24 Kasım 2024 Pazar

Temelli: Sermayeyi vergilemek gibi bir meseleleri yok

Vergi paketini değerlendiren DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Bakan Şimşek'in paketi vergide adalet sağlanacağı iddiasıyla inandırmaya çalıştığını hatırlattı. Ancak vergide adalet bir yana vergi yükünün yoksulun omuzlarına bindirileceğini söyleyen Temelli, "Bir sermayeyi vergilemek dolayısıyla finans sektörünü vergilemek gibi bir meseleleri yok" dedi. 

"Vergide adalet" adı altında AKP tarafından Meclis'e sunulan vergi paketi 28 Haziran Pazar günü onaylandı. Vergi paketi "Az kazanandan az, çok kazanandan çok" iddiasıyla pazarlanırken, sermaye gruplarının vergi ödemediği ortaya çıktı. Bu şirketlerden Sinpaş, devletle anlaşmaları olduğunu yalnızca kendisinin değil tüm GYO'ların vergiden muaf olduğunu itiraf etti. 

'SERMAYEYİ VERGİLEMEK GİBİ BİR MESELE YOK'
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekil Sezai Temelli, vergi paketini ETHA'ya değerlendirdi. "Vergide adalet" denince en önemli kriterlerden birinin "az kazanandan az, çok kazanandan çok" olduğunu kaydeden Temelli, "Artan oranlı gelir vergisi; yatay ve dikey adalet için kullanılan kalıptır. Tabii Türkiye'de bugüne kadar dolaylı vergilerin nispi ağırlığının fazlalığı, vergi adaletsizliğinin çok yaygın olması sonucu az kazanandan çok, çok kazanandan az alındı. Hatta hiç vergi alınmamış. Vergi paketi geldiğinde Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bu mottoyu çok kullandı. İnsanları da gerçekten bu vergi paketinin bir vergi adaleti kaygısı varmış gibi ona inandırmaya çalıştı. Fakat gördük ki böyle bir kaygısı yok. Ne Hazine Bakanı'nın (Mehmet Şimşek) ne de iktidarın böyle bir meselesi var. Bir sermayeyi vergilemek dolayısıyla finans sektörünü vergilemek gibi bir meseleleri yok" dedi.

'VERGİ YÜKÜ YOKSULA YANSIYACAK'
En çok kazananın İSO 500'e bakıldığında görüldüğünü hatırlatan Temelli, bankaları, inşaat şirketlerini örnek verdi. Bu şirketlere dair vergi düzenlemesinin söz konusu olmadığı gibi vergi borçlarının da sıklıkla silindiğini hatırlatan Temelli, vergi borçlarına uygulanan yapılandırma ve aflara işaret etti. Temelli, "Bu vergi paketinde aslında kurumlar vergisi üzerinden bir vergi tahsilatı, vergi geliri elde etmek düşünülüyor. Bunu da çok kazanını vergilemekle değil, çok kazanan üzerinden az kazananını vergilemek diye tarif ediyorum. Neden, çünkü Türkiye'de kurumlardan vergi aldığınızda büyük şirketler bu vergiyi tüketiciye çok rahat yansıtır. Dolayısıyla yine vergi adaletsizliği devam edecek. Kurumlar vergileniyormuş gibi yapılacak, esas vergiyi emekçiler, halk üzerinde taşıyacak. Onların vergi yükü artacak. Bakın inşaat şirketlerinin ortalama vergi yükü yüzde 3, bahsedilen beşli çetenin vergi yükü yüzde 11. Ama asgari ücretlenin vergi yükü yüzde 35. Şimdi bu düzenleme ile asgari ücretlinin üzerinde vergi yükü en az bir, iki puan artacak. Vergide yansıtma diyoruz buna, dolayısıyla bu vergi yükü yoksula yansıyacak. Çünkü sermaye iktidarı; yapacağı buydu ve yaptı" ifadelerini kullandı. 

'YÜZDE 10, BİR YANIYLA PEŞİN VERGİ'
Vergi paketinde şirketlere yüzde 10 oranında asgari kurumlar vergisi getirildi. Bu durumu açıklayan Temelli, şunları söyledi: "Bir yanıyla peşin vergi gibi. Şirketler kurum hasılatları üzerinden yüzde 10 vergi ödeyecekler. Vergi borcu bunun altında olursa ileri ki yıllarda mahsuplaşırlar. Olmazsa zaten fark öderler. Hazine o kadar sıkışmış ki, yüzde 10'u şimdiden alayım gerisini sonradan alırım diye bir yöntem geliştirdi. Öncelikli amaçları bir an önce gelire kavuşmak. Ekonomik kriz var, en önemli kaynaklardan biri mali kriz. Bu mali krizi de oluşturan şey bütçe açığı. Bu açığı hızla düşürmek için böyle bir yönteme başvuruyor."

'İNŞAAT SEKTÖRÜ ÇARPIK BİR BÜYÜME MODELİNİN HAKİMİYETİNE NEDEN OLDU'
Gayrimenkul Yatırım Ortaklıklarının iktidarın özellikle tercih ettiği bir yöntem olduğuna işaret eden Temelli, "İnşaat sektörü eliyle bir büyüme, aslında ekonomik bir düzen kurdular. Bu ekonomik düzene dair yapılanmalar. Bunun ekonomiye uzun vadede çok yüksek oldu maliyeti. Sadece Sinpaş değil bütün inşaat sektörü, Türkiye'de çarpık bir büyüme modelinin hakimiyetine neden oldu. Bu çarpıklık kamu kaynaklarının ucuz bedellerle bu şirketlere aktarılmasına neden oldu. Bazen ucuz kredi olarak bazen muafiyet, bazen istismar, bazen de vergi borcu silinerek yaşandı. Bütün bunların ağır yükü bütçe açığı olarak halkın sırtına geldi. Şimdi her şey, bu şirketlerin vergi ödemediği ortaya çıktıkça bu iktidarlarla beraber bu işi yaptık, bu muafiyet ve istisnalar vardır diyor" dedi.

'HAZİNE ARAZİLERİ PEŞKEŞ ÇEKİLDİ'
Gayrimenkul, inşaat alanının sadece konutta değil bir yanıyla da finans sektörü açısından da önemli bir yer tuttuğunun söyleyen Temelli, şöyle devam etti: "GYO dediğimiz mesele, oradaki fiyatlamalar da aslında kredilerin ortaya çıkmasına yol açtı. Bunların maliyetleri bugün açığa çıkıyor. Hatırlayacaksınız faizler anlamsız bir şekilde aşağı çekildiğinde buradan da bir rant aktarımı yaratıldı. Hem vergi alınmadı, hem ucuz kredi sağlandı hem de hazine arazileri deyim yerindeyse bunlara 'peşkeş' çekildi. Fakat inşaat sektörü üzerinden bu çarpık yapılanma, ekonominin uzun vadeli krizlerinin önemli nedenlerindendir."