SKM Sözcüsü Aktaş: Salgından sonra da sömürü sürecek, mücadeleyi büyütelim
SKM Sözcüsü Deniz Aktaş, pandemi özgün koşullarında kadın emeği sömürüsünün ve kadına yönelik şiddetin daha yoğun göründüğüne dikkat çekti. "İlk işten atılanlar kadınlar oldu ama ilk işe alınanlar onlar olmayacak" diyen Aktaş, salgın sonrasında da mücadelenin büyütülmesi gerektiğini vurguladı. Aktaş, tüm kadınları bulundukları her yerde 1 Mayıs'ı kutlamaya, taleplerini yükseltmeye çağırdı.
Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM), "Koronada şiddet ve sömürü artıyor, hayatımız eve sığmıyor" şiarıyla 1 Mayıs'a hazırlandı ve çalışmalarına bu eksende yürüttü. Bir buçuk ayı geçen pandemi koşullarının özel bir dönem olduğunu hatırlatan Aktaş, 'evde kal'an kadınlar açısından artan sömürü ve şiddet olgusuna dikkat çekti.
ETHA'nın sorularını yanıtlayan Aktaş, normalleşme olarak tarif edilen salgın sonrası süreçte de bu durumun etkilerinin uzunca bir süre daha devam edeceği değerlendirmesinde bulundu.
'ÖNLEM PAKETLERİ SERMAYEYİ KURTARMAK İÇİNDİ'
Pandemi sürecinin kadınlara yansımasını emek sömürüsü ve şiddet olarak özetleyebileceklerini söyleyen Aktaş, var olan ekonomik krizin etkilerinin, salgınla birlikte daha da arttığı bir sürece girildiğini söyledi. Aktaş, "Pandemi öncesinde kapitalizmin varoluşsal kriziyle karşı karşıyaydık. Salgın döneminde önlem paketleri açıklandı. Ama bu önlemlerden sermayeye kurtuluş paketleri verildi. Bu paketlerden emekçiler için, kadınlar için hiçbir şey çıkmadı" diye konuştu.
Kadınların ucuz işgücü olarak daha çok esnek ve güvencesiz işlerde çalıştığını hatırlatarak, ücretsiz izin altında işten atılanların öncelikle kadınlar olduğunu belirtti, "Güvencesiz çalıştıkları için hiçbir sosyal haklardan yararlanamadılar" dedi.
'ÜCRETSİZ İZİNDE İLK KAPIYA KONULAN KADINLAR OLDU'
Aktaş, pandemi sürecinin kadın emeğinin sömürüsüne yansımasını şöyle anlattı:
"Kadınlar zaten esnek ve güvencesiz çalışıyordu, bu süreçte de ilk işten çıkarılan kadınlar oldu. Güvencesiz çalıştıkları için de işten atıldıklarında hiçbir sosyal haktan da yararlanamadılar.
Birçok çalışma alanlarına baktığımızda; sağlık sektörünün dünyadaki istatistiklerinde kadınlar oluşturuyor, yine gıda sektöründe ağırlıklı olarak çalışan kadınlar. Dolayısıyla bu süreçte çalıştıkları alanlarda alınmayan önlem nedeniyle toplu şekilde çalışmaya devam ettirildikleri için sağlık bakımından daha fazla etkilendiler, hem de güvencesiz çalıştırıldıkları için ilk ücretsiz izin adıyla kapıya konulan kadınlar oldu."
'ŞİDDET DE ARTTI'
Salgınla daha önce karşı karşıya kalan Çin'den aktarılan veriler ile ABD menşeili kimi sosyal kuruluşların verilerine göre pandemi döneminde kadına yönelik şiddet arttı. Türkiye'de de durumun benzer olduğunu söyleyen Aktaş, "Hiçbir önlem alınmadığını gördük. Daha önce de bu konuda ciddi bir önlem yoktu, ama bu dönemde de tamamen gözardı edildi. Şiddetten kaçmaya çalışan kadınların kimi kuruluşlara başvuru yaptıklarını biliyoruz. Ancak bu başvurular geri çevrildi. Bu bir sorun. Ama daha önemlisi, salgın tehdidiyle şiddete katlanmak zorunda kalan onlarca kadın olduğunu da biliyoruz. Evde kal çağrısı yapılırken kadınlar açısından bunun bir yaşam anlamına gelmediğini tam tersine onların yaşamını tehlikeye sokan hal almış durumda olduğu çok açık" diye konuştu.
'İLK ATILAN KADINLAR OLDU AMA İLK İŞE ALINACAK KADINLAR OLMAYACAK'
Kadınlara yönelik hak gasplarının salgın sonrasında nasıl yansıyacağı sorusuna ise Aktaş, "Etkilerinin uzun sürece yayılacağını şimdiden söylememiz gerekir" şeklinde yanıt verdi.
Aktaş şu değerlendirmede bulundu: "Örneğin işten ilk çıkarılanlar kadınlar oldu ama işe ilk önce alınacaklar arasında kadınlar olmayacaklardır. Uzun bir süreç olacak kadınlar için. 1 milyona yakın ev işçisi kadın olduğu söyleniyor ve bu kadınlar hemen iş bulamayacak. Bu süreçte bir şey daha ortaya çıktı. Daha önce neoliberal politikalarla birçok ülkede hayata geçirilen, bazı ülkelerde de tartışmaları devam eden esnek çalışma, uzaktan çalışma, evden çalışma vb. biçimleri bu dönemde çok geniş bir alanda sınanmış, denenmiş oldu. Örneğin bu tür çalışma biçimleri daha fazla yaygınlaşabilir. Bu biçimlerle daha uzun çalışma saatleri, daha düşük ücret ve artan sömürüyle kadınların çok daha fazla karşı karşıya kalacağını şimdiden söyleyebiliriz."
'EV İŞİ KADINLAR İÇİN SÖMÜRÜ, ERKEKLER İÇİN HOBİ'
Salgın döneminde 'evde kalmak' kadınlar ve erkekler açısından farklı sonuçları olduğunu söyleyen SKM Sözcüsü Deniz Aktaş, sosyal medyadaki paylaşımları örnek verdi. Erkeklerin milyonlarca kadının her gün yaptığı günlük sıradan işleri özel bir sunumla paylaştıklarını söyleyen Aktaş, kadınların bu işleri her gün ve her gün yaptıklarını kaydetti. "Bu tarz çok özgün bir manipülasyon biçimi bence" diyen Aktaş, şöyle devam etti: "Özellikle okulların tatil olması ve 65 yaş üstünün evde kalmasıyla kadınların yükü daha fazla arttı. Salgın öncesinde de çalışan kadın ve erkeğin evde yaptığı iş oranı arasında makas çok fazla. Şimdi bu mesafe çok daha fazla artmış oldu. Erkekler bunları bir hobiye çevirmiş olabilir, ama kadınlar bakımından çok yoğun bir emek sömürüsü olarak görmek lazım. Ev içi emeğin görünürlüğü için ücretlendirilmesi talebini her koşulda dile getirmek gerekiyor."
Şiddet olgusunun da ev içi emek sömürüsüyle birlikte ele alınması gerektiğine dikkat çeken Aktaş, "Aslında kadınların emeğine daha fazla sahip çıktığı bir dönemi de yaşıyoruz. Bunu da kadın özgürlük mücadelesinin bir sonucu olarak yeniden vurgulamak lazım. Kadınlar artık kendi emeğinin daha fazla farkında. Kadınlar bir şekilde itiraz ediyor ve biat etmiyor. Birbirine bağlı bir şey" dedi.
'HAYATIMIZ EVE SIĞMIYOR, 1 MAYIS'TA SOKAKLARA'
Pandemi günleri boyunca "Yaşamak için yaşam grevi" çalışmasını yürüttüklerini söyleyen SKM Sözcüsü Deniz Aktaş, bu yılki özgün 1 Mayıs'ta sömürü ve şiddet olgusunu öne çıkardıklarını belirtti. "Koronada şiddet ve sömürü artıyor, hayatımız eve sığmıyor" şiarıyla 1 Mayıs'ı örgütlediklerini söyleyen Aktaş, 1 Mayıs'ı da içine alacak şekilde ilan edilen sokağa çıkma yasağını, iktidarın pandemi dönemindeki tutumlarından farklı olmadığının altını çizdi. Aktaş, "Böyle bir yasak öngörülüyordu tabii ki. Krizin sonuçlarını sokakta daha görünür kılacaktık elbette. 1 Mayıs birlik mücadele ve dayanışma günü. İşçiler, emekçiler sokağa çıkma yasağında da çalışmaya zorlanacaklar ama kendi günlerini kutlayamayacaklar. İktidar bunu da bir fırsata dönüştürüyor. Nasıl ki son dönemde çıkarılan yasalarda süreci fırsata çevirdiyse. Ama bizler de bu süreci kendi özgünlüğü içinde kutlayacağız. Bu haftayı 1 Mayıs haftası olarak ela aldık. Bu biçimde bir mücadele yöntemi geliştirmiş oluyoruz" dedi. Aktaş, son olarak tüm kadınları bulundukları her alanda 1 Mayıs kutlamalarına katılmaya çağırdı. Aktaş, "Çünkü sömürü ve şiddet şiddet devam edecek, bizler her koşulda mücadeleyi sürdürmek ve büyütmek zorundayız. Hayatlarımız evlere sığmıyor, 1 Mayıs'ta sokaklarda olalım" çağrısı yaptı.