KADIN
Name: Hayatım daha yeni başlıyor
Sistematik şiddete karşı özsavunma hakkını kullanan Name Öztürk, geçtiğimiz günlerde kadın dayanışmasının yarattığı etki ile tahliye oldu. Name, şimdi yeni ve kadınlarla yan yana olduğu bir hayat kurmak istiyor: "Bütün kadınları çok seviyorum, kadın dayanışması yalnız olmadığımı hissettirdi. Yeni başlayan bir hayatım var artık."
Ösavunma, artık kadınların ifade ettikleri değil, pratikte uyguladıkları bir hak. Erkek devlet, erkeğin şiddetini önlemeyi değil, yargısı ve tüm uygulamaları ile teşvik ediyor. Kadınlara, kendi hayatlarını ve haklarını savunmaktan başka bir şanst da bırakmıyor. Eski kocasının her türlü cinsel, fiziksel, psikolojik şiddetine sistematik olarak maruz kalan Name Öztürk de hayatına sahip çıkan kadınlardan.
Name'yi avukatı Sezin Uçar aracılığı ile tanıdım. Dosyasını okuduğumda Name'nin yaşadıkları Yasemin'den, Çilem'den tanıdık geldi. Erkek şiddetine direnmek için yaşam boyu mücadele vermişti. Defalarca şikayetçi olmuş hatta ailesinden gizli boşanmıştı bile. Ama eski kocası Kazım Aydemir, yargıdan ve çevreden aldığı güçle şiddetine devam etti. Name yine şiddete maruz kaldığı bir günde, eski kocasının kendisini öldüreceğini anlayınca kendi hayatına sahip çıktı. Özsavunma hakkını kullandı.
Name benim için sadece bir haber değildi, bana ve tüm kadınlara cesaret veren bir temsildi. Name'nin duruşmasını haberleştirmek bu yüzden benim için sadece teknik bir mesele değildi. Name'nin davasından kısa bir süre sonra avukatı Sezin Uçar ile birlikte tutuklandık. Name'yi hapishanede daha yakından tanıdım. "Konuşurken insanı incitmekten korkar" derler ya, öyle bir kadın Name. Tanıdıkça kendisi için, çocukları için başka hiçbir seçeneği kalmadığı için bu pratiğe başvurduğunu çok daha iyi anladım. Hayatına sahip çıktığı için Name'yi tutuklayan erkek devlet, onun sesi olmaya çalışan beni, Name'nin savunmanlığını üstlenen Sezin'i de tutuklaması, devletin kadınlara bakış açısını gösteriyor.
'NAME DAYANIŞMAYLA GÜÇLENDİ, KADINLAR ONDAN GÜÇ ALDI'
Name'nin sesi yayıldıkça, dışarıda kadınlar güç aldı; kadın dayanışmasıyla da Name içeride güçlendi. Name'nin karar duruşmasında kadınların mücadelesi ve Name'nin meşruluğuna inancıyla savcı "meşru müdafaa" demek zorunda kalmasına rağmen; mahkeme heyeti Name'ye 12 yıl ceza verdi. O gün Name dahil, salonda bulunan ve yüreği Name ile atan tüm kadınlar bu cezadan yılgınlık değil öfke çıkardı. Bu öfke ile Name ile dayanışmaya devam ettiler ve Name kadın dayanışması sayesinde geçen hafta İstinaf'ta görülen duruşmasında tahliye edildi.
Çilem'den, Yasemin'den öğrendiğimiz mutluluktan ağlamayı Name için de bırakmadık. Name ile bu kez hapishane avukat görüş kabininde sıra beklerken ya da maltada değil; BEKSAV'ın bahçesinde bir araya geldik. Bu kez biz Name'yi değil, Name kendisini anlattı.
'MEDYA BENDEN 'CANİ' BİR KADIN YARATMIŞTI'
Kadınların özsavunma için mücadelesini Yasemin Çakal'dan duyduğunu ama basına düşmekten çekindiğini söyleyen Name, "Başka koğuşta kalan tutuklu bir kadın arkadaşla hastaneye giderken o bahsetti, kadın avukatların, kadınların mücadelesinden. Yasemin'in böyle özgürlüğüne kavuştuğunu anlattı ve 'İstemediğin hiçbir şey basına yansımaz' dedi. O gün ikna oldum, kadın avukatların davama sahip çıkmak istemesine. Daha sonra avukat görüşüne Sezin geldi. Avukatım Sezin'le ilk görüşmemizde beni anladığını hissettim. Hiçbir çıkarı olmadan benim yanımda olmak istemelerini ilk başta yadırgamıştım, adli koğuşta olmama rağmen cinayetten dolayı yargılandığım için insanlar genelde korkuyordu benden. Polisin medyaya verdiği bilgilerle de canileşmiş bir kadın gibi görülüyordum" dedi.
Daha sonra birçok kadın avukatın kendisini ziyaret ettiğini ve onların da kendisini anladığını hissettirdiğini vurgulayan Name, "Gülhan, Diren, Işın tüm kadın avukatlarım bana o kadar moral ve güç veriyordu ki... Daha sonrasında gazetecilerle tanışmaya, gazetecilerden, dışarıdaki ve benim gibi hayatını savunup hapishanede olan birçok kadından mektup almaya başladım. Artık gazetelerde benimle ilgili haberler, yazılar çıkıyordu. Bu yazıların, haberlerin benimle empati kurulmadan yazılamayacağını fark ediyordum. Bu da gücümü arttıran bir şey oldu" diye konuştu.
'KADINLAR YALNIZ OLMADIĞIMI HİSSETTİRİYORDU'
Kadın dayanışmasından aldığı güçle kendisini daha cesur hissettiğinin altını çizen Name, "Tanımadığım kadınlardan aldığım mektuplar, kitaplar benim yalnız olmadığımı hissettiriyordu. Mektuplarımı ortak alanda okuyup koğuş arkadaşlarımla da paylaşıyordum, onlar da bu kadın dayanışmasını hissedip, özeniyorlarda aslındı" dedi.
Kadın dayanışması arttıkça hapishane yönetiminin de kendi üzerindeki baskıyı arttırdığını aktaran Name, şunları da söyledi: "Sezin tutuklandığında diğer avukatlarımdan daha çok vakti olur diye Sezin'e savunmamı iç postayla göndermiştim ama hapishane idaresi vermedi. Mektuplarım engelleniyordu, 3-4 aydır neredeyse hiç mektup almıyordum, benim gönderdiklerim de geri geliyordu. Revirde çalışıyordum, avukatlarımın tutuklu olduğu koğuşta kimseyi almıyordu o dönem revirde. Kısa bir süre sonra işten çıkarıldım zaten."
'HAPİSHANEDEN DAHA AĞIRDI DIŞARDAKİ YAŞAMIM'
Yerel mahkemenin karar duruşmasında savcının "meşru müdaffa" üzerine mütalaa vermesinden dolayı tahliye beklediğini belirten Name, şöyle devam etti: "Şu dönemde meşru müdafaa kararı verilmesini beklemiyordum ama ceza verip tahliye ederler diye düşünüyordum. O dönem üzüldüm mü bile hatırlamıyorum, sadece çocuklarım ve ailem için üzülüyordum. Hapishaneye girmeden kat kat ağırını dışarıda eski kocam tarafından yaşamıştım. En azından hapishanede döven yoktu, küfreden, işkence eden yoktu. Hapishanede anladım 'birey' olduğumu, 'hayır' diyebileceğimi. O kadar çok ezilmiştim ki eski kocam tarafından..."
İstinaf Mahkemesi'nde görülen duruşmada tahliye kararının çıkasına da şaşırdığını kaydeden Name, "Tahliye haberimden sonra salonda bir alkış koptu, sevinç çığlıkları yükseldi. Bir kez daha benimle empati kurduklarını anladım o kadınların. Hapishane çıkışıma geldi, tanıdığım, tanımadığım birçok kadın. Onları kapıda görünce kardeşlerimmiş gibi hissettim, hepsi bana o sıcaklıkta sarıldı" dedi.
'HAYATIM ŞİMDİ BAŞLIYOR'
Bundan sonra hayatına sakin bir şekilde ve kadınlarla devam etmek istediğini söyleyen Name, son olarak şunları söyledi: "Kesinlikle İstanbul'da yaşamak istemiyorum, başka bir hayat kurmak istiyorum. Benim hayatım daha şimdi başlıyor, keşke hiçbiri yaşanmasaydı ama... Artık bundan sonrası kendi hayatım, kendi kararlarım olacak. İçeride birçok kadın var, onları yalnız bırakmayalım. Bütün kadınları çok seviyorum."