Pektaş: LÖB kurultaylarıyla liselilerin isyanını örgütleyeceğiz
Liseli Öğrenci Birliği, 26-27 Şubat günlerinde İstanbul, İzmir ve Eskişehir'de kurultaylar örgütlemek için çalışmalarına başladı. Kurultaylarda biraraya gelecek olan liseliler yaşadıkları sorunları konuşacak ve birlikte çözüm önerileri oluşturacak. LÖB kurultaylarına ilişkin sorularımızı yanıtlayan Senem Pektaş, karşılarındaki örgütlü güce karşı örgütlü mücadele etmenin önemine vurgu yaparak tüm sıra arkadaşlarını kurultaylarına katılmaya çağırdı.
Gerici, tektip, baskıcı, cinsiyetçi, homofobik, ezberci eğitim sistemine karşı liseliler yıllardır mücadele ediyor. Örgütlenme ve söz söyleme hakları ellerinden alınan liseliler oluşturdukları çeşitli mecralarda sözlerini söylüyor. Susmuyor, hem kendi sorunlarını, hem genel olarak halkın yaşadığı sorunları dile getiriyor, çözüm önerileri sunuyor.
Sorgulayan, tartışan liseliler şimdi yan yana gelip örgütlülüklerini geliştirmenin yollarını arıyor. Liseli Öğrenci Birliği, İstanbul, İzmir ve Eskişehir'de liselilerin kürsüsünü kurarak sorunlarını tartışacak, birlikte çözümler üretecek ve mücadele biçimleri belirleyecek.
LÖB kurultaylarına ilişkin ETHA'ya konuşan Senem Pektaş, AKP-MHP'nin liselerdeki kadrolaşmasının genç kadınlar ve LGBTİ+'lar üzerindeki baskılara, meslek liselerindeki emek sömürüsüne, liselerin yaşadığı yoksullaşmaya dikkat çekti. Üç kentte örgütledikleri kurultaylarda liselerin kürsüsünü kuracaklarını ve sıra arkadaşlarıyla sorunlarını ve çözümleri tartışacaklarını aktaran LÖB üyesi Pektaş sorularımıza şu yanıtları verdi:
AKP KADROLARININ GENÇ KADINLAR VE LGBTİ+'LAR ÜZERİNDEKİ BASKISI
Liseli Öğrenci Birliği olarak kurultaylar düzenliyorsunuz. Neden böyle bir çalışma yürütme ihtiyacı duydunuz? Şu an eğitim sistemi ve okullarda ne tür sorunlar yaşanıyor?
AKP iktidarı liseli gençliğin elinde bulundurduğu değişim gücünün ve dinamizminin farkında. İktidara geldiği ilk günlerden beri eğitimde kendi kadrolaşmasının önünü açacak hamlelerde bulunuyor. Bunun yanında kitap dağıtımı ya da eğitimdeki çeşitli materyallerinin sağlanması için kendi yandaşı olan firmalara ve vakıflara bunların aktarımını yapıyor. Bu yolla da eğitim üzerinden onların da zenginleşmelerini sağlıyor bir yandan. Bu kadrolaşmayla birlikte pek çok okulda ülkü ocaklarında yetişmiş ya da AKP'nin gençlik kollarında yetişmiş kadrolar okullarımızda, müdür, müdür yardımcısı, danışman gibi sıfatlarla atanıyor. Bunlar AKP'nin liselerdeki yansımaları haline geliyor. Onların politikalarını liselerimize taşıyorlar. Liseli genç kadınlara, LGBTİ+'lara özel bir baskı olarak dönüyor. AKP'nin "makbul kadın" yaratma politikası çerçevesinde liseli kadınları okul giriş çıkışlarında etek boylarının ölçülmesi, çoraplarının kontrol edilmesi, saç renklerine, taktıkları küpelerden yaptıkları makyaja kadar müdahalelerde bulunulması ve genç kadınların, LGBTİ+'ların okullarda her türlü söz söyleme, örgütlenme ve ifade özgürlüğünün gasp edilmesi bunların başında geliyor. Liseli genç kadınlar ve LGBTİ+'lar ne zaman toplu bir biçimde söz söyleme iradesi gösterse bu kadrolar tarafından baskılanmaya ve sindirilmeye çalışılıyor.
MESLEK LİSELERİNDE STAJ SÖMÜRÜSÜ
Geleceksizliği yaratan en önemli faktörlerden biri de meslek liselerindeki staj sömürüsü. Son 4-5 yıldır AKP'nin özel olarak eğildiği, meslek liselileri eğitimden koparıp okullarımızı fabrikalaşmaya doğru gittiği bir sistem kurmuş durumda. Sadece bu yıl meslek liselilerinin sömürüsü ile 1,5 milyar TL'ye yakın kar elde ettiklerini Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer büyük bir sevinçle duyurdu. Bu gerçeğin altında liselilerin aylardır yatırılmayan maaşları, sigortaları, çalıştıkları atölyeler ve fabrikalarda angarya ve ayak işlerine mecbur tutulmaları var. Aynı zamanda, mezun olabilmek için verilecek notları idare ve patronlar birlikte kararlaştırıyor. İkisine de tabi olması ve işçi ile öğrenci arasında ara bir formda kalmaları sözkonusu.
MESLEK LİSELİ İŞÇİ AMA ÖRGÜTLENME HAKKI YOK
Bütün bunlar yaşanırken bir yandan da meslek liselilerin her türlü örgütlenme hakkı da elinden alınıyor. Örneğin bir fabrikada ya da atölyede işçilerle birlikte aynı saatlerde emek vermesine ve iş yapmasına rağmen meslek liselerin herhangi bir şekilde sendikalaşma hakkı bulunmuyor.
MESLEKİ EĞİTİM MERKEZLERİ MODELİ
Meslek liselerinin yanı sıra Mesleki Eğitim Merkezleri biçiminde uygulanmaya başlanan yeni bir eğitim modeli var. Meslek liseliler birkaç sene, en azından 9-10'uncu sınıflarda üniversite sınavına yönelik eğitim alabiliyorken bu Mesleki Eğitim Merkezi dediğimiz yerlerde öğrencilerin 4 gün çalışıp 1 gün okula gittiği, onda da birkaç ders gördüğü eğitim modeli var.
Burada meslek liselilerinin isyanlarını özel olarak ortaya koymalarının nedenleri bu aslında. Eğitim bütünüyle bitirildi, okullarımız fabrikaya çevrildi.
SERMAYEYLE İMZALANAN PROTOKOLLER SÖMÜRÜYÜ ARTIRIYOR
Meslek liselerinde sömürüyü artırmak için çeşitli ticaret odaları ve fabrikalarla, savunma sanayindeki çeşitli fabrikalarla işbirliği protokolleri imzalanıp kendilerine hazır işçi yetiştirme yoluna gidiliyor.
Bunun yanında güzel sanatlar öğrencileri ekonomik krizden en çok etkilenenler. Çünkü aldıkları tek bir kalem ya da kağıdı karşılayamaz durumdalar. Herhangi bir sanatsal faaliyeti icra edebilecek maddi imkanlardan yoksunlar. Çünkü aileler yoksullaştıkça öğrenciler de yoksullaşıyor. Ve eğitim materyallerini alacak her türlü imkandan da yoksun kalıyorlar.
ÜNİVERSİTESİ İŞSİZLİĞİN ERTELENMESİ DEMEK
Dönemin kendi özgün koşulları var liseliler bakımından. Karşılaştığımız her liseli de görüyoruz ki nasıl bir geleceksizliğe mecbur bırakıldıklarının farkındalar ve bunu söylemekten de çekinmiyorlar. Eğer üniversiteye girebiliyorlarsa üniversitenin onlar için işsizliklerinin 2 ila 4 yıl boyunca ertelendiğini görüyorlar. Üniversiteye girebilirlerse üniversite hayatlarının barınma ve geçinme zorluklarıyla geçeceğini biliyorlar. Ve bu yoksulluğun çok farkındalar ve bunu söylemekten çekinmiyorlar.
LİSELİLER SİSTEM SORUNLARININ FARKINDA
Sosyal medyada çeşitli tag eylemlerinde ya da atılan twitlerde konuşan ya da söz söyleyenlerin çoğunluğunun liseliler olduğunu görüyoruz. Bunun yanında çeşitli sokak röportajlarında da ailelerinin ve eğitimde yaşanan sorunları söyleyen, isyanlarını ortaya koyan liseli gençlik oluyor. Bir bankta otururken, kantin sırasında liseliler hayatın pahalılığını ya da eğitim sisteminin sorunlarını konuşuyorlar. Liseliler yoksulluğu ve geleceksizliği de kendilerinin yetmezliği ya da ailelerinden kaynaklı tekil bir sorun olarak da görmüyorlar. Bunun bir sistem sorunu olduğunun farkındalar. Bu aslında liselileri bu dönem örgütlemek bakımından bizim önümüze yeni bir olanak koyuyor.
LİSELİLERE İSYANIMIZI BİRLEŞTİRELİM ÇAĞRISI
Fakat şöyle bir problem de var. Ortada bir isyan ve itiraz var, fakat söylenen sözler havada kaldığında çok hızlı bir biçimde liseli gençlik bakımından umutsuzluğa, çaresizliğe dönüşebiliyor. Sıra arkadaşlarımız isyanlarını söylüyorlar, itirazlarını dile getiriyorlar, bunun karşısında bir çıkış gösterilmediği zaman bu ülkede kalmanın bir anlamı olmadığı, yurtdışına çıkamazsa burada yaşama imkanı bulunmadığına dair sözlere evrilebiliyor. Bizim de bu dönemde kurultayı örgütleme amaçlarımızdan biri de bu.
Yani liseli gençliğe gelin isyanımızı hep birlikte ortaya koyalım, çıkışımızı hep beraber tayin edebilelim diyebilmek. Liseliler olarak yalnızca hakları gasp edilen mağdur öğrenciler olmadığımızı, bizim de toplumsal muhalefette söz söyleyebilen ve bu toplumda değişimin öznesi olduğumuzu liselilere fark ettirebilmek. En nihayetinde hep birlikte bir yol, yöntem belirleyerek bu kurultayda liselerimizde, eğitimde, geleceğimizde değişim gücünü ele alabilmek.
SIRA ARKADAŞLARIMIZLA BULUNDUKLARI ALANLARDA BULUŞUYORUZ
Kurultaylara hazırlanırken ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Kurultaya çağırdığımız hedef kitlemiz liseliler, kendi sıra arkadaşlarımız olduğu için öncelikle çalışmamızı okul giriş ve çıkış saatlerinde yapıyoruz. Liseli Öğrenci Birliği'ni ve mücadele yöntemlerini anlatan, "Neden kurultaya gelmelisin" başlıklı kurultayda toplanma nedenlerimizi sıralayan postaları dağıtıyoruz. Sticker, afiş, pankart gibi materyallerle sıra arkadaşlarımıza ulaşmaya çalışıyoruz. Okullarımızın yanı sıra yine liselilerin yoğun olarak bulunduğu kafeler, kitapçılar ve dershaneler ve kursların çevrelerinde çalışmalarımızı örgütlüyoruz.
LÖB'ÜN KURULTAYINA LİSELİLERDEN YOĞUN İLGİ VAR
Çalışmalarınıza liselilerin ilgisi nasıl?
Dönem bakımından liseli gençlik hareketinin ve örgütlülük düzeyinin zayıflamış olmasından ötürü liseliler bir arayışta olsalar da bu arayışa cevap olacak bir yer bulamıyorlar kendilerine. Bu yüzden de okul önlerinde yaptığımız çalışmalarda ya da sokakta astığımız bir stickerda bile liseliler bizimle direkt iletişim kuruyorlar. Ne yaptığımızı ve kurultayı neden örgütlediğimizi soruyorlar ve katılma isteklerini dile getiriyorlar. Sosyal medyadan da pek çok dönüş alıyoruz. Yalnızca kurultayı örgütlediğimiz kentlerde değil Türkiye'nin pek çok ilinden liseliler kurultayı örgütlememizin onlar için nasıl bir umut doğurduğunu ve LÖB'ü daha fazla tanımak istediklerine dair dönüşler yapıyorlar bize.
Kurultayları hangi kentlerde ve ne zaman yapacaksınız?
Lise kurultaylarını bu sene üç kentte örgütlüyoruz; İstanbul, İzmir ve Eskişehir olmak üzere. İstanbul'daki lise kurultayımızı 26 Şubat Cumartesi günü saat 14.00'da Bahariye Caddesi üzerinde bulunan Sosyal Araştırmalar Vakfı'nda (SAV) yapacağız. İzmir'deki kurultayımızda 26 Şubat Cumartesi günü yapılacak. Eskişehir kurultayımız 27 Şubat Pazar günü yapılacak.
KARŞIMIZDAKİ ÖRGÜTLÜ GÜCE KARŞI BİZ DE ÖRGÜTLENMELİYİZ
Son olarak ne söylemek istersin?
Liselilerin okula adım attıkları ilk andan itibaren onları sindirmeye çalışan ve iktidarın makbul öğrenci profilini oturtmaya çalışan örgütlü bir güç var karşılarında. Öğretmenleriyle, idari kadrolarıyla, bakanlarıyla, okullarda faaliyet gösteren çeşitli dernek ve vakıflarla, liselileri ezmek için karşımızda örgütlü bir güç varken liselilerin kurtuluşu da örgütlü mücadeleden geçiyor.
Liseli Öğrenci Birliği olarak; liselilerin kürsüye çıkıp kendi dertlerini anlattığı, isyanlarını özgürce ortaya koyabildiği ve mücadelede bir yol yöntem oluşturmak sözünü kurmasını sağlamak için bu kurultayları örgütlüyoruz. Bütün sıra arkadaşlarımızı da üç ilde topladığımız lise kurultaylarına katılmaya, kendimize yüklenmemize gerek olmadığını, yüklenmemiz gereken şeyin bu sistem olduğunu ve isyanımızı birleştirmemiz gerektiğini söylüyoruz.