24 Kasım 2024 Pazar

Serhat Fırat yazdı | Êzidî halkına dönük yeni saldırılar mı planlanıyor?

Kasım Şeşo da, KDP peşmergeleri gibi Şengal'i savunmadı. Kaçarak Şengal'i DAİŞ çetelerine bıraktı. Hemen ardından KDP ile birlikte, DAİŞ çetelerine karşı savaşan gerillaya karşı türlü kirli oyun planlarını devreye koydu. Gerillanın, Şengal'den çıkması için çalmadık kapı, yapmadığı numara bırakmadı. Kasım Şeşo, bugünde başka planlar içinde olmaya devam ediyor.

Êzidî inancına sahip halkımız onlarca katliama tanık oldu. Osmanlı devletinden, gerici bölge devletlerine kadar Êzidî halkımıza katliam ve sürgünü reva gördüler. En son katliam, 3 Ağustos 2014 yıllında DAİŞ çeteleri tarafından yapıldı. Binlerce, Êzidî, Müslüman olmadığı için DAİŞ çeteleri tarafından katledildi. Binlerce Êzidî, topraklarını bırakıp, Güney Kürdistan kentlerine, Rojava'ya ve bir kısmı da Avrupa'ya göçmek zorunda kaldı. Halen yüzlerce kayıp Êzidî kadın ve çocuklar var. Yeni toplu mezarlar ortaya çıkıyor.

Tarihi katliam ve sürgünlerle yazılı Êzidî halkı, her zaman ölüm korkusu ve "güvercin tedirginliğinde" yaşıyor. Devletler arasında yaşanacak bir savaşta, söylenecek bir sözde ve olası bir durumda katliam ve sürgüne uğrayacak olan halkların başında Êzidî halkı akla geliyor. Yaşadıkları tüm katliamlar, baskılar halkın üzerinde derin izler bırakmış durumda.

Bölge devletlerinin desteklediği DAİŞ çeteleri, bir soykırım planlıyordu. Plan büyük oranda boşa çıkarıldı. Gerillanın ve sonrasında YBŞ'nin direnişleriyle soykırım engellendi. Buna rağmen, Êzidî halkımız 3 Ağustos katliamından büyük yaralarla çıktı. Derin acılar yaşadı, yaşadıklarının tahribatı büyük oldu. Katliama uğrayan halk, Şengal'in özgürleşmesi sonrasında topraklarına dönerek yaralarını toplum olarak sarmaya çalıştı. Geride kalan on yıl içinde belli bir yol da alındı. Toplum, kadını, genci, yaşlısıyla örgütlü bir duruma geldi ve özsavunmasını inşa etti.

Dün Êzidî halkının örgütlenmesini ve haklarına sahip çıkmasını istemeyen, kendilerine kulluk yapmasını isteyen Mir'ler, şeyhler ve dini kastlar, bugün de, Êzidî halkının kendilerine kul, köle olarak biat etmesini istiyor. Bu nedenle hiç boş durmuyorlar. Yakın tarihe kadar, PKK üzerinden Êzidî halkını korkuyla, tehditlerle PKK'ye yapılan yalan ithamlarla Êzidîleri kontrol altında tutmak için provokasyonlar örgütleme çabası içindelerdi. Bugün de farklı inançlara hakaret ederek kirli oyunlarını sürdürmek istiyorlar.

HALK DÜŞMANI PLANLAR DEVREDE
Bu kirli planların en gözde aktörü, Kasım Şeşo denen zattır. Bu şahsiyet, Şengal halkının emeklerini semiren ve ilerici olan her şeyin karşısında duran birisidir. Kendi kişisel saltanatını, varlığını, provokasyon ve kirli oyunlar üzerine kurmuş biridir. İstiyor ki Şengal halkı he zaman örgütsüz ve birilerine kul olarak kalsın. Zira, Şengal'de demokratik bir ortam ve örgütlü bir halk gerçekliği Kasım Şeşo gibilerinin sonu demek. Bunu bilen bu ihanetçiler, DAİŞ Şengal'e saldırdığında, "DAİŞ Êzidîleri öldürmez. Müslüman olun sorun çıkmaz" diyerek halkı inançlarından vazgeçirmeye çalıştı ve katliama yol verdi. Kasım Şeşo da, KDP peşmergeleri gibi Şengal'i savunmadı. Kaçarak Şengal'i DAİŞ çetelerine bıraktı. Hemen ardından KDP ile birlikte, DAİŞ çetelerine karşı savaşan gerillaya karşı türlü kirli oyun planlarını devreye koydu. Gerillanın, Şengal'den çıkması için çalmadık kapı, yapmadığı numara bırakmadı. Kasım Şeşo, bugünde başka planlar içinde olmaya devam ediyor.

Sırtını KDP'ye dayayarak kendisini komutan ilan eden Kasım Şeşo, Şengal'in özgürleştirilmesinin onuncu yılında yaptığı bir konuşmada; "Muhammed ve dini var olduğu sürece Êzidîlere yönelik saldırılar ve katliamlar devam edecektir" açıklamasına, Duhok Vakfı, Diyanet işleri ve başsavcı ile çeşitli toplumsal kesimden tepkiler geldi. Şeşo aleyhinde, "Müslümanları hedef gösteriyor. Muhammed'e ve dine hakaret ediyor" diyerek dava açtılar. Kasım Şeşo, "Bütün Müslümanlardan bahsetmiyorum. Müslümanlarla ilişki içindeyiz. Onlara nasıl saygısızlık edebilirim" dese de söz ağzından bir defa çıkmıştı. Bu provokatif konuşmada Kasım Şeşo'nun yalnız olup olmadığını, bunun bir planın parçası olup olmadığını henüz bilmiyoruz. Süreç bunu açığa çıkaracaktır. Düşüncesizce söylenmiş bir söz bile olsa bu ortalığı bulandırmak, halkları, inançları karşı karşıya getirmek isteyenlerce kullanılacak bir malzeme olarak değerlendirildiği de açık.

Ortadoğu halkları için dinin ideolojik, manevi bir değeri var. Toplumlarda ise inançlarının kimi zaman birleştirici bir anlamı var. Bu nedenle hangi dinden, inançtan olursa olsun; hakarete ve küçük düşürülmeye kalkınca toplumsal olarak savunmaya, kendisini korumaya kalkışmaktadır. Yıllardır Alevi inancına dönük saldırılar karşısında, Aleviler toplumsal olarak kendini korumaya çalıştı. Êzidî inancı keza aynı sorunlarla karşılaştı ve benzer tepkileri verdi. Müslümanlık, batı inançları karşısında kendini korumaya çalıştı. Bu toplumları ilgilendiren konularda, hele de inanç gibi meselelerde konuşmadan önce söylenecek şey iyi hesaplanmalı. Fakat dediğimiz gibi, Kasım Şeşo bunları bilmeyecek bir kişi değildir. Bireysel ihtirasları, kariyeri ve çıkarı için girmeyeceği kılık yoktur. Buna birde sırtını yasladığı KDP ile birlikte daha politik bir anlam katıyor kuşkusuz. Şu anda, KDP'nin vurucu gücü olarak Şengal'de bulunuyor. Şengal Özerk Yönetimi ve Şengal Savunma Güçleri (YBŞ ve YJŞ) karşı düşmanca bir tutum takındı. Öncesinde HPG güçlerine dönük düşmanlık yaptı. Benzer tutumlarını kendi inancından halka yapıyor. Bireylerin yaptıkları ve söyledikleri elbette kendisini bağlar. Bir topluma, bir inanca mal edilemez. Fakat yer Ortadoğu gibi hassas bir zemin olunca söylenen bir laf çatışmalara, katliamlara ve sürgünlere neden olabiliyor.

Bu nedenle, KDP'nin Şengal Komutanı, Kasım Şeşo'nun sarf ettiği sözler üzerine Êzidîlere dönük tepkiler yükseldi. Duhok ve Zaxo'da kamplarda kalan Êzidîler her an öldürülme korkusu ve saldırılacak kaygısına düştüler. Bu kaygı nedeniyle 500 Êzidî can güvenliği nedeniyle Şengal'e döndü.

Öncesi bir yana 3 Ağustos katliamı sonrasına baktığımızda yaşamı, komplo ve kirli oyunlarla dolu olan Kasım Şeşo'nun sarf ettiği sözlerden sonra Êzidîlerin ölüm korkusu yaşaması anlaşılır bir durum. Duhok ve Zaxo cami imamları bu sözler nedeniyle Êzidî inancını hedef gösterdi. Yarın birileri çıkıp bu provokatif ortamdan yararlanmak isteyip, Êzidîlere karşı bir saldırı yaparsa bunun hesabını kimse veremez. Irak mahkemelerinin, Kasım Şeşo'ya gözaltı kararı da olacakları engelleyemez. Fitil bir kez ateşlenmiş olur.

Kasım Şeşo'nun düşmanca açıklamasına karşı, Şengal Özerk Yönetimi ve din insanları, "Bireylerin kişisel açıklamaları topluma mal edilemez. Müslüman ve Êzidîler yıllardır iç içe ve kardeşlik içinde yaşadılar. Bundan sonra da böyle olacak" şeklinde açıklamalar yaptı. Bu gerilimin daha fazla büyümesini engelledi.

Dünyanın neresinde olursa olsun, dinler ve toplumlar arası hakaret ve karalama kabul edilemez. Hiç kimse başkasının inancına hakaret edemez, buna hakkı da yoktur. Egemen devletlerin ve politik İslamcı gericilerin kendi çıkarları için dinler arası çatışmaları yıllardır körüklediklerini biliyoruz. Akli selim din insanları ve DAİŞ zulmünden kurtulan halkların, inançların eşit temsiliyetini savunan Şengal Özerk Yönetimi, Kasım Şeşo gibi karaktersiz, halkına düşmanlık peşinde koşan bireylerin düşmanca açıklamalarına tepki gösterdiler. Bu açıklamaların farklı halkların, dinlerin, inançların bir arada yaşamasına engel olamayacağını belirttiler.

Halklar ve inançlar arasında düşmanlık tohumları ekerek, kendi saltanatlarının sürmesini amaçlayanlar, kardeşlik ve dayanışma karşısında kaybetmeye mecburdur. KDP'nin Şengal temsilcisi, Kasım Şeşo da bu kirli oyunlarının bedelini ödeyecek ve kaybedecektir. Bu gibi kirli oyunlara fırsat vermemek için, halklar arasında daha güçlü dayanışma ve birlikte hareket etmek önemlidir.