4 Ekim 2024 Cuma

Oluç: AKP emekçilerin sesini duymuyor

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, yoksulluk ve işsizliğin arttığını belirterek AKP'nin emekçilerin çığlığını duymadığını belirtti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis'te düzenlediği basın toplantısı ile gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

14 yıl önce katledilen gazeteci Hrant Dink'i anan Oluç, Dink'in Türkiye'de bilinmesi, anlatılması, duyulması istenmeyen gerçekleri ve Ermenilerin yaşadığı zulmü anlattığına vurgu yaptı. "Nefret ve ayrımcılığa karşı sesini yükseltti. O yüzden hedef haline geldi" diyen Oluç, Dink'in gazete manşetlerinden valilik binalarına kadar birçok yerden tehdit edildiğini söyledi.

Oluç, katliamın ardından hazırlanan iddianameye ilişkin ise "İlk iddianamede cinayeti işleyenler sözde hassas ve milliyetçi gençlerdi. İkinci iddianamede Ergenekon bağlantısı ortaya çıkarıldı. 3'üncü iddianamede FETÖ bağlantısı ortaya çıkarıldı" diyerek iddianamenin AKP'nin siyasal ihtiyaçlarına göre hazırlandığını kaydetti. Hrant Dink'in devletin organize komplosu sonucu katledildiğini belirten Oluç, 124. duruşmadır polis ve jandarmanın yargılanmadığına dikkat çekti. "Bu dava Türkiye açısından bir utanç davasına haline gelmiştir" diyen Oluç, davanın ve adalet mücadelesinin peşini bırakmauacaklarını ifade etti.

GAZETECİLERE SALDIRANLAR ÖZGÜRLÜKLERİN DÜŞMANIDIR
Özgür basına yönelik saldırılara tepki gösteren Oluç, İletişim Başkanlığı'nın basın özgürlüğünün en güzel döneminin yaşandığına dair sözlerinin hatırlatarak bu özgürlüğün anaakım medya için geçerli olduğunu söyledi. "Muhalif basın için geçerli bir durum değildir. Muhalif basın Türkiye'de tarihinin belki de en ağır saldırılarının olduğu dönemi yaşamaktadır" diyen Oluç, siyasetçilerin konuşamadığı, gazetecilerin yazamadığı sürecin karanlığına vurgu yaptı. "Bunu hoş görenler, bunu azmettirenler emin olsun ki demokratik hak ve özgürlüklerin, demokrasinin ve demokratik siyasetin bir numaralı düşmanlarıdır" diye konuştu.

YOKSULLUK VE İŞİSZLİK ARTIYOR
Yoksulluğun ve işsizliğin arttığını kaydeden Oluç,"TÜİK'e göre yüzde 14 olan enflasyonun, gerçek rakamının yüzde 30-35 bandında olduğunu biliyoruz. Tüm bağımsız araştırmacılar ve sendikalar enflasyonun çok daha yüksek olduğunu görüyor. Türkiye en yüksek enflasyon ve faizde ilk 5 ülke arasında dünyada girmiş durumda. Bu vahim bir durum" dedi. Sendikaların açıkladığı işsizlik rakamının 10 milyon civarında olduğuna dikkat çeken Oluç, "Yüzde 5 kritik eşik, dünyanın her yerinde bu rakam ülkede kriz olduğunu gösterir. Kapanan şirket sayısı artıyor, batık krediler nedeniyle iflaslar artıyor, icra dosyalarının sayısı artıyor. Takibe düşen kredi miktarı artıyor. 151 milyar TL'ye ulaşmış takibe düşen kredi miktarı. Esnaf özellikle pandemi döneminde bas bas bağırıyor 'borç ödemelerimi erteleyin ve faizsiz kredi verin' diye ama esnafı bu iktidar duymuyor" diye belirtti.

Oluç, AKP'nin krizin sorumluluğunu birilerinin üzerine yıkarak atlatmayı planladığına değinerek "2021 yılında Hazine ve Maliye Bakanının açıklamasından anlaşılıyor ki ülkeyi faiz, döviz kuru ve enflasyon sarmalından kurtaracak bir yıl olmayacak. İşsiz kalmış ve açlıkla yoksullukla mücadele eden vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına cevap verilemeyecek" dedi.

Sayıştay raporları ile belgelenen kayyumların yolsuzluğuna ilişkin konuşan Oluç, "Kayyumlar sadece halk iradesini ve sandık hukukunu gasp etmiyor, halkın maddi ve manevi değerlerini yok ediyor" diyerek Van Büyükşehir Belediyesi'nin BOTAŞ yolsuzluğunu örnek verdi. 

AÇLIK GREVİ TALEPLERİ İNSANİDİR
Başta PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması olmak üzere cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin de sonu bulması için başlatılan açlık grevlerinin 55'inci gününde olduğunu belirten Oluç, iktidara seslenerek taleplerin kabul edilmesini belirtti. Taleplerin hukuki ve insani olduğunu ifade ederek "Önce kendi bulundukları yerlerdeki  hak ihlalleri, kötü muamele, işkenceyi sona erdirilmesini talep etmekteler. Aynı zamanda İmralı'da var olan bütün hükümlülerin tutukluların yaşadığı ağır tecrit koşullarının ortadan kalkmasını talep etmektedirler. İkisi de insan hakları açısından baktığımızda tutuklu hakları ve uluslararası sözleşmeler açısından da halkı ve demokratik taleplerdir" diye konuştu.