4 Ekim 2024 Cuma

O. Fırat Serdengeçti yazdı | Rayberleştirme siyaseti

Rayberleştirme siyaseti rejimin kuruluşundan bugüne dek uygulayageldiği bir siyaset. Bu siyasette elbet kimi bilgiler elde etmek ve bunu kullanmak isteği olsa da bu diğer stratejik hedeflerinin yanında devede kulak kalır. Aydın, sanatçı ve ilericilerden, demokratik kitle örgütleri ve hatta burjuva muhalefetten çıkan en ufak ses, itiraz, baskı, gözaltı ve tutuklamayla susturulmaya ve sindirilmeye çalışılırken, diğer yandan devrimci-demokratik hareket tasfiye edilip teslim alınmaya, biat ettirilmeye çalışılıyor. İşte Rayberleştirme siyaseti bu tasfiye etme, teslim alma çizgisinin örgütlendiği zeminde, genel saldırganlık konseptinin bir ayağı olarak örgütleniyor.

Dersim katliamındaki kötü ünlü kişiliklerden biri Seyit Rıza'nın öz yeğeni, Alişer ve Zarife'nin kirvesi olan Rayber'dir. Rayber, direniş boyunca birçok Dersimli'yi Alpdoğan Paşa'ya teslim etmesi, ihbar edip katletmesi ve rejime çalışmasıyla nam salmış bir kişiliktir. Kişisel hırsları ve rejime sadakati onu, Alevilikte akrabalık ve kardeşlikten öte bir bağı ifade eden kirvelik bağını hiçe saymasına, direnişin önderlerinden Alişer ve Zarife'yi katletmeye kadar götürmüştür. Bu ihanetiyle kötü ünlü namına nam katmıştır.

Rayberleştirme siyaseti rejimin kuruluşundan bugüne dek uygulayageldiği bir siyaset. Bu siyasette elbet kimi bilgiler elde etmek ve bunu kullanmak isteği olsa da bu diğer stratejik hedeflerinin yanında devede kulak kalır. Hele de bugün bu tip bilgilere ellerindeki teknolojik imkanlarla daha rahat ulaşma olanakları varken... Bu yalan yanlış bilgi kırıntıları olsa olsa daha çok devrimci-demokratı, ilerici, antifaşisti zindanlara atmanın bir gerekçesine dönüştürülebilir. Şüphesiz bu rejim için az şey değildir. Yine de Rayberleştirme siyasetini bununla açıklamak eksik olur.

RAYBERLEŞTİRME SİYASETİNİN ESAS AMACI
Geride kalan yaklaşık 5 yıllık süreçte yaşananlar ortada. Bir yandan aydın, sanatçı ve ilericilerden, demokratik kitle örgütleri ve hatta burjuva muhalefetten çıkan en ufak ses, itiraz, baskı, gözaltı ve tutuklamayla susturulmaya ve sindirilmeye çalışılırken, diğer yandan devrimci-demokratik hareket tasfiye edilip teslim alınmaya, biat ettirilmeye çalışılıyor. Bu saldırganlık sökmedikçe daha fazla saldırganlaşıyor, son çıkartılan yasada görüldüğü üzere tüm demokratik kurumların üzerinde Demokles'in kılıcı sallandırılıyor. İşte Rayberleştirme siyaseti bu tasfiye etme, teslim alma çizgisinin örgütlendiği zeminde, genel saldırganlık konseptinin bir ayağı olarak örgütleniyor.

Rejimin bu siyasete ağırlık vermesinin, dikkat çektiğimiz genel amaçtan ayrı olarak şüphesiz başka boyutları da söz konusu.

Her şeyden önce bu tip siyasi gericilik yılları gerek antifaşist kitlelerde gerekse de devrimci demokratik hareketin kimi kuvvetlerinde bireysel kurtuluş umutlarının boy gösterdiği dönemlerdir. Kabuğuna çekilme, Avrupa'ya göç, kişiliğini ve onurunu teslim ederek Rayberleşme bunun farklı biçimlerdeki görüngüleridir. Elbette Avrupa'ya göç, kabuğuna çekilme ile Rayberleştirme eşitlenemez. Fakat hepsinin aynı siyasal zeminden ve aynı bireysel kurtuluş umudundan beslendiğini de görmeliyiz. (Siyasi gericiliğin gemi azıya aldığı 1980 dönemi de bu bakımdan oldukça fazla benzer tipte örneklerle dolu bir dönemdir.) Dolayısıyla bu tip siyasal iklimlerde Rayberleştirme girişimleri daha fazla sonuç alıcı olur.

Egemenler şüphesiz ki bu saldırganlıkla sadece kişiyi teslim almak istemez. Esasen bunun ilerici antifaşist kitlelerde, devrimci-demokratik kuvvetlerde yaratacağı sonuçlara odaklanır. Baskı, gözaltı, tutuklama ve katliamları Rayberleştirme siyasetiyle birleştirerek tasfiye ve teslimiyeti hedefler. Bundandır ki, genç devrimciler her gün sokak ortasında kaçırılır, tehdit edilir. Bu da yetmez, aile ve akrabaları devreye sokulur, o da sökmez ise psikolojik ve fiziki işkenceye maruz bırakılırlar. Rayberleşenler birer psikolojik silah olarak kullanılır, aynı yoldan gidilmesi salık verilerek başarılamayacağı fikri örgütlenmek, güvensizlik, umutsuzluk tohumları ekilmek istenir. Bununla da sonuç alınamadığı durumda Rayberleşenlere dayanarak gözaltı ve tutuklama saldırılarıyla sonuç almaya yönelir.

Rayberleştirme siyasetini tüm bu zeminde okumak ve anlamak mücadele görevlerini açığa çıkartmak bakımından önemli. Elbette bu saldırganlığı boşa düşürmek her şeyden önce siyasi mücadelenin büyütülüp geliştirilmesine bağlı.

Sorunu böyle ele almak aynı zamanda ‘her zaman denenen yöntemler' yüzeyselliğinden sıyrılmayı sağlayacaktır. Aksi, bu siyasetin dönemsel özgün rolünü kavrayamamak olur. Haliyle mahkeme salonlarından sokaklara, meclis kürsüsünden emekçi semtlere, fakültelere kadar bu saldırganlığa karşı etkin bir siyaset örgütlemek, teşhir etmek, ilerici, antifaşist kitlelere anlatmak ve boşa düşürmek dönemin önemli siyasal görevlerinden biri olmalıdır. Yine bu noktada insan hakları örgütlerinden hukuk örgütlerine, demokratik kitle örgütlerinden, devrimci-demokratik kuvvetlere kadar her kesimin geliştireceği mücadelenin aynı zamanda tasfiyeci saldırganlığa karşı geliştirilecek mücadele olduğu gerçeği asla unutulmamalıdır.

Rayber ismi 1938 yılına kadar Dersim'de çocuklara çok yaygın olarak takılan bir isimdi. Soykırımdan sonra kimse çocuğuna Rayber ismini takmadı. Bu, Dersim halkının Rayberleşmeye karşı tutumuydu.

Rayber efendisine hizmet ettikten sonra kurşunlanarak öldürüldü. Dersimliler ise onu lanetle yad ederek unutup gitti. Oysa darağaçlarına başı dik giden Seyit Rızalar, direnişte katledilen Beseler, Zarifeler, Alişerler ise sevgi, saygı ve minnetle anılıyor, yad ediliyor.

Her şey bu kadar yalın ve net aslında.