23 Kasım 2024 Cumartesi

Sendikalardan İstanbul'da birleşik ve güçlü 1 Mayıs çağrısı

İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu, yaklaşan işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs'ta İstanbul'da birleşik ve güçlü 1 Mayıs çağrısı yaptı.
İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu, Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda yaptığı eylemde, İstanbul'da birleşik ve güçlü 1 Mayıs çağrısı yaptı.
 
"Her yerde birleşik güçlü yaşasın 1 Mayıs" pankartının açıldığı eylemde "Sermayeye köle olmayacağız", "Yaşasın 1 Mayıs", "Çalışırken ölmek istemiyoruz", "Birleşe birleşe kazanacağız", "Yaşasın sınıf dayanışması" sloganları atıldı. Basın metnini Belediye-İş 2 No'lu Şube Başkanı Erol Özdemir okudu.
 
1 Mayıs'a sayılı günler kala işçi sınıfının karşı karşıya olduğu sorunların çığ gibi büyüdüğünü ifade eden Özdemir, sorunları şu şekilde sıraladı:
 
-Kamu ve belediyelerde taşeronda çalışan işçi kardeşlerimize ‘kadro verdik' düzenlemesinin sendikalardan kaçırılarak, KHK aracılığı ile yapılmasından kaynaklı sorunlar devam etmektedir. Kapsam dışında kalan KİT'lerde ve belediyelerde şoför olarak çalışan binlerce işçi kadro aldık sevincini yaşayamamıştır. Bakanlık üzerinden yayınlanan çerçeve sözleşme ve yüzde 4+4 zam garabeti karşısında emekçilerin ücretleri enflasyon karşısında erimiştir. İşçi arkadaşlarımızın özgür toplu sözleşme hakkı önüne engeller konulmuştur.
 
-Sosyal güvenlik yasalarında yapılan düzenleme ile hak kaybı ve mağduriyet yaşayan 1 milyondan fazla EYT'linin hak talepleri görmezden geliniyor. EYT'li kardeşlerimizin talepleri meşrudur. Yapılacak olan bir adaletsizliğin ortadan kaldırılmasından öte bir şey olmayacaktır.
 
-2019 yılı 1 Mayıs'ına işsizlik rakamlarının günbegün büyüdüğü bir dönemde gidiyoruz. Özellikle genç nüfus içerisindeki işsizlik oranı, emekçi halkımızı umutsuzluğa sürüklemektedir.
 
-Özelleştirmelerle neredeyse satılmadık fabrika, liman bırakmayanlar, 1 Mayıs öncesinde ‘Tank Palet Fabrikasını da elden çıkarmak istiyor. İşyerlerine sahip çıkan sendikalı, örgütlü işçiler, sermayenin medyasının da saldırısı ile baskı altına alınıyor. Özelleştirmelere karşı direnişi neoliberal sistem; yargısı, medyası, siyaseti ile baskılıyor. İşçi sınıfı mücadele tarihimizde önemli bir yeri olan ve tarihe geçen TEKEL direnişine 9 yıl sonra dava açılarak, direniş ivmesi yükselen emekçi kesimlere gözdağı veriliyor.
 
-Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının yayınladığı istatistiğe göre; tüm işkollarında çalışan 13 milyon 411 bin 983 işçinin sadece 1 Milyon 859 bin 38'i sendika üyesi. Sendikalaşma oranı yüzde 13,86. Sendikaların yaptırdığı araştırmalara göre; çalışan işçilerin yüzde 90'ı sendikasız, yüzde 93'ü toplu sözleşmesiz düzende çalışıyor!
 
-Sendikal örgütlenmenin önündeki en büyük tehdit olan işten atmalar devam ediyor. Yargı sistemi Anayasal hak olan sendikalı çalışma hakkının ihlali noktasında üzerine düşeni yapmıyor.
 
-Kıdem tazminatı işçi sınıfının bedeller ödeyerek kazandığı elinde kalan en kapsamlı haktır.  Sermayenin talepleri doğrultusunda şekillenen siyasi iktidarların derdi işçilerin kıdem tazminatı alması değil, kıdem tazminatını fona devretmek suretiyle ortadan kaldırmaktır.
 
-Her ay maaşımızdan ödediğimiz yüzde 1'lik işsizlik sigortası primi ile oluşturulan İşsizlik Sigortası Fonu birikiminin yüzde 50'si işverenlere teşvik adı altında veriliyor, ekonomik kriz bahane edilerek bankalar bu fon üzerinden destekleniyor.
 
-Patronların kar hırsı ile öteledikleri, işçi sağlığı ve güvenliği kurallarının uygulanmadığı iş sahalarında iş cinayetleri devam ediyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi raporlarına göre; geçtiğimiz 2018 yılında 1923 işçi hayatını kaybetti. Emeğin başkenti İstanbul'da hayatını kaybeden işçi sayısı 226. 2019 1 Mayıs'ına giderken yılın ilk 2 ayında 284 işçi kardeşimiz, iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiş durumda. İstanbul Silivri'de bulunan Kale Kayış fabrikasında 3'ü ölümlü olmak üzere, sayısız iş kazasına şahitlik eden işçilerin, iş kazalarına karşı Petrol İş Sendikası'nda örgütlenmeleri işveren baskısı ile karşılık buldu, işçilerin kararlı direnişi devam ediyor.
 
-Ülkemiz yerel seçim sürecini geride bıraktı ancak seçim sonuçları üzerine tartışmalar ve seçmenin iradesinin yansıması noktasındaki tartışmalar sürüyor. Siyasi partiler kendilerini iktidara taşıyan gücün emekçi halkın oyları olduğunu unutmamalıdır. Siyasi Partiler, halkın seçim tercihlerini kendi yanlış politikaları üzerinden tartışmalıdırlar. Özellikle belediyelerde çalışan pek çok emekçiyi bir belirsizlik içine sokan seçim tartışmaları sonlandırılmalıdır. Oy verdikten sonra verdikleri oyların başında gece gündüz nöbet bekleyen seçmen görüntüsü Türkiye'de demokrasi iddiası olan tün partiler için utanç vericidir. İktidar bu noktadaki sorumluluğunu yerine getirmeli, halkın iradesine saygı gösterilmelidir.
 
Emekçilerin karşılaştığı sorunların sistematik ve örgütlü olduğunu dile getiren Özdemir şu ifadeleri kullandı:
"Sendikalarımıza ve konfederasyonlarımıza düşen görev; işçi sınıfının mücadele günü olan 1 Mayıs'ta konfederasyon farkı gözetmeksizin, güçlü kutlamaların ve birlikte bir arada taleplerin ifade edildiği mitinglerin yapılmasını sağlamaktır. Ne yazık ki bir süredir konfederasyonlar ayrı ayrı merkezi mitingler düzenlemekte ve bu tutumla işçi sınıfının gücünü, birliği bölünmektedir. Bizler İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu Girişimi olarak İstanbul 1 Mayıs'ının bölünmeden uzak, işçi sendikaları ve memur sendikalarının İstanbul şubelerinin inisiyatifinde, güçlü bir şekilde kutlanması için harekete geçilmesi gerektiğini düşünüyoruz. İstanbul'daki 1 Mayıs'a giderken sendika şubelerimizin inisiyatifi ile çalışmaların sürdürülmesini, konfederasyonlarımızın da buna destek olması ihtiyacının önemine dikkat çekiyoruz. İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu Girişimi'nde hâlihazırda üç konfederasyona bağlı sendikalarımız yer almaktadır. Bu birlik 1 Mayıs'ın birlikte örgütlenmesi ile daha da güçlü hale getirilebilir, nicelik ve nitelik olarak geliştirilebilir. Biliyoruz ki 1 Mayıs birlik ve dayanışma gününde dahi bir araya gelemeyen sendikalar, işçi sınıfının sorunları karşısında ortak bir mücadele zemini yaratamaz. Oysa karşı karşıya kaldığımız sorunlar ayrıştırmayı değil, birlikte hareket etmeyi dayatmaktadır. Sendikalar sermayenin saldırılarına karşı birlikte çalışma kültürünü yaygınlaştırmalıdır. İşçi sınıfının sendikalardan beklentisi de bu yöndedir. İşten atmalar yasaklansın, 696 sayılı KHK ile kadroya alındığı söylenen binlerce işçinin özgür toplu sözleşme hakkı önündeki engeller kaldırılsın, EYT yasası bir an evvel çıkartılsın, sendikalaşma önündeki engellerin kaldırılsın. İş cinayetlerine karşı önlemler alınsın. Krizin yükünün işçi sınıfına ödetilmemesi için enflasyon karşısında tüm ücretler iyileştirilsin. Konfederasyonlar 1 Mayıs gibi işçi sınıfının ortak mücadele günlerine ilişkin programlarını iller bazında ortaklaştırsın, 1 Mayıs'lar tarihsel anlamına denk düşer şekilde, birlik içerisinde kutlansın. Tüm bu talepler için güçlü ve birleşik 1 Mayıs için İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu Girişimi olarak sendikalarımızı emeğin başkenti İstanbul'da birleşik, yaygın ve güçlü bir 1 Mayıs'a çağırıyoruz."