EMEK
SES: OHAL Komisyonu hukuksuzluğu devam ediyor
OHAL Komisyonu, 779 SES üyesinden şuana kadar 117'sinin başvurusunu sonuçlandırdı. Bunlardan 17'si görevine iade edildi, 42'si olumlu karşılandı, 58'inin başvurusu ise reddedildi. SES Genel Başkanı Gönül Erden, "OHAL Komisyonu derhal lağvedilmelidir" dedi.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Gönül Erden, OHAL Komisyonu'nun kararlarına ilişkin olarak sendikanın genel merkez binasında basın toplantısı düzenledi. OHAL Komisyonu'nun hukuksuzluğunun devam ettiğini söyleyen Erden, OHAL KHK'leri ile toplamda 796 üyelerinin kamu görevinden ihraç edildiğini, 779 üyenin komisyona başvurduğunu aktardı. 779 üyenin başvurusundan şuana kadar 117'sinin sonuçlandığını belirten Erden, bunlardan 17'sinin görevine iade edildiğini, 42'sinin başvurusunun olumlu sonuçlandığını, 58'inin ise başvurusunun reddedildiği bilgisini paylaştı.
"OHAL Komisyonunun başvuruların reddine dair kararları başta 'masumiyet karinesi' olmak üzere Anayasal hak ve güvenceleri ihlal eder niteliktedir" diyen Erden, OHAL Komisyonu'na dair eleştirilerini şöyle sıraladı:
-OHAL Komisyonu'nun ret kararlarıyla masumiyet karinesi ihlal edilmektedir. Başvurusu reddedilen 44 üyemizin yalnızca biri hakkında ihraç tarihinde kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunmaktadır. Hakkında kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunan üyemizle ilgili yapılması gereken de OHAL KHK'si ile ihraç değil 657 sayılı kanun hükümlerinin uygulanması ve bu şekilde görevine son verilmesidir.
-Komisyon başvurusu reddedilen 44 üyemizin 24'ünün kararlarının gerekçesi olarak üyelerimiz hakkındaki kovuşturmanın ertelenmesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları gösterilmiştir. Oysa hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının sanık açısından etkisini düzenleyen CMK m. 231, fıkra 5, son cümlesinde, 'Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder' denilmektedir.
-OHAL Komisyonu kararlarında devlet memurluğundan çıkarma yaptırımına gerekçe olabilecek tespitlere dayanamadığından 'irtibat ve iltisak' tespitleri yaparak ret kararları vermektedir. İltisak ve irtibat kavramlarının ne anlama geldiği belirsiz olduğu, ifade özgürlüğü de dahil olmak üzere çalışma hakkına yönelik müdahale ve sınırlamaların dayanağını oluşturan yasanın 'erişilebilir' ve 'öngörülebilir' olması gerektiği, hangi eylemlerin iltisak, hangi eylemlerin irtibat olduğunu gösterir hiçbir kural, uygulama, idari pratiğin mevcut olmadığı defalarca ifade edilmiştir.
-OHAL komisyonu adeta bir yargı makamı gibi hareket etmiş, suçların ve eczaların kanuniliği ilkesini de ihlal ederek ret kararlarına 'irtibat ve iltisak' tespitlerini gerekçe yapıştır.
-Yürütmenin durdurulması talebimizin reddi kararının gerekçesi olarak 6755 sayılı Kanunun 38. Maddesinin "Olağanüstü hal süresince yayımlanan kanun hükmünde kararnameler kapsamında alınan kararlar ve yapılan işlemler nedeniyle açılan davalarda yürütmenin durdurulmasına karar verilemez" hükmü gösterilmektedir. Böylece OHAL kaktıktan sonra OHAL rejiminin devamı sağlanabilmektedir.
-İhraç gerekçesi yargı kararı ile açıkça ortadan kalkmış olmasına rağmen başvuruların ret edilmesi komisyonun uluslararası sözleşmeleri, anayasayı ve yasaları hiçe saydığını ve suç işlediğini göstermektedir. İdari bir komisyon, kendisini anayasanın üzerinde göremez, görmemelidir.
-OHAL komisyonunun kendisini mahkemelerin yerine koyarak hatta mahkeme kararlarını yok sayarak karar vermesi hukuksuzdur ve bu şekilde verilen kararların kabul edilmesi mümkün değildir. Suça bulaştığı iddia edilen kamu görevlileri ile ilgili tüm hukuki işlemler, kendisini mahkemelerin yerine koyan OHAL Komisyonunca değil, mevcut hukuk sistemi içinde yer alan mahkemeler aracılığıyla yürütülmelidir.
-Komisyon derhal lağvedilmeli ve haklarında herhangi bir yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm emekçiler bütün haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmedir.
-Sonuç olarak açığa çıkan bu tablo göstermektedir ki; devam eden OHAL rejmi, OHAL Komisyonu kararları, siyasi yargılamalar, siyasi yargı kararlarıyla hukuksuzlukları olağanlaştırmamız ve bu yağma düzenine biat etmemiz istenmekte, beklenmektedir.