24 Kasım 2024 Pazar

Tiyatrocu Bara'e Hesen: Kadınlar her alanda başarabilir

Rojava'da devrim kadınların büyük adımları ile ilerliyor. Kadınlar, sanattan politikaya her alanda önde yer alıyor. Teatra Sarya Baran, devrimin ardından kurulan ilk kadın tiyatro topluluğu. 2018 yılında Kewana Zerin Kültür Sanat Merkezi çatısı altında çalışmalarına başladı. Dario Fo'nun yazdığı "Jina Bi Tenê" (Yalnız Kadın) oyunu ile 4. Şehit Yekta Herekol Tiyatro Festivali'nde en iyi kadın oyuncu seçilen Bara'e Hesen, "Oyunumuz ile kadınların her alanda başara bileceğini ıspatladık" dedi.
Teatra Sarya Baran, Dario Fo'nun yazdığı "Jina Bi Tenê" (Yalnız Kadın) oyunu ile erkek egemen zihniyete karşı tiyatro sahnelerinde de mücadele edilebileceğini sergiledikleri çalışmalarla ortaya koyuyor.
 
Rojava kadın devriminde ilk kadın tiyatro grubu olan Teatra Sarya Baran, 2018 yılında çalışmalarını Kewana Zerin Kültür Sanat Merkezi çatısı altında sürdürmeye başladı. Teatra Sarya Baran "Jina Bi Tenê" (Yalnız Kadın) oyunu ile beğeni topladı, Diziya Baxçe (Bahçe Hırsızları) adıyla bir çocuk oyununu sergileyeme hazırlanıyor.
 
Kewana Zerin Kültür Sanat Merkezi bünyesinde çalışmalarını sürdüren Teatra Sarya Baran oyuncusu ve aynı zamanda 4. Şehit Yekta Herekol Tiyatro Festivali'nde Jina Bi Tenê (Yalnız Kadın) oyunu ile en iyi kadın oyuncu seçilen Bara'e Hesen, tiyatronun kendi ve kadınların yaşamında yarattığı değişimi, ne ifade ettiğini ETHA'ya değerlendirdi.
 
Öncelikle biraz sizi tanıyalım?
 
Ben 2001 yılında Tirbesipiye'nin Girepire Köyü'nde doğdum. Uzun bir dönem burada kalmadım, yaşamımın büyük çoğunluğu Şam'da geçti. 2011 yılında Rojava devriminin başlangıcıyla birlikte buraya geldim. Buraya gelir gelmez okuluma Rojava'da devam ettim. 10. sınıfa kadar okudum, yazları Kürtçe öğrenmek için akademiye gidiyordum. Suriye rejimi bunu öğrendikten sonra beni kendi okullarından attı ve diplomama el koydu. Sadece elimde 9. sınıf diplomam kaldı. Sonra dil akademisine devam ettim. Burada 2 yıl pedagoji ve başka dallarda okudum ve öğretmen oldum. Sonra Kewana Zerin'de çalışmalara başlamam ile birlikte öğretmenlik ile Kewana Zerin arasında sürekli kalıyordum. Bundan kaynaklı öğretmenliği bıraktım ve buradaki çalışmalara katıldım.
 
‘TİYATRO İLE KENDİ KAPALILIĞIMI AŞTIM'
 
Rojava devrimi, bir kadın devrimi. Ancak kimi yanlarıyla eksiklikleri de var. Oynadığınız "Yalnız Kadın" oyunundan sonra aile ve toplumun sana yaklaşımları nasıl oldu? 
 
Yalnız kadın oyununda ki karakter gerçekten açık bir karakterdi, benim yaşamımdan biraz uzaktı. Ben bu kadar açık olmayı öğrenmemiştim. Tiyatro eğitiminden önce bana çok tuhaf geliyordu. Ayıptır nasıl böyle bir rolde oynarım. Ben nasıl kısa kıyafetler giyerim, nasıl bu kelimeleri kullanırım. Nasıl kolumu açarak sahnede kendime yer alırım soruları hep aklımdaydı. Aile tarafından hiç kimse konuşmadı. Ailem bu konularda daha fazla bilinçli, ben biraz daha kapalıyımdır. Fakat çalışmalarla birlikte ben de kapalılığımı aştım ve karakterin farkına vardım.  
 
Aynı zamanda bu oynadığın oyun Şehit Yekta Harekol festivalinde ödüller de aldı. Oyun özelinde Rojava halkından nasıl tepkiler aldınız?
 
Oynadığım oyunda ki kadının karakteri çok açıktı ve gerçekten bir oyuncu olarak çok çekiniyordum. Toplumumuzun içerisinde bir kadın bu kadar açık sözlü olması ağır bir durumdu. Biz sürekli toplumun bizi ve oyunu kabullenemeyeceğini düşünüyorduk. Birçok eleştiri alacağımızı düşünüyordum fakat oyun çıktıktan sonra halktan hep olumlu tepkiler aldık. Halkımız tiyatro oyunu ile kendi gerçeklikleriyle yüzleştiklerini ifade ettiler.
 
‘TİYATRO BENİM ÖZGÜRLÜĞÜMDÜR'
 
Bere'a için tiyatro nedir?
 
Tiyatro benim özgürlüğümdür. Ben sahneye çıktığımda artık özgürüm, ne yaparsam, hangi hareketi sergilersem kimse bana karışamaz o sahnede ben artık özgür biriyim. O sahnede elimden geldikçe bütün gerçeklikleri izleyiciye ulaştırmayı amaçlıyorum. Eleştirilerimizi sunuyorum, duygularımı ve toplumun duygularını özgür bir biçimde o sahnede birleştiriyorum.
 
'Yalnız Kadın' oyununun hazırlıkları sürerken başından geçen bir hikâye vardı. Bu hikâye oldukça dikkat çekiciydi bunu bizimle de paylaşabilir misin?
 
Artık Kewana Zerîn'de eğitimlere başlamıştık, eğitimlerimiz oldukça disiplinliydi ve kimse 5 dakika bu eğitimlere geç kalamazdı. Ben de eğitimleri kaçırmamaya dikkat eden biriyim. Bayramdı ve günlerden Cuma günüydü. O gün de Tirbesipiye'de araçlar az kullanılıyor. Tirbesipiye'de yarım saat araç bula bilmek için yürüdüm. Asayiş noktasına geldim onlara ne olur bana bir araç durdurun, araç nasıl olursa olsun yeter ki beni Qamişlo'ya yetiştirsin dedim. O gün sadece oradan bir araba geçti ve gelen arabada da koyunlar vardı. Arabanın arka kısmında koyunlar ön kısmında ise iki yaşlı amca vardı. Ne olursa gitmeliydim. O koyunların arasında kendi yerimi yaparak oturdum. Eğitime geldiğimde oyun hocam Bere'a nerede kaldın, 15 dakikadır yoksun dedi. Ben de hocama araç bulamadığımı ve bundan kaynaklı geç kaldığımı söyledim. Hocam bana neden böyle koktuğumu sordu. Ben de hocama koyunlar ile aynı araçta yolculuk ettiğimi söyledim. Zor bir yolculuktu. Tiyatroyu sevmenin getirdiği şey, her şeyi yapabilirsiniz...
 
Sadece eğitime yetişmeyi amaçlamıştım. Eğitime yetişeyim ne olursa olsun. Dersin bitmesine 5 dakika da kalsa o derse katılmam gerekiyor diye düşünüyordum. Bana koyun arabası dediklerinde o an bana uçak kadar konforlu geldi. Çünkü tek amacım o derse yetişmemdi. Her araç çukura girdiğinde koyunlar keçiler sana çarpıyordu, iç içe geçmiştik ama bu benim umurumda değildi. Ben bir tek derse yetişmenin mutluluğunu yaşıyordum. 
 
'Yalnız Kadın' oyununda oynadığın karakteri en çok kime benzettin?
 
Gerçekten "Yalnız Kadın "oyunundaki karaktere benim ailemden kimse benzemiyor. Bizim iki komşumuz vardı, karakteri onlara benzetiyorum. Ben ilk oyunun provalarında oynadığımda direk komşularım geldi aklıma. Belki bu tiyatroyu izleyenler bu karakterin yaşamımızda artık olmadığını düşünebilirler fakat gerçek hiçte öyle değil. Toplum içerisinde o karakterlere benzeyenler, ne kadar istemesek de maalesef varlar. Komşumuz ile birlikte 7 yıl yaşadık ama ben kendisini hiç görmedim, eşi onu eve kilitliyordu ve gidiyordu. Çocuklarını bile evin içinde doğurdu hiç insanların arasında çıkmıyordu. Her şeyi kendi evindeydi. Mesela bu anlattığım erkeğin iki eşi vardı. Birine bunları yaparken diğerine de, bindikleri motorda rüzgar nedeniyle eteği havalandığı için iple ayaklarına bağlıyordu. Gözümün önünde yaşanan bu kareyi hiçbir zaman unutmayacağım. Bu karakteri oynadığımda, tanıklık ettiğim bu olay canlanıyor.
 
KADINLARIN HER ALANDA BAŞARA BİLECEĞİNİ GÖSTERDİK'
 
Oyun, tiyatroda erkek egemen zihniyetin değişmesi bakımından büyük rol oyladı. "Yalnız Kadın" oyununun Rojava kadın devriminin geleceği açısından nasıl katkılarda bulunur? 
 
Biz Yekta Herekol Festivaline hazırlanırken birçok açıdan zorlandık, hem kadın oyuncu bulma konusunda hem de erkek egemen zihniyetin her nerede olursa olsun kendini tarzı ile yaklaşımı ile ortaya koyuşuyla. Biz ekip olarak bu yaklaşımlara karşı mücadele verdik. Bize sürekli festivalde kadın grubu olduğumuz için başaramayacağımızı söylüyorlardı. Onların konuşmaları hiçbir zaman bizim moralimizi düşürmüyordu. Biz kazanmayı en büyük hedef olarak önümüze koyduk. Bu amaç doğrultusunda kendimizi ispat ettik.
 
'TİYATRO'YU SOKAĞA TAŞIYACAĞIZ'
 
Gelecekte önünüzde nasıl hedefler var?
 
"Yalnız Kadın" oyununu bir yıl daha Rojava'da oynamayı önümüze hedef olarak koyduk. Sokaklarda, mahallelerde, köylerde, salonlarda ve hangi şehrimizde olursa olsun biz bu oyunu oynayacağız. Bunun dışında bir oyunumuz daha var. Onun oyuncu sayısı daha fazla. Bu oyunda da kadın oyuncular ve ekip ile oynayacağız. Önümüzde bu projeler var.
 
Peki son olarak ne söylemek istersiniz?
 
Kadınlar her alanda, olabilir, başarabilirler. Hem yazar hem de oyuncu olabilirler. Bizim çağrımız bütün kadın oyunculara; içlerindeki oyunculuk ve tiyatro sevgisini hiçbir zaman bırakmasınlar. Aileleri ve toplum kadınlara hiçbir zaman engel olmasınlar. Kadınlar tiyatroya katılsınlar ve okusunlar. Kadınlar profesyonel olarak tiyatroyu daha fazla büyütsünler.