26 Kasım 2024 Salı

Tülin Gür yazdı | Devrimciliği Cebo'dan öğrendik

Zor günlerde ve koşullarda umut etmeyi ondan öğrendik. Aç ve parasız kaldığımızda bunun da mücadelenin bir zorluğu olduğunu ondan öğrendik. Zindanlarda veya gözaltında nasıl direnilmesi gerektiğini ondan öğrendik. Şehitlerimize nasıl sahip çıkmalıyızı onun Sarya'nın taziyesindeki direnişinden öğrendik. Paylaşmayı, fedakarlığı, mütevaziliği ondan öğrendik.

Cebrail Günebakan,  20 Temmuz Suruç katliamında şehit düştüğünde sosyalist gençliğin önderlerindendi. Cebrail bir çok genç yoldaşın örgütlenmesi ve gelişmesine emek vermiş, devrimci mücadele içinde bedeller ödemiş, aklıyla ve iradesiyle sosyalist gençliğe yön veren bir konuma gelmişti.

Cebrail'in benim devrim safında netleşmeler yaşamam ve devrimci gelişimim için verdiği emek hala bilincimde taptazedir.

Kendine ve yoldaşlarına duyduğu güven, ilk dikkatimi çeken özelliklerindendi. Koşulların zorluğu veya bir çalışmanın örgütlenmesinin zorluğu karşısında sızlanmalar veya bahanelere izin vermez, yapabileceğimize güvenirdi.

Yoldaşlarını gözlemler ve dinleyip anlamaya çalışırdı. Kendimi özgüvensiz hissettiğimde Cebrail bunu çoktan gözlemlemiş olurdu. 'Yapabilir miyim acaba' sorusunu yöneltmeme  izin vermezdi. Bunları sohbet konusu yapar bunun üzerine giderdi. Yoldaşlarının sorunları, yetersizlikleri veya eksiklikleriyle özellikle ilgilenir, küçümseyici veya basite indirgeyici davranışları olmazdı.

Yeni örgütlenen bir genç kadın olarak, Cebrail partiyi tanımam, anlamam için çabalamış, küçük bir yerelde tek bir kişi için, yol gelip zaman yaratmıştı. Özel sohbetlerinde şehit yoldaşların yaşamlarından, partinin geçmişte maruz kaldığı saldırılara karşı nasıl direndiğinden söz eder, "nasıl devrimci olunur" sorularıma yanıt olurdu.

Hemen ilk sohbetimizde benim eksiklerimi görmüş, okumam için kitaplar vermiş,  eğitimimi planlamış ve benimde en çok ihtiyacını duyduğum konular üzerine sohbet için tarihler ayarlamıştı. Bu benim kendimi ilk defa bir kolektifin parçası olduğumu hissettiğim andı. Bana güvenmiş, benimle ilgilenmiş ve bana değer vermişti.

Yoldaşlık ve yoldaşlık ilişkileri üzerine yapacağımız bir eğitimi ise  Suruç dönüşüne planlamıştık. Ama şimdi Cebrail ile geçirdiğim tüm zamanların aslında bir eğitim niteliğinde olduğunu kavrıyorum.
Kuşkusuz Cebrail benim gibi bir çok genç yoldaşa aynı emeği ve güveni vermiş, devrimciliğe adımda netleştirmiştir.

Genç bir kadın yoldaşıyla eşit ilişkilenişi, özgün sorunlarıma özel zaman vermesi, devrimcileşmemi ve gelişmemi diğer erkek yoldaşlarımdan daha çok önemsediği hissi vermesi, benim kendime olan özgüvenimi sağlamış; okul, aile, iş, sevgili ilişkilerimde kopuşlarımı gerçekleştirmeme yardımcı olmuştu.

Cebrail'i bağlı olduğu değerlerin hiç birisi soyut değildi. Hepsi yaşamında ete kemiğe bürünmüştü. Şehitlere bağlılığı, partiye bağlılığı, emeği ve direnişi somuttu.

Yoldaşlarının disiplinsiz davranışları karşısında sert ve uzlaşmazdı. Denetleyen ve doğrusunu öğreten yaklaşımıyla gönül kırmazdı. Dağıtılması gereken bir tane gazete dağıtılmadığında bunu yoldaşlarında oluşan bir  sorumsuzluk ve disiplinsizlik olarak görür ve müdahalede gecikmezdi. Kırdığını düşündüğünde ise bunu söylemekten ve gönül almaktan çekinmez, yoldaşlarına küs kalmayı doğru bulmazdı.

Suruç'a vardığımızda, Güney'den gelen otobüsü karşılamış, Keke'yi, Okan'ı ve beni yanına  alıp, "Buranın emekçisi güney ekibi olacak, insanların ve yerelden sizinle birlikte gelen kişilerin ihtiyaçları ile siz ilgileneceksiniz" diyerek sorumluluklarımızı anlatıp, hemen organize etmişti. Bizimle gurur duyduğunu ve güvendiğini de söylemeyi ihmal etmemişti.

Zor günlerde ve koşullarda umut etmeyi ondan öğrendik. Aç ve parasız kaldığımızda bunun da mücadelenin bir zorluğu olduğunu ondan öğrendik. Zindanlarda veya gözaltında nasıl direnilmesi gerektiğini ondan öğrendik. Şehitlerimize nasıl sahip çıkmalıyızı onun Sarya'nın taziyesindeki direnişinden öğrendik. Paylaşmayı, fedakarlığı, mütevaziliği ondan öğrendik.

Büyük küçük demeden her işi aynı disiplinle yapmayı, verilen sorumluluğu yerine getirmeyi ondan öğrendik.

Cebrail'den şimdi, partimizin içinden geçtiği zor koşullarda bile yalnızlık ve umutsuzluğa kapılmadan, tek veya sayıca az olsak bile mücadeleden vazgeçmemeyi öğrenmemiz gerekiyor. Olanakların azlığı veya faşist baskının yoğunlaşması bizi safımızda yanıltmasın, daha zorlarından güçlenerek çıkan bir tarihe sahip olduğumuz unutmamalıyız.

Cebrail'i doğum gününde bir kez daha özlem ve sevgiyle anıyor, 33 düş yolcusunun anılarına ve mücadelelerine bağlılık sözü veriyoruz.

İyi ki doğdun yoldaş!