. Tayvan Boğazı'nda, Kore yarımadasında, Doğu Çin Denizi'nde, Ukrayna-Belarus sınırında, Yunanistan ve Türkiye arasındaki deniz sınırında yeni gerici savaşların patlak vermesini kışkırtıyorlar. Yankee emperyalizminin komuta ettiği NATO, Kiev'deki kukla rejim aracılığıyla Ukrayna'da, paralı orduları, silahları ve askeri şefleriyle Rus emperyalizminin askeri gücüyle karşı karşıya geliyor. Her iki taraf da nükleer silah kullanmak için bahaneler uydurmaktadır. Emperyalistler arası çelişkiler, yeni bir nükleer dünya savaşının artık gizli bir emperyalist tehlike değil, dünya toplumunun ve habitatının varlığı için yakın bir risk olduğu noktaya kadar keskinleşti."

'DÜNYA HEGEMONYASI İÇİN VERİLEN MÜCADELEYE İŞARET ETMEKTEDİR'
Açıklamada, "Temel olarak, devam eden vekalet savaşları ve ticaret savaşları, ortaya çıkan ticaret blokları ve askeri bloklar, ağır askeri bütçelerin ayrılması, devasa ve kitlesel yıkıcı silahların üretimi, askeri güçlerin modernizasyonu ve uzayda bile dünya savaşı için çeşitli hazırlıklar, bazı doğu Avrupa ülkeleri de dahil olmak üzere Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkeleri üzerindeki ekonomik kaynaklar ve siyasi kontrol için başa baş rekabeti göstermektedir. Tüm bunlar emperyalistler arası çelişkilerin yoğunlaştığına, pazarların yeniden paylaşımı ve dünya hegemonyası için verilen mücadeleye işaret etmektedir" ifadeleri yer aldı.

ANTİEMPERYALİST ANTİFAŞİST ENTERNASYONAL BİRLEŞİK CEPHE'DEN AÇIKLAMA
ICOR öncülüğünde çalışmaları yürütülen Antiemperyalist Antifaşist Enternasyonal Birleşik Cephe'nin 12 Şubat'taki çevrimiçi seminerindeki tartışmalar sonucu ortaya çıkan "Dünya savaşı tehlikesi büyüyor: Aktif direniş acilen gerekli! Antiemperyalist antifaşist enternasyonal birleşik cepheye katılın!" başlıklı metin ise şöyle devam etti: "Çeşitli NATO ülkeleri tarafından Ukrayna'ya savaş tanklarının teslim edilmesi, savaş uçaklarının teslimatı konusundaki müzakereler, dünya savaşı tehlikesinin arttığı yeni bir aşama anlamına geliyor. ABD/NATO/AB Ukrayna'daki savaşa giderek daha fazla doğrudan müdahil olmaktadır. Ukrayna halkının Rusya'nın askeri saldırganlığına karşı verdiği mücadele tamamen meşrudur ve dayanışma desteğimizi hak etmektedir. Ancak gerici Ukrayna hükümetine giderek daha fazla saldırı silahı verilmesi savaşı sona erdirmediği gibi Üçüncü Dünya Savaşı riskini arttırmaktadır."

'KİTLELER EMPERYALİST SAVAŞLARIN BEDELİNİ ÖDEMEK İSTEMİYOR'
Pek çok insanın Ukrayna'daki savaşın tırmanmasından, pek çok ülkede silahlanma yarışının serbest bırakılmasından, toplumun askerileştirilmesinden ve artan uluslararası askeri, siyasi ve ekonomik düşmanlıklardan endişe duyduğu kaydedilen açıklamada, şu ifadeler yer aldı: "Dünyanın yeniden paylaşımı için çeşitli emperyalist güçler tarafından, insanların ve doğal çevrenin feda edildiği bir savaş başlatılıyor. Yakında kendimizi bombaların altında, ön saflarda ya da kaçarken mi bulacağız? Kitleler emperyalist bir savaşın bedelini ödemek istemiyor! Ancak çoğu zaman kendilerini çaresiz hissediyorlar ve burjuva politikalarının yarattığı kafa karışıklığı büyük.

'BİZE KATILIN' ÇAĞRISI
Açıkça görmek zorundayız! Değişmek zorundayız! Sadece aktif, geniş, sınır ötesi bir direniş, sadece sosyalizm perspektifi insanlığın bir dünya savaşına, çevre felaketine ve sefalete sürüklenmesini engelleyecektir. Örgütlenelim! Uluslararası antiemperyalist ve antifaşist birleşik cephe gerekli mücadeleyi mümkün kılmaktadır. Ukrayna'da savaşın başlamasının yıldönümü olan 24 Şubat'ta uluslararası eylemler düzenleyelim. Birleşik Cephe İlk kongresini 5 ve 6 Eylül'de Thüringen/Almanya'da düzenliyor. O zamana kadar 100 örgütü ve aynı zamanda bireyleri cephede örgütlemek istiyoruz. Bize katılın!"

TÜRKİYE VE KÜRDİSTANLI KOMÜNİSTLER ADINA MLKP AÇIKLAMA YAPTI
Türkiye ve Kürdistanlı komünistlerin savaşa dair tutumu ise Marksist Leninist Komünist Parti Enternasyonal Büro imzasıyla yapılan açıklamada şu ifadelerle yer aldı: "1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Birlik üyesi ve Varşova Paktı üyesi devletlerin NATO'ya dahil edilmemesi anlaşmasını uzun yıllardır ihlal eden ABD öncülüğündeki Batı emperyalizmi 2014'teki neofaşist Maidan darbesiyle bugünkü savaşın tohumlarını atmıştı. ABD/NATO emperyalizmi bir yandan Rusya coğrafyasındaki ulusları silahlandırarak federatif yapıyı parçalama hedefi güderken diğer yandan Doğu Avrupa'da nüfuz alanını genişleterek Rusya'yı ve dolaylı olarak da Çin'i karaya hapsetmek istiyor. Oligarkların temsilcisi rolündeki Putin'in başında olduğu emperyalist Rusya ise savaşın yıldönümünde Yeni Stratejik Saldırı Silahlarının Azaltılması Anlaşması'nı (START) askıya aldı ve savaşı sürdüreceğini ilan etti.

'PEK ÇOK ÜLKEDE İŞÇİ SINIFI VE EZİLENLERİ VURDU'
Savaş yılı yüz binlerce insanın ölümüne ve yaralanmasına, milyonlarcasının yerinden olmasına ve mülteci konumuna düşmesine yol açtı. Batı emperyalizminin milyarlarca dolarlık silah ve mali desteğiyle savaşı sürdüren Ukrayna'da neofaşist güçler, karlarını katlayan silah tekelleri gibi halkların acısından çıkar sağladı. Koronavirüs salgınının hemen ardından gelen savaş emperyalist kapitalizmin ekonomik toparlanmasına bir darbe daha vurdu. Savaş dünya çapında enflasyonu yükseltirken kapitalist spekülasyonun merkezinde durduğu gıda ve enerji krizleri pek çok ülkede işçi sınıfı ve ezilenleri vurdu.

'SAVAŞ MÜLTECİLERİ KONUSUNDA İKİ YÜZLÜ BİR TAVIR TAKINDI'
Avrupa Birliği özellikle savaş mültecileri konusunda ikiyüzlü bir tavır takındı. Suriye ve diğer coğrafyalardan gelen mültecilere karşı olan tutumunun aksine halkın dayanışma duygularını da sömürerek kaynaklarını seferber etti. Politik islamcı faşist Erdoğan rejimi ise savaşı kendi politik krizini hafifletmek için bir araç olarak kullandı. Faşist Türk devleti, ülkenin coğrafi konumu ve önceki çelişkilerini kullanarak kendini Batı ile Rusya arasında fiili olarak arabulucu rolüne soktu. Bunun ödülünü de İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üyeliğini politik mültecilerin iadesi için şantaj yaparak, Ukrayna'ya drone satmayı sürdürerek ve Rusya yaptırımlarına katılmadığı için karşılıklı yatırımları artırarak elde etti. Ancak tüm bunlar Erdoğan rejiminin politik ve ekonomik krizlerine elbette çare olmadı.

'DONBASS HALKLARININ POLİTİK ÖZGÜRLÜĞÜ ENTERNASYONAL DAYANIŞMAYA BAĞLI'
Faşizan Ukrayna rejimi Donbass'ta yaşayan halkların kendi kaderlerini tayin hakkını kanlı bir şekilde bastırırken burada başlangıçta demokratik halkçı karakterde oluşan politik irade kurma girişimleri giderek Rusya'nın emperyalist hegemonyasının altına girmiş ve halkların özgürlük özlemlerini temsil etme özelliğini yitirmiştir. Yine de Marksist Leninistler ilkesel olarak ezilen halkların kendi kaderini tayin hakkını ne koşulda olursa olsun destekler ve bu yöndeki referandum dahil çeşitli politik adımlarda bu doğrultuda tutum alırlar. Donbass halklarının politik özgürlüğü ve kendi kaderini tayin hakkı ancak herhangi bir emperyalizme dayanmayan devrimci güçlerinin öncülüğüne ve daha güçlü bir enternasyonalist dayanışmaya bağlıdır.

'EMPERYALİSTLERİN SUNACAĞI SAVAŞ DIŞINDA BİR SEÇENEK KALMADI'
Ukrayna'da süren emperyalistler arası savaş dünyayı tarihsel olarak nükleer silah tehdidinin çok somut bir şekilde dahil olduğu yeni bir dünya savaşına keskin bir şekilde yakınlaştırdı. Tüm bu tabloda ekolojik çöküşü derinleştiren ekonomik durgunluk, ideolojik çürüme ve politik çalkantı içindeki emperyalist kapitalist düzenin her kesimden temsilcilerinin insanlığa savaş dışında sunacağı bir seçenek kalmadığı bir kez daha görülmüştür. Dünya işçi sınıfı ve ezilenlerinin kitle hareketlerini şu ya da bu emperyalistin arkasına hizalamaya çalışan ya da emperyalistlerin savaş adımları arkasındaki motivasyonları açıklayarak onlarda meşruluk arayan tutumlar karşısında tutarlı bir antiemperyalist çizgi ve mücadele halkların kanını döken bu savaşı durduracak tek şeydir. Tüm ülkelerde devrim ve komünizm iddialı parti ve örgütler, halklar arasındaki dayanışmada varlık hakkını ancak emperyalizmin bugünkü hareket tarzını kavrayarak kazanabilirler.

'TARİH DEVRİMCİ ÖRGÜTLERİ GÖREVLERİNİ ÜSTLENMEYE ÇAĞIRIYOR'
NATO/ABD/AB, Rusya ve Çin emperyalist güçlerinin ve bunlar arasındaki çatlaklarda kendi hareket alanını genişletmek isteyen saldırgan ülkelerin çok kutuplu bir dünyadaki hegemonya mücadelesinin nihai çözümü askeri güce dayanacağından emperyalistler arası savaşı durdurmak için sınıf savaşını yükseltelim. Rusya'ya Ukrayna'dan defol derken ABD/NATO emperyalizminin bölgeyi silahlandırmasına, savaş kışkırtıcılığına, Rusya halklarına zarar veren ekonomik yaptırımlarına karşı çıkalım. Bu talepler ancak her ülkede güçlenecek antiemperyalist mücadelenin konusu olabilir. Tarih devrimci öncüleri emperyalist krizin bu anında en zorlu tarihsel görevlerini üstlenmeye çağırıyor."