SMF Temsilcisi Gürz: Ezilenlerin ihtiyacı olan birleşik bir mücadele odağı
Birleşik Mücadele Güçler bileşenlerinden SMF Temsilcisi Gürz, birleşik mücadelenin tüm toplumsal kesimlerle buluşması için çaba harcayacaklarını söyledi. Gürz, toplumsal mücadele dinamiklerine de BMG etrafında birleşme çağrısı yaptı.
Birleşik Mücadele Güçleri (BMG) bileşenlerinden Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) Temsilcisi Mahir Gürz, 4 Şubat'ta Kadıköy'deki deklarasyon açıklamasına dönük devlet şiddetinin, birleşik mücadele perspektifini engelleme amacı taşıdığına dikkat çekti. Bunun bilinci ve sorumluluğuyla birleşik mücadeleyi sokakta, fiili meşru mücadele perspektifiyle geliştirme ihtiyacına işaret eden Gürz, "Bütün toplumsal dinamikleri Birleşik Mücadele Güçleri etrafında birleşmeye ve toplumsal mücadeleyi daha büyütmeye çağırıyoruz" dedi.
Birleşik Mücadele Güçleri deklarasyonunu, Boğaziçi direnişiyle başlayan sokak hareketinin olduğu bir dönemde açıkladı. Böyle bir süreçte Birleşik Mücadele Güçleri'ne nasıl bir anlam yüklüyorsunuz?
Birleşik mücadele anlayışını bizlerin gündemine sokan içinden geçtiğimiz toplumsal süreç ve bu sürecin bizlere yüklediği tarihsel görevlerdir.
Toplumsal mücadele önemli gelişmelerin, tartışmaların, kendiliğinden gelişen kitle hareketi ve bununla birlikte Türk egemenlik sisteminin yeni tipte faşizm olarak kendini yeniden örgütlemesi ve bunun üzerinden de başta işte sınıfı olmak üzere ezilenlere karşı ortaya koyduğu topyekun zorbalık ve saldırganlık politikası var. Bunu püskürtecek, geriletecek ve faşist diktatörlük karşısında sokağı, fiili meşru mücadeleyi esas alan onu merkeze koyan ve değişik mecralarda akan toplumsal dinamikleri birleşik bir mücadele perspektifiyle örgütleme, harekete geçirme ve burjuvaziye karşı birleştirme, daha ileri bir noktaya taşıma perspektifi ile esasen oluştu Birleşik Mücadele Güçleri.
Birleşik mücadele, ittifaklar, güçbirlikleri bu coğrafyada yeni bir olgu değil. Geçmişte de aynı olmamakla birlikte ya da her tarihsel kesitin dönemecin somut ihtiyaçları üzerinden oluşan bir dizi birlik, güçbirliği, ittifak deneyimleri oldu. Olumlu ya da olumsuz yanlarıyla bize önemli deneyimler bıraktı. İçinden geçtiğimiz dönem açısından çok önem atfediyoruz birleşik mücadeleye. Politik anlamda sürece cevap olabilen, halklarımızın ihtiyacı olan bir mücadele hattı olarak değerlendiriyoruz.
Öncelikli gündemleriniz neler? Belirlenmiş bir programınız ve hareket planınız var mı?
Sürecin bizlere dayattığı bir dizi siyasal mesele var. Bunlara karşı üretilmesi gereken pratik politika bakımından bir dizi tartışmalarımız var. Bundan sonrası için, 8 Mart, Newroz, 30 Mart, 1 Mayıs gibi toplumsal mücadele anlamında tarihsel önemi olan gündemlere pratik anlamda güçlü bir müdahale hazırlığımız var.
Bununla birlikte esas olarak kendiliğinden gelişen işçi hareketi, kadın hareketi, ekoloji hareketi, başta Kürt ulusal hareketi olmak üzere ezilen ulus ve inançlar zemininde gelişen mücadeleleri birleştirme kapsamında kampanyalarımız olacak. Bu toplumsal mücadeleye dahil olma, ona yön verme, birleştirme ya da merkezileştirme anlamındaki siyasetimizi siyasal kampanyalar üzerinden örgütleme fikriyatımız var.
Birleşik Mücadele Güçleri deklarasyonunda yer antifaşist mücadeleyi merkezileştirme fikri ile ne kastediliyor?
Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca faşizmin egemen olduğu ya da yapısal bir karaktere büründüğü bir egemen devlet gerçekliği var. Son 18 yıllık Erdoğan-AKP iktidarı döneminde, özellikle de 15 Temmuz'dan sonra uluslararası sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda yeni tipte faşizm diye tanımladığımız bir koyu faşizm gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Ezilenler, işçi sınıfı, Kürt ulusu ve tüm toplumsal dinamikler, bunu her gün çeşitli biçimlerde somut olarak yaşıyor. Kendi burjuva muhalefetine dahi tahammül etmeyen onu da ezmeye, bastırmaya yönelen bir faşizm gerçekliği ile karşı karşıyayız.
Mücadelenin politik muhtevası bu nesnel duruma uyumlu olmak zorunda. Faşizme karşı mücadele bu dönem her zamankinden daha fazla bizlerin önünde duran, kendini dayatan somut bir olgu. Dolayısıyla faşizme karşı antifaşist bir mücadele perspektifiyle hareket etmek, onun somut politik, pratik adımlarını, mekanizmalarını, örgütlenmesini sağlamak, geniş kitleleri bu perspektifle faşizme karşı harekete geçirmek tarihsel görevlerimizden biri.
Birleşik Mücadele Güçleri'ni sadece faşizme karşı mücadele hattı olarak görmüyoruz. Bütün toplumsal mücadele dinamiklerini en geniş cephede birleştiren, harekete geçirebilen bir mücadele hattı bu esasen...
Birleşik Mücadele Güçleri, fabrikalarda, işyerlerinde, okullarda ve başkaca alanlarda bu güçlerle buluşmak için örgütler kuracak mı?
Son dönemde artan işçi direnişleri, grevleri var. Bunlarla oradaki örgütlülük üzerinden, sendikalar üzerinden buluşma, somut politikalar üreterek hareket etmek gibi bir perspektifimiz var. Bizim oralara tepeden bakan dışarıdan gidip oraya yön vermeye çalışan ya da bilinç taşımaya çalışan bir kaba indirgemeci siyasetle ilişkilenmekten ziyade, esasen oraların özgün gerçeklerini merkeze alarak içerisinde bizzat yer alarak ilişkilenme, mücadeleleri birleştirme ve harekete geçirme gibi bir perspektifimiz var. Birleşik mücadele güçlerinin perspektifini her toplumsal mücadele alanına taşıma orada somut bir olguya dönüştürme anlayışıyla hareket ediyoruz.
İstanbul'da etkili bir çalışma yürütüldü deklarasyon öncesinde. Diğer kentlerde de yapılacak mı benzer çalışmalar?
Esasen İstanbul merkezli gelişti. Fakat deklarasyondan önce de İzmir, Ankara gibi kentlerde de ön adımları oluşturuldu. İzmir'de ortak bir halk toplantısı yapıldı. Kısa sürede görevlerimizden biri, Şubat sonuna kadar Marmara, Ege, Çukurova'da Birleşik Mücadele Güçleri'nin oluşturmak olacak.
1 Mayıs'a kadar olan dönemde nasıl bir güncel politik perspektifle hareket edecek?
1 Mayıs'a kadar kendini sadece kampanyalarla ya da belli tarihsel kesitlerle sınırlayan bir perspektife sahip değiliz. Esasen öngördüğümüz kısa orta uzun vadeli somut politik pratik mücadeleler, adımlar, politikalarla sürecin ihtiyaçlarına denk gelecek bu topraklarda halkların, ezilenlerin ihtiyacı olan birleşik bir mücadele odağını somut bir olguya dönüştürmek istiyoruz.
Birleşik mücadele anlayışının genel toplumsal mücadelenin hem ideolojik, hem politik, hem kültürel anlamda içselleştiren ve somut bir olguya dönüştüren uzun vadeli bir mücadele perspektifi olarak ele alıyoruz. Sürecin bize dayattığı da zaten bu. İçinden geçtiğimiz politik süreci tersine çevirecek yegane perspektifinde bu olduğu kanısındayız.
Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?
4 Şubat'ta Kadıköy'deki deklarasyon açıklamamıza dönük devletin politik okuması ve şiddetle bastırma girişimi aslında Birleşik Mücadele Güçleri'nin ya da birleşik mücadele perspektifinin devlet tarafından iyi okunduğunun, önem atfettiğinin göstergesi oldu. Bu sorumlulukla, bunun halklarımızda ve geniş kitlelerde yarattığı politik heyecana güvenip, daha ileri taşıma perspektifiyle hareket etmeliyiz.
Devletin 4 Şubat Kadıköy'deki deklarasyona yönelik politik tutumu bizlerin niceliğiyle alakalı değil. Sistemin oradaki politik okuması ve atfettiği önem esasen birleşik mücadele güçlerini oluşturan devrimci dinamiklerin bu coğrafyadaki 40-50 yıllık tarihsel devrimci birikim, kazanım, deneyim ve bunun yaratacağı toplumsal, politik etki ile alakalı. Dolayısıyla biz bunun bilinciyle, sorumluluğuyla birleşik mücadeleyi sokakta fiili meşru bir mücadele perspektifi ile geliştirmeliyiz.
Bu anlamda bütün toplumsal dinamikleri Birleşik Mücadele Güçleri etrafında birleşmeye ve toplumsal mücadeleyi daha büyütmeye çağırıyoruz.
Birleşik mücadele güçleri gelinen aşamada 7 devrimci özne ile kendini deklare etti. Ama tamamlanmış bir mesele değil. Kendini yeni toplumsal dinamikler ya da devrimci dinamiklerle genişleme perspektifiyle hareket ediyoruz.