24 Kasım 2024 Pazar

Üç sosyalistin yargılandığı davada tahliye çıkmadı

Atılım gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Bakır, ESP üyeleri M. Bedran Çoğaltay ve Bedirhan Karayel'in yargılandığı davada tahliye çıkmadı. Duruşma, 14 Kasım 2018 tarihine erteledi.
"Örgüt üyesi olmak" ve "Örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla yargılanan Atılım gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Bakır, ESP üyeleri M. Bedran Çoğaltay ve Bedirhan Karayel, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde tutuklu bulundukları davanın ilk duruşmasında hakim karşısına çıktı.
 
Mahkemeye ESP MYK üyesi Şahin Tümüklü, Suat Çorlu, ESP İl Başkanı Pınar Türk, SKM MYK üyesi Ezgi Bahçeci, HDK MYK üyesi Sedat Şenoğlu ile ETHA ve Atılım çalışanları katıldı.
 
SAVAŞA KARŞI ÇIKMAK SOSYALİSTLERİN GÖREVİDİR
 
Kimlik tespitinin ardından savunmalara geçildi. Atılım gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Bakır, barış savunucularının toplantısında yaptığı bir konuşmadan ve yazdığı bir öyküden dolayı beş aydır tutuklu olduğunu söyledi. Bakır, "Afrin operasyonuna karşı çıktım. Bu operasyona karşı çıkmamın nedeni, savaşın halklar arasındaki gönüllü birliktelik ve barışa dayalı geleceğini hedef almasıdır" diye konuştu.
 
"Afrin operasyonuna ve Ortadoğu’da halkların boğazlanmasına karşı çıkmak her sosyalistin görevidir" diyen Bakır, "Her savaş bir iç savaştır" biçiminde yaptığı alıntının iddianameye suç olarak girdiğini söyledi. Bakır, C.Pavese'nin bu sözü ile Afrin ve Ortadoğu’da savaş politikalarından vazgeçilmesi gerektiğini ifade ettiğini belirtti. ESP üyesi olduğunu ve Atılım gazetesi ile ETHA'da çalıştığını söyleyen Bakır, sosyalizmi, komünizmi ve ezilenlerin birliğini savunmaya devam edeceğini kaydetti.
 
YAYINLANMAMIŞ ÖYKÜ SUÇ SAYILDI
 
"ESP üyesi, Atılım ve ETHA çalışanı olmak suç değildir" diyen Bakır, evinde bulunan Marksist Teori dergisinin de iddianamede suç unsuru sayıldığını söyledi. Marksist Teori dergisinin toplatması bile olmayan, yasal bir dergi olduğunu ifade eden Bakır, yazarı olduğu derginin evinde bulunmasının son derece doğal olduğunu belirtti.
 
Bir yazar olarak çeşitli konularda yazılar yazdığını söyleyen Bakır, tamamlamadığı bir öyküden dolayı yargılandığını, öykünün IŞİD'e karşı savaşan bir kişinin psikolojisi üzerine yazıldığını "IŞİD'e karşı savaşmak ve yazı yazmak meşrudur" dedi. Bakır, asıl yanlış olanın yayınlanmamış bir yazıdan dolayı yargılanmak olduğunu belirtti.
 
İKTİDARIN EKONOMİ POLİTİKASINI ELEŞTİRMEK HAKTIR
 
Bedirhan Çoğaltay ise ESP aktivisti olduğunu, iktidarın çarpık ekonomi politikalarına dair eleştiri yapmak için bildiri dağıttığını söyledi. Evinde bulunan çok cepli yeleğin suç unsuru olarak gösterildiğini ancak bu yeleğin bir çok mağazada satıldığını söyledi. İddianamede evindeki kızıl yıldızlı şapkanın yine suç unsuru olarak yansıtıldığını ancak kızıl yıldızın sosyalizm simgesi olduğunu ve kendisi de sosyalist olduğu için bu şapkayı evinde bulundurduğunu ifade etti.
 
EŞİTSİZLİĞE KARŞI ÇIKIYORUM
 
Bedirhan Karayel de sosyalist ve ESP üyesi olduğunu belirterek ESP'nin zam ve yoksullukla ilgili bildirisini dağıttığı için gözaltına alındığını söyledi.
 
Ülkenin yarısından fazlasının yoksul olduğu ve işçilerin meclis kapısında kendini yaktığı koşullarda iktidarın ekonomik politikalarını eleştirmenin son derece doğal olduğunu ifade etti.
 
Karayel, "Yoksulluktan işçiler bedenlerini ateşe verirken, bir grup sermayedar gittikçe daha fazla zenginleşiyor. Ben bir sosyalist olarak bu eşitsizliğe karşı çıkıyorum" dedi.
 
Sosyalistlerin savunmasından sonra avukatların savunmasına geçildi.
 
İŞÇİLER KENDİNİ YAKIYOR KİMSE GÖRMÜYOR
 
Avukat Kader Tonç, soruşturmanın özensiz hazırlandığını belirterek savcının soruşturmayı hangi somut gerekçelere dayanarak açtığını belirtmediğini ifade etti. Tonç, ESP'nin resmi hesabından yapılan sosyal medya paylaşımlarına ve yoksulluk ile ilgili dağıtılan bir bildiriden yola çıkarak savcının 'örgüt üyeliği' bağlantısı oluşturmasının hukuka aykırı olduğunu belirtti.
 
Her ne kadar iddianamede müvekkillerinin Afrin operasyonuna karşı çıktıkları gerekçesi ile tutuklandığı belirtsede bildirinin dağıtıldığı tarihte bir işçinin "geçinemediği" için kendini meclis önünde yaktığını ve sosyalistlerin yaşanan bu olayla ilgili bildiri dağıttığını ifade etti.
 
Sosyalistlerin iktidarın ekonomi politikalarını eleştirmesinin bir hak olduğunu söyleyen Tonç, tahliye talebinde bulundu.
 
SAVAŞA KARŞI ÇIKMAK DİYE BİR SUÇ OLAMAZ
 
Avukat Gülhan Kaya ise davanın siyasi bir dava olduğunu ve Afrin operasyonuna karşı çıktığı için yüzlerce insan hakkında işlem yapıldığını belirtti.
 
İktidarın savaşa karşı çıkanlarla ilgili işlem yapılması yönündeki talimatının hemen ardından onlarca insan hakkında 'savaşa karşı çıkmaktan' dava açıldığını söyledi.
 
İnsanların savaşa karşı çıktığı için tutuklandığını ve bunun kabul edilemez olduğunu vurgulayan Kaya, Afrin ile ilgili açıklama yapmanın örgüt üyeliği ile bağdaşlaştırılmasının hukuka aykırı olduğunu kaydetti.
 
Yapılan savunmaların ardından kararını açıklayan heyet, Bakır, Çoğaltay ve Karayel'in tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 14 Kasım 2018 tarihine erteledi.