GÜNCEL
ÖDAV'ın baro başkanı adayı Keskin: Baroyu demokratikleştireceğiz
İstanbul Barosu başkanlığına aday olan Av. Eren Keskin, İstanbul Barosu'nun savunma ve yargıyı ilgilendiren konulara "siyasi aidiyeti" ile yaklaştığını belirtti, "Baroların hiç bir ayrım gözetmeden düşünce ve ifade özgürlüğü nedeniyle yargılanan avukatlara destek olması gerekiyor" dedi.
İstanbul Barosu Genel Kurul'u Haliç Kongre Merkezi'nde 20-21 Ekim günlerinde yapılacak. Özgürlükçü Demokrat Avukatlar (ÖDAV) grubunun başkan adayı Avukat Eren Keskin.
Keskin'in yönetim kurulu listesinde bulunan 10 kişiden 8'i kadın. Aday avukatlar; Filiz Aydın, Hanifi Barış, Müyasser Baş Ergin, İpek Bozkurt, Ramazan Demir, Özlem Gümüştaş, Banu Güveren, Rozerin Seda Kip, Özden Özdemir ve Arzu Şahin.
Avukat Eren Keskin, genel kurula sayılı günler kala ETHA'nın sorularını yanıtladı.
Rejimin kurumsallaşmasında TBB'nin nasıl bir işlevi ve rolü var sizce?
Aslında ben kurumsallaşmayı Erdoğan'dan biraz daha ötesine götürüp, 1915'ten bu yana almak istiyorum. Çünkü bütün hak ihlallerinin başlangıç tarihi o. Yüzyılın en büyük suçunun tarihi ve o suçu işleyen İttihatçı yapı, Türkiye Cumhuriyeti devletini kurmuştur. Bugün Türkiye'de hukukun yapıcısı olan ve Türk hukukunu ilk hazırlayan kişi Mahmut Esat Bozkurt'tur. Esat şöyle der: "Türkiye'de, bu topraklarda sadece özbeöz Türk olanın hakları vardır. Diğerlerinin tek hakkı hizmetçi olma hakkıdır." Mahmut Esat Bozkurt adına baro hala ödüller veriyor. Dolayısıyla bu durumu aslında rejimin kırmızı çizgileriyle tartışmak gerekiyor. Ermeni soykırımı, Kürt meselesi, Kıbrıs sorunu, antidemokratik ve laik ayrışması gibi bütün bunları bir arada tartışmak gerekiyor. Bizim her zaman sorunlarımız vardı ama şu anda yargının hiç olmadığı kadar değişik bir biçimde bağımlı hale getirildiğini görüyoruz. Daha önce de yasama, yürütme, yargı kurumları militarizme bağımlıydı. Bu durum Erdoğan'ın derin devletle uzlaşmasının ardından daha korkutucu bir hal aldı. Bir tarafta derin çekirdek devlet diğer tarafta Erdoğan uzlaşması ile birlikte barolar bu durumdan da fazla etkilendi. Bugün hâkimler ve savcılar hiç olmadığı kadar çok korkuyor, iktidarın istemediği hiç bir kararı veremeyecek durumdalar ve savunmanın bu kadar yargının dışına itilmeye çalışıldığı başka bir süreç yaşamadık. Şu anda, Erdoğan'da şekillenen devletin istemediği hiç bir kararı mahkemeler veremez. Bu durum savunma olarak bizi çaresiz bırakıyor. Barolar da bu kıstırılmışlığı aşamıyor çünkü resmi ideolojinin sınırlarını kırmaya çalışmayarak o sınırlar içinde mücadele etmeye çalışıyorlar. Biz bu resmi ideolojiyi tartışmaya açmaya çalışıyoruz. Çünkü resmi ideolojinin hukukla ve düşünce özgürlüğü ile çok fazla ilişkisi var.
İçinden geçtiğimiz siyasal süreçte baro seçimlerinin özgünlüğü nelerdir?
Yargının tartışmalı hale gelişi insanlarda bir çıkış beklentisi oluşturdu. İnsanlar yargının demokratikleşmesini istiyor ve bunun için baroların da demokratikleşmesi gerekiyor. Bu nedenle baro seçimlerine çok fazla ilgi var. Siyasi görüşleri birbirinden farklı olan değişik kesimlerden birçok aday var. Yargının içinde bulunduğu durum ve Türkiye'nin antidemokratikleşmesi, 40 bin avukatı içinde barındıran İstanbul Barosu'nun dünyanın en büyük barolarından biri olması ve ekonomik kriz koşulları düşünüldüğünde herkes her alanda bir çıkış yolu arıyor. Bu nedenle baro seçimlerine ilgi yoğun.
Mevcut baro yönetimine dair eleştirileriniz ve görüşleriniz nelerdir?
Baronun en eleştirdiğimiz yanı siyasi aidiyeti ile davranması. Ulusalcı bir çizgide olan yönetim, avukatların uğradığı hak ihlallerine de sadece bu çizgiden bakıyor. Örneğin Ergenekon davasına gösterdiği ilgiyi, gözaltına alınan hatta şiddet gören, tutuklanan, uzun süre hapishanede kalan devrimci, demokrat, yurtsever ya da cemaatten olan avukatlara göstermiyor. Oysa bugün yargılanan avukatlar sadece düşünce ve ifade özgürlükleri ihlal edildikleri için yargılanıyor. Baroların hiç bir ayrım gözetmeden düşünce ve ifade özgürlüğü nedeniyle yargılanan avukatlara destek olması gerekiyor. Gözaltında ve tutuklandıkların da ziyaretine gitmeleri ve savunmayı savunmaları gerekiyor. Ancak mevcut baro yönetimi bu konularda oldukça eksik. Bunun yanında çevreci avukatların kurduğu komisyonun baro yönetimi tarafından ortadan kaldırması kabul edilebilir değildir. Coğrafyanın her yerinde çevre sorunları ve savaşın yarattığı tahribatlar varken bunlar için yapılacak çalışmaları baro engelledi. Ayrıca stajyer avukatlar ve bağlı çalışan, yani işçi avukatların hakları açısından yaşanan sorunlar, kadın avukatların yönetimde yeterince temsil edilmemesi gibi eleştirilerimiz var.
BAROYU DEMOKRATİKLEŞTİRMEK İSTİYORUZ
ÖDAV ne için var, nasıl bir baro siyaseti güdüyor?
Baroyu demokratikleştirmek, kendi prangalarından kurtarmak ve avukatların düşünce ve ifade özgürlüklerini sağlamak için yola çıkıyoruz. Barışçıl bir hukuku savunmak, savaşa harcanan bütçenin yargıya, eğitime harcanmasını ve tüm bunların tartışmaya açılmasını istiyoruz. Genç avukatlar büyük bir hiyerarşi ortamında çalışıyor ve işçi avukatlar ise icra dairelerinde takip memuru olarak çalışmak zorunda bırakılıyor. Bizler genç ve stajyer avukatların adliyelerde kendilerine ait odaları olmasını istiyoruz. Çünkü oralardan yeni düşüncelerin çıkacağını biliyoruz. Çok fazla özel üniversitede hukuk fakültesi açılıyor ve genç avukat arkadaşlarımız son derece yetersiz eğitim alarak avukat oluyor. Uluslararası hukuk, işkencenin belgelenmesinde adli tıp zorunluluğu, AİHM yargılaması gibi konuların tartışılacağı iyi bir staj eğitimi alması gerekiyor. Biz bunları da yapmaya adayız. Kadına yönelik şiddet, sığınma evi, kreş gibi birçok konuyu gündemimize aldık ve çalışma yapmayı planlıyoruz. Ayrıca yaşamın her alanında ayrımcılığa uğrayan LGBTİ'lerin hakları için de mücadele ediyoruz.
BARODA KADIN RENGİNİN HAKİM OLMASINI İSTİYORUZ
Yönetim adaylarınız çok renkli ve geniş bir yelpazede. Aday profillerinizin özgünlüğünü açar mısınız?
10 kişilik yönetim adayımızın 7'si kadın. Erkek egemen bu coğrafyada kendi kurduğumuz örgütler de erkek egemen. Biz ise buna karşı bu 7 kadınla yola çıkıyoruz. Bu yapıyı değiştirmek ve baroya kadın renginin hakim olmasını istiyoruz. Bunun yanında genç adaylarımız fazla ve gençlerin bu tür kurumların yönetiminde yer alması gerekiyor. Etnik, dinsel kimlikler, LGBTİ hakları savunucuları da adaylarımız içinde. Kısaca oldukça zengin bir listemiz var.
Seçimlerde 10 aday var ve sizin sloganınız: "Yan yana" Siz daha fazla birleşik siyaset izliyorsunuz. Bu durumu açabilir misiniz?
Hukuk alanı başta olmak üzere sistemin demokratikleştirilmesi için farklılıklarımızı biraz daha gözardı edip ortaklıklarımızı öne çıkararak yan yana durmamız gerekiyor. Tüm ötekileştirilenlerin yan yana geldiği yeni bir demokratik atılım istiyoruz ve bunu barolar için de istiyoruz. Bu nedenle cinsel, dinsel ve milli kimliği nedeniyle kendisini ötekileştirilmiş hisseden ve hakları ihlal edilen tüm avukatlara bize oy verme çağrısı yapıyoruz.