'Ne savaş, ne kutuplaştırıcı siyaset ülkemizin sorunlarını örtmeye yetmeyecek'
KESK Yürütme Kurulu, "Birinci ağızdan Suriye'ye karşı ilan edilen ve Rusya ile İran'ı da karşısına alan savaşın emekçilere, insanlığa ve halklarımıza hiçbir yararı yoktur. Öne sürülen gerekçelerin hiçbiri başka bir ülkenin topraklarında bulunulduğu ve tüm dünyanın lanetlediği çetelerin resmi garantörlüğüne soyunulduğu gerçeğini değiştirmemektedir" dedi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfedarasyonu (KESK) Yürütme Kurulu, iktidarın savaş politikalarına ilişkin açıklama yaptı.
Erdoğan'ın yaptığı son açıklama ile adeta savaşın adını koyduğunu ve savaş ilanı yaptığı belirtilen açıklamada, "Bilindiği üzere İdlib Suriye'nin diğer bölgelerinden çekilmek zorunda kalan ve 'en tehlikeli' diye tanımlanan, aralarında ülkemizde de 10 Ekim katliamı başta olmak üzere birçok katliamı gerçekleştiren İŞİD türevi cihatçı örgütlerin denetimdedir" dedi.
Açıklamada, şunlar belirtildi: "Açıkça belirtiliriz ki; birinci ağızdan Suriye'ye karşı ilan edilen ve Rusya ile İran'ı da karşısına alan savaşın emekçilere, insanlığa ve halklarımıza hiçbir yararı yoktur. Öne sürülen gerekçelerin hiçbiri başka bir ülkenin topraklarında bulunulduğu ve tüm dünyanın lanetlediği çetelerin resmi garantörlüğüne soyunulduğu gerçeğini değiştirmemektedir.
"Biliyoruz ki, savaş koşullarında ilk öldürülen gerçeklerdir. Nitekim daha birkaç gün öncesinde toplumun her kesimin vicdanını derinden yaralayan işsizlik nedeniyle kendini yakan vatandaşımız özgülünde büyüyen işsizlik, Kızılay-Ensar-AKP üçgeninde ortaya çıkanlar, kamu kaynaklarının yağma ve talanı, yolsuzluklar, deprem vergilerinin deprem dışında her şeye harcanmış olması, çığın altında sadece vatandaşlarımızın değil sosyal devlet vasfını kaybeden devletin kalması, uyuşturucu patronunun tahliyesi için devreye giren Cumhurbaşkanı başdanışmanı hakkındaki mahkeme ifadeleri, doların yeniden tırmanışa geçmesi ve ekonomik krizin derinleşerek devam etmesi gibi tartışmaların üzerine İdlip şalı örtülerek konuşulamaz hale getirilmek istenmektedir.
"OHAL koşullarında temel hak ve özgürlüklerimizi askıya almaları yetmiyormuş gibi şimdi de 'savaş koşullarındayız' diyerek toplumsal muhalefeti baskı altında tutmaya, hakikatin herkese karşı ileri sürülmesinin engellenmesine sessiz kalmayacağımızı belirtmek istiyoruz. Emeğimize ve ülkemizin kaynaklarına sahip çıkacak, iktidar güçlerinin ideolojik ve politik çıkarları doğrultusunda uzun süredir can simidi olarak sarıldıkları milliyetçilik, din ve mezhep istismarcılığı ve militarizm üstünden yürütülen kara propagandaya ve savaş politikalarına karşı barış talebinde ısrar etmeye devam edeceğiz."