SKM: Örgütlülüğümüzü büyüterek özgürlüğümüzü kazanacağız
7. Kongre'sini gerçekleştiren SKM, sonuç bildirgesini yayınladı. Bildirgede "Dönem büyük görevleri omuzlamanın, yeni genç kadın kadrolar yetiştirmenin, esnek, spesifik konu odaklı örgütler kurmanın, sosyalist erkekleri toplumsal yüzleşmeye çağırmanın, daha güçlü politika oluşturmak için daha güçlü örgüt yaratmanın zamanıdır. O zaman eşit ve özgür yaşamı kurmak için örgütlülüğümüzü büyütmeye, özgürlüğümüzü kazanmaya!" ifadeleri yer aldı.
Sosyalist Kadın Meclisleri, 6-7 Ocak 2024 tarihlerinde İstanbul' da 7. Kongresi'ni gerçekleştirdi. Kadın özgürlük mücadelesini zafere ulaştırmak ve kadın devrimini gerçekleştirmek için örgütlenmenin önemi, yol ve yöntemlerinin tartışıldığı kongrede yeni dönem SKM sözcüsü Tanya Kara seçildi. Kongrenin sonuç bildirgesi şu şekilde:
"SKM 7. Kongresi 6-7 Ocak 2024 tarihlerinde 'Örgütlenelim, Faşizmi İsyanımızla Yenelim' şiarı ile İstanbul'da toplandı. Başta Rosa Luxemburg olmak üzere ocak ayında ölümsüzlüğe uğurlanan devrimci, sosyalist kadınlar, özyönetim direnişlerinde ölümsüzleşen, Paris'te katledilen Kürt kadın hareketinin öncü kadınlar anıldı. Onların ideallerine ve anılarına bağlılık sözünü bir kere daha yineledi.
Tartışmalarda tasfiye ve kuşatma saldırılarına karşı sosyalist kadın çizgisinin rehberliğinde ve ilkelerinde yenilenme, kadın devrimi için kadın kitlelerinin örgütlenmesi ve kadın devrimi programının ışığında milyonlarca genç, işçi ve emekçi kadının cins bilinci ile kuşatarak örgütleme, kadınları yaşamlarının ve toplumsal devrimin öznesi yapma mesajı verildi.
Kongrede; kadın özgürlük mücadelesinin gündemleri, sorunları, politikası, örgütsel gelişim sorunları tartışıldı. Yeni dönem planlamasının perspektifinin çizildiği güçlü tartışmalar örgütlendi.
Kadın isyanımızı örgütlemek için bir araya geldiğimiz kongremizde bir kere daha anladık ki; yana yana gelmek, güçlü sözler söylemek ve güçlü örgütler oluşturmak, erkek egemen sisteme karşı mücadele etmek için bizi biz yapan, birbirimize güç veren kadın yoldaşlığımız, cins sevgimiz var. Mutluluğumuzla, yoldaşlığımızla büyüyen bir yaşamımız, kadın aklımızla, irademizle ve örgütlülüğümüzle büyüyen bir özgürlüğümüz var.
DİRENİŞ İRADESİ VE CÜRETİ YÜKSELTECEĞİZ
Emperyalist erkek egemen sistem; erkek şiddetinin yasal dayanaklarını genişletme hamlelerini artırıyor. Ekonomik kriz koşulları ve bölgesel savaşlar kadın emeği ve bedeninin üzerindeki sömürüyü derinleştirirken, evden esnek ve kuralsız çalışma şeklindeki istihdam ve sömürü biçimi yaygınlaşıyor, kadınların evsel sömürüsünü artırıyor. Erkek egemenliği, bu ekonomik ve siyasal koşullar altında, ataerki ile kapitalizm arasındaki çelişkili birliğini koruma çabasını yoğunlaştırırken, yeni yasa düzenlemeleri, kazanılmış hakları gasp etme saldırılarını 'aile, devlet, din' zemini üzerinden yükseltiyor.
Bu dönem aynı zamanda, ezilen sınıflardan erkekleri saflaştırarak kendisine yedekleme, kadın kitlelerini ve hareketini farklı özellikleri temelinde bölerek ayrıştırma hattından ilerliyor.
Türkiye ve Kürdistan'da da; faşist şeflik rejiminin, kadın ve LGBTİ+'lara yönelik saldırıları, düşman politikalarının stratejik olduğunu, AKP/MHP faşizminin toplumu politik İslamcı temelde yeniden inşa etmek için kadın bedenini, kimliğini ve emeğini 'aile' ve 'ev' içinde erkeğin ihtiyaçlarına göre tanımladığını, nesneleştirdiğini, 'makbul' olmayan kadınları hedefine aldığını, LGBTİ+ları yok saydığını, nefret cinayetleriyle ölümlerini meşrulaştırdığını, İstanbul Sözleşmesi gibi yasaları gasp ederek kadın katliamlarını engellemeyeceğini açık seçik gösteriyor.
Bakur Kürdistan'da ise sömürgeci faşist devlet kadınları, taciz, tecavüz ve istismar saldırıları ve asimilasyon gibi sömürgeci özel politikalarla teslim almaya çalışıyor. Kürt kadın hareketi bu saldırıları bütünüyle püskürtüp kuşatmayı yaramasa da sömürgecilik karşısında boyun da eğmiyor. 8 Mart, 25 Kasım gibi temel dönemeçlerde etkin bir güç olarak varlığını gösteriyor. Değişik kampanyalar ve kitle çalışmasıyla kadın kitleleriyle bağlarını koruma pratiğini sürdürüyor.
Faşist şeflik rejimi, dönem içerisinde kadın özgürlük mücadelesine saldırılarını artırmasına, gözaltı ve tutuklama terörünü yoğunlaştırmasına, 25 Kasım ve 8 Mart'ları, Onur Yürüyüşlerini yasaklamasına rağmen kadın hareketi militan, direniş çizgisi ile yürüdü.
Kadın hareketi erkek egemen sistemin bütün saldırılarına karşı canlılığını, direniş gücünü korumasını başardı. Taliban iktidarına karşı Afganistanlı kadınların eylemli duruşu, İran/Rojhilat'da cins çelişkisi merkezli başlayan ve toplumsallaşan ayaklanma, kürtaj hakkının ve İstanbul Sözleşmesi'nin gasbına karşı sokağı tutan kadınların eylemleri, direnişi kadınların haklı öfkesini yeterince açıklıyor. Erkek egemenliğine ve rejimlerine karşı direnen, ölümsüzleşen, tutsak düşen kadınları selamlıyoruz. Rojava kadın devriminin savunulması ve Rojhilat/İran ayaklanması, birçok ülkede hayata geçirilen kadın grevleri, 21. yüzyılın kadın devrimleri yüzyılı olacağına inancımızı, irademizi, cüretimizi gösteren bayrağımız olacağı bir kere daha birbirimize hatırlatıyoruz.
SINIRLARIMIZI AŞACAĞIZ
Kadın hareketi, mevcut koşullarda antifaşist karakterde olsa da, bugünkü gerçekliği içinde ezilenlerin mücadelesinde özel bir önderlik, öncülük rolü oynayabilecek ve birleştirici bir maya olabilecek pozisyonu zayıflamış durumda. Tüm baskılara, tutuklamalara karşın direniş hattında dursa da, protestocu bir muhalefet gücü olmanın ilerisine geçemiyor. Nesnel olarak cins çelişkisi keskinliğini korurken, kadın hareketi dinamikliğine rağmen bir tıkanma içinde. Mevcut politikaları, anlayışları ve mücadele araçlarıyla belirli bir sınıra geldiği görülüyor.
Sosyalist kadınlar kongrede, tıkanmayı aşmak için, erkek egemenliği ve onun politik temsilcileriyle daha militan bir çarpışmayı göze almayı, bunun için yeni yol ve yöntemleri belirleme ihtiyacını tartıştı. Birleşik kadın hareketinin hattını ve ilkelerini derinlemesine tartışmayı görev olarak belirledi.
Politik-örgütsel önderlik kapasitemizi açığa çıkarmak, niteliksel ve niceliksel gücünü büyütmek ve teorik birikimini politik-örgütsel güce dönüştürme iradesini kazanmak, gençleşmek, yenilenmek, işçi-emekçi kadın kitleleriyle daha güçlü bağlar kurmak; mücadele araç ve biçimlerini çeşitlendirmek görevleri hedef olarak belirlendi.
ERKEK EGEMEN POLİTİKALARA GEÇİT VERMEYECEĞİZ
Önümüzdeki dönemde erkek egemen düzenin kendi ideolojik aile yapısını kurma arayışı, kadının evsel köleliğinin derinleştirilmesi ve LGBTİ+ların yok sayılması, 6284'ün kaldırılması girişimi ve nafaka hakkının gaspedilmesi, savaş, hapishane ve tecrit rejiminin derinleştirilmesi başta olmak üzere kadınların ve cinsiyet kimliklerin hayatının ve geleceğinin erkek egemenliği altına alınması politikalarına geçit vermeyeceğiz.
Bu kapsamda kadınları ve LGBTİ+'ları, işçi, emekçi kadınların, ezilen halklara ve yok sayılan inançlara mensup kadınların, göçmen ve mülteci kadınların, genç kadınların taleplerini sahiplenmeye ve bu taleplerin kazanılması için mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
Kapitalist erkek egemenliğine karşı mücadele eden ve gerçek eşitliği, özgürlüğü isteyen tüm kadınları SKM'de örgütlenmeye, isyan etmeye, evsel kölelik zincirlerini kırmaya, kadın olarak varlık mücadelesini büyütmeye çağırıyoruz. Kadın öfkesini, isyanını kadın grevleriyle, direnişleriyle büyütme ve kadın hareketini bu mücadele araçlarıyla buluşmaya davet ediyoruz. Kadın özgürlük mücadelesinin öznelerini faşist erkek egemen rejim karşısında kazanmak için mücadelenin ittifak güçlerini, dolaylı/dolaysız yedeklerini, ilkeleri, sorunlarımızı, ortak zeminlerde tartışmaya ve ortak çözüm noktaları bulmaya çağırıyoruz.
Kadınların özgürlük zamanı. Dönem büyük görevleri omuzlamanın, yeni genç kadın kadrolar yetiştirmenin, esnek, spesifik konu odaklı örgütler kurmanın, sosyalist erkekleri toplumsal yüzleşmeye çağırmanın, daha güçlü politika oluşturmak için daha güçlü örgüt yaratmanın zamanıdır. O zaman eşit ve özgür yaşamı kurmak için örgütlülüğümüzü büyütmeye, özgürlüğümüzü kazanmaya!"