TTB delegeleri: Saldırılara karşı dayanışmaya ve mücadeleye ihtiyaç var
TTB'nin 72. Büyük Kongresi'nde konuşan delegeler, saldırılara karşı dayanışmaya ve mücadeleye ihtiyaç olduğunu vurguladılar.
Türk Tabipler Birliği'nin (TTB) iki gün sürecek 72. Büyük Kongresi, Bilkent Otel ve Konferans Merkezi'nde başladı.
TTB Merkez Konseyi Genel Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman ve TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Dr. Bülent Nazım Yılmaz'ın konuşmalarının ardından delegeler söz aldı. İlk olarak TTB Etik Kurulu Üyesi Prof. Dr. Raşit Tükel konuştu. Bulaşıcı hastalıklar ve salgınların insanlık tarihi boyunca insanların kitlesel olarak hastalanmasına ve ölümüne yol açtığını belirten Tükel, bulaşıcı hastalıklarla mücadelede koruyucu sağlık hizmetlerinin yaşamsal bir öneme sahip olduğunu dile getirdi.
TÜKEL: DAYANIŞMAYA İHTİYAÇ VAR
İnsanların doğaya müdahale etmesinin ekolojik dengenin, ekosistemlerin bozulmasına eşitsizliklerin derinleşmesine yol açarak daha büyük yıkımlara ve salgınlara neden olduğuna dikkati çeken Tükel, "Covid-19 pandemisinde de olduğu gibi küresel salgınlar gündelik yaşam alışkanlıklarında, siyasi, ekonomik, kültürel yapılara kadar uzanan köklü değişiklikler ortaya çıkarmaktadır ve bu değişikliklerin de en fazla toplumun dezavantajlı kesimlerini etkilediğini biliyoruz. Bunun önlenmesi için de halktan yana bilimsel müdahalelere ihtiyaç var. Toplumsal dayanışma ve kolektif mücadeleye en fazla bu dönem ihtiyaç duyuyoruz" dedi.
HAMZAOĞLU: PANDEMİ YAŞAM KRİZİNİN SONUCU
İstanbul Delegesi olarak söz alan halk sağlığı uzmanı ve akademisyen Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, "Bugün aramızda çok genç hekimler var. 12 Eylül asker darbesinden 10-15 yıl sonra doğanlar da aramızda. Onlar da dahil olarak, 40 yıl önce 12 Eylül'de askerler niçin Türkiye'de darbe yaptılar diye sorduğumuzda, hepimiz için yanıt çok netleşti. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de patriarkal ve emperyalizm yerleştirildi. Ama 40 yılın sonunda bugün dünya; insanların insan, hayvanların hayvan, bitkilerin bitki gibi yaşayamadı bir gezegen haline geldi. Yaşam topyekûn krizde. Ekonomik, siyasal, sağlık krizi, eşitsizlikler, ölümler bütün bunlar yaşam krizinin sonucu. Pandemi de yaşam krizinin bir sonucudur" diye konuştu.
FİNCANCI: MÜCADELEYİ SÜRDÜRÜYORUZ
İstanbul delegesi olarak söz alan Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ise "Onur korkma özgürlüğünden söz etmişti. Korkuyu seçme özgürlüğü en onurlu duruştur bu dünyada. Biz TTB olarak boyun eğmekten her zaman koktuk. Bir yaşam biçimi hekimlik dedik. Ve bu yaşam biçiminin insandan, yaşamadan yana olması için mücadele ettik. Bu mücadele yer almak benim için bir onurdur. Bir süredir dünyanın ağır insan hakları krizi ile karşı karşıya olduğu koşullardayız. Geçtiğimiz son insan hakları konferansında rejimin adını; belirsizlik rejimi olarak adlandırmıştık. Evet, bir belirsizlik rejimindeyiz ama bu belirsizliği salgının da ağırlaştırdığı koşullarda belirleyici olarak ortaya koymak mümkün. Biz başından beri başka bir dünyanın mümkün olduğunu, yalnızca sağlık alanında değil sağlığın tüm belirleyici alanlarında tanımlamaya ve dönüştürmeye çalıştık hala o mücadeleyi sürdürüyoruz" diye belirtti.
Konuşmaların ardından kongrenin ilk günü sona erdi.