23 Kasım 2024 Cumartesi

Sönmez: Enflasyon düşmeden kiralar düşmez

İktisatçı Mustafa Sönmez, kiralarda fahiş artışın nedeninin enflasyon olduğuna dikkat çekti. Enflasyonun Erdoğan'ın faizleri düşük tutma sevdasından yükseldiğini, dolardaki sert yükselişin konut alımını arttırdığını söyleyen Sönmez, konuta talebin artmasının kiraları fahiş oranda arttığına dikkat çekti. Enflasyon düşmeden kira bedellerinin düşmeyeceğine işaret ederek, devletin TOKİ eliyle sosyal konutlar inşa etmesi, düşük bedellerle kiralamasını önerdi.

İstanbul başta olmak üzere pek çok kentte kira bedellerinde yüksek artış yaşandı. Yükselen kur, enflasyonun rekor seviyeye çıkması, düşük faiz, konutta talebin büyümesi fiyatları tırmandırırken, kiralar da bu denklem içinde fahiş oranda arttı. İktidar algı yönetimiyle halkı bu denklemden uzaklaştırarak, kiralardaki fahiş artışın sorumlusu olarak gözüaç birkaç ev sahibi ve emlakçıya işaret etti. Kimi mülk sahipleri yeni evlerinin borcunu kira geliriyle öderken, ikamet ettiği ev dışında bir konutu daha olan kesimler enflasyon artışı karşısında hayatta kalabilmek için kiralara zam yapmaya başladı. Bu denklem içinde temel tüketim maddelerinde fahiş artışla yaşamlarını devam ettirmekte zorlanan yoksullar, bir de fahiş kira bedelleriyle en fazla ezilen kesim oldu.

İstanbul'da emekçi mahallelerde dahi 4-5 bin liraya kadar yükselen kiralar, kent merkezlerinde 20-30 binleri aşan bedellere ulaştı. Ciddi bir barınma sorununa yol açan kira artışlarını iktisatçı Mustafa Sönmez ile konuştuk. Doların yükselişinin konut alımını artırdığını, insanların gayrimenkule yatırım yaptığını söyleyen Sönmez, konuta talebin artmasının kiraların yükselmesine neden olduğuna işaret etti. Kira artışlarının yüzde 100 oranına yükseldiğini söyleyen Sönmez, temel sorunlardan birinin de yoksul halkın ikamet edeceği konut sayısında düşüş olduğunu belirtti. Sönmez, TOKİ eliyle sosyal konutlar yapılması ve düşük kira bedelleriyle kiralanmasını önerdi.

DOLARIN YÜKSELİŞİ KONUT ALIMINI ARTTIRDI

Kiralar neden fahiş oranda arttı?
Çok yüksek bir enflasyon yaşanıyor. Geçen Eylül ayında yüzde 20'lerde seyreden enflasyon Erdoğan'ın faizleri indirme sevdası yüzünden çok hızlı bir dolara yöneliş yaşandı Türkiye'de. Dolara yöneliş beraberinde ithalatı pahalı hale getirdi ve sanayici fiyatları, tüketici fiyatları çok hızlı artışa geçti. Bugün resmi rakamlara göre yıllık yüzde 81 TÜFE artışı var. Bu durumda Türk lirası birikimi olanlar ya dolar aldılar ya da kendilerini enflasyona karşı korumak için konut, gayrimenkul alımına yöneldiler. Bu talep birden bire konut fiyatlarını ciddi ölçüde yukarı çekti. Konut fiyatlarının yukarı tırmanışıyla kira artışları da yukarı seyretti.

KONUTA TALEBİN ARTMASI KİRALARI YÜKSELTTİ
Bu arada inşaat maliyetleri yükseldi, artan dolar fiyatı, ithalata bağımlı inşaat girdi sektörü, düşük seyreden inşaat üretimini yavaşlattı, dolayısıyla konut arzı daraldı. Arzı daralan her ürün gibi konut fiyatlarında da sert artış oldu. Kuşkusuz enflasyona karşı kendini korumak isteyenler kadar dışarıdan konut talebi de arttı. Yaklaşık satışların yüzde 5'inden biraz fazlası yabancı konut alımı talebinden kaynaklandı. Konuta olan talebin artması, kiraların da artışını getirdi. Bu işin temelinde yüksek enflasyon süreci var. Bu süreç yatışmadıkça artış trendi aşağıya gelmeyecek.

İKTİDAR ENFLASYONLA YÜZLEŞEMİYOR

İktidar kira artışlarının denetleneceği, durumun değiştirileceğine ilişkin sık sık açıklamalar yapıyor. Bu durum değiştirilebilir mi?
Enflasyonla yüzleşemiyor iktidar. Enflasyonu geriletmek için bir programı da yok. Enflasyonla mücadele için ekonomiyi soğutmanız, küçültmeniz, yavaşlatmanız lazım. Bunu ancak faizleri yükselterek yapabilirsiniz. Türk lirası faizlerini artırırsanız insanlar harcamak yerine bu faizlere paralarını aktarır. Dolayısıyla ekonomide talep düşer, yatırımlar yavaşlar. Ve ekonomi belli bir soğumadan sonra dengelerini bulur. Bu bir acı reçetedir, kaçınılmazdır ama. Hükümet bunu yapmıyor. Seçim düzleminde böyle acı reçeteli, ekonomiyi soğutan bir yol izlemedi. Bunun yerine ekonomiyi hep canlı tutan, büyüten, bundan dolayı seçmenini çok üzmeyen, onun desteğini korumaya çalışan bir çizgi peşinde.

Enflasyonla yüzleşmek gibi bir yola girmiyorlar. Enflasyona karşı sizi mağdur etmeyeceğiz diyerek, çeşitli yollara giriyorlar. Küçük asgari ücret artışları, memura, emekliye vermek enflasyon farkları vermek, biraz da polisiye önlemlerle fiyatlara etki etmek, döviz fiyatını bastırmak, kirada da bir yıllık yüzde 25 artışla sınırlı düzenleme getirdiler. 

Enflasyonla yüzleşmeyip sadece polisiye tedbirlerle aşağıya bastırılmak isteniyor ya da kamuoyunda algı yaratarak, çeşitli kumpasların ürünü olduğuna inandırmaya çalışıyorlar. Ama işe yaramıyor. Burada bir teslimiyet var. Seçim gününe kadar bunu devam ettirmeye ve top çevirmeye çalışıyorlar.

FAHİŞ KİRA ARTIŞI YÜZDE 100 ORANINDA

Bu tablonun böyle devam etmesi insanların barınma hakkı bakımından nasıl sonuçlar doğurur?
Tabii ki vahim sonuçlar doğuruyor. Bir yandan barınma ihtiyacı olan aileler, kişiler, bir yandan öğrenciler, onlar da eğitim için geldikleri yerde barınma ihtiyacı içindeler ve yurt imkanı çok sınırlı. Dolayısıyla burada çok önemli bir konut açığı, fahiş kira sorunu var. Bu barınma meselesini problemli bir hale getiriyor. Konut harcamaları gıda harcamalarından sonra en önemli kalemdir. İnsanlar bütçelerinin öncelikli kısmını gıdaya ayırırlar, ondan sonra da barınma, konut ve onun gereği olan elektrik, doğalgaz harcamalarına. Sonra ulaştırma gelir, işe, okula gidip gelme. Bu üç kalem en önemli bütçe kalemleridir. Konuttaki fahiş artış bütçeleri zorluyor. Zaten gıda enflasyonu yüzde 100'e yaklaşıyor. Konutta elektrik ve doğalgazın fiyatları dehşetli arttı. Kira fiyatlarını eksik ölçüyor TÜİK, yıllık yüzde 25 artış diye ölçüyor. Artış kentten kente değişmekle beraber yüzde 100'ün üzerinde. Bütün bunlar barınma ve geçim meselesini daha da yakıcı hale getiriyor.

ALT VE ORTA SINIFLARIN İHTİYACINI KARŞILAYACAK KONUT YOK

Türkiye'de konut açığı var mı?
Belli ölçülerde var. Son 20 yılda çok konut yapıldı görünüyor. Fakat bu konutların önemli bir kısmı lüks konutlar, özellikle İstanbul'da. Dolayısıyla sosyal konut ihtiyacına cevap vermiyor. Bir konut stoku var ama bunlar daha çok yatırım amaçlı, üst gelir gruplarına hitap eden tarzda inşa edilmiş konutlar. Oysa alt ve orta sınıfların ihtiyacı olan konut tipi çok ikincil planda. Çeperlerde, iyi kalitede de değil, yeterli de değil. Çünkü müteahhitlerin öncelik verdikleri prestij yapılar ve buradan yüksek kar oranları. Dolayısıyla ortada alt ve orta sınıflar açısından önemli bir konut eksiği, arz eksiği var.

KİRALIK KONUT ARZI ARTTIRILMALI

Konut sorunu nasıl çözülebilir? Bunun için ne yapmak lazım?
Burada acil ihtiyaç mülk konuttan ziyade, kiralık konut arzını artırmak. Bunun için de alt ve orta sınıfların kiralayabilecekleri, bütçelerinin yetebileceği konut arzını artırmak. Bu konuda devletin elinde kurumlar yok değil. TOKİ AKP'den önce kuruldu. Çok iyi örnekleri var Ankara'da Eryaman gibi. TOKİ eliyle kiralık konut, alt-orta sınıf gelirleriyle kiralayabilecekleri özellikte konut arzını artırmak, teşvik etmek gerekiyor. Konut üretiminde kamu müdahalesi, kamuculuk ihtiyacı ortaya çıkıyor.

Bunun yanı sıra ekonomide denge yakalamak gerekiyor. Şu an bütün göstergeler anormal, alevlenmiş durumda, enflasyonun yatıştırılması lazım. Güvenilirliğin sağlanması lazım. İçeride ve dışarıda insanların yönetime ve dolayısıyla Türk lirasına güvenir hale gelmesi lazım. Bütün bunlarla beraber bir yatırım ortamının yeniden oluşması ve inşaat sektörüne de daha çok bu açığı olan alt ve orta sınıflara dönük sosyal konut üretme konusunda teşvikler sağlamak ve arzı hızlandırarak daha makul fiyatlarla kiralanabilecek konut arzını artırmak gerekiyor. Bu acil bir ihtiyaç. Bu iktidar değiştiği takdirde gelecek koalisyon hükümetinin öncelik vermesi gereken meselelerden biri kiralık konut üretimi ve bunun arzı olmalı. Bu belli ölçülerde sorunları çözecektir. Buna paralel olarak öğrenciler için yurt üretimi, arzı da önemli.

İstanbul belediyesi İstanbul'da kullanılmayan çok sayıda konut olduğunu, mülk sahiplerinin evlerini kiraya vermediklerini boş tuttuklarını iddia ediyor. Eğer böyle bir şey varsa hem merkezden hem yerelden çabalarla bu atıl duran konutları da harekete geçirmek, kullanılır hale getirmek üzere bazı önlemler düşünülebilir.