Şiddetle Mücadele Ağı'ndan Gülistan Doku raporu: Deliller eksik toplandı
Diyarbakır Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ağı, Gülistan Doku ile yürütülen soruşturmada bazı önemli delillerin toplanmadığı ve soruşturmanın eksik yürütüldüğünü belirtti.
Diyarbakır Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ağı, 5 Ocak'tan bu yana kendisinden haber alınamayan Üniversite öğrencisi Gülistan Doku'ya dair Dersim'de kurum ve tanıklarla görüşmeler gerçekleştirerek hazırlamış olduğu raporu Tahir Elçi Toplantı ve Konferans Salonu'nda kamuoyuyla paylaştı.
11 kadından oluşan heyet, gittikleri Dersim'de Vali Yardımcıları Selçuk Yosunkaya ve Akın Zor, Başsavcı Vekili ve Soruşturma Savcısı, Munzur Üniversitesi Rektörü Ubeyde İpek, Baro Başkanı Av. Kenan Çetin, Dersim Kadın Platformu'nun yanı sıra Doku'nun ailesi ve arkadaşlarıyla görüştü.
Yapılan görüşmeler ve incelemeler doğrultusunda hazırlanan raporu, İnsan Hakları Derneği (İHD) Kadın Komisyonu Üyesi Ezgi Sıla Demir açıkladı.
5 Ocak günü kaldığı yurttan çıktıktan sonra Doku'dan bir daha haber alınamadığını hatırlatan Demir, Diyarbakır'da yaşayan ailesinin Dersim'e giderek kızlarının kaybolduğu ihbarında bulunduğunu ve ailenin ihbarı sonrasında Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturma başlattığını aktardı.
'SİSTEMATİK HALE GELDİ'
Başlatılan soruşturmada sadece 'intihar' ihtimali üzerine odaklanıldığını belirterek, bu duruma tepki gösteren Demir, 'öldürülme', 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma', 'intihara yönlendirme' ya da 'zorla kaybedilme' ihtimallerinin de ön planda tutulması gerektiğini vurguladı.
Artan cinsel taciz, istismar ve kadın cinayetlerinin bölgede yaşanan kaos ve savaş ortamının etkili olduğunu vurgulayan Demir, "Dersim, Şırnak, Hakkâri gibi demografik yapının değiştirilmeye çalışıldığı kentlerde bu vakalara sıkça rastlanmaktadır. Güvenlik gerekçesiyle bölge kentlerinde çok fazla kolluk kuvvetinin görevlendirilmesi, yaşanan yargısız infazlar ve işkence ve kötü muamele olaylarının cezasızlıkla sonuçlanması, kolluk görevlilerinin yargı zırhıyla korunması, bölgede güvenlik politikaları adı altında militarist yaklaşımların pervasızlaşmasına ve kadına yönelik şiddetin meşrulaştırılmasına neden olmaktadır. Bunu Melike'nin öldürülmeden önce karakolda kolluk güçleri tarafından uzlaştırılmaya çalışılıp eve gönderilmesi çok net bir şekilde göstermektedir. Tüm bunlarla birlikte yaşanan bu olayların münferit olmadığını, toplumsal politikalar sonucu sistematik hale geldiğini biliyoruz. Söz konusu yaşanan olaylarda kolluk güçlerinin rolü olması, yaşanan olaylar sonrasında soruşturmaların etkin yürütülmemesi, faillerin kolluk kuvvetleri ile olan ilişkileri, soruşturmalara dair şüphe uyandırmaktadır. Bunların ortadan kaldırılması gerektiğini buradan bir kez daha yineleyerek, Diyarbakır Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ağı olarak Gülistan Doku bulunana dek olayın takipçisi olacağımızı bildiririz" diye kaydetti.
TESPİT VE ÖNERİLER
Hazırlanan raporda ise Gülistan Doku ile ilgili yürütülen soruşturmaya ilişkin tespit ve öneriler şöyle sıralandı:
■ Gülistan'ın bulunmasına ilişkin yürütülen soruşturmanın sadece intihar ihtimali üzerinden yürütülmesi yargısından vazgeçilip, öldürülme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, intihara yönlendirme, zorla kaybedilme ihtimallerinin de ön planda tutularak buna göre tahkikata devam edilmesi gerekmektedir.
■ Soruşturma işlemlerinin, soruşturma dosyasının birincil şüphelilerinden Zainal Abarokov'un babasının görev yaptığı Asayiş Şube tarafından yürütülüyor olması, etkin bir soruşturma yürütülmediğine ilişkin şaibelere neden olmaktadır. Bu nedenle soruşturmanın Asayiş Şube'den alınarak tarafsız ve bağımsız bir birim veya kurum tarafından yürütülmesinin sağlanması gerekmektedir.
■ Soruşturma dosyasında toplanması elzem olan bazı delillerin toplanmamış olması (örneğin Zainal Abakarov'un anne ve babasının çelişkili beyanlarının aydınlatılmaması, ev-araç içlerinde parmak izi, kan, saç kılı, tırnak gibi biyolojik deliller ile şüphe arz edecek eşya ve tüm materyallerin araştırma-incelemesinin yapılmaması) soruşturmanın sıhhatli biçimde ilerlemesini engellemektedir.
■ Zainal Abarokov'un telefonu ve teknik cihazlarında arama ve el koyma işlemi yapılmamış olması, aralarında geçen konuşmalara dair sadece kişinin kendi rızası ile vermiş olduğu WhatsApp yazışmalarının dosyada bulunması bu soruşturmanın esas olarak intihar ekseninde yoğunlaşmasının başat faktörüdür. Oysa intihara yönlendirme suçu açısından bir değerlendirmenin yapılabilmesi için telefon ve teknik cihazlardan elde edilebilecek deliller hayati bir öneme sahiptir.
■ Soruşturma dosyasının içeriğine göre bir şahıs, sosyal medya üzerinden, Gülistan'ın zorla arabaya bindirilmeye çalıştığını gördüğünü ve emniyeti aradığını bildirmiştir. Dosya içeriğinde böyle bir emniyet kaydının olup olmadığına yönelik bilgi istenildiğine dair bir müzakere bulunmamaktadır. Oysa böyle bir ihbar söz konusu ise vakit kaybetmeden 155 kayıtlarının istenilmesi ve belki de soruşturmanın başka bir minvalde sürdürülmesi gerekmektedir.
■ Aramaların çoğunluğunun suda yapılıyor olması, olayın daha çok intihar ekseninde soruşturulduğunu göstermektedir. Kara aramalarının su aramalarına kıyasen sınırlı oluşu, her iki arama açısından da ekip ve teçhizatın eksikliği hatta bu sebeple suda aramanın sadece günde 4 saat yapılması yeterince etkili bir arama çalışmasının yapılamadığını göstermektedir.
■ Munzur Üniversitesi'nin Sarısaltuk Viyadüğü'nü (Dinar Köprüsü) ve 1.900 metrelik kamerasız alanı gören bütün kameralarının ve kamera kayıt sisteminin teknik bir bilirkişi heyeti aracılığı ile incelenmesi ve Gülistan Doku ile Zainel Abakarov'un 05/01/2020 günü 11:00 sularında The Rooute Cafe önünde konuştuğu görülen görüntülerinin iyileştirilip, dudak okuma yöntemi ile konuşmaların çözümünün yapılması gerekmektedir.
■ Arama Kurtarma ekiplerinin insan gücü ve teknik teçhizat açısından artırılması ve arama çalışmalarının hem su hem karada paralel olarak devam etmesi gerekmektedir.
■ Gülistan'ın bulunmasına ilişkin yürütülen soruşturmanın sadece intihar ihtimali üzerinden yürütülmesi yargısından vazgeçilip, öldürülme, zorla kaybedilme, hürriyetinden yoksun bırakılmış olma ihtimallerinin de ön planda tutularak buna göre tahkikata devam edilmesi gerekmektedir. Ayrıca Gülistan'ın intihar etmiş olma ihtimalinin değerlendirilmesi halinde TCK 84'te düzenlenen intihara yönlendirme başlıklı suçun 'Başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kararını kuvvetlendiren ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır' hükmü gereği bu suça ilişkin delillerin de toplanması gerekmektedir.
■ Anayasa madde 17 ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi madde 2'de 'herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu' ve 'herkesin yaşam hakkının yasanın koruması altında olduğu' belirtilmektedir. Yaşam hakkının korunması bağlamında gerek ulusal gerekse ulus-üstü mevzuatta devletlerin pozitif ve negatif yükümlülükleri hüküm altına alınmıştır. Bahsi geçen hükümlerin gereği olarak yetkilileri, Gülistan'ın sağ ve sağlıklı olarak bulunmasına ilişkin sorumluluğun bilinciyle ivedi olarak gerekli iş ve işlemleri yapmaya davet ediyoruz.
POLİS YARGI ZIRHIYLA KORUNUYOR
Dersim, Şırnak, Hakkâri gibi demografik yapının değiştirilmeye çalışıldığı kentlerde bu vakalara sıkça rastlandığını kaydeden İHD Kadın Komisyonu Üyesi Ezgi Sıla Demir, "Kolluk güçlerinin güvenlik gerekçesiyle bölge kentlerinde çok fazla sayıda kolluk kuvvetinin görevlendirilmesi; yaşanan yargısız infazlar ve işkence ve kötü muamele olaylarının cezasızlıkla sonuçlanması en önemli nedenlerden biridir. Kolluk görevlilerinin yargı zırhıyla korunması, bölgede güvenlik politikaları adı altında militarist yaklaşımların pervasızlaşmasına ve kadına yönelik şiddetin meşrulaştırılmasına neden olmaktadır. Bunu Melike'nin öldürülmeden önce karakolda kolluk güçleri tarafından uzlaştırılmaya çalışılıp eve gönderilmesi çok net bir şekilde göstermektedir" ifadelerini kullandı.
Demir, yaşanan bu olayların münferit olamadığını, toplumsal politikalar sonucu sistematik hale geldiğini bildiklerini belirtti. Demir, "Söz konusu yaşanan olaylarda kolluk güçlerinin rolü olması, yaşanan olaylar sonrasında soruşturmaların etkin yürütülmemesi, faillerin kolluk kuvvetleri ile olan ilişkileri, soruşturmalara dair şüphe uyandırmaktadır. Bunların ortadan kaldırılması gerektiğini buradan bir kez daha yineleyerek Diyarbakır Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ağı olarak Gülistan Doku bulunana dek olayın takipçisi olacağımızı bildiririz" dedi.
GÜLİSTAN'IN TEYZESİ KAN: İNTİHAR OLARAK BASINA YANSITILIYOR
Ardından Gülistan'ın teyzesi Güneş Kan, Gülistan'ın kaybolmasını basının yüzde 99 intihar olarak gösterdiğine tepki göstererek, "Evet intihar olabilir ama diğer eksiklikler de göz ardı edilmemelidir. Şu an söyleyemediğimiz çok başka ihtimaller gerçekleşebilir. Üniversiteden orayı gören bir kamera var. Kamera en ham hali ile bile oradan geçen araçları görüyor. Eğer oraya bakan kameraya net bakılırsa yakınlaştırırsa eminim Gülistan'ın köprüde ne yaptığı görülür. Ayrıca üniversite de başka bir kamera da var ve bize bozuk olduğu çekim yapmadığı söylendi. İki gün önce kamera faaliyete geçirildi. Basına yansıtıldığı kadarıyla bizde basından öğreniyoruz. Geçtiğimiz günlerde Gülistan olduğu söylenen biri köprüde tespit edildi. Fakat neye göre kime göre tespit edildi bizde bilmiyoruz. Bizlerde birçok şeyi basından öğreniyoruz" diye konuştu.