Riham Hico: Çağ özgürlükçü kadınların, halkların çağıdır
TAJÊ Sözcüsü Riham Hico, Şengal katliamının ardından bugünde işgal saldırılarıyla birlikte özel savaş politikalarının sürdüğüne dikkat çekti. Direnen halklara dönük tasfiye saldırısına dikkat çeken Riham Hico, Êzidî halkının bunlara karşı mücadele ederek direndiğini kaydetti. Yapılan konferanslarda soykırımın tanınması, suçluların yargılanması, mücadele ile elde edilen kazanımların korunması, tanınmasının gündemleştirildiğini söyleyen Hico, bölge ve Kürt halkına birlik olma mesajı vererek, "Birleşerek işgalin önü kapatılır" dedi.
Şengal katliamının 10. yılı. Êzidî Kadın Özgürlük Hareketi (TAJÊ) sözcüsü Riham Hico, Êzidî kadınların taleplerini, KDP'nin ihanetini ve bugünkü Kürt halkı karşısındaki pozisyonunu konuştuk. Êzidî halkının yakın zamanda gerçekleştirdiği konferanslar ve sonuçlarına ilişkin de değerlendirmede bulunan Riham Hico'nun sorularımıza yanıtlar şöyle:
Êzidî fermanının 10. yılındayız. İşgalci Türk devleti ve işbirlikçilerinin Şengal'e yönelik saldırıları sürüyor. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Her şeyden önce ferman şehitleri ve Şengal direnişi şahsında bütün şehitleri anıyorum, onların anısı önünde saygı ile eğiliyorum. Bilindiği gibi 3. dünya savaşı bütün şiddeti ile devam ediyor. Herkes kendi çıkarları doğrultusunda bu savaşın içerisinde. İktidar ve hegemon güçler onlardan ne isteniyorsa yapıyor. Şengal'de fermanın üzerinden 10 yıl geçti ve süreç giderek daha da zorlaşıyor. Bir taraftan halkların mücadele hattı yürüyor, bir taraftan da iktidar güçleri planlarını sürdürüyor. Karşılıklı olarak çok büyük ve çok güçlü bir mücadele içerisindeler. İktidarlar çıkarlarını korumak için toplumumuza yönelik bütün saldırıları gerçekleştiriyor. Türk devleti, bir yandan özel savaş politikaları, psikolojik savaş yürütüyor, bir yandan savaş uçakları ile saldırıyor. Bütün yönleri ile toplumumuzu hedefleyen saldırılar yürütülüyor. Bu da 3. dünya savaşının sonucudur.
TASFİYE ETME SAVAŞI SÜRDÜRÜLÜYOR
Buradan bakılırsa bize ve Hamas'a yönelik sürdürülen savaşta çok büyük tasfiye etme çabaları var. Çok yönlü bir istihbarat savaşı sürdürülüyor. Şu anda Şengal'de de aynı şey sürdürülüyor. DAİŞ'in 74. ferman ile başaramadığını, MİT ve Parastin (KDP istihbaratı) Şengal üzerinde sürdürdüğü özel savaş ile bu toplumu iradesiz bırakmak, tüm ilerici değerlerinden, rolünden, ahlakından, kültüründen, dilinden uzaklaştırmak istiyorlar. 74 ferman bu toplum kültüründen, dilinden, varlığından, toprağından uzaklaşmadı. İktidar ve hegemon güçler KDP şahsında bu gerçekliği Êzidî toplumuna dayatıyor. Şu anda toplumumuz, kadınlar ve özellikle gençler üzerinden özel bir savaş yürütülüyor. Bir taraftan genç kadınları kaçırıp Müslümanlaştırıyorlar, bir taraftan kapitalist kültürü Êzidî toplumu içerisinde yaymaya çalışıyorlar. Yurtseverlik kültüründen uzaklaştırıyorlar. Halka göç yolunu açıyorlar. Şu anda Şengal'de böyle bir süreç yürütülüyor.
KONFERANSLARIN MESAJI: ŞENGAL'İN ÖZERKLİĞİ, SAVUNMA GÜÇLERİ TANINMALI
Êzidî halkı "Êzidî toplumu için adalet ve özgürlük" şiarıyla gerçekleştirdiği konferans ve Rojava'daki Êzidî Evi konferansının mesajları neydi?
Bütün Kürdistan'da Türk devletinin bir saldırısı var. Osmanlının rüyalarını gerçekleştirmek istiyorlar. Bugüne kadar Türk devleti hain Kürtlerin eliyle Êzidî halkına, Kürt toplumuna yönelik çok saldırı gerçekleştirdi. Bugün aynı şey yaşanıyor, tarih tekerrür ediyor. Türk devleti peşmergeyle birlikte özgürlük gerillasının üzerine gidiyor. Şengal'de Parastin MİT'in rolünü oynuyor.
ŞENGAL'DE YAŞANAN KADIN KIRIMI TANINMALI
Bu konferanslarda esas mesaj; ferman suçlularının yargılanmasıydı. Fermanın üzerinden 10 yıl geçmiş durumda ama henüz adalet gerçekleşmedi. Êzidî toplumu henüz haklarını elde edemedi. Soykırım konusu birçok yönüyle kabul edilmiş değil. Edenler ise sadece kağıt üzerinde kaldı. Pratik henüz gerçekleşmedi. Eğer soykırımı kabul ediyorlarsa; Türk devletinin saldırılarının önünü kapatmaları lazım. Ferman suçluları yargılanmalı, onlardan hesap sorulmalı. Birçok şeyin yapılması gerekiyor, ama bunların hiçbiri gerçekleşmiyor. Bu da adaletin gerçekleşmediği, suçluların yargılanmadığı anlamına geliyor.
ÊZİDÎ BİRLİĞİ KURULARAK SALDIRILARA KARŞI MÜCADELE YÜRÜTÜLMELİ
Diğer esas bir nokta şuydu; Şengal'in özerkliğinin kabul edilmesi gerekiyor. Şengal savunma güçlerinin tanınması gerekiyor. Êzidîlere yönelik ferman ve soykırım, kadın kırımı kabul edilmelidir. Uluslararası bir mahkeme kurulmalıdır. Daha önemlisi Êzidî birliği ve ittifakı kurulmalı ve bu saldırılara karşı mücadele yürütülmelidir. Bu konferanslardan çıkan esas mesajlar bunlardı.
Ferman suçlularının yargılanması, saldırıların önünün kapatılması, özsavunma gücünün büyütülmesi, Şengal Demokratik Özerk Yönetiminin kabul edilmesi, bütün Êzidîlerin Şengal'e dönmesi. Şengal, Bakur Êzidîlerinin, Rojava Êzidîlerinin, Şengal Êzidîlerin başkentidir. Êzidîler nerede olursa olsun kıbleleri Şengal'dir.
ÊZİDÎ HAKLARI İÇİN MÜCADELE YÜRÜTÜYORUZ
3 Ağustos fermanının 10. yılında Êzidî kadınların yaşadıkları insanlığın hafızasında canlı. Kadınlar fermanın 10. yılını hangi mücadele gündemleri ile karşılıyor?
10 yıldır fermanların engellenmesi için mücadele yürütüyoruz. Bir taraftan kendimizi örgütlüyor, eğitiyor, bilinçlendiriyoruz. Bir taraftan kadın özsavunma gücümüzü büyütüyoruz. Bir yandan da fermanın kabul edilmesi için her yerde mücadele ediyoruz.
Şengal'den tutalım Avrupa'ya, Bağdat'a kadar her yerde soykırımın kabul edilmesi, Êzidî haklarının garantilenmesi için mücadele yürütüyoruz. Biz bu yılı bu mücadele gündemleri ile karşıladık. Bağdat'ta konferans gerçekleştirdik; Iraklı kadınlarla birlikte mücadelenin birçok ihtiyacına dönük ortak kararlar aldık. Zalimlere, işgalci Türk devletine, Irak hükümetine ve bileşenlerine karşı çok büyük ve geniş bir mücadele yürütülüyor. Kadının toplum içerisinde irade ve karar sahibi olması ve güçlenmesi için birçok çalışma yürütüldü ve yürütülüyor.
KDP PEŞMERGESİ TÜRK DEVLETİNİN MÜTTEFİKİ OLARAK ROL ÜSTLENİYOR
İşgalci Türk devletinin Başûrê Kürdistan'a yönelik işgal ve ilhak saldırılarını ve KDP'nin rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu saldırılar Êzidî halkı için ne tür sonuçlar doğurur?
Türk devletinin bir hayali var. Bizimde Türk devletinin o hayalini gerçekleşmesine izin vermemek gibi, haklarımızı garantilemek gibi bir hayalimiz var. Bizde kendi hayallerimizin peşinden koşuyoruz. Burada acı olan şey ne? 3 Ağustos fermanının gerçekleşmesinde peşmergenin ihaneti. İçimizde en kara nokta olarak kaldı. Bugün Türk devletinin saldırılarında KDP ihanetine devam ediyor.
ZAXO'DA, AMEDÎYÊ'DE SÜREN SAVAŞ KÜRDİSTAN'IN BÜTÜNÜNE YAYILACAK
KDP peşmergeleri bugün gerillaya karşı değil, gerillanın yanında Türk devletine karşı savaşmalıydı. Gerillanın yürüttüğü savaşı, peşmergenin yürütmesi gerekirdi. Ama maalesef onlar bu savaşı yürütmüyor. Bu savaşta kendilerini Türk devletinin müttefiki olarak konumlandırıyorlar. Bu savaş bütün keskinliği ile devam ediyor. Biz iyi biliyoruz Şengal, Zaxo'dan, Amedîyê'den bağımsız değil. Hepsi birbirine bağlı. Bugün savaş orada, yarın buraya gelecek. Çünkü her yer planın içerisinde. Nokta nokta planlarını gerçekleştirmek istiyorlar. Bu Şengal üzerinde de tehlike oluşturuyor. Halkımızla birlikte biz bunun uyanıklığı içerisindeyiz. Bu savaşın güçlenmesini ve derinleşmesini istemiyoruz. Her bir Kürt, her bir Êzidî bu savaş karşısında kendisini sorumlu görmelidir. Buna göre yer almalıdır ve bu savaşın önünü kapatmalıdır.
SURİYE VE IRAK HALKLARININ BURADA HİÇBİR ÇIKARI YOKTUR
Irak Başbakanı Sudani'nin Erdoğan-Esad görüşmesinde arabulucu rolü üstlenme çabalarını nasıl yorumluyorsunuz?
Erdoğan-Esad görüşmesinde Irak Başbakanı Sudani'nin garantörlük rolü üstlenme çabaları söz konusu olduğunda Sudani'nin o kadar gücü yok. Türkiye ve Esad'ı buluşturmak Rusya ve İran'ın projesidir. Sudani burada kullandıkları bir araçtır. Yani Sudani kendi iç sorunlarını çözemiyor ki dışarıdaki sorunları çözebilsin. Suriye ve Irak halklarının burada hiçbir çıkarı yoktur. Çünkü Erdoğan, Irak topraklarının yarısını, Suriye topraklarının yarısını işgal etmiş durumda.
TÜRK DEVLETİ SURİYE TOPRAKLARINA DAHA FAZLA YERLEŞMEK İSTİYOR
Biliyorsunuz bir dönem önce Erdoğan Irak'a geldi. Burada ne yaptı? Erdoğan onların topraklarının üzerine geldi, aynı zamanda onların topraklarına da saldırıyordu. Bu çok büyük bir ihanettir. Burada mesele Sudani değildir. Sudani kimi güçlerin eliyle kullanılan bir araçtır. Aynı şeyi Suriye'de yapmak istiyorlar.
Türk devleti, Suriye topraklarına daha fazla yerleşmek istiyor. Şu anda Suriye'nin, Türk devletine karşı bir tutumu var. Türk devletini, işgalci bir güç olarak görüyorlar. Ama Irak, şu ana kadar Türk devletini işgalci bir güç olarak görmüyor. Topraklarını o kadar işgal etmelerine rağmen "komşumuzdur" diyor. Suriye'yi de bu duruma düşürmek istiyorlar. Bu görüşmeler devam ediyor ve gerçekleşti. Onlara göre bugün düşmandır, yarın dosttur. Çıkarlarına göre yan yana geliyorlar.
KÜRT HALKININ, BÖLGE HALKLARININ BİRLİĞİ İNŞA EDİLMELİDİR
Êzidî kurumları olarak kadınlara, halklara ve uluslararası kamuoyuna çağrınız nedir?
Zaman barışsever halkın, onurlu, azimli insanların zamanıdır. Devletlerden, çıkarcı, milliyetçi, yobazlardan umudumuz yok. Bugün Başûrê Kürdistan halkı, Başûrê Kürdistan hükümetine karşı başkaldırmalı ve işgalin önünü kapatmalıdır. Şengal halkı da Irak hükümetine karşı, onun anlaşmalarına karşı çıkarak başkaldırdığında, Bakurê Kürdistan halkı da aynı şeyi yaparsa çok şey değişir. Bu nedenle çağ özgürlükçü kadınların ve halkların çağıdır. Bütün halklara ve bileşenlere çağrı yapıyoruz; birleşin, birbirinizin elini tutun, hepimiz aynı gemideyiz. Eğer bu gemi batarsa hepimiz batacağız. Bu yüzden Kürt halkının birliği inşa edilmelidir, bölge bileşenlerinin birliği inşa edilmelidir. Ancak bu şekilde işgalci güçlerin önünü kapatabiliriz, devletlerin önünü kapatabilir ve haklarımızı garantileyebiliriz.