22 Kasım 2024 Cuma

Mustafa Öner yazdı | Kolektifleştirilmiş aklın yapıcı toparlayıcı ve tamamlayıcı gücü

Ortak yaşamı içselleştirmek, partili akılla davranmak; duygularda, sevinçlerde, hüzünlü anlarda ortakça paylaşımı öne çıkartır. Zorluklar karşısında sağlam durmayı sağlar. Ortak akıl devrimci öznenin var olanla yetinmesine, yetmezlikler, hatalar, zayıflıklar karşısında uzlaşıcı, ertelemeci, kendiliğinden davranışlara müsamaha göstermez. Çünkü bu, parti aklının ruhuna aykırıdır. Hangi yoldaş 'benim dediğim, benim görüşüm' dayatmasıyla inatçı davranırsa yoldaşlarından, ortaklaştırılmış akıldan almaya, öğrenmeye kendini kapatmaya başlamış demektir.

Ortaklaştırılmış akıl; marksist teoriyi, ideolojiyi, örgütsel birikimi ve yaratılan değerlerle duygu birliğini kapsar, ifade eder. Kolektif akıl da statik, değişmez değildir. O da mücadelenin, toplumsal gelişmelerin ve değişimin seyrine göre değişir, gelişir, kendini daha ileri bir formatta yeniler. Ortak akılda zayıflama, tutulma, irade parçalanması yaşandığı durumlarda ise değişik düzeylerde bir dizi sorun yaşanmaya başlar.

Bu gibi durumlarda sorun çözücü yegane güç yine devrimci rotaya çekilerek işlevli hale getirilmiş parti aklı olacaktır. Defalarca da olmuştur. Yakın parti tarihi incelendiği, bilince çıkartıldığı durumda iki olumlu olumsuz deneyimde rahatlıkla görülecektir. Hafızalarda hala tazeliğini koruyan bu tecrübelerin son örneği, 2021 yazında tartışmalara ve değerlendirmelere konu olan bir dizi toplantılardır. Sorunlar ile bu sorunların çözümü için daha derli toplu ve dinamik şekilde yeniden işletilen ortakça akıl gidişata devrimci müdahalede bulunarak çözüm yollarını tespit etmiştir. O günden bugüne kadar geçen zamanda kat edilen mesafe saptamaların ve alınan kararların doğru, isabetli olduğunun kanıtıdır.

Komünist öncü, kadroların militanların ve aktif kitlesi ile bunların içinde yer aldığı örgütlerin toplamında vücut bulduğu bilinen bir gerçek. O halde ortakça aklın nasıl oluşturulduğu, şekillendiği de kendiliğinden anlaşılmış oluyor. Ortaklaşmış akıl tamamlayıcı olduğu gibi toparlayıcıdır da. Partililerin hatalarından arındırılmasında, eksikliklerinin giderilmesinde, ideolojik kırılmalarının onarılmasında, gerilemelerin önüne geçmede, tökezleme durumlarında destek olmada ve ideolojik şekillenmelerinde birinci derecede sorumlu merciler, yukarıdan aşağıya doğru parti örgütlerinde bir araya getirilmiş ortakça akıldan başkası değildir.

Aynı zamanda, ortak akla katkı sunanlardan biri olan devrimci sosyalist öznenin de sorumlulukları vardır. Bu sorumluluğun başında ortakça akıldan sürekli beslenerek öğrenmek gelir. Devrimci komünistler kendi sorunlarını çözerken, yoldaşlarının sorunlarının çözümüne yardımcı olurken kolektif akıldan destek alırlar. Gerekli durumlarda yardım isterler. İhtiyaç olduğu halde çeşitli gerekçeler ileri sürerek, tepkisel, duygusal, dar davranışlar sergilemek, alıcı olmayı öğrenmeyi engeller. Dahası, ortak akılla özne arasına mesafe konmuş olur. Umursamazlık, küçümseyici davranışlar sergilendiği ve almaya kendini kapatma durumlarında ortak akıldan uzaklaşma şaşırtıcı olmaz. Bu gidişatın önüne geçilmediği, geçilemediği durumlarda ise kendine ve kolektife yabancılaşma kaçınılmaz olur.

Devrimci sosyalistlerin mücadelenin her cephesinde ve her dönem özellikle de sorunların artmaya başladığı koşullarda güç aldıkları, sırtlarını dayadıkları her zaman parti aklı olmuştur, olmaktadır. Bunun en somut ve yakın örneği, 2021 ortalarında başlatılan örgütsel düzenleme, düzeltme ve ideolojik donanımın arttırılarak ideolojik sağlamlığın yaygınlaştırılması hamlesidir.

Devrimci sosyalist birikim, deneyim ortak işletildiği sürece çıkan sorunların -öznelerde veya değişik örgütlerde- zamanında çözümü kolaylaştırmaktadır. Keza geri düşmelerin, ideolojik zayıflama-bozulma ve kırılmaların da önüne nasıl, hangi yöntemle geçilebileceği, partinin son müdahalesinin deneyimlerinde görülebilir.

Parti programı, stratejisiyle birlikte tarihinin de bütün ayrıntılarıyla tekrar tekrar okunması, incelenmesi üzerine kolektif tartışmaların hakkıyla yürütülmesi marksist leninist komünistlerin her zaman önemsedikleri ve üzerinde durdukları bir konudur. Çünkü sınıf mücadelesinin tecrübelerinin derslerinden yararlanılarak marksizm leninizmi ve yöntemini kılavuz edinerek, üzerinde devrim ve sosyalizm mücadelesi yürüttüğümüz Türkiye ve Mezopotamya topraklarının toplumsal maddi gerçekliği analiz edilerek oluşturulan program, strateji ve parti tarihinin toplamının deneylerinin bir arada toplanmasıyla kolektif akıl şekillenmiştir. Bu nedenledir ki; öznelerin ve kolektifin veya bir cephesinin, bir örgütünün sorun yaşadığı durumlarda ortaklaştırılmış parti aklı her defasında devreye girmiş sorun çözücü olmuştur, olmaktadır.

Bu, aynı zamanda her bir öznenin partiyle, parti aklıyla bütünleşmesini sağlar. Bu bütünleşme beraberinde özneleşmenin, kolektif özgür bireyler olmanın çıtasını da yükseltecektir. Bunların olması için devrimci sosyalistlere düşen sorumluluklar vardır. Parti aklının anlamını, nasıl oluşturulduğunu, ortaklaştırılmış aklın çözüm gücünün yeteneğinin nereden geldiğini içselleştirmek ilk adım olabilir. İkinci adım ise yaşamımızla, davranışımızla, yoldaşlık ilişkilerimizle, devrimci gelişimimiz ve yoldaşlarımıza harcadığımız emekle bizler kolektif akla ne kadar katkıda bulunabiliyoruz? Bu soruların yanıtının peşine bugüne kadar düştük mü? Ortaklaştırılmış parti aklıyla yaşamımız pratiğimiz ne kadar uyumlu? Hatalarımız, sorunları çözme yöntemlerimiz, davranışlarımız kolektif akılla çakışıyor mu, çatışmalı mı? Çatışmalıysa nedenleri üzerine kafa yoruyor muyuz yoksa es mi geçiyoruz?

Bu ve benzeri şekilde yapılacak karşılaştırmalı sorgulamalar, kolektif aklı ne kadar anladığımızı, ne kadar bilince çıkardığımız, ne kadar ortak akılla bütünleşip bütünleşmediğimizi bize gösterir. Bütünleşme düzeyi ise ihtiyaç duyduğumuzda, gerektiğinde ya da önerildiğinde, kendimizi parti aklına ne kadar bırakıp bırakmayacağımızın ölçüsü olacaktır.

Bu gibi konularda acabasız -eleştiri hakkı saklı kalmak kaydıyla- kolektif iradeye, akla ve kendi özgücümüze ne kadar güven duyuyoruz? Yaşadığımız sorunlarda elimizin tutulmasını isteme cesaretine, olgunluğuna sahip miyiz? Bunları yapmamızın, rahat, özgüvenli davranmamızın nedeni bazı özelliklerimiz mi, yoksa yoldaşlarımızın veya alanımızdaki ilgili kolektifin tarzı, yöntemi, ilişki biçimi mi? Bu soruların yanıtını bulmak, bizlere bilinç açıklığı kazandıracağı gibi iletişim kopukluğunun nedenlerine de açıklık kazandırmış olur.

Partili yaşam, kolektif bilinç, ortaklaştırılmış akılla bütünleşmiş bir devrimci sosyalist, kendinde çoğalmayı da başarabilir. Demek oluyor ki, bunu başaranlar, yeteneklerini daha fazla geliştirebilir, açığa çıkmamış kimi devrimci özelliklerini, gizli potansiyellerini gün yüzüne çıkartabilir, kişiliğinin olgunlaşmasını yönetebilir. Devrimci öznenin kendine çoğalması demek aynı anlama gelmek üzere devrimciliğin zenginleşmesidir de.

Devrimci yaşamda akıl tutulması veya ortak akıldan uzaklaşma başlangıcı devrimci kişiliğin aşınmasının da başlangıcıdır. Özneyle birlikte kolektif akıl tarafından önlemler alınmazsa bu aşamaları yaşayanların devrimciliğinin tükenişine dönüşür. "Partili olmak kolektif akılla eylemli yürümektir. Kuşkusuz eylemli yürümek; örgütlü yaşamak ve örgütlü çoğalmak demektir. Ortak kararlarla ortak hedefe ortak yürümek aynı zamanda hataları en aza indirmenin en etkili yoludur. Ortak duyma, ortak düşünme ve ortak karşı koyma insanı çoğaltır. Devrimcinin kendini sosyalizm hedefine doğru çizmesini sağlar. Partili yaşam sosyalist bireyin zenginliğidir." (Kutsiye Bozoklar) Devrimciliğin çoğalarak zenginleşmesinin hangi koşullarda gerçekleşeceğini yoldaş bu şekilde tarif eder.

Ortak yaşamı içselleştirmek, partili akılla davranmak; duygularda, sevinçlerde, hüzünlü anlarda ortakça paylaşımı öne çıkartır. Zorluklar karşısında sağlam durmayı sağlar. Ortak akıl devrimci öznenin var olanla yetinmesine, yetmezlikler, hatalar, zayıflıklar karşısında uzlaşıcı, ertelemeci, kendiliğinden davranışlara müsamaha göstermez. Çünkü bu, parti aklının ruhuna aykırıdır.

Hangi yoldaş 'benim dediğim, benim görüşüm' dayatmasıyla inatçı davranırsa yoldaşlarından, ortaklaştırılmış akıldan almaya, öğrenmeye kendini kapatmaya başlamış demektir. Bu tarz davranışlar duygu yalnızlığına, bireysel davranışlara ve yaşama sürükler. Bir devrimci sosyalistin kendi düşüncelerini kolektif işleyiş çerçevesinde özgürce savunması, tartışmasıyla, inatlaşan tarzda benim görüşüm, benim dediğim kabul edilecek dayatması aynı şeyler değildir. Aralarındaki ayrım-çizgi silikleştirilirse, aynılaştırılırsa yanlış yapılmış olur.

Tek tek devrimci öznelerin hata yapma olasılığı önsel olarak daha fazladır. Buradan hareketle, devrimci sosyalist bireyin hatalı, zaaflı olduğu sonucu çıkmaz, çıkarmamak gerekir. Tek başımıza iş yaparken yaptığımız yanlıştan, hataları fark etmemiş, geç görmüş olabiliriz. Ya da küçük burjuva, bireyci gururumuz görmemizi engelleyebilir, kabullenmemizi zorlaştırabilir. Bu, yeni hatalar yapma potansiyelini arttırır. Kolektif akıl ortak yaşam ise onlarca yüzlerce gözden, bilinçten oluştuğu için yapılan hataları zamanında görme imkanı sağlar. Bu nedenledir ki ortaklaştırılmış akıl daha az hata yapma olanağına sahiptir. Yapılan hataları zamanında görme şansı vardır.

Kolektif aklın bir başka özelliği de burjuvazinin politik ve ideolojik saldırılarını bertaraf ederek etkisizleştirmede ideolojik kalkan işlevi görmesidir. Kapitalist erkek egemen sınıflar ve devleti aralıksız çeşitli araçlarıyla devrimci, sosyalist marksist leninist ideolojiye saldırmakta. Çünkü köklerinden, değerlerinden kopartılarak ideolojisizleştirilmiş bir işçi sınıfı, ezilenler ve politik özneler düzen için tehlike oluşturmazlar. Bunu bildikleri için en başta devrimci çizgide ısrar eden devrimci ve marksist leninist parti ve örgütlerle birlikte aynı zamanda devrimci demokratik muhalefete yönelik saldırılar yapmakta. Amaçladıkları ideolojisizleştirmek. Gözaltı, yıldırma, tutuklama saldırıları bunun için. Ne var ki bugüne kadar istediklerini elde edemediler. Hedeflerine ulaşamadılar.

Ortaklaştırılmış marksist leninist aklın önemi de buradan gelmekte. Kolektif akıl, burjuva ideolojinin saldırılarına karşı devrimci sosyalistlerin elinde savaştıkları, savaşacakları en etkili silahtır. Sınıf savaşımının deneylerinden süzülerek devrimci bir güce dönüşen marksist leninist akılla bütünleşmek, devrimci sosyalist ideolojinin zırhına bürünmek demektir. En zor, çatışmalı, karmaşık zamanlarda bile burjuva düzenin ideolojik politik saldırıları başta gelmek üzere, her türlü saldırılarını alt etmede devrimci sosyalistlerin her dönem elinde en etkili, koruyucu dayanağı ortak akıl olmuştur, olmaktadır da.