EMEK
Tersane işçileri Süleyman Yeter'i andı: İşçi sınıfının buzkıranı olmalıyız
Limter-İş Sendikası eğitim uzmanlığı görevini yürütürken gözaltında işkenceyle öldürülen komünist işçi önderi Süleyman Yeter, her ölüm yıl dönümünde olduğu gibi bu yıl da unutulmadı. Tersane işçileri, Yeter'in mezarı başında gerçekleştirdikleri anmada "işçi sınıfının buzkıranı olacağız" sloganını dillendirdi.
7 Mart 1999 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde gördüğü işkence sonucu hayata gözlerini yuman sosyalist sendikacı Süleyman Yeter, Alibeyköy'deki mezarı başında anıldı. Limter-İş Sendikası'nın düzenlediği anmaya Yeter'in yakınları, Ezilenlerin Sosyalist Partisi ve Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu üyeleri katıldı. "Öğretmenimiz Süleyman Yeter ölümsüzdür. DİSK/Limter-İş" yazılı pankartın açıldığı anmada "Gün gelecek devran dönecek katiller halka hesap verecek" sloganı atıldı.
Saygı duruşunun ardından Limter-İş adına yapılan konuşmada, "İşçi sınıfının yiğit evladı Süleyman Yeter'in yaşadığı koşullarda, 1999 yılında, yine aynı hava, yine aynı korku, gözaltılar, katliamlar süreci devam ediyordu. Bugün 2018'deyiz aynı katliamlar, aynı adaletsizlik devam ediyor. Bu süreçte Süleymanlaşarak, sokağı zapt ederek işçi sınıfının, ezilen halkların direnişini büyütme zamanıdır. Süleyman Yeter, bugün yaşamış olsaydı baskı ve zulme karşı tüm halkları sokağa çağırarak, bu adaletsizliğe, hak gasplarına sessiz kalmayarak, direnişleri grevleri birleştirerek, mazlumların ezilenlerin mücadelesini birleştirerek ablukayı aşmanın, barikatı yıkmanın çabasını gösterirdi. Ona sözümüz şu; adaletsizliğe, hak gasplarına asla boyun eğmeyeceğiz. Belki bu ülkenin en karanlık döneminden geçtiğimiz süreçte, işçi sınıfının buzkıranı olmalıyız. Buzkıranın anlamı şu: bir gemi yapılırken, bu geminin hangi rotada, hangi yöne gideceğine göre inşa edilir ve buzkıran buna göre yapılır. Biz zorlu bir yolun yolcusu olduğumuz için buzkıranı güçlendirmeli ve Süleyman'ın çelik iradesine uygun bir şekilde görevimizi yerine getirmeliyiz" denildi.
1962'de Erzincan'da dünyaya gelen Süleyman Yeter, lise öğrenimini tamamlamak üzere 1970'li yılların ortalarında İstanbul'a geldi. Daha sonra fabrikalarda işçi olarak çalışmaya başladı. 12 Eylül askeri darbesinin ardından birçok fabrikada çalışan Yeter, Petrol-İş Sendikası'nın çalışmalarına katıldı. 1980'li yılların sonlarında kurulan Devrimci Sendikal İşçi Muhalefeti'nin örgütleyicileri arasında yer aldı. Şubat 1997'de ilk kez gözaltına alındığında da işkence gördü. DİSK'e bağlı Limter-İş'te eğitim uzmanı olarak çalışmaya başladı. 5 Mart 1999'da bir kez daha gözaltına alındı ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nde 7 Mart'ta işkencede katledildi. Katili olan polis 2013 yılında yakalansa da verilen 10 yıllık hapis cezası vicdanları rahatlatmadı.