22 Kasım 2024 Cuma

Mustafa Öner yazdı | Meşrulaştırma, alışma, kanıksama üzerine

Meşrulaştırma, olana alışma, kanıksama biçimleri, düzenin insanlara aşıladığı kötü, zararlı davranışlardır. Biri veya ikisi, üçü devrimci yaşama geçerken getirilmiş de olabilir. Ya da sonradan da edinilmiş olabilir. Her iki durumda da devrimci yaşam biçimine, kültürüne ve değerlere aykırı, yabancı, geriletici içeriğe sahiptirler. İnsanı, devrimciyi kendi özünden uzaklaştırıcıdırlar. Meşrulaştırmakla, meşru olanı birbirine karıştırmamak gerekir.

Başlıktaki üç kelime, kavram devrimciler için çok şey ifade eder. Üç sözcük ve durum devrimciliğin ve mücadelenin geliştirilmesini engeller, sürekliliğini baltalar. Her koşulda mücadeleyi ve devrimcileşmeyi zayıf düşürür. Meşrulaştırma, alışma, kanıksama, yeni yeteneklerin açığa çıkmasını, gelişmesini durdurur. Verili olanı geriletici rol oynar. Bu üç kavram da devrimci yaşama, kültüre düşmandır. Burjuva yoz bireyciliğini öne çıkartan eğilim sistemin, kültürünün, gerici idealist felsefesinin ürünüdürler.

Meşrulaştırma, olana alışma, kanıksama biçimleri, düzenin insanlara aşıladığı kötü, zararlı davranışlardır. Biri veya ikisi, üçü devrimci yaşama geçerken getirilmiş de olabilir. Ya da sonradan da edinilmiş olabilir. Her iki durumda da devrimci yaşam biçimine, kültürüne ve değerlere aykırı, yabancı, geriletici içeriğe sahiptirler. İnsanı, devrimciyi kendi özünden uzaklaştırıcıdırlar. 

Meşrulaştırmakla meşru olanı birbirine karıştırmamak gerekir. İkisi içerik ve ideolojik olarak aynı değildir. Anlamları farklıdır. İnsanlığın ve doğanın kapitalizmden kurtarılarak özgürleşmesi için devrim, sosyalizm mücadelesi verenlerin başvurdukları, doğru, haklı, etik, ahlaki her türlü mücadele biçimleri ile araçlar meşrudur. Devrimciler, meşru olanın işçi sınıfı ve ezilenler tarafından kabul görüp sahiplenilmesi için ayrıca aydınlatma faaliyeti yürütürler. Çeşitli bedeller ödeme pahasına yürüttükleri mücadele içerisinde yaptıkları yanlışlar, hatalar olursa onun özeleştirisini vermekten de kaçınmazlar. Meşrulaştırma davranışları sergilemezler. Böylece meşru-olanla meşrulaştırma davranışını birbirinden ayırmış olurlar.

Aynı şekilde devrimciler, kendi yaşamlarında, ilişkilerinde, çalışmalarında, tarz, üslup, yöntem bakımından yaptıkları hataları, yanlışları, açığa çıkan geri tutucu, savunmacı yanlarını niyetlerinden ayrı olarak meşrulaştırıcı davranışlar sergilemeyi yadırgar, mahkum ederler. Hata, yanlış ve yetmezlikleriyle devrimci bakımdan yüzleşmeyi esas alan pratik hatta yürümeyi seçerler. Çeşitli nedenlerle meşrulaştırıcı davranışlar bir süre sonra alışkanlık yapar, kanıksama da böyle başlar. 

Her sınıf kendi geleceği, çıkarı, dünya görüşü, felsefesi, ahlak anlayışı doğrultusunda yaptıklarını haklı, doğru ve meşru görür. Hangisinin meşru olup olmadığı amacın ne olduğuyla netleşir. Devrimcilerin amacının ne olduğuna girişte açıklık getirmeye çalışmıştık. Amaçları, doğruluklarının, haklılıklarının ve başvurduklarının meşruluğunun açık kanıtıdır. Karşıt olan burjuvazinin amacı ise sömürü ve zulüm düzenlerini ayakta tutmak, insanlığın ve doğanın geleceğini yok etmektir. Bu yüzden burjuvazinin yaptıkları başvurdukları, uyguladıkları politikalar meşru, ahlaki, etik değildir. Yasalarıyla meşruymuş gibi çabalamaları toplumda bu algıyı yaratmak için görsel, yazınsal tüm iletişim araçlarını kullanmaları sonucu değiştirmez.

Devrimci sosyalistler burjuva-faşist devletin ve iktidarlarının bu kirli politikalarını da kapsayan ideolojik mücadelelerinin, meşru olanla bir şeyleri meşrulaştıranlara, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da daha etkin ve daha fazla şeklide sürdüreceklerdir. Çünkü devrimci yaşamımızda farkında olalım olmayalım, kimi davranışlarımızda, tarzımızda ve yöntemimizde kaynaklı savunmacılık, yerleşik ve gerici alışkanlıklarımızı, mevcut durumumuzu meşrulaştırmaya, kanıksamaya dönüştürür.

Bu üç kavrama yönelik yürütülen, bundan sonra da yürütülecek olan ideolojik mücadeleler, karmaşık zor, zahmetli olacaktır. Tartışmalarda, eğilim toplantılarında en fazla enerji bu mücadeleye harcanmaktadır. Çünkü yanlış tutum, sorunlu tarzımızdan ve çözümsüzlük üreten yanlış yöntemlerimizden kaynaklı yaptığımız hataları, yanlışları kolayca kabullenmek ve sorgulamamakla başlar meşrulaştırma, kanıksama. Bir şekilde devrimci olmayan, devrimcilik üretmeyen, mücadeleye ivme kazandırmayan bu iki kavram bir şekilde terk edilmezse kanıksama başlar ve bir yaşam alışkanlığı ve görüş açısına dönüşmeye başlar.

Bu üç kavramın içeriklerine bakıldığında her birinin bir pranga işlevi gördüğü rahatlıkla anlaşılacaktır. Düşünsel ve pratik faaliyetimizi kısırlaştırırlar. Bunlardan hangisi bizlerde varsa kurtulamadığı durumda çorak topraklar misali, arzu etmesek de verimsizleşiriz.

Meşrulaştırma tarz ve yöntemiyle olanaklarının devrimci zeminde ciddi şekilde ideolojik mücadeleyle kendimizle hesaplaşmaya girmeden bu prangalardan kurtulamayız. Bu bakımdan özgürleşemediğimiz sürece niyetlerden bağımsız olarak bu zehirli otlardan rahatsız olmamaya başlarız. Dahası duvara dizilen tuğlalar gibi üst üste yeni yanlışlar, hatalar ekleriz. Yeni gerekçeler, yeni savunma biçimleri bulmaya da çalışırız.

Kendimizi yenileyerek geliştirmemize ve mücadeleye gerektiği kadar katkı sunmamıza en fazla bu üç kavramın içerikleri ayak bağı olmakta. Kararlı, güçlü bir ideolojik mücadele yürütebilirsek bu ayak bağlarından kurtulabiliriz. Bunlardan ne kadar kurtulursak düşünsel ve pratik üretkenlik açısından o kadar özneleşebiliriz.

Bu bakış açısıyla bu mücadelede fazla devrimci sonuçlar almak istiyorsak, önce her birinin ne anlama geldiğiyle ilgili hafızalarımızı yeniden tazelemekle gerekir. Bu hafıza tazeleme, meşrulaştırmaya, kanıksamaya alışmamızın nerede ne zaman mücadelemize, kendi gelişimimize nasıl zarar vereceğin hakkında daha derinlikli anlamamızı koşullayacaktır.

Tartışmalar, hafıza tazelemeleri bu eksende hakkıyla yapılır ve yapıcı biçimde yönetilebilirse bu konularda daha ileri yeni bir bilinç düzeyi ortaya çıkacaktır. Ulaşılacak olan bu yeni ve daha gelişkin bilinç düzeyi kuşkusuz daha geniş perspektifle yeni bir bakış açısı kazandıracaktır. Bu geliştirici yeni düzey aynı zamanda, hatalarımızı, yanlışlarımızı, geriliklerimizi meşrulaştıran davranışlarla başvurduğumuz yöntemde ve sorunları yönetme biçiminde de yenilenmeler getirecektir.

Sonuç olarak ideallerimizle ve iddiamızla uyumlu bir pratik sergilediğimiz sürece, denklemi tersten kurarsak, alışmayı ve kanıksamayı meşrulaştıran düşüncelerden de davranışlardan da kopuşlar yapmak zor olmayacaktır.