22 Eylül 2024 Pazar

Turan: Cumhurbaşkanının görevi iş kazalarını önlemek

HDP Milletvekili Turan, Erdoğan'ın Bartın'daki maden katliamı sonrası "Soma'dan daha iyi durumdayız" açıklamasına ilişkin, "Bence de Soma'dan daha iyi durumda iktidar, ancak işçi sağlığı ve güvenliği açısından bir ders çıkarmışlığından değil kitlenin toplanmasını nasıl engellerim, tepkinin oluşmasını nasıl engellerim konusunda yetkinleşmişler. Madencilerin yakınlarının konuşmaması, onlara para teklif edilmesi, kentin adeta kolluk işgali altında olması, tüm köşe başlarının tutulması bunları gösteriyor. Kentte çok şaşırtıcı şekilde Soma'da görmediğimiz bir sessizlik hakim. Türkiye'nin her yerinde protestolar varken devletin tutum ve yaklaşımı nedeniyle protesto dahi yapamadı halk, herkes acısını kalbine gömdü" dedi.

Bartın'ın Amasra ilçesinde tüm uyarılara rağmen alınmayan tedbirler sonucu yaşanan maden katliamında 41 işçi hayatını kaybetti. 2019 yılında hazırladığı raporla madende yaşanacak patlamaya ilişkin uyarıda bulunulan Sayıştay'ın raporu Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) ve Enerji Bakanlığı tarafından yok sayıldı.

Katliamın ardından yaptığı açıklamayla Cumhurbaşkanı Erdoğan, Enerji Bakanlığı'na bağlı TTK'ya ait Amasra'da madende yaşanan katliamda devletin sorumluluğunun üstünü örtmeye çalıştı. "Bu gibi şeyler olabilir, alışacaksınız", "kader" sözleriyle işçilerin katledilmesini normelleştirmeye çalışan ve katledilen işçileri "şehit" ilan eden Erdoğan, ailelere de sus payı olarak "kan parası" vaadinde bulundu.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Rıdvan Turan, Erdoğan'ın açıklamalarını ETHA'ya değerlendirdi. İhmaller zincirinin iş cinayetlerine neden olduğunu belirten Turan, "bunu araştırıyoruz ihmal var mı yok mu bakacağız, ihmal varsa gereken cezayı vereceğiz" türlü yaklaşımları "saçmalık" olarak yorumladı.

'KENTTE SOMA'DA GÖRMEDİĞİMİZ SESSİZLİK HAKİM'
İş cinayetlerinin yüzde 98'inin engellenebilir olduğunu, bunların en başında da grizu patlamalarının geldiğini söyleyen Turan, "Grizu patlaması veya toz patlaması bu kadar insanın hayatını kaybetmesine yol açtı. Bence de Soma'dan daha iyi durumda iktidar. Ancak işçi sağlığı ve güvenliği açısından bir ders çıkarmışlığından değil kitlenin toplanmasını, tepkinin oluşmasını nasıl engellerim konusunda yetkinleşmişler. Madencilerin yakınlarının konuşmaması, onlara para teklif edilmesi, kentin adeta kolluk işgali altında olması, tüm köşe başlarının tutulması bunları gösteriyor. Kentte çok şaşırtıcı şekilde Soma'da görmediğimiz bir sessizlik hakim. Türkiye'nin her yerinde protestolar varken devletin tutum ve yaklaşımı nedeniyle protesto dahi yapamadı halk, herkes acısını kalbine gömdü" dedi.

'CUMHURBAŞKANININ BAŞ SORUMLULUĞU KAZALARI ÖNLEMEK'
Cumhurbaşkanının vazifesinin kan parası ödemek ya da kadere, fıtrata bağlamak olmadığını kaydeden Turan, şöyle devam etti: "20 yıldır bu ülkeyi yöneten bir adamın baş sorumluluğu bu kazaların ortaya çıkmasını engellemektir. Dolayısıyla insanlara para vaadinde bulunma, 'acılarınızı paylaşıyoruz' gibi nutukların bir karşılığı yok.

'GEREKLİ ÖNLEMLER ALINMADIĞI İÇİN İŞÇİ KATLİAMI OLDUĞUNU SÖYLÜYORUZ'
İşçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarına uyulmadığından her ay 8-10 işçi hayatını kaybediyor. Bunlar maden kazasında kitlesel can kaybında haberleştiriliyor. Meseleye buradan bakıldığında iktidarın işçi sağlığı ve güvenliği mevzuatına, konusuna bilim dışı yöntemlerle yaklaşıyor olmasından ve sorumluluğunu yerine getirmediği için bir işçi katliamı olduğunu söylüyoruz.

'ERDOĞAN'IN AÇIKLAMASI KADER ANLAYIŞINA DA AYKIRI'
Burada bilinmez, tesadüfen ortaya çıkan bir kaza şeklinde nitelendirilecek bir şey yok. Ben 30 yıldır bu alandayım, hekimliğimi işçi sağlığı ve güvenliği alanında sürdürdüm. Bu kadar gayri ciddi, aymazca açıklama görmedim. Kader anlayışına da aykırı. İnananlar açısından söylüyorum siz kendi tedbirlerinizi sonuna kadar almış mısınız ki bundan sonra ortaya çıkana kader diyorsunuz.

'BİZİM ÜLKEMİZDE SAYIŞTAY RAPORLARI DİKKATE ALINMIYOR'
Metan gazı düzeyini bilmiyoruz. Sensör mü çalışmadı, çalıştı da kaale mi alınmadı. Toz konsantrasyonu ne bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey var 2019'da Sayıştay'ın raporu. Bizim ülkemizde zaten Sayıştay'ın raporları dikkate alınmıyor, o dönemde gerekli önlemler alınmadı. Bu ihmaldir, işçi canını kıymetli görmemektir.

'TEK ÇÖZÜMÜ CİDDİ BİR SINIF MÜCADELESİDİR'
Bunun bir tek çözümü var. O da ciddi bir sınıf mücadelesidir. İşçilerin ayın zamanda yönetebilmesi, denetlemesidir. Bu konunun bilimsel normlar doğrultusunda ele alınmasıdır."