22 Kasım 2024 Cuma

Sevgi ve umut dolu bir gerilla: Ivana Hoffmann

Demir Çeneli Melekler, sizleri dünyanın sokaklarını adımlayan kadınların yaşamlarını keşfe çıkarıyor! Tarihin sayfalarında gizlenen kadınların hayatları, umutları ve mücadeleleri Kibele'nin nefesiyle ulaşıyor. "Hayatın her alanında savaşmak istiyorum" diyerek tarihe iz bırakmış kadınların hikayeleri Mart ayı boyunca her gün ETHA'da.
Afrikalı, Almanya doğumlu, kadın, LGBTİ, hem kendi sınırlarını hem ülkelerin sınırlarını aşıp Rojava'ya giden sevgi ve umutlu dolu bir gerilla Ivana Hoffmann. Birçok "öteki" kimliğine rağmen mutlu olmayı ve mutlu etmeyi başarmış tam bir neşe kaynağı. Kendi deyimiyle "en güzel şarkı olup herkesi büyüleyebilen" bir komünist. Ezilen halklara duyduğu sevgiyi anlatmasına ise gerek yok. Kara yüzünde ışıl ışıl parlayan gözlerinden anlaşılıyor. 
 
Ivana Hoffmann, Afrika kökenli ve 1995 Almanya doğumlu bir devrimci. Almanya'nın Duisburg kentinde komünistlerle tanışan Hoffmann, 2011 yılında MLKP saflarında örgütlü devrimci mücadeleye katıldı. 2014 yılının sonlarında ise Rojava'ya gitti. 
 
Burada Avaşin Tekoşin Güneş ismini alan Hoffmann, önce Cizire kantonunda çeşitli mevzilerde görev aldı. Enternasyonal Özgürlük Taburu'nun kuruluş çalışmalarına katılan Hoffmann, sonra IŞİD çetelerinin Til Temir'e yönelik saldırılarını püskürtmekle görevli MLKP birliğine katıldı.  
 
Hoffmann, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü arefesinde, 7 Mart 2015 tarihinde Til Temir'de yaşamını yitirdi. Bir Süryani köyündeki çatışmalarda en ön mevzilerdeydi. O gün uzmanı olduğu biksi silahıyla çok sayıda çeteciyi öldürmüştü. 
 
Ivana Hoffmann mutlu bir devrimciydi. Onu az ya da çok tanıyan herkes ilk olarak neşe kaynağı ve "özgürlüğe sevdalı" olduğunu belirtiyor. 
 
Onu Rojava'ya getiren neden ise tüm halkların acısını yüreğinde hissetmesiydi. Enternasyonalist komünist olarak devrimin çağrısına kulak vermişti. Kürt halkının özgürlüğünü kendi özgürlüğü olarak görüyordu.
 
Partisi onun için "Kopuşlar kuşağının öncü kadın savaşçılarından biri olarak, devrimin sıcak cephelerinde yerini aldı. Kadın devrimi görüş açısıyla düzeni değil, devrimi büyüttü" diyor ve onun sadece bir savaşçı değil komutanlaşma yöneliminde bir partili olduğunu belirtiyor. 
 
Almanya'da antifaşist, antikapitalist mücadelede yer alan Ivana'nın hayalinin Rojava devriminden sonra Türkiye ve Kuzey Kürdistan mücadelesine katılmak olduğunu yine partisinin açıklamasından öğreniyoruz: "O devrim düşleri gören bir özgürlük arayışçısıydı."
 
Bu düşleri, arkadaşlarıyla şakalaşmalarına dahi yansıyordu. Arkadaşları, kendisini hep "Mardinliyim" diye tanıttığını anlatıyor. Ivana'nın cenazesini Mardinlilerin karşılaması ise güzel bir tesadüf oldu. Naaşı Almanya'ya götürülmek için Türkiye sınırından ilk olarak Mardin'e getirilmiş ve burada kalabalık bir halk kitlesi tarafından karşılanmıştı. 
 
Ivana, herkesle sıcak ilişkiler kurabiliyordu. Annesine göre, insanlarla aynı dili konuşmasına gerek yoktu. Ama zaten Ivana, Türkçe'yi de Kürtçe'yi de öğrenmişti. Kürtçe şarkılar söylüyordu. YPG'li savaşçılar kendisiyle Türkçe konuşmak istediklerinde, Ivana ısrarla Kürtçe yanıt veriyordu. 
 
Ivana Hoffmann için yapılan "kopuşlar kuşağının öncü kadın savaşçısı" tanımı sadece bir söz değil tümüyle gerçekliğe işaret ediyor. Bu "kopuşu" Rojava'ya gitmeden önce kaleme aldığı mektubunda da anlatıyor. Mektubu, Hürriyet gazetesinin geçtiğimiz günlerde enternasyonalist savaşçıları hedef gösterdiği manşetine yanıt niteliğinde aynı zamanda:  
 
"Artık güzel renkleri ayırt edemiyorum, kentin rüzgarını tenimde hissedemiyorum ve kuşların cıvıltısı bana daha güçlü bir özgürlük çağrısı gibi geliyor" diyor Ivana mektubunda ve şöyle devam ediyor: "Ben bir karar verdim ve günler boyunca kafamda bu düşüncelerle yaşadım. Artık gün Dicle ve Fırat nehirlerinin akıntısı kadar gücü irademle adım atma günüdür. Rojava devriminin bir parçası olmak istiyor, orada kendimi geliştirmek istiyorum. Tüm ezilen halklarımızı birleştiren mücadelemizi tanımak istiyorum. Her şeyden de önemlisi gerekiyorsa kendi hayatım ile devrimi savunmak istiyorum. Bunun sonucunda ne ile karşılaşabileceğimi biliyor ve bu mücadelenin öneminin farkındayım. Elbette zor anlar yaşayacağım ve ne tür burjuva özellikler taşıdığımı göreceğim. Fakat tüm bunlarla da mücadele edeceğim. Elimde silahımla devrim için savaşmanın, emperyalizme karşı savaşmanın nasıl bir duygu olacağını yaşayacağım. Hayatı daha farklı açılardan hissedecek, daha yoğun duygularla yaşayacağım. Sınırlarımı hep zorlayacak, geri düşme ihtimallerine dahi bile mücadeleci ruhumdan vazgeçmeyeceğim. Burada artık beni hiçbir şey tutamaz. Kız kardeşlerim, kardeşlerim, arkadaşlarım, anne ve babalarım, yoldaşlarım; kapitalist barbarlığa karşı özgürlük mücadelesi karşımda dururken ben daha fazla eylemsiz duramam. Partimizin enternasyonal yönünü temsil edecek ve örgütümüzün silahlı mücadelesinin bir parçası olacağım. Eğer bir gün dönersem, yoldaşlarıma ve çevreme mücadele ruhu ve çelikten irade taşıyacağım. En güzel şarkılar olup, herkesi büyüleyeceğim. 
 
Sevgi ve umut dolu bir gerilla olacağım."
 
Ivana, dediğini yaptı. Sevgi ve umut dolu bir gerilla oldu. Bulunduğu ortamın neşe kaynağıydı. Herkesle sıcak ilişkiler geliştirdi. Arkadaşları onu anlatırken "Ivana'yı düşününce aklıma hep mutlu bir insan geliyor. Çünkü çok gülen birisiydi" diyor. 
 
Aynı zamanda çok cesur bir kadındı. Bir savaşçının "Bir gün düşmanın saldırısı gerçekleşti. Hiç talimat beklemeden, biksisini alıp mevziye koşup savaşmıştı" sözleri onun cesaretini anlamamıza yetiyor. 
 
Ivana, hayatını kaybetmeden birkaç gün önce 8 Mart mesajı vermişti. ETHA muhabirine konuşan Ivana, Afrika kökenli olduğunu hatırlatarak, şöyle demişti: "Avrupa'dan kadınların özgürlüğü için mücadele etmeye geldim. Rojava'da kadınların kazandığı özgürlüğün aynı zamanda tüm dünya kadınlarının özgürleşmesinin de yolunu açacaktır. Tüm kadınlar özgürlükleri için mücadele vermelidir. Bu onların bir görevidir. Kadınların özgürlüğünü yok eden DAİŞ'e karşı savaşmak benim için özel bir anlamı var. Rojava'dan Türkiye'ye, Kuzey Kürdistan'dan, Şengal'e ve Avrupa'ya kadar tüm kadınları, hakları ve özgürlüğü için mücadeleye etmeye çağırıyorum. 8 Mart'ta mevzilerdeyim. Bizim için özel bir gün. Biz kadınların özgürlüğü için mücadele vermek bir görevdir. Tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyorum."
 
Ne yazık ki 8 Mart'a yetişemedi. Bir gün öncesinde, bir Süryani köyünü IŞİD çetelerine karşı savunurken yaşamını yitirdi. Ancak Til Temir ve daha pek çok kentin IŞİD çetelerinden temizlenmesi, Ivana'ya 8 Mart hediyesi oldu. 
 
Ivana Hoffmann, şimdi, doğduğu kent olan Almanya'nın Duisburg kentinde, 2. Dünya Savaşı'nda kahramanca savaşarak yaşamını yitiren Sovyet askerleriyle yan yana uyuyor.