22 Kasım 2024 Cuma

Tasfiye saldırısına karşı pozisyon almak

HDP'nin kapatılması, politik ve örgütsel tasfiyesi için yol-yöntem arayanlara karşı, başta HDP ve bileşenleri olmak üzere özgürlük ve devrim isteyen herkes pozisyon almak durumunda. Bu yeni pozisyonun hiç kuşkusuz verili durumu değiştirecek, alışkanlıkları yıkacak, kendine dayatılan sınırları aşacak bir mücadele hedefi olması, birleşik demokratik cephe için yaşamsaldır.

Faşist şeflik, Garê yenilgisi sonrasında bakanları aracılığıyla Meclis'teki burjuva parti başkanlarını gezerek yenilgiye ortak etmeye, Yenikapı ruhunun şovenizmle yine ve yeniden oluşturularak milli beka ve milli güvenlik histerisinin inşa edilmesini istedi. Burjuva muhalefet partileri, her ne kadar HDP'yi hedef alarak Kürt sorunu karşısındaki tutumlarına devam etseler de hezimetten siyasi rant devşirmeyi tercih etti, AKP-MHP faşist blokunu yenilgileriyle baş başa bıraktı. Şovenist histeriyle askerlerin ölümü üzerinden Saray iktidarı ve ortaklarını hedef aldılar. Bu gerillanın Garê zaferinin egemenler cephesinde yarattığı ayrışmanın somut tezahürüydü.

Garê yenilgisi faşist şeflik açısından zaten var olan çelişki ve yönetememe krizini derinleştirdi. Millet İttifakı adıyla ifade edilen CHP-İYİP cephesi, AKP-MHP blokunun kırılganlığını gördü ve buraya yönelik politik konum aldı.

AKP-MHP bloku yenilgisinin üzerini örtmek için içişleri ve savaş bakanını yandaş medyayı dolaşma ve yalan beyanlar vermekle görevlendirdi. Medyadaki tetikçileriyle ve Gobbelsvari yalanlarıyla HDP ve onun mücadelesini hedef gösterdi. Başta Perinçekgiller, MHP ve klikleri tarafından dile getirilen ‘HDP kapatılsın' söylemini örgütleme çalışmasına hız verdi.

Daha Garê yenilgisinin tozu dumanı havadayken HDP'li 9 vekille ilgili Kobanê soruşturması kapsamında fezlekeler geldi, Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun daha önceden verilen cezası Yargıtayca jet hızıyla onaylandı. Dilan Dirayet Taşdemir ve müzakere sürecinde Kandil'le görüşme yapan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan hedef gösterildi.

HDP'yi siyaset yapamaz hale getirme, şovenist zehirlerini saçarak kapatmak için ‘meşru zemin' oluşturma, rıza üretme hamlesine giriştiler. Bu yoğun saldırılar, erkek egemen kapitalist düzenin faşist şeflik rejiminde vuku bulmuş, bekası için tehdit görülen HDP'nin en güçlü yanı olan Kürt özgürlük mücadelesi ile Türkiye işçi sınıfı ve ezilenlerin mücadelesini birleştirme iradesi ve örgütlülüğünedir. Bu saldırılar, HDP'nin kadın özgürlük mücadelesinedir. Toplumda hakkı yenen, zulme uğrayan, özgürlüğü elinden alınan, faşist politikalara, onun tasfiyeci saldırıları karşısında duranlaradır. IŞİD'i yenen, Türk devletinin sömürgeci hayallerini yıkan, Ortadoğu siyasetinde yeni bir kapı açan Kobanê direnişi ve onun yaşaması için girişilen Kobanê serhildanına, o devrimci halk isyan damarınadır.

2015 yılı çöktürme planına rağmen, başta eş genel başkanları olmak üzere binlerce yöneticisi ve kadrosu tutuklanmasına, binlercesi sürgüne gitmesine, belediyelerine kayyum atanmasına, OHAL KHK'leri ile başta kadın kurumları-dernekleri olmak üzere demokratik kitle örgütlerinin kapatılmasına, her gün ve her gün yeni operasyonlarla örgütsel ve politik tasfiye altına alınmasına rağmen varlığı ve mücadelesi ile ayakta olan HDP gerçeğidir yüzlerine çarpan. Bu da faşist şefliği çıldırtan, onun ezberlerini bozan bir sonuç yaratıyor. Faşist şefliğin daha da saldırgan bir politika izlemesine neden oluyor.

HDP'nin kapatılması, politik ve örgütsel tasfiyesi için yol-yöntem arayanlara karşı, başta HDP ve bileşenleri olmak üzere özgürlük ve devrim isteyen herkes pozisyon almak durumunda.

Bu yeni pozisyonun hiç kuşkusuz verili durumu değiştirecek, alışkanlıkları yıkacak, kendine dayatılan sınırları aşacak bir mücadele hedefi olması, birleşik demokratik cephe için yaşamsaldır. Faşist iktidarın dayattığı vekil çalışmasına sınırlandırılmış temsili siyaset tarzını aşacak kitle ve örgüt seferberliğine girişmek bugünkü kapatma, tasfiye saldırısı karşısında belki de en temel halkadır. Kentin belirlenmiş alanlarında, meydanlarında kitlesinden koparılmış salt vekil ve temsilcilerinden oluşan protesto ve açıklamalardan çıkarak kitleye müdahil kılmak bunu tamamlayacak yanlardan bir diğeridir. Açlık, işsizlik içindeki işçi sınıfına, pandemi nedeniyle yıkıma uğrayan kent yoksullarına, her yanda direniş örgütleyen sınıf mücadelesinin içinde olmak, birçok kentte dayatılan eylem yasağını antifaşist güçlerle sokak sokak, mahalle mahalle aşan bir çizgiye geçmek bu sürecin ruhuna uygun halkayı yakalamaktır. HDP ve bileşenleri, kapatılma saldırısını her yönüyle ciddiyetle ele alacak bir kitle seferberliğine, yerelleşmeyi yükselterek birleşik mücadeleyi geliştirmek zorundadır. Bunlar birleşik demokratik cephenin yürüyecek yönünü gösteriyor. Özellikle devrimci sosyalistler bu görevin kapsamına uygun konumlanmayı esas almalı, daha atak olmalı, rolünü oynamalıdır.

Antifaşist mücadelenin merkezi bir odaklaşması olan Birleşik Mücadele Güçleri (BMG) ile HDP'nin, bugün için belirli politik gündemlerde, HDP'nin kampanyasında ortaklaşması faşist saldırganlığın geri püskürtülmesinde çok temel bir halka olacaktır. Bunun için hem HDP'nin "İş ve aş buluşmaları" hem de BMG'nin işsizliğe yoksulluğa karşı çalışma planı ortak mücadele kanalında, emekçi semtlerde, kentlerin meydanlarında, işçi havzalarında politik ve pratik olarak birleşebilmelidir. Bu güçler açlığa, işsizliğe, esnafın yıkımına karşı emekçileri, ezilenleri antifaşist zeminde birleştirmeyi esas almalıdır.

Yine mart sürecinde HDP'nin belirlediği "Herkes İçin Adalet" kampanyasının merkezinde durduğu devlet katliamları ile hesaplaşma gündemlerinde birleşik yanıt vermeyi esas almalı, ortaya çıkacak devlet-halk çelişkisindeki potansiyele odaklanmalıdır. Kitlesinden tecrit edilmek istenen HDP'ye yönelik saldırıyı durdurmanın, kuşatmayı yarmanın yolu, faşizmin ayarlarını bozan, onun Garê yenilgisi sonrası kırılganlığını arttıran, faşizmin toplumsal yapılanmasını sınırlandıran emekçi ve ezilenlerle birlikte politika yapmaktan geçiyor. Her tür araç ve biçimle antifaşist mücadele güçleri bu kampanyayı büyütmeli, politik ve örgütsel bir seferberlik ruhuyla ele almalıdır. Kitlelerle buluşma kanallarının açılmasına odaklanılmalıdır.

Antifaşist güçlerin HDP'nin kapatılma tartışmaları karşısında, adalet kampanyasıyla buluşması, devlet-halk çelişkisinin büyütülmesi olacaktır. Gazi'nin, Ümraniye'nin, Halepçe'nin, Beyazıt'ın, Kemal Kurkut'un, Kızıldere'nin hesabının sorulması olacaktır. Aynı zamanda HDP'ye karşı yapılan saldırıya ve tasfiyeye doğrudan yanıt verilmesi demektir. Yine bu saldırının durdurulması, HDP mücadelesinin güçlendirilmesi dönemin en temel görevlerinden birisi olarak faşizmin geriletilmesinin dolayımsız sonucu olacaktır.

Rejim, bu sürecin atlatabilmesinin yolunun, Kürt özgürlük güçlerinin, devrimcilerin, sosyalistlerin ve onların örgütlü, öncü yapılarının tasfiye edilmesi, daraltılması, başta HDP olmak üzere örgütlerinin kapatılmasından geçtiğini biliyor. Biz de aynı şekilde önümüzdeki sürecin bu riskini boşa çıkaracak olan, rejimin şu anki güçsüzlüğünü yıkıcı bir sonuca götürecek olan kimi eşikler ve gündemlerin içinde olduğumuzu görmemiz gerekiyor.

HDP'nin hem aş-iş buluşmaları ve adalet kampanyası, üniversiteli gençlerin "Bundan Sonrası Hepimizde" kampanyası, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, 12 Mart Gazi ve 21 Mart Newroz gündemleri ve çalışmaları ekseninde faşizmle kapışmanın önemli kavşak ve eşiklerinden geçeceğiz.

Gerçek bir isyanın mayalandığı; işçi grev ve direnişlerinde, Trabzon'da esnaf öfkesinde, gençliğin Boğaziçi direnişinde, faşist şefe ‘açım' diye bağıran kadınların öfkesinde olduğu gibi hemen her yer yerde çok net biçimde görülüyor. Bu öfkeyi büyütecek olan antifaşist mücadelenin büyütülmesi, HDP ile antifaşist güçler arasında yoldaşça bir ilişkinin geliştirilmesidir.

Önümüzdeki sürecin keskinliği, çelişkilerin kıvılcımlar saçarak bir isyan kokusunun havada dolaştığı şu zaman kesiti hepimize daha fazla sorumluluk almaya, daha fazla öne çıkmaya ve devrimci rolümüzü oynamaya çağırıyor. Bu aynı zamanda devrimci hazırlığı da içeren bir zemindir. İşte bu zeminin güçlendirilmesi, ortaya çıkacak isyan ve direniş kıvılcımlarının antifaşist devrimci ateşe dönüştürülmesi, bu ateşin büyütülmesinin de dayanağı ve hazırlığı olacaktır.

* İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 26 Şubat tarihli 1. sayı başyazısı.